Boğaziçi'nin CİTÖK serüveni
Arkadaşlarımız kampanya için yalnızca imza atmadı, aynı zamanda kampanyayı büyütmek için buranın bir parçası haline geldi; kendi arkadaşlarına imzalattı, CİTÖK’ü anlattı.
İllüstrasyon: Freepik
Engin Poyraz ERDEM
Boğaziçi Üniversitesi
Bugün iktidarın Türkiye üzerinde estirdiği baskı ve yıldırma rüzgarları biz öğrencilerin yaşam alanı olan üniversite kampüslerinde de hissedilmekte. Yaşamlarımızın her alanına müdahale eden tek adam rejiminin artırdığı baskının ve giderek saldırganlaştığının ispatı, içinde yaşadığımız koşullar; eğitim, sağlık, beslenme, barınma gibi temel haklarımıza ulaşamayışımız; giderek artan toplumsal cinsiyete dayalı şiddet ve cinayet vakası sayılarıdır. İktidarın politik, ekonomik manevralarıyla yarattığı zelzele, kampüslerimizdeki artçılarla devam ediyor. Bulunduğumuz alanlar işgal edilmeye çalışılıyor, kulüplerimiz ve topluluklarımız gerici grupların saldırısıyla karşılaşıyor*, uğradığımız istismarlar boyutlanıyor, Cinsel Tacizi Önleme Komisyonları (CİTÖK) işlevsizleştiriliyor veya kapatılıyor. Tüm bu mevcut koşullara karşı, bu derginin sayfalarına kendi kampüslerinde karşı karşıya kaldıkları sorunları taşıyan kadınların ve LGBTİ’lerin en yüksek taleplerinden biri, üniversitelerinde toplumsal cinsiyete dayalı şiddet olaylarını inceleyen, engelleyen ve üniversite bileşenlerini bilgilendirmek üzere çalışma yürüten aktif ve işlevsel CİTÖK’lerin kurulması. Bugün baktığımızda birçok üniversiteli kadın ve LGBTİ, CİTÖK talepleri etrafında yan yana geliyor, güvenli ve ayrımcılıktan uzak kampüs talepleri için mücadelede buluşuyor. Peki bizlerin hareket ve mücadele alanı olan CİTÖK, bugün Boğaziçi Üniversitesi’nde ne durumda? Biz Boğaziçi Üniversiteli kadın ve LGBTİ’ler, güvenli alanlarımızın lokomotiflerinden olan CİTÖK’ü kazanmak için neler yapıyoruz?
BOĞAZİÇİ’NDE YÜKSELEN İHTİYAÇ
Öğrencilerin mücadelelerinin bir kazanımı olarak 2012’de Boğaziçi Üniversitesi bünyesinde kurulan CİTÖK, aslında Türkiye genelinde ilk kurulan, işleyiş ve ilkeler konusunda diğer üniversitelerce örnek alınan CİTÖK’lerden biri. Cinsel taciz ve şiddeti önlemek amacıyla politikalar geliştirmek, üniversite bileşenlerinin cinsel tacize karşı bilinçlenmesi için etkinlikler düzenlemek, cinsel tacize maruz kalan kişilerin taleplerini değerlendirmek, tıbbi ve psikolojik destek sağlamak amacıyla kurulan CİTÖK, 2021 yılında Cumhurbaşkanlığınca atanan Melih Bulu’nun rektörlük döneminde tırpanlanmaya başlamış, kurul koordinatörünün süresiz izne çıkarılması ve sonrasında mevcut kayyum rektör Naci İnci tarafından görevinden alınması ve akademisyenlerden oluşan komisyonun daraltılmasıyla işlevselliğini yitirmişti.
İşleyen bir CİTÖK’ün bulunmadığı süreç içerisinde okulumuzda cinsel taciz, şiddet ve istismar vakalarının katlanarak arttığı, biz öğrenciler nezdinde gün gibi ortada. Kadınların ve LGBTİ’lerin kendilerini daha rahat hissettiği bir yer olma profili çizen kampüsümüz, bu özelliğini tek adam yönetiminin politikalarını kampüsümüze taşıyan kayyum yönetimin müdahaleleriyle kaybediyor. Kayyum yönetim, bizlerin karşısına ördüğü baskı duvarına her gün yeni bir tuğla daha eklerken biz Boğaziçili öğrenciler, bu duvarların yükü altında ezilmeye niyetli değiliz. Biriken sorunların karşısında, taleplerimiz etrafında her gün halka halka birbirimize eklemleniyoruz. Bunun apaçık örneklerinden biri, güvenli bir kampüs talebimizden doğru Boğaziçi Üniversitesi Ekmek ve Gül Grubu bileşeni kadınlar ve LGBTİ’ler olarak başlattığımız CİTÖK imza kampanyasıydı.
HEP BERABER KAMPANYAYA
Geçtiğimiz dönem kampüsümüze dair yakıcı sorunlarımızı ve taleplerimizi konuşmak üzere Boğaziçi Ekmek ve Gül grubu olarak aldığımız toplantılardan çıkan ortak sonuç işlevsel bir CİTÖK’e ihtiyacımız olduğuydu. Bu toplantılar sonucunda bulunduğumuz her alanda genişleyen bir imza kampanyası örmeye karar verdik. CİTÖK’ü yalnız kazanmak değil aynı zamanda onu işletebilmek amacıyla, hep beraber yeni CİTÖK’e dair taleplerimizi sıraladığımız bir dilekçe yazdık. Bölümlerimize, dersimiz olan her sınıfa, bulunduğumuz her kulübe, yurtlarımıza, kütüphanemize; sıra arkadaşlarımızla yan yana geldiğimiz her yere kampanyamızı taşıdık. Kayyumluğun elimizden almaya çalıştığı fakat mücadelemizle savunduğumuz CİTÖK’ün biz öğrenciler açısından teşkil ettiği önemi sıra arkadaşlarımızla tartıştık. Bu kampanyayı mücadelemizin mihenk taşı haline getiren, temas ettiğimiz her sıra arkadaşımızın bu kampanyanın bir bileşeni haline gelmesiydi. Arkadaşlarımız kampanya için yalnızca imza atmadı, aynı zamanda kampanyayı büyütmek için buranın bir parçası haline geldi; kendi sınıflarına dilekçeler götürdü, kendi arkadaşlarına imzalattı, CİTÖK’ü anlattı. Mücadelemizin ve emeğimizin ulaştığı her yerde giderek genişleyen CİTÖK kampanyası, geçtiğimiz dönem kapanırken üniversitemizin birçok öğrencisinin birer örücüsü olduğu mücadele alanına dönüşmüştü. Güvenli bir kampüs talebimizle bir araya geldiğimiz her arkadaşımızla CİTÖK kampanyasını ikinci dönem de büyütmeye, üniversitemizde bir CİTÖK’ü kazanana kadar mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz.
Üniversitemizde ördüğümüz bu kampanyanın temas ettiği her arkadaşımızın bu mücadelenin etrafına eklemlenmesi ile büyüyor oluşu, okulumuza dair yükselttiğimiz diğer taleplerimizi kazanmamız yolunda aslında ders niteliğinde. Üniversitemizde kazanmaya çalıştığımız birçok haktan yalnızca biri CİTÖK. Salt bir katılımcı olmaktan ziyade örgütleyicisi de olduğumuz bu mücadelelerin bizleri kazanımlara ulaştırdığı bariz. Geçtiğimiz dönem verdikleri uzun soluklu mücadeleyle okullarında CİTÖK kurdurtan İstanbul Üniversiteli sıra arkadaşlarımız bunun en açık örneği**.
Bugün üniversitelerin üzerinde artan baskının karşısında biriktirdiğimiz mücadelemizden ve yükselttiğimiz taleplerimizden biliyoruz ki bizi kurtaracak olan ördüğümüz direnişimizdir. Her gün karşılaştığımız bu baskının, yıldırmaların ve gaspın salt birer gözlemcisi ve deneyimleyicisi olmak yerine bulunduğumuz her alanı birer hareket ve mücadele noktası olarak belirlemeli, direnişimizin sesini daha gür çıkarmalıyız. Birlikteliğimizden aldığımız güçle sınıflarımızdan kulüplerimize bulunduğumuz her yerde bir araya gelelim, hiçbir kadın ve LGBTİ öğrencinin güvensiz hissetmediği bir kampüsü beraber inşa edelim. Sennur Sezer’in direnç şiirlerini biz yazalım, Gülten Akın gibi kara saçlarımızdan kurtulalım; birleşelim, örgütlenelim, değiştirelim!
* https://www.evrensel.net/haber/506655/cukurova-universitesinde-ulkuculer-kadin-calismalari-kulubunun-genel-kuruluna-saldirdi
** https://ekmekvegul.net/gundem/citok-kazanildi-simdi-sira-onu-isletmekte