ÇEDES, MESEM... Eğitimde ‘onaylanmış suç’ uygulamaları
ÇEDES’le okullarda dini dayatmalar artarken, MESEM ile çocuk işçiliği olağanlaşıyor. Eğitimciler, çocuk gelişimine ve sağlığına telafi edilemeyecek hasarlar veren uygulamalara son verilmesini istedi.
Fotoğraf: Eğitim Sen
Tarikat ve gerici vakıfların cirit attığı okullar ve çocukların eğitimi için eğitimciler ve veliler kaygılı. 4-6 yaşındaki çocuklara din eğitimi dayatmasından, öğrencilere şeytan taşlatmaya ya da çocukları cami ve mezarlık temizletmeye götürmeye varan uygulamaların ardı arkası kesilmiyor. Bu dinci, gerici uygulamaların yanı sıra okullar aracılığıyla çocuk işçiliği ve sömürüsüne de alan açılıyor. İstanbul’da Eğitim Sen 4 No’lu Şubenin düzenlediği çalıştayın gündemi de bu adımların artık kurumsal olarak tüm eğitim alanını bir ağ gibi sarmış olması. Çalıştayda okullara manevi danışman adı altında imam, vaiz atanmasının önünü açan ‘Çevreme duyarlıyım değerlerime sahip çıkıyorum (ÇEDES’) ve çocuk işçiliğine yasal kılıf olarak uygulamaya konulan çocukların (öğrencilerin) iş cinayetlerine kurban gittiği mesleki eğitim merkezleri (MESEM) mezarlığına karşı neler yapılabileceği tartışması var.
"ÇOCUKLARIN GELİŞİMİNE KET VURULUYOR"
ÇEDES’i ve değerler eğitimini çocuklar açısından değerlendiren Türk Tabipleri Birliği (TTB) Okul Çalışma Grubundan Çocuk ve Genç Psikiyatrı Prof. Dr. Sevcan Karakoç, müfredata din eğitiminin çok erken yaşta eklenmesinin çocuklarda obsesif kompulsif bozukluklara yol açacağına dikkat çekerek “Çocuklar bu dönemde soyut düşünemezler, neden-sonuç ilişkisi kuramazlar. Günah gibi kavramları algılayamazlar. Bu da çocukların sağlıklı gelişimini sekteye uğratır” dedi. MESEM’leri, çocuk işçiliğini “Onaylanmış suç! Halk sağlığı sorunu” olarak niteleyen Karakoç, bunun çocuğun her türlü (fiziksel, bilişsel) gelişimine ket vuracağının altını çizdi.
"MÜFREDATIMIZ ANTİK YUNAN’IN GERİSİNDE!"
AKP’nin tüm eğitim politikalarının bilimle çeliştiğine vurgu yapan Gazetemizin Yazarı ve Çukurova Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adnan Gümüş, ÇEDES’i ve değerler eğitimini de buna örnek göstererek “Değerler eğitiminde özgürlük, eşitlik ve demokrasi yok. İnsan özgür değilse zaten hiçbir değeri seçemez” dedi. Müfredatta yapılan değişikliklerle bilim dışlanırken din dersi sayılarının sürekli arttığını hatırlatan Gümüş “Bugünkü eğitim sistemimiz ve ders programımız 2 bin 300 yıl önceki Antik Yunan’ın bile gerisinde” dedi. MESEM için “İş yerinde eğitim olur mu?” tepkisini gösteren Gümüş “MESEM’lerle bir yandan da sermayeye çok ciddi bir kaynak aktarılıyor. Yasal olmayan çocuk işçiliği hayata geçiriliyor” dedi. Boğaziçi Üniversitesi Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatma Gök, 12 Eylül darbesiyle birlikte eğitim alanındaki tahribatın daha da arttığını, din dersinin zorunlu hale geldiğini ve milliyetçi söylemin ön plana çıktığını söyledi. Tüm bu sürecin neoliberal politikalarla uyumlu gittiğini TÜSİAD gibi büyük sermayenin de buna onay verdiğinin altını çizen Gök “2002’den bu yana ise bir yandan küresel kapitalist sisteme entegre olan diğer yandan da dinci bir nesil yetiştirmek isteniyor” dedi.
VELİ: KAYGILIYIM, BİR ŞEY YAPAMIYORUZ
Çalıştaya katılan bir veli aslında gün boyu üzerinde konuşulanların yüz binlerce mağdurundan biri. Anlatılanları gözleri dolarak dinlediğini anlatan iki çocuk annesi veli “Müfredata müdahale edemiyoruz, velilere ve öğretmenlere bu konudaki kaygılarımızı anlattığımızda ön yargıyla karşılanıyoruz. Ben okuldaki bu dinci uygulamalara karşı çıktığım için çocuğum baskıya uğradı. Ben de onu okuldan alıp özel okula kaydettirdim. Ama bir çocuğum daha okuyor onu ne yapacağım?” diye sorarak özel okula para yetiştirmekte de zorlandığını söyledi. MESEM’de görev yapan bir öğretmen ise yoksul ailelerin biraz para ve meslek öğrenir umuduyla çocuklarını buralara göndermek zorunda kaldığına dikkat çekti. (İstanbul/EVRENSEL)