8 Mart’a giderken genç kadınların gündemi: Yoksulluk, şiddet, taciz
İktidar; hangi mesleklerde çalışacağımızı, ne yiyip ne giyeceğimizi, neye güleceğimizi, günlük yaşamımızı nasıl geçireceğimizi egemen olan sınıfın ihtiyaçlarına göre belirliyor.
Fotoğraf: Nisa Sude Demirel/Evrensel
HÜKÇAT üyesi bir öğrenci
Hacettepe Üniversitesi
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü her sene olduğu gibi bu sene de işçi kadınlardan üniversiteli, liseli genç kadınlara büyük bir heyecan ve hazırlıklar ile karşılanıyor. Bu hazırlıklar haftalar öncesinden başladı bile. Nedir bu planlar? Tam da 8 Mart’ı Uluslararası Emekçi Kadınlar Günü ilan ettiren tarihine yaraşan mücadele planları. Mesela 8 Mart’a giderken taleplerini belirleyerek tüm sıra arkadaşlarına sesleniş örgütlemek için harekete koyulan üniversiteli genç kadınlar etkinlik takvimlerini şimdiden doldurmaya başladı. Mahallelerde kadınların taleplerini gerçekleştirebilecekleri bir yerel yönetim anlayışı için kollar sıvanırken fabrikalardan eşit işe eşit ücret talepleri kadın emeği tartışmalarıyla yükseliyor. Tüm bir sene boyunca çeşitli alanlardan ilmek ilmek ördüğümüz mücadelenin bulunduğu her alana özgün talepleriyle 8 Mart’a gidiyoruz.
ADIM ADIM BASKILANAN KADIN HAKLARI
İstanbul Sözleşmesi’nin kabul edildiği yıl kadın cinayetlerinin ve şiddetinin azaldığına tanık olurken sonraki süreçte adım adım kadınların kazanımlarına saldıran iktidar İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırdığından beri kadına yönelik şiddetin boyutu ve buna bağlı cinayetler de son kertede hiç olmadığı kadar arttı. “Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu”nun paylaştığı 2023 verilerine göre 315 kadın cinayeti, 248 şüpheli kadın ölümü var. Öldürülen kadınların %35’i 19-35 yaş arası genç kadınlar. Genç kadınlar partnerlerinden ayrılmak istediklerinde, çalışmak istediklerinde, hayatlarına dair karar almak istediklerinde ölümle karşılaşıyorlar. Öldürülen genç kadınların %39’u hayatlarına dair karar aldıkları için öldürüldü.
Kadına yönelik şiddet gün geçtikçe genç kadınların uykusunu kaçıran, kampüslerinde kendilerini kovalayan bir gerçekliğe dönüşüyor. İktidar; hangi mesleklerde çalışacağımızı, ne yiyip ne giyeceğimizi, neye güleceğimizi, günlük yaşamımızı nasıl geçireceğimizi egemen olan sınıfın ihtiyaçlarına göre belirlemeye çalışıyor. Bir taraftan İstanbul Sözleşmesini kaldıran, 6284’ü uygulamayan, Medeni Kanun değişikliğini öne süren iktidar diğer bir taraftan kadın topluluklarına yapılan saldırıların boyutunu büyüterek kadına yönelik şiddetin normalleştiği bir toplumun inşasına girişiyor.
Parasız eğitim için açıklamalar yapan üniversite öğrencilerine soruşturmalar açarak yaşamımızı adım adım zorlaştıran iktidar; din ve ataerki kurallarını da güçlendirerek toplumsal yeniden üretimi kadınların sırtına yıkıyor. Yeniden üretimin gün geçtikçe biz kadınlara yıkılması bizleri yalnızca evlere kapatmıyor, ayrıca kamusal hakları elinden alındıkça onları ekonomik olarak da daha çok aileye bağımlı hale getiriyor. Üniversitelerde kazandığımız barınma beslenme ulaşım gibi haklarımıza yapılan saldırılar esnek çalışma koşullarıyla bizi tacize ve mobinge daha açık kılıyor.
BASKILARA KARŞI MÜCADELEMİZLE DURUYORUZ
Hacettepe’de bir kadın arkadaşımız ölümle tehdit edilirken, üç kadın arkadaşımız intihar etti. Pek çok kadın yaşadığı tacizleri topluluğumuzda gündem etti. Çukurova Kadın Çalışmaları Topluluğu gerici gruplar tarafından şiddete ve saldırıya uğrarken Ankara Üniversitesinde bir kadın sevgilisi tarafından öldürüldü. Tüm bunlar olurken üniversitelerde mümkün olduğunca bir araya gelerek saldırıları püskürtmenin yollarını aradık. Bunu başarmanın yolu ise üniversitelerde güvenli bir kampüs talebi için verdiğimiz mücadelenin yanına parasız eğitim, barınma, beslenme haklarımızı korumak ve genişletmek için vereceğimiz en ilerden mücadeleyi eklemek gerekiyor. Hayatlarımıza yönelik her türlü politikayı gündemimize alıp kendi siyasetimizle pratikte cevap vererek saldırıları püskürtebiliriz. Yoksulluk ve şiddet sarmalındaki genç kadınlar için bu cevap; taleplerimiz için fakültelere dilekçeler yazarak, açık öğrenci forumları düzenleyerek bir araya gelmekten geçiyor. HÜKÇAT olarak her sene 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününe giderken taleplerimizi belirleyerek mücadelemizi daha fazla kadına götürmenin yollarını arayarak hareket ediyoruz. Her 8 Mart sonrası ise rotamızı buraya çeviriyoruz. Bu 8 Mart’ta da yukarı da saydığımız ihtiyaçlarımızı talepleştirerek, daha fazla kadına ulaştırarak, kampüsün her alanında gündem ederek katılacağız.