Sağlıklı kentler mümkün
Sağlıklı olmak sağlıklı kentlerle mümkün. Sağlıklı kentler ise salt projecilikle sağlanamaz. Halkın ve demokratik kitle örgütlerinin katılımı ve kamu kurumlarının eşgüdümü elzemdir.

Fotoğraf: İzmir Büyükşehir Belediyesi
Dr. Zeki GÜL
Sağlıklı olmanın temel koşulları ‘bedensel, ruhsal, sosyal ve siyasal iyilik hali’ için yerel yönetimlerin rolü, işlevi merkezi hükümetlerden çok daha belirleyicidir. Osman Özgüven’in Dikilisi, Maçoğlu’nun Ovacık deneyimi, Terzi Fikri’nin Fatsa’sı bedensel ve ruhsal iyilik halinin sağlam zemin örnekleridir.
Sağlık denince nicedir ilk akla gelen, bir kolektif yanılgı olarak hasta olmamak değil tedavi olabilmek… Belediye hastanesi olan tek kent İzmir. Varlığı çok değerli, güzel işler de yürütüyorlar. Ama mevcut kamu hastanelerinin bir kopyası olmamalı. Yakın geleceğin sağlıklı topluma dair risklerine göre yeniden yapılandırılmalı.
Bir örnekle açacak olursak, hastalıklar kümesinde dünyada olduğu üzere bizde de en büyük risk obezite ve şeker hastalığı. Eğer bu iki hastalığı önleyici tedbirlerin örgütleyicisi olmazsanız bir sonraki kuşak için nar taneleri misali 11 ayrı hastalığın tedavisi için boş yatak bulunmayan iktisadi işletmeye dönüşürsünüz.
Türkiye’de şeker hastaları arasında insülin ve insülin pompasının en sık kullanıldığı kentlerin başında İzmir gelmekte. Tanı konduktan sonra ilaca hızlı geçen ülkelerin başında yine Türkiye’nin olması “neden” sorusunun önemini artırıyor: Hasta eğitimi yok. Oysa yerel yönetimler kafe açmak yerine obezite ve şeker hastalığı uygulamalı eğitim aşevleri açmalı. Bir taraftan diyabetik tüm hastaların yeme, mutfak kültürü bağlamında eğitildikleri, aynı zamanda ürettikleri yemeklerin sağlıklı kent bağlamında öncelikli olarak diyabetik, kalp hastası ve obezlerin yararlandığı ucuz, ulaşılabilir düşük kalorili mekanlar yaratmalı. Aynı işletmeler gluten enteropatisi olanlar için de idame ettirilebilir.
Yaşam için hava, su, toprak vazgeçilmezdir. Bu üçünü kirleten hiçbir sanayi ve işletmenin toplam kârı, kirlenmeye bağlı gelişecek hastalıkların ekonomik ve sosyal yükünü karşılayamaz. Bergama ve Efemçukuru altın madenciliği, Gaziemir’deki nükleer atıklar bu bağlamda İzmir için kambur olmaya devam ediyor.
Sağlıklı olmak sosyal bir haktır. En azından yaşam için gerekli miktarda su ücretsiz olmalıdır. Osman Özgüven’in başkanlığı döneminde suyu ücretsiz kıldığı için yargılanması, mevzuattan ziyade diğer çeper belediyelerce tekil bırakılmasının bir sonucuydu.
Ekolojik olduğu kadar kişinin kendisini gerçekleştirme ve geliştirme olanaklarına sahip olmalıdır her kent. Bireyin sağlığını ihmal etmeyen toplumsal sağlığı öne çıkaran bir vizyonu olmalıdır.
Ulaşım seyahat bir temel insan hakkıdır. İmar planlarında yerinde araç park sorununu çözememiş bir belediyeciliğin yolları ücretli otopark olarak işletmesi gözden geçirilmelidir. Dezavantajı grupların, yaşlı, çocuk ve engellilerin kamusal alanda diğer yurttaşlarla eşitlenemediği bir ulaşım sistemi sağlıksızlık üretir.
HAFIZA KAYBINA UĞRAYAN KENTLER
Hastane ve parklar dahil kamusal alanlara toplu taşıma sistemi ile ulaşabilmek kadar yaya kısmı da önemlidir. Pek çok kentte hastanelere bile bir durakta indikten sonra yeterli kaldırım ile ve risksiz ulaşmak mümkün değil.
Giderek kentler hafızasızlaşıyor. Bırakalım geçmiş yüzyılları yaşı elliyi aşan insanların çocukluklarından çok az bina ve şehir hatırlatıcısı var. Oysa nöromimari bilim dalı, kentlerin salt mimar ve müteahhitlerce şekillendirilmesini beyin ve ruhsal olarak riskli bulmakta.
Modern belediyecilik şeffaf ve uzağı görür olabilmeli. Misal kanalizasyon atıklarının analizi ile her bir mahallede uyuşturucudan antibiyotiklere, kullanılan yağ tipinden yeme davranışlarına, hatta kanserojen maddelere saptanmalı ve periyodik olarak bunu kamuoyu ile paylaşıp risklere göre önlem alabilmelidir belediyeler.
Doğanın en büyük armağanlarından rüzgâr yani hava akımı ve güneş ışınlarına ulaşımı mimari olarak engellenmiş bir kent sağlıklı kalamaz. Doğanın bahşettiği denizlerde kirlenme nedeni ile yüzülemeyen, musluklarından akan suyu içilemeyip plastik şişelere mahkûm olunan, yürümek için yeşil alan yaratılamayan, deprem toplanma alanları olmayan bir kentte sağlıklı olunamaz.
Elbette olumlu örnekler de yok değil. Tunç Soyer’in başkanlığı döneminde Türkiye'de ilk defa İzmir’de hayata geçirilen ‘Sünger Kent’ projesi bir yandan su taşkınlarının engellenmesini hedeflerken yanı sıra yağmur sularının toplanıp yeşil alanların bu bağlamda çoğaltılması umut verici. Yine Tunç Soyer’in Seferihisar Belediye Başkanlığı döneminde başlattığı ‘sakin kent’ projesi insan ve kent bağlamında ufuk açıcıydı.
Hasılı sağlıklı olmak sağlıklı kentlerle mümkün. Sağlıklı kentler ise salt projecilikle sağlanamaz. Halkın ve demokratik kitle örgütlerinin katılımı ve kamu kurumlarının eşgüdümü elzemdir.
Evrensel'i Takip Et