20 Şubat 2024 19:36
/
Güncelleme: 24 Şubat 2024 12:37

Yerel yönetimlerde kültürel miras ve koruma

Kentin imar planları ve tarihsel çevrenin koruma amaçlı imar planları, belediyelerin sorumluluğunda olduğu için de kentin kültürel ve doğal mirasını korumakta büyük sorumluluğu vardır.

Yerel yönetimlerde kültürel miras ve koruma

Fotoğraf: Bülent Türkmen

Bülent TÜRKMEN*

Bir kentin kültürel mirasından bahsedilirken bunu sadece somut varlıklar üzerinden değil aynı zamanda somut olamayan kültürel miras öğeleri ile birlikte bütüncül bir bakış açısıyla ele almak gerekir. Somut miras; insan yapımı olan taşınır ve taşınmaz tüm eserler ile doğal sit alanlarını kapsarken, somut olmayan kültürel miras; sözlü gelenekler ve anlatımlar, gösteri sanatları, toplumsal uygulamalar, ritüeller ve şölenler, doğa ve evrenle ilgili bilgi ve uygulamalar, el sanatları geleneği gibi kültürel ürünlere ve üretim süreçlerine karşılık gelir.

Bu açıdan İzmir, bulunduğu konum itibariyle önemli uygarlıklara ev sahipliği yaparak binlerce yıldır biriken çok önemli bir kültürel mirasa sahiptir. Bornova ilçe sınırları içinde yer alan Yeşilova höyüğünde yapılan kazılar sonucunda İzmir’in günümüzden yaklaşık 8-9 bin yıl önce yerleşim gördüğü ortaya çıkmıştır. Sonraki dönemlerde bölge yoğun yerleşimlere sahne olmuştur. Öyle ki Herodotos’un bahsettiği 12 İyon ve 12 Aiol kentlerinin 18’i bugün İzmir sınırları içinde yer almaktadır. Bu kentler dışında da yine çok sayıda antik kent ve yerleşim kalıntısına ev sahipliği yapmaktadır. Bir de özellikle 19. yüzyılda Osmanlının çok uluslu yapısını da yansıtan bugün genellikle modern kentin bir parçası olarak devam eden kamu ve sivil mimarlık yapıları da kısmen bugün varlığını sürdürmeye çalışmaktadır. Bu somut kültürel mirasla birlikte somut olmayan kültürel miras öğeleri de zaman içinde kimi değişimlerle birlikte varlığını devam ettirmektedir.

İLK ELDEN YEREL YÖNETİMLER SORUMLU

İzmir’de bugün itibariyle Bergama ve Efes, UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alırken aynı zamanda İzmir Tarihi Liman Kenti, Birgi Tarihi Kenti, Ceneviz Ticaret Yolunda Akdeniz’den Karadeniz’e kadar kale ve surlu yerleşimler (Foça, Çandarlı ve Çeşme kaleleri) olarak üç alan da UNESCO’nun geçici listesinde yer almaktadır.

İzmir’in somut olmayan kültürel mirasına dair de ulusal envantere alınmış, nazar boncuğu yapımından parşömen yapımına, gevrekten boyoza, zeybeklik geleneğinden aşıklık geleneğine birçok unsur bulunmaktadır.

Belediyeler, kentte yaşayanların seçtiği yönetimler olduğu için hem kentle hem de orada yaşayan halkla iç içe olan en yakın kurumlardır. Bundan dolayı da kentin tarihi ve kültürünün korunması, iyileştirilmesi ve yaşatılmasında ilk elden sorumluluk sahibidir. Kentin imar planları ve tarihsel çevrenin koruma amaçlı imar planları, belediyelerin sorumluluğunda olduğu için de kentin kültürel ve doğal mirasını korumakta büyük sorumluluğu vardır.

BERGAMA’DAKİ ÇALIŞMALAR ATIL DURUMA GETİRİLDİ

İzmir Büyükşehir Belediyesi, kent sınırları içinde yapılan bakanlığa bağlı çok sayıda arkeolojik kazıya destek verirken aynı zamanda 2003 yılından itibaren Tarihe Saygı Yerel Koruma Ödülleri kapsamında farkındalık yaratmak için farklı kategorilerde ödüller de vermektedir. Ayrıca tarihi yapıların restorasyonu ile somut olmayan kültürel mirasın korunması ve yaşatılmasına yönelik çalışmaları da hayata geçirmektedir. Benzer çalışmalar kısmen ilçe belediyelerinde de hayata geçirilmeye çalışılmaktadır. Örneğin Bergama Belediyesi önceki dönem yönetimi sırasında UNESCO Dünya Mirası alanında önemli çalışmalar hayata geçirilmişti. Fakat mevcut yönetim tarafından bütün birikimi yok sayan bir tutum ortaya konularak buradaki çalışmalar âtıl duruma getirilmiştir.

KORUMAKTAN ZİYADE TURİZM ÜZERİNDEN PAZARLAMA ÖNE ÇIKIYOR

Son yıllarda bu mirasın korunmasına yönelik, yerel yönetimlerin bir çaba içinde olduğu görülmektedir. Özellikle de kültürel varlığın, UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınması yönündeki çalışmalar ön plana çıkmaktadır. Bu çalışmaların, aday gösterilen alanın korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması üzerinden değil de daha çok turizm üzerinden alanı pazarlama olgusuna denk düşmesi ise en büyük problemlerden birini oluşturmaktadır. Böyle yaklaşıldığı için, tarihsel alanlar, kültürel ve sosyal dokusundan ayrıştırılarak tamamen rant odaklı, ticari alanların yaratılmasına sebep oluyor. Tarihi dokuyu, kültürel ve sosyal dokusundan koparıp sadece fiziki olarak korumak ve yapılandırmak yapay bir dekor oluşturmaktan başka bir anlam teşkil etmemektedir. Yine aynı şekilde somut olmayan kültürel mirası da ortaya çıktığı, yaşadığı bağlamdan kopararak korumaya çalışmak da onu anlamsızlaştırmaktadır. Bu kaygılar, İzmir’de yapılan kültürel mirasa dair çalışmalar için de geçerlidir.

Yukarda bahsettiğimiz gibi bu kadar zengin değere sahip olan İzmir’deki kültürel değerlerin korumasının sağlıklı bir şekilde yürütülmesi için de hem İzmir Büyükşehir Belediyesi hem de ilçe belediyeleri kendi bünyelerinde kültürel miras alanında çalışan farklı disiplinlerden uzmanlardan oluşan birimler oluşturmasıyla birlikte; korunması gerekli tarihsel çevrede yaşayan, çalışan, dolaşan kısacası o alanda zamanını geçirenler ile STK’lar, üniversiteler, mahalle muhtarlıkları, sendikalar gibi bütün kent bileşenleriyle birlikte karar alma ve yürütme süreçlerini demokratik ve halkçı bir belediyecilik anlayışıyla hayata geçirmelidir.

Bir kenti diğerlerinden ayıran şey, ilk yerleşiminden bugüne o kentte yaşayanların, biriktirerek oluşturduğu somut ve somut olmayan kültürel mirasıdır ve bu miras da o kentin kimliğidir. Miras’ı da “emanet” kavramı ile özdeşleştirerek gelecek kuşaklara aktarmanın sorumluluğu yine en çok yerel yönetimlerin ve o kentte yaşayanların üzerindedir.

Tarihe, kültüre ve doğaya düşman tek adamın her şeye karar verdiği ülkemizde bu mirası/emaneti korumanın bu koşullardaki zorluğunu da bilerek bunun siyasal mücadelesini de vermek, o değerleri yaratan emekten, demokrasiden, barıştan yana olan herkesin sorumluluğundadır.

*Arkeolog, Tüm Bel-Sen MYK Üyesi

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası

Çayırhan’da çakal sofrası

AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var. Ödenmeyen işçi ücretleri madenin satış fiyatından fazla!

317.36 milyon TL: Yunus Emre Termik Enerji Santralinin son 3 ayda ürettiği elektriğin değeri

204.9 milyon TL: Aynı dönemde 1000 işçinin ortalama ücretlerden patrona 'maliyeti'

0 TL: Şirket 2021, 2022 ve 2023 yıllarında hiç vergi ödemedi

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et