19 Şubat 2024 05:25

İliç'teki maden faciasının ardındaki düzen: Cihazlarla takip, sürekli üretim baskısı

Anagold Madencilik’e ait maden sahasında toprak altında kalmaktan kıl payı kurtulan işçi, cihazlarla takip edildiklerini, sürekli üretim baskısı altında çalıştıklarını anlattı.

Fotoğraf: Serhat Zafer/AA

Paylaş

Elif Ekin SALTIK
Özkan ZÜLFİKAR
Erzincan

Anagold Madencilik’e ait maden sahasındaki liç yığınında yaşanan göçüğün üzerinden 5 gün geçmişken İliç ilçe merkezindeki insan, jandarma, polis kalabalığı çekilmiş, ilçe daha sakinlemiş durumda. Sokakta, kahvelerde insanlar özellikle Maden İş Sendikasının, tepki gösteren işçilere tutumunu konuşuyor, eleştiriyor. Kimi işçiler de kahvede, konuşmaktan çekinseler bile her türlü sohbet facia üzerinden dönüyor. Çiftay’da çalışan bir işçi var masamızda. Göçük altında kalan Uğur Yıldız ile yakın arkadaş. Çok üzgün olduğunu ifade ediyor, 5 dakikalık bir farkla göçük altında kalmaktan kurtulduğunu, göçük paydos zamanı olmuş olsa daha çok işçinin yaşamını yitireceğini dile getiriyor. “Olay yaşandıktan iki üç dakika sonra hakim tepeye çıktım kullandığım kamyonla. Gördüğüm manzara insanı dehşete düşürecek cinstendi. Nasıl sağ kurtulduk hâlâ inanamıyorum.”

İşçi “Bu yörenin insanı genellikle hayvancılıkla uğraşan insanlar birdenbire ekonomik olarak rahatlığa kavuştular. Onun verdiği bir rehavet de var, günlerdir burada kimsenin sesi yok, tepki olarak bir şey yok, evlerinde acı çekiyorlar ama işlerini kaybetme korkusu var, göbekten bağlılar madene. Biz tepki gösterdiğimizde, bir refleks ortaya koyduğumuzda yadırgayan arkadaşlar oldu, ayıpladılar beni” diyor.

"ÇİFTAY, ANAGOLD DİREKTİFLERİYLE MOBBİNGİ ARTIRDI"

Çiftay taşeron firmasının Anagold’dan daha çok işçiye sahip olduğunu vurguluyor. Çiftay en büyük taşeron firma. Onun haricinde bir sürü taşeron var. Şirketin Anagold direktifleriyle son dönemde işçilere mobbing uyguladığını şu sözlerle anlatıyor: “Araç takip cihazından tutun hedeflenen üretimin elde edilmesi için baskı yapmaya kadar birçok sorun. Bir takip cihazı taktılar önce araçlara, sonra bu iş iç-dış kameraya döndü, kamyonun içinden de ses ve görüntü alınıyor, bunlara karşı kimse bir refleks gösteremedi, Çiftay eski elemanların çoğunu dağıttı, yeni çok eleman aldı, gelen insanlar da işini kaybetme korkusuyla tepki koyamadı. Sonra araçlara telsiz bağladılar, işçilerin bir ihtiyacı olup aracı 5 dakika kenara çektiğinde ‘Ne bekliyorsun, niye duruyorsun’ gibi baskılar arttı.” Var olan çatlaklar ve yoğun yığma nedeniyle bir sorun yaşanabileceği nedeniyle 13 Şubat günü Anagold’un işçilerini sahadan çektiği iddiasında bulunan işçi, “Ancak Çiftay işçileri çalıştırmaya devam etti. Anagold işçilerini sahadan çekiyor da Çiftay nasıl çalıştırıyor. Çiftay’a bu bilgi gelmedi ise bu bir ihmal zaten ancak bir bilgi gelmesine rağmen işçiler çalıştırılmaya devam ettiyse bu çok daha büyük bir ihmali gösterir” diyor.

"BU SUSKUNLUK PATLAR BİR YERDE"

Madenden dolayı ilçedeki kiraların da arttığını ev sahiplerinin 8-10 bin dolayında kira istediğini dile getiriyor. “Sen madende çalışıyorsun bu kadar para alıyorsun, deyip ona göre kiralara zam yapıyorlar, kapitalizmin vahşi hali kendini bayağı gösteriyor” diye ekliyor. Çöpler ve Sabırlı köyünün insanlarının madenden çok yararlandığı bilgisini de veren işçi, “Arazilerini, tarlalarını madene verdiler. Madende çalışanların çoğu da o köylerden zaten. O yüzden bugün bütün bu yaşananları yadırgamamak gerekiyor, ses çıkaramaz insanlar, tekrar hayvancılık da yapamaz, mecburlar, o yüzden susuyorlar. Bu zamana kadar böyle büyük bir olay da olmamıştı. Henüz yeni başlarına geliyor olayın şokundalar, bu suskunluk hayra alamet de değil, patlar bir yerde” diyor. Anagold’un ön bilirkişi raporunda asli kusurlu çıkmaması durumunu da şöyle değerlendiriyor işçi: “Asli kusurlu ana firma ve yerleşik iş birlikçileri ama siyasiler tepede olduğu için bir şekilde yön veriyorlar. O raporlarla, faturayı birkaç alttaki mühendise kesecekler, yıllardır çalışan bir işçiyi ödüllendirmek adına süpervizör yaptılar, olay sonrası sorumlu olarak gözaltına alındı, o adamın ne teknik bilgisi var ki, sadece işçilerin başında bir çavuş gibi düşün.”

İŞE ÇAĞRILAN İŞÇİLER TEPKİ GÖSTERİNCE ÇALIŞTIRILMADI

Sohbet esnasında işçilerin gece vardiyasına çağrıldığına dair bir mesaj alıyor. “Vardiyaya gidecek misin?​” sorumuza “Gideceğim” cevabını veriyor. “Emekliliğime iki yıl kaldı, bu iş olmasa da her yerde çalışıp doldururum ama devam ederse de maden, çalışır emekli olurum” diyor. Dün sabah tekrar aradığımız işçi, göçük tehlikesinin hâlâ devam ettiğini, ancak vardiyaya çağırılan işçilerin tepki gösterip çalışmadığı bilgisini verdi.

"MADENİ İSTEMİYORUZ, KAPATILSIN"

Madende yaşanan göçükle birlikte, facianın en yakın göründüğü Sabırlı köyü giriş çıkışlara kapatılmıştı. Belki girebiliriz umuduyla Sabırlı köyüne doğru yola koyuluyoruz. Olayın sıcaklığı azaldıkça ve dışarıdan gelen insanlar köyden çekildikçe köye giriş çıkışlar da esnetilmiş, ancak jandarma köyün içine girene kadar eskortluk yapıyor.

Madendeki göçüğün göründüğü en yakın alan olmakla birlikte atık havuzunun da olduğu bölge bura. Köye girdiğimiz an ciddi bir boğaz ve göz yanması, ağır bir koku karşıladı bizi. Jandarma eşliğinde yola devam ederken atık havuzunu fotoğraflamak istediğimizde jandarmanın sirenli uyarısıyla karşılaştık. Köyün merkezine ilerlemeden göçüğü en yakın yerden görüntülemek amacımız. Göçüğe yakın bir mesafede birkaç ağıl olsa da sadece birinde koyunlarını ağıla sokmaya çalışan bir köylü var, 65 yaşında olduğunu öğreniyoruz. 500 hayvanı var. “Maden hayvanları etkilemiyor mu?​” sorumuza “Hem de çok” karşılığını veriyor. Devam ediyoruz konuşmaya: “Eskiden hayvanlar daha çoktu. Zor. Hayvanların meralarını etkiliyor maden, yağış olmadığı zaman tozdan hayvanlar otlamıyor. İlk etaplarda yanma hissini çok yaşıyordum, daha tel çekilmeden aşağılara doğru gittiğimizde daha çoktu, gide gide alıştık.”

Göçük yaşandığı an kendisinin dışarıda olduğunu, epey bir ses çıktığını ifade ediyor: “Canlı canlı gördüm, korktum. Çocuklar da orada çalışıyor. Benim çocuklarda bir şey yok ama hepsi bizim çocuklarımız, akrabalarımız…”

Çocukları madende çalışsa da madeni istemediğini şöyle ifade ediyor: “Ben şahsen kapatılsın istiyorum. Hayvanlarım var, yanımda çoban çalıştırıyorum. Hayvancılık yeter bize, 7 sülaleme bile yeter.” Çöpler köyünün eski arazisini gösteriyor. Çöpler arazisinin maden çıkarmak için başka bir yere taşındığını belirtip, “En düz rahat bölge buralardı. Müdahale edenin ağzını da birkaç kuruş verip kapattılar. Kime ne anlatacaksın. Bir kısım köylü, devlet, hükümet yanlısı, zengin şirketler var, bir avuç köylü ne yapabilir.”

"ALTIN ÇIKSIN DA NE OLURSA OLSUN"

Çöpler köyü gibi kendi köylerinde de sondaj çalışmalarının yapıldığını aktaran bir Anagold işçisi, “Bir müddet sonra bizi de köyden çıkarıp maden sahası ilan ederler burayı. Zaten köy arazileriyle maden sahası arasında en fazla iki yüz metre mesafe var” diyor. Kendinin de işe başlamadan önce yoğun bir eğitim sürecinden geçtiğini aktaran işçi, “Bütün işçiler işe başlamadan önce çözeltinin oranlanmasından, taşınmasından, iş güvenliğine kadar ciddi bir eğitimden geçer. Ancak ayrıştırma işleminin olduğu yerde özel kıyafet ve özel maske gerekirken birçok işçi günlük kıyafetleriyle çalışır. Kontrol eden yok, soran yok. Altın çıksın da ne olursa olsun!” diye konuşuyor.

ÖNCEKİ HABER

MESEM’li gençlerin gözünden MESEM

SONRAKİ HABER

Milliyetçilik kadınlara ne vaat ediyor?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa