20 Şubat 2024 18:45
/
Güncelleme: 18:48

Kentin bütünlüklü planlanması ve dönüştürülmesi

Kamu kaynaklarının kullanılmasıyla yürütülecek olan kentsel dönüşüm uygulamalarının güvensiz yapılarda yaşayanların sağlıklı konutlara ulaşması için bir fırsat olduğunu unutmamalıyız.

Kentin bütünlüklü planlanması ve dönüştürülmesi

Fotoğraf: Eda Aktaş/ Evrensel

Eylem ULUTAŞ AYATAR*

Kentlerimizde toplumsal, sosyal ve ekonomik değişimlerin yanı sıra fiziksel eskime, sağlıksız yapılaşma, olası afetlere karşı kırılganlık vb. gibi sebeplerle zamanla oluşan ihtiyaçlarının karşılanması gerekmektedir. Bu ihtiyaçların veya sorunların çözümü değişimi gerektirmektedir. Kentsel dönüşüm ise kentin var olan problemlerine sosyal, kültürel, ekonomik, fiziksel değişim ve çevresel koşulların iyileştirilmesiyle çözüm sağlanmasıdır.

Kentsel dönüşüm uygulamalarının sağlıklı bir şekilde yürütülmesi bazı ilkelerin benimsenmesi ile mümkündür. Öncelikle toplumun refah düzeyinin iyileştirilmesi, yaşam ve mekân kalitesinin yükseltilmesi hedeflenmelidir. Gözetilmesi gereken en önemli husus ise kamu yararıdır. Yurttaşların yaşam hakkı ve barınma hakkı, uygulamaların temel prensibini oluşturmalı, planlama süreçlerinde kentsel dönüşüm alanında yaşayanların söz hakkı olduğu unutulmamalıdır. İnsan onuruna yakışır sürdürülebilir yerel ekonomik modellerin geliştirildiği, yerel kimliklerin korunduğu ve insanları yerinde tutabilecek uygulamaların planlanması benimsenmelidir.

Planlama süreçlerinin ardından başlatılacak yapı üretiminde kısaca üç aşamadan bahsedebiliriz: proje, uygulama ve denetim. Tüm bu aşamaların mevzuata ve tekniğe uygun bir şekilde eksiksiz olarak yapılmasının ne kadar hayati olduğunu yaşadığımız depremler bizlere acı bir şekilde göstermiştir. Bu konulara dair TMMOB olarak ifade edilen eksiklikler ve öneriler dikkate alınmalı, üniversitelerin uyarıları önemsenmeli, şeffaf bir şekilde halkın katılımıyla acil eylem planları hazırlanmalıdır. Ne zaman olacağını bilmediğimiz deprem tehdidi karşısında boşa geçirdiğimiz her günü geleceğimizden çaldığımızı unutmayalım.

Büyük bir tehditle karşı karşıya olduğumuz kesin, bunu öncelikle kabul etmeliyiz. Sorunun çözüme kavuşturulması bugünden yarına kotarılacak bir konu değildir. Kısa, orta ve uzun vadede yapacaklarımızı planlamakla başlayıp, akla ve bilime dayanan, insan faktörünü ve kamu yararını gözeten eylemlerle gelecek kuşaklara güvenli kentler bırakabiliriz. 

DÖNÜŞÜM KİMİN YARARINA YAPILIYOR?

Kentsel dönüşüm kavramı, mevcut tablonun iyileştirilmesi anlamında kullanılabilecek araçlardan biri. Ancak, nasıl uygulandığı konusu, gerçekleştirilen dönüşümün kimin yararına yapıldığının cevabını vermektedir.

İzmir’de bir milyonun üzerinde yapı olduğu ifade edilmektedir. Bu yapıların bir kısmı, imarlı alanlarda bulunmakta olup, güncel yönetmeliklere uygun yapıldığı düşünülmektedir. Ayrıca, eski yönetmeliklere göre inşa edilen yapılar olduğu gibi yapılaşmaya uygun olmayan alanlarda bulunan veya gecekondu diye tabir ettiğimiz kaçak yapılar da bulunmaktadır. İmar aflarıyla yasal bir statü verilen azımsanamayacak kadar yapının mevcut olduğunu da ifade etmek gerekir.

İzmir’de uygulanan kentsel dönüşüm uygulamalarını değerlendirdiğimize, çoğunun bina bazlı olarak devam ettiğini görmekteyiz. Bunların yanı sıra kamu idareleri tarafından alan bazında yürütülen uygulamalar da mevcuttur.

Büyükşehir Belediyesi tarafından yürütülen Halk konut projeleri ve 6306 yasa kapsamında vatandaş eliyle gerçekleştirilen binaların dönüşümü, yapıların yenilenmesi ve daha güvenli hale gelmesi hususunda olumlu bir gelişme olmasına rağmen; kentin bütünlüklü bir bakışla planlanması ve dönüştürülmesi hedefinden uzaklaşılmasına neden olmaktadır.

6306 yasa kapsamında son zamanlarda eleştiri konusu olan bir husustan daha bahsetmek gerekir; Rezerv yapı alanı. Yerinde dönüşümün mümkün olmadığı yerlerde yapıların dönüşümünü sağlayabilmek için rezerv alanların belirlenmesi gerekmektedir. İlan edilen her rezerv alanın, şehrin başka bir bölgesinde riskli olarak tanımlanan bir karşılığı olmalı, bu bölgede yaşamını sürdüren vatandaşların mevcut yerlerindeki yapılar güvenli hale getirilene kadar bu rezerv alana taşınmalıdır. Ancak, şimdiye kadar iktidar tarafından belirlenen rezerv alanların bu amaçla kullanıldığını söylemek mümkün değildir.

Ayrıca, yapılan son değişiklik ile tanımlanan rezerv alanların üzerinde yapıların da bulunmasının önü açılmıştır. Rezerv yapı alanı belirlenecek bölgelerde bulunanların mülkiyet ve barınma haklarının yok sayılmasına varacak kadar büyük yetkiye sahip olan kamu idaresi gücünü ve yetkisini halkın lehine ve kamu yararı yönünde kullanmalıdır.

Kamu kaynaklarının kullanılmasıyla yürütülecek olan kentsel dönüşüm uygulamalarının güvensiz yapılarda yaşayanların sağlıklı konutlara ulaşması için bir fırsat olduğunu unutmamalıyız. Bu fırsat, bir avuç azınlığın rant hırsına terk edilemez.

*İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı

EVRENSEL'İNMANŞETİ

‘Tüm gruplar silah bıraksın, PKK kendini feshetsin’

‘Tüm gruplar silah bıraksın, PKK kendini feshetsin’

PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın, bir süredir beklenen mesajı, DEM Parti İmralı heyeti aracılığıyla duyuruldu. Öcalan, “Tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir” çağrısı yaptı. Açıklamada Suriye’deki Kürtlerin siyasi ve askeri durumuyla ilgili bir ifade yer almadı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
CHP'li belediyelere silkeleme ve sabah dörtte operasyonlar yapılırken AKP'li Sincan Belediyesine Cumhurbaşkanlığı bütçesinden 30 milyonluk bağış yapıldığı iddia edildi.

Evrensel'i Takip Et