17 Şubat 2024 04:30
Son Güncellenme Tarihi: 17 Şubat 2024 11:17

İliç’i maden çürüttü

Yaşanan facia sonrası ilçeye gelenler açısından ciddi bir sirkülasyon var. Sivil ya da üniformalı polisler ve jandarma, ilçede gezen ‘yabancıları’, özellikle de basını yakın markaja almış durumda.

Fotoğraf: Cömert Uygar Erdem

Paylaş

Elif Ekin SALTIK
Özkan ZÜLFİKAR
Erzincan

Anagold Madencilik’e ait maden sahasında 13 Şubat’ta meydana gelen toprak kaymasında siyanürlü toprak altında kalan işçiler için bekleyiş sürüyor. Yaşanan facia sonrası ilçeye gelenler açısından ciddi bir sirkülasyon var. Sivil ya da üniformalı polisler ve jandarma, ilçede gezen ‘yabancıları’, özellikle de basını yakın markaja almış durumda.

İlçe halkı ile sohbetlerimizde maden şirketinin ilçe için yaptığı hizmetler de konu oluyor. Okul yaptırdıkları, Sosyal Kalkınma Fonu adıyla projelere destek verdikleri vs. vs. Bir de ilçe Halk Eğitim Merkezi binasıyla yan yana “Anagold Madencilik İş ve İşçi Geliştirme Merkezi” var. Bu merkez şirketin madene alınacak işçileri seçmek, işçilere eğitim vermek için kurulmuş. Merkezin nasıl bir işlevi olduğunu anlamak için ziyaret ediyoruz. Dışarıdan kapalı gibi görünüyor, ancak içeride bir çalışanı var. Biraz sohbet etmek istediğimizi söylüyoruz, bizi içeri buyur ediyor. Aynı merkezin maden sahasında da olduğunu belirtiyor. Bu merkezin ilçedeki binası normalde çok kalabalık olurmuş, ama göçük sonrası kimse kalmamış burada. Biz gitmeden kısa bir süre önce şirket yöneticilerinin toplantı için orada olduğunu, herkesin büyük bir şok yaşadığını söylüyor. Merkezde nasıl bir çalışma olduğunu sorduğumuzda “Madende çalışmaya gelen işçilere burada eğitim veriliyordu, işçiler burada eğitiliyor eğitildikten sonra madene alınıyor sonra periyodik olarak eğitimler devam ediyor. Burada mekanik, elektrik eğitimleri veriliyor; madendeki çalışma sahaları ile ilgili her alanda eğitim veriliyor” cevabını veriyor.

ADETA DEVLETLEŞMİŞ BİR ŞİRKET

Madene işçilerin siyaset üzerinden alındığını vurguluyor işçi. Başvuran herkesi almadıklarını söylüyor: “Herkes buraya kolaylıkla giremiyor. Misal benim oğlum maden mühendisi, ama oğlumu almıyorlar, aldıramadım. Her şey siyasi torpille. Buranın belediye başkanı kimi alın derse onu alıyorlar. Her şey onun elinde ve hep kendi şirketlerine çalıştığı için kimi vatandaşta tepki de var. Sadece zengin olduğundan dolayı işi götürüyor.”

“Sosyal Kalkınma Fonu”ndan da bahsediyor işçi. Maden şirketinin halkı himayesine almak için bu fon aracılığıyla hayvancılık, arıcılık yapanları, işletme açmak isteyen kimi projeleri desteklediğini belirtiyor. “Fona maden işçileri ve eşleri haricinde herkes başvurabilir” diyor: “Fon için başvuru tarihi veriliyor, muhtarlıklara ilan veriliyor, sonra projeler değerlendiriliyor. Destek verdikleri proje 60-70 tane. Anagold burada sayısız proje verdi, madenin ucunda büyük menfaatler olunca bir kısmını da tabii dağıtacaksın ki göze batmayasın. Resmiyette bir rakam ortaya koyuyorlar çıkardıkları altınla ilgili, ama gerçekten çıkardıkları altın o kadar mı bilmiyoruz. Halkı susturmak, himayelerine almak için de bir şeyler vermek durumundalar.”

"BİNALİ BEY SANKİ ŞİRKETİN SAHİBİ GİBİ"

Şirketin son iki senedir kemer sıkma politikasına gittiğini söyleyerek “Mesela kireci, çimentoyu kalitesiz kullandıklarına dair söylentiler var ya da 15 yıldır aynı yere yığma yapıldığı gibi… Belli bir fazda tutulması gerekirken o sınırı çoktan aşmış. Tabii bunların gerçekliği nedir bilmiyoruz, bilimsel bir çalışma ne kadar var?​” diyen işçi madenin yaşama etkilerini de “Maden girdi hayvancılık bitti. Kazandığının yanında buraya harcadıkları tırnak ucu kadar değildir” vurgusu yapıyor.  

Yaşanan olay sonrası bakanların, devlet görevlilerinin ilçeye geldiğini aktarıyor: “Binali Yıldırım Bey sanki şirketin sahibi gibi, şirketin adına konuşuyor. Öyle bir izlenim var, şirketi koruyor gibi ki yıllardır nemalanan en birinci kişi. Resmi bir ortaklıkları yok bildiğim ama çok büyük bir rant var burada. Çok şey biliniyor ama çok şey konuşulmuyor.”

"TEK TEK İNSANLARIN EVİNE GİRİP ÇALIŞMA YAPTILAR"

Merkezden çıkıp bizimle sohbet edebilecek bir esnaf arıyoruz. Bir dükkana giriyoruz, kalabalık bir grupla sohbette dükkan sahibi. Sohbet etmek istediğimizi söylüyoruz, bizim içeriye girmemizle dükkandakiler çıkıyor. İsmini kullanmamızı istemiyor esnaf. Mevcut siyasi iktidarın ilçede çok etkin olduğunu söyleyerek başlıyor söze: “İnsanlar konuşmuyor, büyük bir sessizlik hakim. İşçilerden, işçi ailelerinden, madenden faydalanan şirketlerden, esnaftan hiçbir ses yok. 9 insan hâlâ enkaz altında ama ilçede hiçbir reaksiyon yok. Şu andaki en büyük korku madenin kapatılması. Burada zamanında öyle bir çalışma yaptılar ki -ilk başta yabancılar- her bir eve girdiler, tek tek kimin neden etkileneceğini çobandan tutun ilçenin en ileri gelenlerine, belediye başkanına, köy muhtarına, kaymakama kadar milletvekilleriyle bakanlarla ciddi bir analiz çalışma yaptılar sistematik bir biçimde. Sonra peyderpey o çalışmaları o kadar güzel işlediler ki herkesi kendilerine mahkum ettiler, insanları bir şekilde parayla kandırdılar. Herkes şu anda onlara gebe. Bugün insanların hayatı hep madene endeksli. Öyle bir para dağıttılar ki insanların ruhlarını bile etkilediler. Tüm bunlardan dolayı o insanların canları gitse de hiçbir şey konuşamıyorlar. Her ailenin bilgileri var ellerinde, ev ev, isim isim, mahalle mahalle her türlü bilgi var ellerinde. İnsanlar şu an acıdan çok ‘Biz ne hale geliriz, borcumuz harcımız var, ne yeriz ne içeriz ne kazanırız’ diye düşünüyor. Birkaç sene evvel 120-130 bin liralık bir parayla köyler satıldı, o kadar sistemli çalışıp bir intiba oluşturdular ki ‘Kendi toprağınıza giremezsiniz, kendi toprağınızda gezemezsiniz’ bile dediler.”

Esnaf da daha önce konuştuğumuz işçi gibi belediye başkanının madenin sahibi gibi davrandığına dikkat çekiyor, onun kontrolü dışında hiçbir şey yapılamadığını söylüyor: “Eleman alınamaz, onun kontrolü dışında hiçbir şey yapılamaz. Kendi de zaten bunu açıktan söylüyordu seçim arifesinde; ‘Size bu işi verdireceğim, şu işi verdirteceğim’ diye herkese iş dağıtıyordu. Yukarıdaki ağababalara çok lazım bu kişi, onların istediği gibi hareket ediyor, yönetiyor, yönlendiriyor.”

"İNSANLARI BÖLÜP PARÇALADILAR"

Madende çalışanların çoğunun ağabey kardeş, evlat baba, akraba olduklarını ve birbirleriyle konuşmadıklarını söyleyen esnaf bu durumu ise şu sözlerle açıklıyor: “Menfaatten dolayı çünkü. O az yedi, ben çok yedim diye amca yeğen birbirine kurşun sıktı, aileler birbirinden soyutlandı, kayınpeder damat birbirine girdi, kızına mal kalmasın diye mallarını başkasının üstüne aktardı. Burada bir çürüme yaşanıyor, her şeyini kaybetmiş toplum. Çok büyük paralar da değil bunlar, küçük paralar yani yaşam standartları da yüksek değil öyle.”

2022 yılında madenin kendi lehine çektirmiş olduğu bir reklam videosundan bahsediyor esnaf, o reklam videosunda konuşanlardan bir arkadaşının “20 yıl önce de şu kadar insan zehirlenecek diyorlardı ama kimse zehirlenmedi, ölmedi. Öyle olsaydı ben kardeşimi oraya gönderir miydim?​” dediğini aktaran esnaf, “Bugün o kişinin kardeşi pasa dağının altında kaldı. Çok acı bir şey bu. İnsanları bölüp parçaladılar, adaletsiz hukuksuz, doğaya, topluma, insanlığa zarar verdiler, insanları ruhsuzlaştırıp öz benliklerinden kopardılar” diyor.

‘CİĞERİNDE LEKE OLAN İŞÇİLER İŞTEN ÇIKARILIYOR’ İDDİASI

Halihazırda madende çalışan bir işçiye ulaşıyoruz. Birkaç aydır madende çalışan bir işçi, başka şehirden madende çalışmaya gelmiş, kap dedikleri konteynerlerde kalıyor. Konteynerlerin koşullarının görece iyi olduğunu söylüyor. Piyasaya göre ücretlerin de iyileştirildiğini, iş güvenliğine çok dikkat edildiğini anlatıyor. İş güvenliği dedikleri emniyet kemeri ve baret takma, ayakkabı giyme zorunluluğu gibi basit önlemler… Olay sonrası ailelerinde büyük bir korku olduğunu ifade ediyor. Sonrasında çarpıcı bir şey anlatıyor işçi. 6 ayda bir sağlık taraması yapıldığı, taramada rahatsızlığı çıkanların Erzincan’a gönderildiği, akciğerde leke göründüğü an işçilerin kuruldan geçemediği ve hemen işten çıkartıldığı iddiasında bulunup devam ediyor anlatmaya: “Daha da büyümemesi için işçileri işten çıkartıyorlar. Tazminatlarını alanlar da var almayanlar da. Şu ana kadar konuştuklarımız içerisinde kanser olan, rahatsızlığı ilerleyenlerle ilgili bir şey duymadık ama işten çıkartılan arkadaşlardan raporlarını istedik, korktukları için ya da ‘Biz zaten tazminatımızı aldık gerekli parayı aldık’ dedikleri için vermek istemiyorlar. Aldıkları üç kuruş para, hakkımızı savunalım diyoruz ama ‘Bizim gündeme gelmemize gerek yok’ diyorlar.”

"MADEN İYİ Kİ KAPANDI DEDİK PROTESTO EDİLDİK"

İlçede mali müşavirlik yapan Metin Doğan madene karşı çıkanlardan, pasanın altında kalan 9 işçiden biri akrabası. “Buradaki altın aslında bize, bizim vatandaşlarımıza ait, yabancı bir şirket gelip bunu çıkarıyor ve bu ekonomi yurt dışına gidiyor. Bunun hiçbir tanımı yok. Hunharca gidiyor. Bu yabancı şirketi burada istemediğimiz için bizim muhalif görüyorlar” diyen Doğan, meselenin sağlık yönüne dikkat çekiyor: “Ciddi bir kimyasal var, doğaya, insana verdiği zararlar var ancak yörenin insanları bunun bilincinde değil, madene karşı koyabilme şansları yok. Asgari ücretin iki katı maaş alıyorlar onlar için bu bulunmaz bir nimet. Siyanür sızdığı dönemde, ‘İyi ki maden kapandı’ dediğimizde buradaki yerel hak bize tepki gösterdi, yürüyüş yaptılar, ‘Madene karşı çıkıyorsunuz, bütün ekonomimiz onun üzerine dönüyor’ diye bizi protesto ettiler. Bu kaynaklardan devasa para kazanan insanların yaptırdıkları okulları, dağıttıkları parayı lütuf mu sayalım. Bir lütuf değil, yasadan kaynaklanan zorunlu destekler. 16 milyon ceza nedir ki bugün bir ihmalin karşısında sıradan bir vatandaş ne kadar ceza ödüyor. Madenden milyonlarca hayvan, bitki, insan zehirlenmiş. Buradaki tahribat hiçbir şeyle kıyaslanamaz.”

 

ÖNCEKİ HABER

Adana'da acil servis doktoru hasta tarafından darbedildi

SONRAKİ HABER

8. yargı paketi TBMM'de: Yatarı bulunmayan mahkumiyetlere hapis cezası getiriliyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa