16 Şubat 2024 05:15

Bilimi değil rantı dinlediler: Felakete yol açtılar

Bilimi dinlememenin acı sonuçları devam ediyor. İliç’te olduğu gibi hemen her alanda bilimi değil rantı öncelemenin sonucu işçilere ve halka kesiliyor.

Fotoğraf: Kemal Özdemir/AA

Paylaş

Özlem Songül ABAYOĞLU
İstanbul

İliç’te altın madeninde yaşanan facia, iktidarın kulaklarını bilime kapatmasının yarattığı felaketleri yeniden gündeme getirdi. Depremden, hızlandırılmış trene, duble yollardan madenlere kadar her alanda uzmanların ve meslek odalarının uyarılarına kulak tıkanmasının sonu katliam, ölüm ve telafisi zor çevre felaketleriyle sonuçlandı. Gazetemize değerlendirmede bulunan TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, iktidarın rantı her şeyin üzerinde gören politikalarının sonuçlarının yaşandığına dikkat çekerek “Bu bilinçli bir tercih” dedi.

SOMA KATLİAMI

Soma’da 2006 yılına kadar Türkiye Kömür İşletmelerine ait olan ocak, 2006 yılında ihaleyle Park Teknik’e verildi. Ancak Park Teknik, 2009 yılında “İleride telafisi mümkün olmayan olayların çıkma ve yangın ihtimaline karşı” ihaleyi geri vermek istedi. Riskli olan ocağın ihalesini TKİ, Soma AŞ’ye vermişti. Bu durum ocağın riskli olduğunun açık kanıtıydı. Devlet şirkete ocağı rödovans sistemiyle, yani ne kadar kömür çıkarsa çıksın hepsini alma garantisiyle verdi. Maden Mühendisleri Odası kaza ile ilgili hazırladığı raporda 2009 yılında 230 bin ton olan üretimin bir yılda 10 kat arttırılarak 2.6 milyon tona çıkarıldığını açıkladı. Maliyet düşürüldü. Soma AŞ Patronu Alp Gürkan da katliamdan önce yaptığı bir açıklamada, “özel sektörün çalışma tarzıyla” üretim maliyetlerini 140 dolardan 23.8 dolara indirdiklerini anlattı. Madenin verilmesi karşılığı ise belgede her AKP mitingine işçiler zorla götürüldü. Katliamın ardından ise “özel sektörün” çalışma tarzı ortaya saçıldı: İşçiler ölüm tehlikesine rağmen hadi hadi denerek üretime zorlandı, dayıbaşı sistemi kuruldu, iş güvenliği önlemleri rafa kaldırıldı, hak isteyen tehdit edildi.

ÇORLU TREN KATLİAMI

25 kişinin hayatını kaybettiği tren katliamı meydana gelmeden önce bilim ve meslek örgütleri, tren yoluna ilişkin birçok uyarıda bulunmuştu. Tren yolunda jeolojik-jeoteknik, hidroloji, hidrojeoloji gibi mühendislik parametrelerin dikkate alınmadığı ve kontrol, izleme, bakım ve onarım süreçlerinde ihmaller olduğu ortaya koyulmuştu. Tren katliamından sonra yapılan incelemelerde de bu uyarıların dikkate alınmadığı ortaya çıktı.

PAMUKOVA TREN KATLİAMI

41 kişinin hayatını kaybettiği, 89 kişinin ise yaralandığı tren katliamı yaşanmadan önce bilim ve meslek odaları altyapının dayanaksız olduğunu, altyapı çalışmalarının yapılmadığını, donanımın ve yolun yetersiz olduğunu, can kaybına neden olabilecek kazalar yaşanabileceğini, bu koşullarda rayların dayanmayacağını belirterek uyarılarda bulunmuştu. Uyarılar dinlenmedi. Hızlandırılmış tren açılışı ise bizzat Erdoğan tarafından yapıldı.

ERMENEK MADEN FACİASI

Karaman’ın Ermenek ilçesinde gerçekleşen ve 18 işçinin hayatını kaybettiği maden faciası öncesinde madene ilişkin çevre ve insan sağlığına zarar vereceğine yönelik uyarılar yapılmıştı. Olaydan önce TEMA Vakfı başta olmak üzere madene ilişkin raporlara göre bölgenin hemen yanı başındaki Karapınar’da, yer altı su seviyesi 20 metre, kömür seviyesi 138 metre olarak tespit edildi. Buna göre, madenlerde su baskınının kaçınılmaz olduğuna işaret edilmişti. Ama işçiler çalıştırılmaya devam etti.

AMASYA MADEN PATLAMASI

Patlamadan önce, 2019 yılında müessesenin dengelenmiş üretim derinliğinin -300 metre olduğu raporlanmış, bu durumda gaz degajı ve grizu patlaması gibi ciddi kaza risklerinin arttığı uyarılarında bulunulmuştu. Bu patlamada 68 maden işçisi hayatını kaybetti, 65’inin cansız bedenine ulaşılırken; Veli Topuz, Selman Meç ve Muharrem Baba ismindeki işçilerin cansız bedenlerine ise hâlâ ulaşılamadı.

6 ŞUBAT DEPREMLERİ

Depremin öncesinde de bölgedeki fay hattının gerildiğine, yakın dönemde bir depremin beklendiğine ilişkin bilim ve meslek odaları, bilim insanları sık sık uyarılarda bulunmuştu. Hatay Valiliğinin 2021’de hazırladığı il afet risk azaltma planında Maraş kaynaklı deprem olacağı konusunda rapor yer alıyordu. Raporda, Antakya’nın 6 farklı fay zonu arasında kaldığı belirtilerek, oldukça aktif bir bölge olduğuna dikkat çekilmişti. Ek olarak raporda, “Çok uzun süren durgunluk döneminden dolayı, halk olası bir deprem tehlikesinden habersizdir. Bu durum tehlikenin boyutunu daha da artırmaktadır” ifadelerine yer verilmişti. İmar afları da Murat Kurum’un bakanlığı döneminde yine meslek odalarının itirazlarına rağmen çıkarıldı.

KUZEY MARMARA OTOYOLU’NDA KATLİAM GİBİ KAZA

Çevre örgütlerinin ve meslek odalarının yapımına karşı çıktığı Kuzey Marmara Otoyolu’nda geçtiğimiz aralık ayında meydana gelen zincirleme kaza sonucu 10 kişi öldü, 61 kişi de yaralandı. TMMOB Kocaeli İl Koordinasyon Kurulu, 2010’da Kuzey Marmara Otoyolu’na ilişkin kapsamlı itirazlarda bulunarak otoyolun kentlerin doğasını ve tarım alanlarını onarılamaz şekilde tahrip edeceğine dikkat çekmişti. TMMOB Kocaeli İKK yayımladığı raporla projeye itiraz gerekçelerini şu şekilde sıralamıştı: Ayrıca kentleri otomobillere tutsak hale getiren kara yolu öncelikli ulaşım politikalarına da karşı çıkılarak yeni köprülerin ulaşım sorununu çözmediğine dikkat çekilmişti.

"HEP UYARDIK AMA RANTI ÖNCELEDİLER"

İliç’teki altın madeninin 2008’de kurulduğunu ancak sürekli kapasite artışları yapıldığını söyleyen TMMOB Yönetim Kurulu Başkanu Emin Koramaz, “2021 yılında da köklü bir kapasite artışı ve ek tesisler yapılması yönünde bir proje uygulamaya sokuldu. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı hazırlanan çevresel etki değerlendirme (ÇED) raporuna olumlu görüşü verdi ve ruhsatlandırdı. Biz TMMOB olarak bu ÇED yönetmeliğine dava açtık. İliç’teki madende siyanürle altın ayrıştırılması yapıldığını ve kaymaların meydana gelebileceğini, işçi cinayetlerine yol açabileceğini de söyleyerek uyarılarda bulunduk ve raporladık. Üstelik tesis Fırat havzasına 300 metre uzaklıkta kurulmuş. Buradan siyanürün ve diğer ağır metallerin Fırat Nehri’ne ve yer altı sularına karışabileceği konusunda da uyardık” diyerek 2008 yılından itibaren yetkilileri uyardıklarını, çevrede yaşayanlarla birlikte davalar açtıklarını da söyledi. İş cinayetlerine ve bu tip kazalara neden olanın özel sektördeki daha fazla kâr hırsı olduğunu söyleyen Koramaz, “Gerekli önlemler alınmadığı için o yığın aşağı doğru kaymıştır. Daha hızlı altın çıkarmak, birim zamanda daha hızlı iş yapmak için çaba gösteriyorlar. TMMOB olarak her zaman söylüyoruz. Madenler halkındır, özelleştirilemez” dedi.

"İZİNLERİN VERİLMESİ BİLİNÇLİ BİR TERCİH"

Madenlerdeki risklerin bilinmesine rağmen bilim ve meslek odalarının, bilim insanlarının uyarılarının neden dinlenmediğini, neden bu madenlere iktidar tarafından izin verildiğini sorduğumuzda Koramaz, “Bunun sebebi insan yaşamını ranttan değersiz gören, rantı her şeyin üzerinde gören, insan yaşamını ve toplumsal yarar ilkesini ikinci plana atan siyasi ve ekonomik politikalardır. Türkiye’deki hakim yönetim zihniyetinin yansımasıdır. Eğer ülkedeki politikalar toplumcu, kamucu bir anlayışla, insandan yana bir anlayışla unsur bulamazsa bu tip kazaları yaşarız. Bilim insanlarının dinlenmemesi bilinçli ve siyasi bir tercih, dinlemek gibi bir amaçları yok. Bu işi yapanlar ve bu izinleri verenler aslında attıkları imzaların ne gibi zararlar doğuracağını hepimizden daha çok iyi biliyorlar. Bu cehalet değil, bilinçli bir tercihtir” şeklinde konuştu.

ÖNCEKİ HABER

Rap Sanatçısı Mehmet Toksoy: ‘Başka bir dünyanın mümkün olabileceğine inanıyorum’

SONRAKİ HABER

TÜBAKKOM Sözcüsü Ilgaz: Medeni Kanun’a sahip çıkacağız

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa