İzmir’in çok renkliliğini görünür kılmak
İzlenimim belediye başkanlarının şehri tanımadığı yönünde. Ben şehri yönetseydim ilk önce bütün İzmir’i baştan sona gezer kenti tanıyıp sorunları kendi gözümle görüp çözüm üretmeye başlardım.
Fotoğraf: Birol Üzmez
Birol ÜZMEZ*
İzlenimim belediye başkanlarının şehri tanımadığı yönünde. Ben şehri yönetseydim ilk önce bütün İzmir’i baştan sona gezer kenti tanıyıp sorunları kendi gözümle görüp çözüm üretmeye başlardım. Şimdiki başkanlar seçildikten sonra oturuyorlar makam koltuklarına bir daha da yerlerinden kalkmıyorlar, samimi şekilde halk içinde olmuyorlar. Yapmacık sosyal medyaya poz veriyorlar yapay bir algı yaratıyorlar.
Kızımı sabahları okula götürürken yol boyu başkan adaylarının seçim afişlerini görüyoruz. Kızıma diyorum ki, “- Bak Adacım bu adam İzmir belediye başkan adayı, bu adam Bornova adayı”. Kızım diyor ki, “Babacım bu adam fotoğrafını instagrama koysa kimse beğenmez, bir beğeni almaz fotoğrafları.” Haklı çünkü bize dayatılan bir resim var ve bu fotoğraflar çirkin, özensiz. Hem hep stüdyoda mı çekilmeli resimler? Peki diyorum “oy kullansan bu kişilere oy verir misin?” “Hayır vermem” diyor. “Çünkü güzel bir intiba bırakmıyorlar. Yapmacık sahte gülüşleri var inandırıcı değiller” diyor. Peki diyorum “Adacım sen başkan olsan şehri nasıl yönetirsin” diyorum. Eliyle beş yıldır üstünden geçtiğimiz ve her seferinde düşmemek için yana kaçtığımız çukuru gösteriyor. “Önce yollardaki bütün çukurları kapatır bütün yolları tertemiz dümdüz asfaltla kaplardım.”
Ben Bornova’da oturuyorum. Bornova ve Buca öğrenci kenti ama hiç layık olduğu gibi değil. Buralar İzmir’in aynası olmalı, tıpkı Eskişehir gibi yurdun her tarafından gelen binlerce öğrenci yaşıyor. Özellikle Bornova çok mezbelelik, Ege Üniversitesinin karşısında Küçükpark, Büyükpark İzmir’e hiç yakışmıyor. Bu iki parkı modern ve çağdaş görünüme kavuşturmalı, sokakları, caddeleri, yan yolları, kafeleri, sanat mekânları ile öğrenciler için kütüphanelerin olduğu tertemiz modern bir hale getirmeli. Aşağıda Aşık Veysel parkı yanında devlet opera ve balesi, devlet tiyatrosu binası kompleksiyle burayı bir bütün olarak ele alıp levanten köşkleri, kiliseler, özellikler levanten kültürünü anlatan müzeler yapardım. İzmir’e Ankara ve İstanbul yönünden girenlerin ilk gördüğü karşılaştığı yer Bornova İzmir’e yakışır olmalı. Narlıdere’den Urla’ya kadar deniz kenarından tramvay hattı ne güzel olur denizi seyrede seyrede…
ELEKTRİK FABRİKASI SANAT MÜZESİ OLMALI
Alsancak’ta eski Elektrik Fabrikasını modern sanatlar müzesi yapıp Havagazı Fabrikası, TEKEL Kültür Sanat Fabrikası ve Alsancak Garı’yla entegre ederek Gar önünde bir alt geçitle arabaları tünelden geçirip burada bir meydan yaratıp şehrin kültür sanat, yaşam merkezi haline getirirdim. Kemeraltı’nda 3 semavi dine ait sinagog, kiliseler, camileri göz önüne alıp inanç turizmine yönelik birleştirilmiş projeler olarak Sefarad Müzesi, Rembetiko Müzesi, İzmir Mevlevihanesi Müzesi yapardım. İZBAN Selçuk’tan Efes Antik kenti kapısına uzamalı, Bergama ve Efes demiryoluyla birleşmeli. Vapur seferlerini arttırarak vatandaşı denizle barıştırırdım. Atıl vaziyette olan sanat galerilerini işlevsel kılardım. Uluslararası fotoğraf festivalleri, rembetiko festivalleri, Sefarad yemekleri festivalleri, bando festivalleri düzenlerdim.
Ege bölgesinin en büyük iki üniversite hastanesi İzmir’de. Buralarda bölgeden birçok hasta geliyor. Hastası hastaneye yatıyor kendisini kısa süreliğine kalacak yerleri yok. Ege üniversitesi karşısında mezbelelik kötü koşullu pansiyonlarda yazın hastane bahçesinde kalıyor bu insanlar. Eskiden arabalarının içinde uyuyorlardı ama artık her yer paralı otopark oldu. Ben İzmir’in geleneksel yaşam tarzı olan eski Aile Evleri yaşantısını bugüne uyarlayıp modern Aile Evleri kurardım. İnsanlar gelmiş Balıkesir’den Çanakkale’den Denizli’den bir gece, iki gece kalacak yeri yok. İşte bu aile evlerinde konaklatırdım. Daha çok söylenecek şey var ama yer ve zaman kalmadı.
*Fotoğraf sanatçısı
