İliç ön bilirkişi raporunda Anagold asli kusurlu bulunmadı!
Erzincan İliç'te 9 işçinin siyanürlü göçük altında kaldığı madenin sahibi Kanadalı Anagold Madencilik asli kusurlu bulunmadı!
Fotoğraf: Kemal Özdemir/AA
Erzincan İliç'te Anagold şirketinin işlettiği altın madeninde 9 işçinin göçük altında kalmasına ilişkin Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlatılan Bilirkişi Ön Raporu sonuçlandı. Raporda asıl işveren Anagold Madencilik asli kusurlu bulunmadı, alt işveren şirketlere denetim yapmadığı gerekçesiyle tali kusurlu olduğu ileri sürüldü.
Raporda asli kusur ise gerekli önlemleri almadığı gerekçesiyle çalışan ve yöneticilerde bulundu. Öte yandan raporda faciaya yol açan denetimsizlik ve şirkete tanınan imtiyazlar konusunda herhangi bir siyasi sorumluluğa ise değinilmedi.
ASLİ KUSURLU BULUNANLAR
Operasyon direktör vekili riskli durumları analiz ettirmediği, çalışanları risklerden korumak için gerekli tedbirleri almadığı gerekçesiyle asli kusurlu bulundu. Raporda "ehil yetkili biri olarak şantiyede ortaya çıkması muhtemel tehlikeli durumların belirlenerek risklerden korumak için gerekli tedbirleri aldırmadığı, işyerinde çalışanları sağlıklarını olumsuz yönde etkilenmemesi hususunda gerekli denetim ve gözetim mekanizması kurdurmadığı, kurdurdu ise bunu uygulatmadığı, yetkili biri olarak sabah yığın içinde oluşan çatlakların şantiyede olumsuzluklara yol açabileceği konusunda tedbirsiz davranış sergilediği" belirtildi.
Yığın içinde uzun sürede oluştuğu belirtilen açıklık ve çatlakların kapanmaması nedeniyle proses oksit müdürü, oksit operasyon baş mühendisi, oksit operasyon mühendisi, borulama süpervizörü, asli kusurlu bulundu.
ALT İŞVEREN YÖNETİCİLERİNE DE TALİ KUSUR
Ayrıca alt işveren şirketlerden Çiftay A.Ş'nin saha mühendisi ile saha formeni, Kar-Sa A.Ş.'nin formen ve mühendisi, Asil Çöpler A.Ş.'nin şirket müdürleri, saha süpervizörü, Asil Keklik A.Ş'nin şirket müdürleri ve saha süpervizörü sabah liçteki çatlakların tespit edilmesine rağmen tedbir almadıkları için tali kusurlu bulundu.
‘SAHADA ÇATLAKLAR VARDI, ÖNLEM ALINMADI’
İliç'te yaşanan göçüğün ardından ortaya çıkan bilgiler ise hem Anagold'un sorumluluğunu hem de iktidarın sorumluluklarını açıkça ortaya koyuyor. Göçük sonrası gazetemize konuşan 15 yıllık bir maden işçisi, gün içerisinde sahada çatlaklar oluştuğunu söylemiş ve gerekli önlemlerin alınmadığını ifade etmişti: “Sahanın boşaltılması lazımdı ancak çalışmaya devam edildi. Sadece mühendis değil, herhangi bir vatandaş da buradaki tehlikeleri kolaylıkla görebilirdi. Defalarca anlatmamıza rağmen dikkate alınmadık.”
Böyle bir göçüğe dair daha da öncesinden pek çok belirti olduğunu söyleyen işçi, önceki sene de liç yığınında kopma yaşandığını ifade ederek “Dik yamaçta sıvılaştırılmış toprak olduğundan kolayca sezilir kayma olduğu. Biz de bunu defalarca belirttik ama hiç kimse bizi dikkate almadı. Bu felaket bile bile geliyordu” demişti. Madende belli aralıklarla iş kazalarının yaşandığını da söyleyen işçi, bir sorunu dile getirdiklerinde ise işleriyle tehdit edildiklerini, iş güvenliği konusundaki sorunlara çözüm üretilmediği için bir grup işçinin sendika değiştirdiğini söylemişti.
KAPASİTE HUKUKSUZ ŞEKİLDE 3 KATINA ÇIKARILDI
Felaketin sorumluları o gün önlem almayan şirketle de sınırlı değil. Zira aynı madende yaşanan siyanür sızıntısı ilk değil. 21 Haziran 2021’de aynı madenden Fırat Nehri’ne sülfürik asit ve siyanür sızıntısı gerçekleşti. Sızıntı üzerine ülke çapında yükselen tepkileri yatıştırmak üzere Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı şirkete 16 milyon 441 bin TL para ceza uyguladı ve madenin faaliyetini durdurdu. Ancak madenin yeniden faaliyete geçmesi için 3 ay yeterli oldu. Kısa süre sonra şirketin 7,2 milyon dolarlık (o günkü kurla 209 milyon lira) vergi borcu iktidar tarafından bir kalemde silindi.
MAHKEME SÜRECİNDE UYARILAR YOK SAYILDI
Bölgede siyanürlü altın madenciliğine dönük tepkilerin tarihi ise daha da eskilere gidiyor. Anagold’un altın madenine ilişkin ÇED olumlu kararının iptali ve yürütmenin durdurulması talebiyle dava açılmıştı. ÇED olumlu kararına karşı açılan davada projenin çevresel etkilerinin kapsamlı bir şekilde değerlendirilmediği, madenin tarım ve hayvancılığa olumsuz yansıyacağı, kirlenen yüzey sularının çevre köylerin içme suyunu etkileyeceğini, projede kullanılacak kimyasalların insan sağlığına ve ekolojik sisteme zarar vereceği belirtildi. Ancak mahkeme şirket lehine yazılan bilirkişi raporuna dayanarak davayı reddetti. İtiraz üzerine devreye giren Danıştay Altıncı Dairesi de madenin yaratacağı felaketi yok sayarak kararın hukuka uygun olduğuna hükmetti.
KURUM’UN BAKANLIĞI DÖNEMİNDE KAPASİTE ARTIŞI ONAYLANDI
Tüm uyarı ve eleştirilere rağmen faaliyete geçen altın madeni, kısa bir süre sonra AKP’nin İBB Başkan Adayı Murat Kurum’un Çevre ve Şehircilik Bakanlığı görevini yürüttüğü dönemde kapasite artımına gitti. Maden sahasının yaklaşık 3 katına çıkarılarak kapasite artışı yapılması planlandığı ortaya çıkmıştı.
Kapasite artışı ile ilgili düzenlenen ÇED raporu itirazlara rağmen hızla onaylandı. Kapasite artışının yapılmasına yönelik verilen çevresel etki değerlendirme (ÇED) raporunun iptali için İliç halkı dava açtı. Dava kapsamında bilirkişi heyeti gönderilmesini isteyen İliçlilerin Avukatı Av. İsmail Hakkı Atal, bilirkişi heyetinden bir kişinin AKP ile bağlantısı olduğunu, sismolog olan bilirkişinin ise eksik bilgisi olduğunu belirterek heyetteki iki bilirkişiye itiraz etti. Ancak hukuki süreç daha tamamlanmadan şirket kapasite artışına gitti.
MADENCİ ŞİRKET AKP ELİYLE BÜYÜDÜ
Kanada-ABD ortaklığındaki Anagold Madencilik ile Çalık Holding'in ortağı olduğu altın madeni yıllardır siyanür liçi yöntemiyle altın madenciliği yapıyor. Madeni işleten Anagold Madencilik'in yüzde 80'i ABD’li SSR Mining, yüzde 20'si ise Çalık Grubu'na ait. Siyanür sızıntısı karşısında göstermelik ceza kesilen ve hemen ardından vergi borcu silinerek adeta ödüllendirilen SSR Mining, 2020-2023 yılları arasında madenden yaklaşık 1,5 milyar dolar gelir ve 334,6 milyon dolar kâr elde etti.
Çalık Holding ise AKP iktidarı döneminin en hızlı yükselen gruplarından biri. Holding, özelleştirmeler, TOKİ ihaleleri, yurtdışı anlaşmaları ve uygun kredi koşullarıyla enerjiden telekomünikasyona, finanstan tekstile, inşaattan medyaya kadar birçok sektörde hızla büyüdü. Yıllık faaliyet raporlarına göre Holding, 2012'den 2020'ye öz kaynaklarını yaklaşık dokuz kat artırdı ve 1 milyar 600 milyon liradan 13 milyar 900 milyon liraya çıkardı. Holdingin sahibi Ahmet Çalık ise Forbes'un 2021 listesinde 1,5 milyar dolarlık servetiyle dünyanın en zenginleri arasında yer aldı. Çalık, Forbes Türkiye'nin 2020'de hazırladığı “En Zengin 100 Türk” listesinde 1,5 milyar dolarlık servetiyle 15. sırada yer aldı.
AKP’li yıllarda servetine servet katan Çalık Grubu şirketi DAPRAŞ 2010’da Ceyhan’da rafineri projesi için 14.8 milyarlık yatırıma teşvik belgesi aldı. Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak ise 2007’de Çalık Holding'e genel müdür olarak atandı.
Holding, TMSF tarafından el konulup satışa çıkarılan Sabah-ATV için Aralık 2007'de yapılan ihalenin de kazananı oldu. Bütün katılımcıların çekildiği ihalede tek teklif o dönem Berat Albayrak'ın genel müdürü olduğu holdingden geldi. Grup, medya sektörüne girerken kamu bankalarından 750 milyon dolarlık kredi aldı. Sabah-ATV'nin Çalık grubuna satılması medyada bir kırılma noktası oldu. Bu tarihten sonra ana akım medyanın büyük kısmının iktidara yakın şirketlere geçtiği süreç başladı.
(HABER MERKEZİ)