18 Şubat 2024 17:00

"Rasyonel" programın sıvası siyasal baskı

AKP, bir burjuva partisi olarak sermayeye açtığı alan ile halkı yoksullaştırırken gelecek kaçınılmaz tepkilere karşı en hukuksuz baskı yöntemlerini kullanmaya muhtaç hissediyor.

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Berkay MORKAN

Boğaziçi Üniversitesi

 

Geçtiğimiz günlerde ülkenin ana gündemlerinden biri hâline gelen bir hak ihlaliyle karşı karşıya kaldık. Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesine dair Yargıtay kararı, Anayasa Mahkemesi’nin karşı kararları çiğnenerek mecliste okundu, böylece Hatay halkının iradesi tanınmamış oldu. Bu karara karşı Can Atalay kararlı ve dirayetli tavrını sürdürse de muhalefet genelinde, ne yazık ki, onun bu dirayetiyle eş güdümlü adımlar atılamadı. Hatta bu karara karşı ana odak, bir mücadele çizgisi örmekten uzak olmakla birlikte kararı okuyanın kirli defterleri ve AKP’nin fedaileri üzerinde kaldı. Bu süreçte AKP’nin bu karardaki motivasyonuyla birlikte yürüdüğü yolun sonunu da göz önünde bulundurmak gerekiyor.

ZAYIF BİR MUHALEFET BİLE İKTİDARI KORKUTUYOR

Belediyelere kayyum atanması, gazeteciler tutuklamaları, ceza süresi dolan mahpusların alıkonulması vb. hukuksuz uygulamalara aşina olanların bir kısmı, kararı, AKP’nin “hukuk tanımaz” olmasına yordu. Fakat, bu kararı değerlendirirken perspektifimiz AKP’nin yargı karnesi değil, şu an inşa edilen siyasi rejim ve ülkenin ekonomik ilişkilerinin toplamı olmalı. Öncelikle, inşa etmeye çalıştığı aşırı otoriter rejimin önüne set çekecek kadar güçlü bir işçi/gençlik hareketi ve muhalefet göremeyen AKP’nin, bunu görene kadar da geri adım atmayacağını görmek gerekiyor. Bu süreçte, Can Atalay’ın özgürlüğü için yürütülen kampanyaların etkisiz olduğu bir gerçekken, siyasetteki ve medyadaki boşluğu doldurmakta da geri kalmayan AKP, kararın hukuksuzluğuna rağmen Can Atalay’ın tescilli bir suçlu, hatta “terörist” olduğuna bir kesimi.

AKP’nin en ufak muhalefet kırıntısına karşı verdiği savaş da göz önünde bulundurulduğunda, oluşturma çabasında olduğu faşist rejimin hem bir sonucu hem de bir metodu olarak karşımıza çıkan şey baskı ve hukuksuz aksiyonlar oluyor. 14 Mayıs seçimlerinin ardından kısa süre de olsa “rasyonalite” gömleği giyen AKP, seçmenlerinin dahi rahatsızlık duyduğu ekonomi politikaları ve aktif bir direnişle kitlesel düzeyde karşılaşmasa da kendini kabullendiremediği muhalif topluluğun sayısını düşündüğümüzde, bir burjuva partisi olarak sermayeye açtığı alan ile kendini ve sermayeyi ihya edip halkı yoksullaştırırken gelecek kaçınılmaz tepkilere karşı en hukuksuz baskı araçlarını kullanmaya muhtaç hissediyor.

AKP’NİN ÇIKARLARI VE AMAÇLARI KÖTÜLÜKTEN ÖTE!

Burada denklemi çözmeye başlayan anahtar bölümün aslında AKP’nin salt “kötülüğüyle” değil, hizmetinde olduğu ve uygulamaya koymak istediği ekonomi politikaları olduğunu görmek mümkün oluyor. AKP’nin adeta bir sermaye muhafızı olarak iş yaptığı her daim bilinse de son yıllarda hem emperyalist savaş politikaları ve “büyük” ekonomi şiarıyla açıldığı dış pazarlar bu sermaye yanlısı ama halk düşmanı politikaların şiddetlenerek büyümesi ve devam etmesini gerektiriyor. Bu da muhalefeti büyüteceği için AKP, muhalefetle daha sert “başa çıkabileceği” yolları arıyor, bu da hukukun olmadığı veya yeniden kurgulandığı bir düzenden geçiyor. İşçi grevlerine uygulanan yasak ve saldırılarla, halk hareketlerinin şiddetle önüne geçme çabasıyla, başta sarı sendikalar olmak üzere çeşitli aparatlarla işçileri pasifize etmesiyle, iktidarın siyasal rejimi kendi ekonomi politikası için biçilmiş kaftan haline getirme çabası da gün yüzüne çıkıyor.

Böylece, artık Anayasa Mahkemesi gibi demokrasi kırıntısı barından pek çok burjuva hükümetin bile görmezden gelemeyeceği bir merciyi kendi dinci-gerici rejiminin inşasına engel görerek dinlemiyor, daha doğrusu bu amaçlarının sonucu olarak dinlemiyor. Başta iradesi gasp edilen Hatay halkı olmak üzere, hepimiz; baskılarını gittikçe arttıran ve varlığını sürdürmek için daha da artıracak olan bu iktidara ve faşist inşa hayallerine karşı birleşmeli, mücadelenin meclis tabanına veya protestolara sıkışmayan işlevsel yollarını aramalıyız.

ÖNCEKİ HABER

Müze değil üniversite

SONRAKİ HABER

Pertek'te seçim çalışmaları kapsamında kadın toplantısı düzenlendi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa