“Gökçeyazı, Sarıalan, Çamköy, Sofular İliç olmasın!"
Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği Sarıalan altın madeni için verilen “ÇED Olumlu” kararınının iptal edilmesini isteyerek, “Gökçeyazı,Sarıalan, Çamköy, Sofular İliç olmasın” dedi.
Fotoğraf: Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği
Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği İliç maden faciası ve Sarıalan altın madeni için verimen “ÇED Olumlu” kararı ile ilgili açıklama yaptı.
CVK Madencilik A.Ş. tarafından, Balıkesir Altıeylül ve İvrindi İlçelerinde Gökçeyazı, Sarıalan, Sofular, Çamköy, Dallımandıra, Akçalören, Kirazköy, Yaren, Kutludüğün, Bahçedere, Meryemdere, Ertuğrul ve daha çok sayıda köyü etkileyecek olan “200903319 ruhsat numaralı sahada IV.grup (altın, bakır) maden ocağı kapasite artışı cevher zenginleştirme tesisi ve atık depolama tesisi” projesi için 2022 yılında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından verilen “Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) Olumlu” kararının iptali için derneğin, TEMA Vakfı ve yöre köylüleri ile birlikte açtığı davanın duruşmasının bugün gerçekleştirildiği belirtilen açıklamada;. “Projeye ilişkin itirazlarımızı duruşmada da yeniden dile getirdik ve kararın iptalini talep ettik. Daha önce yapılan bilirkişi keşfinin raporu aleyhimize gelmiş, rapora itirazlarımız kabul görmemiş olsa da hala vicdanlı hakimlerin olduğu inancıyla davanın lehimize sonuçlanmasını umuyor ve bekliyoruz..”
“İLİÇ İÇİN ÇOK ÜZGÜNÜZ VE ÖFKELİYİZ”
13 şubat’ta Erzincan İliç’teki Çöpler Altın Madeni’nde siyanür liçi alanındaki kayma ile büyük bir felaket yaşadığı ifade edilen açıklamada şöyle denildi; “9 canımız 20 milyon metreküp siyanürlü, ağır metalli yığının altında kaldı. Çalışanlara hala ulaşılamadı. Arama faaliyetlerine son verildi. Bölgede aynı zamanda büyük bir sınıraşan ekokırım yaşandı; Yığın liçi malzemesi, uluslararası bir su olan Fırat Nehri’ne bağlanan Sabırlı Deresine ve eski maden ocağına aktı. Siyanür ve ağır metaller içeren yığının altında şimdi membran, kil tabakası gibi hiçbir koruyucu önlem yok ve bu durumda ve yağmurlarla birlikte yer altı sularının ve Sabırlı Deresi’nin, civardaki toprağın ve buharlaşma ile birlikte havanın zehirlendiği, daha da zehirleneceği aşikar. Geri dönüşü mümkün olmayan büyük bir felaket yaşanıyor.”
TÜM SORUMLULAR YARGILANSIN
Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının şirketin çevre izin ve lisanslarının iptal edildiğini duyurduğu hatırlatılan açıklamada; “Yetmez! Madenin tamamen kapatılması ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından verilen tüm arama ve işletme ruhsat ve izinlerinin de acilen iptal edilmesi gereklidir. Olay hakkında soruşturma açıldı ancak ilk raporlara göre ve gözaltına alınanlara bakıldığında yine gerçek sorumluların saklandığı, sorumluluğun birkaç çalışana yüklendiği görülüyor. Şirketin sahiplerinden, üst düzey yöneticilerinden, denetim yapmayan, ÇED onayları veren, açılan davalarda yer alan bilirkişiler, karar veren hakimler, yerel otoriteler, bağlantılı siyasiler, sorumluluğu olan her kim varsa soruşturulmalı ve cazalandırılmalıdır” ifadelerine yer verildi.
“AYNI FELAKETİN BÖLGEMİZDE YAŞANMASINI İSTEMİYORUZ”
“Sarıalan Altın, Bakır Madeni Projesi”, eşsiz güzelliğe ve ekosisteme sahip Türkmen Dağı’nda olduğu Türkmen Dağı ekosisteminin tehdit altında olduğu belirtilen açıklamada şöyle denildi; “Dağın etrafında yoğun bir şekilde tarım ve hayvancılık yapılan ve kendi kendine yeten çok sayıda köyümüz var. Projenin ruhsat ve ÇED alanı bu köylerin bazılarının yerleşim alanlarını da kapsamakta. Çamköy’ün neredeyse tamamı, Sarıalan köyünün bazı yerleşimleri ÇED alanı içinde kalmaktadır. Cehennem çukuru olan açık ocak alanı Sarıalan köyüne yalnızca 120 metre mesafede. Atık barajı ise Gökçeyazı köyünün hemen üzerinde yer almaktadır. ÇED raporunda 40 metre olduğu söylenen (ki bu rakam oldukça düşüktür) sağlık koruma bandının devasa açık ocak sınırında 5-20 metreye düşürüldüğü görülüyor. Yani projede sağlık koruma bandı hükümlerine uyulmadığı açık bir şekilde ortadadır. Proje için aynı firma tarafından hazırlanan rezerv raporu ve ÇED raporu birbiri ile uyumsuzdur. Mevcut sondaj verileri ile ÇED raporunda yer aldığı şekilde geniş alana yayılan işletme tasarımlarının yapılması gerçekçi değildir. Bu durum çevre ve iş güvenliği açısından ciddi tehlike arz etmektedir. Projelendirmeye esas jeolojik, jeoteknik, hidrojeolojik veri eksikliğine ek olarak, maden işletme ve zenginleştirme tasarımlarında da önemli hatalar bulunmaktadır.”
“Söz konusu ruhsat sahasında, 16,4 ha’lık saha için 2017 yılında “ÇED Gerekli Değildir” kararı ile işe başlayan Çevikler Enerji Madencilik Mermer Turizm İnşaat San. ve Tic. A.Ş. daha sonra ruhsatını CVK Madencilik A.Ş.’ye devretmiş. CVK Madencilik de tüm diğer madencilik projelerinde yapıldığı gibi kapasite arttırarak, zenginleştirme tesisi ekleyerek projeyi sürekli büyütüyor. Proje kapsamında 1.563 hektarlık ruhsat alanı içinde 913,33 hektar olan ÇED alanında yılda 22.666.799 metreküp pasa ve cevher üretilmesi planlanmakta. Projenin 9 yıl sürmesi planlanmakta.” Denilen açıklamada projenin gerçekleşmesi halinde yaşanak çevre sorunları şöyle sıralandı;
Toplamda 204 milyon metreküp malzeme kazılarak, yerin altından üstüne getirilecek ve siyanür ve zehirli kimyasallarla karıştırılarak ağır metal içeren yığınlar köylerimizin tepesine yığılacak,
ÇED alanının 694.38 hektarı orman olup projenin koskoca bir orman ekosistemi yok olacak,
Alanın 149.38 hektarı şahıslara ait tarım alanı olup, şahısların özel mülküne el konulacak ve tarım alanları yok edilecek,
Bölgede sulama amacıyla yapılmış olan Dallımandıra Göletine, köylülerin su kaynaklarına el konulacak,
Hava, su ve toprak siyanür ve ağır metallerle kirletilecek, bölgede tarım ve hayvancılık yapılamayacak, köylüler göçe zorlanacaktır.
PROJE FAY HATTINDA
Projenin aynı zamanda deprem bölgesinde yer aldığına işaret edilen açıklamada; Gökçeyazı fay hattı bu bölgededir. Olası bir depremde milyonlarca metreküp zehirli atık barındıracak olan atık barajında meydana gelecek bir göçmede yaşanılacak felaketi tahayyül etmek bile oldukça güçtür.
Projeye ait bugüne kadar düzenlenmiş tüm ÇED raporlarında çok büyük eksiklikler ve kusurlar var. Altın madenciliğinin zararlarını ve bu eksik ve kusurları bilim insanlarımızın, uzmanlarımızın desteği ile kamuoyuna duyurduk, köylülerimizle paylaştık ve hukukçularımızın desteği ile dava konusu yaptık.
Projenin Zenginleştirme Tesisi eklenmeden önceki “200903319 Ruhsat Numaralı Sahada IV. Grup (Altın, Bakır) Maden Ocağı Kapasite Artışı ve Hazır Beton Tesisi” için 2021 yılında verilen “ÇED olumlu” kararına karşı Mimarlar Odası tarafından açılmış olan davamız da bir yandan devam ediyor. Umarız o davamızı da kazanırız. Çevre ve iş güvenliği açısından ciddi tehlike arz eden bu projenin hayata geçmemesi için elimizden gelen tüm çabayı göstermeye devam edeceğiz” denildi.
BÖLGENİN YÜZDE 79’UNA MADENCİLİK RUHSATI VERİLDİ
Kazdağları ve yöresi, Madra Dağı, Balıkesir ve Çanakkale İlleri için sayısız maden ruhsatı verildiğinin altı çizilen açıklamada; “TEMA Vakfı’nın hazırladığı raporlara göre bölgemizin yüzölçümünün yüzde 79’u madencilik ruhsatları ile kaplı. Ormanlarımız, tarım alanlarımız, meralarımız, korunan alanlarımız, evlerimiz, bahçelerimizde, her yerde maden ruhsatı var. AKP iktidarının gelmesinden bu yana Maden Yasası’nda yapılan çok sayıda değişiklik ile her taraf maden alanı haline getirildi, çok sayıda destek, teşvik ve muafiyet ile sermayeye dikensiz gül bahçesi yaratıldı. Denetimsiz, vahşi madencilik sonucu Kütahya’da, Bergama’da, Elbistan’da, Soma’da, Gümüşhane’de, Şebinkarahisar’da, Ayvalık’ta yaşanan maden felaketleri ile de ülkemizin tamamı ekokırım ve iş cinayeti mahalline dönüştü. Tüm bunlar yetmezmiş gibi, TBMM’ye Maden Yasası’nda değişiklik öngören yeni bir yasa teklifi sunulmuş durumda. Daha ne istiyorlar, anlamak gerçekten güç” denildi.
Bölgede halen çalışmakta olan TÜMAD Madencilik’e ait Lapseki ve İvrindi-Burhaniye’de iki altın madeni olduğu açaklama şöyle devam etti; “Sındırgı’da Zenit Madencilik’e ait Kızıltepe Altın madeni var. Bunların dışında Cengiz Holding, Demir Export, Bahar Madencilik, Eczacıbaşı, Koza ve adını sayamadığımız diğer yerli ve yabancı şirketlere ait çok sayıda altın-bakır madeni arama ve işletme ruhsatları var.
Ülkemizin yeraltı ve yer üstü varlıklarını ve emeğini sömüren bu düzene karşı Balıkesir halkı ve tüm demokratik kitle örgütleri ile birlikte ile mücadeleye devam edeceğiz.
Sarıalan Altın Madeni projesi ve tüm diğer projeler acilen iptal edilsin! Faaliyette olan altın madeni projeleri kapatılsın! İliç Altın Madeni Projesi Kapatılsın!” denildi. (HABER MERKEZİ)