20 Şubat 2024 21:57
/
Güncelleme: 22:50

Beklenti demokratik, şeffaf, halkçı belediyecilik

Halkın söz sahibi olduğu, denetleyebildiği, şeffaf ve katılımcı bir anlayışın olmasının önemi ifade edilirken, bütçenin ise ranta değil halka hizmet olarak sunulması talepler arasında.

Beklenti demokratik, şeffaf, halkçı belediyecilik

Tarihi Kemeraltı Çarşısı | Fotoğraf: Eda Aktaş/Evrensel

Yerel seçimlere 40 gün gibi bir zaman kalmışken adayların belirlenmesine ise devam ediyor. Her aday “Yeniden İzmir” veya ilçe adını slogan olarak dile getirirken, kentin birleşenleri olan işçiler, emekçiler, sendikalar ver derneklere “Nasıl bir yerel yönetim olmalı” sorusunu sorduk.

Halkın söz sahibi olduğu, denetleyebildiği, şeffaf ve katılımcı bir anlayışın olmasının önemi ifade edilirken, bütçenin ise ranta değil halka hizmet olarak sunulması talepler arasında.  

“ADAYLAR GÖRÜŞLERİNİ ŞEFFAF BİR ŞEKİLDE EMEKÇİ HALK İLE PAYLAŞMALI”

Büyükşehir Belediyesi Temizlik işçisi Vedat Çimen: Yerel yönetimler eşitlikçi, haktan, hukuktan yana olmalı, demokratik yönetimler olmalı. Demokratik olmayan işleyişlerin acısını bizler çekiyoruz. Adaylar şeffaf bir şekilde emekçi halk ile paylaşmalı görüşlerini. Abartı olmadan, “şunu getireceğim, bunu götüreceğim”den ziyade kentin yaşadığı sorunları kamuoyuna sunması gerekir. Halk Meclisleri kurulur, halkın arasına inip çözümün nasıl olacağına dair halkı ikna eden sunumlar yapılır. Seçildikten sonra somut pratikleri ile görmemiz lazım. Partilerin üst mercileri tarafından değil halka danışarak bir aday koysalar daha inandırıcı olur. Halka, emekçiye, işçiye sormadan belirleniyor adaylar. Halkın, esnafın tepkisine rağmen de geri adım atılmıyor. Kimsenin iradesine sunulmadan taraf şeklinde dayatmalar var. Doğru değil. İzmir’in en büyük sorunlarından birisi çarpık yapılaşma. Kimseyi mağdur etmeden kent dizayn edilmeli. İkinci olarak ciddi altyapı sorunu var. Şiddetli yağmur yağdığında sular altında kalınıyor. Bugün belediye başkanı olsaydım doğal gaz, elektrik ve su hattını arabaların girebildiği yer altı şehri, tünel sistemi ile yukarıda hiç kazı yapılmasına gerek olmadan çözerdim. Yıllar önce başka ülkeler yapmış. Böyle köklü çözümler bekliyoruz gelecek yönetimlerden.

“SENDİKAL ÖRGÜTLENMELERDE TARAFSIZ OLUNMALI”

Tüm Bel-Sen İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Cevdet Keleş: İzmir Belediye emekçileri yaşadıkları şehrin seçmeni olmakla beraber, belediye hizmetlerini üreten ve aynı zamanda bu hizmetlerden yararlanan kesimleridir. Emekçilerin yerel seçimlerden beklentileri hizmetlerin eşit, demokratik ve halkın yararı gözetilerek sunulması, belediye emekçilerinin ve halkın taleplerinin gözetilmesi ve onların yönetim mekanizmalarına dâhil edilmesidir. Yine emeğin hakkının, hukukunun tanınması, sendikal örgütlenmelerde tarafsız olunması, yönetim kadrolarında liyakat ilkesine uygun atamalar yapılması, depreme dayanıklı ve sağlıklı çalışma koşullarının oluşturulduğu hizmet binasının bir an önce yapılması, belediyenin bütçesinin halkın yararına olacak işlerde kullanılması, belediyenin günlük rutin işleri dışında yapılacak projelerin halkın onayı alınarak gerçekleştirilmesidir. En önemlisi de halkın denetimini sağlayacak mekanizmaların hayata geçirilmesidir. Belediyeler sosyal yaşamın içinde doğumdan, ölüme kadar hizmet üreten halkla teması en yakın olan kamu kurumlarıdır. Bu nedenle emekten, barıştan, demokrasiden, özgürlüklerden yana tutum alan yerel yönetimler, ülkemizin ekonomik, demokratik ve sosyal alanda gelişmesini sağlayacaktır.

“BÜTÇELERİN KULLANIMI ŞEFFAF OLMALI”

İzmir Varto Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Musa Han: Yerel yönetimlerin amacı kendi öz kaynakları ile bölgede yaşayan insanlara hizmettir, istihdamdan da önce. Örneğin mahallede yaşanabilir kent anlayışı ile yollar, parklar, engelli rampaları, kâr amacı gütmeyen kent marketleri, yaşlı bakım evleri, geçici bakım evleri yapılmalıdır. Hemşerilerimizin yoğun olduğu yerler gecekondu bölgeleri. Yürüme yolu, kaldırım yok. Sokaklar çok dar. Bazı köyler bizimkilerden daha planlı. Planlı şehircilik birinci önceliğimiz. Oturduğumuz alanda imar planına uygun yapılar, insanların oturabileceği alanlar, sosyal tesisler istiyoruz. Seçilen belediye başkanı ya da ekibi halka dokunmalı, şeffaf olmalı, diyaloğu kesmemeli. Vatandaş belediyeye gittiğinde iyi karşılanmalı, sorunları dinlenmeli, müracaatı alınıp belediyeden hoşnut şekilde ayrılması sağlanmalı. Müracaatının neticesi bildirilmeli. Bürokrasi içinde boğulmamalı. İkincisi bütçelerin kullanımı şeffaf olmalı. Gelen kaynak ve yapılan harcamalar halk tarafından görülmeli. Bu şekilde şaibeler ortadan kalkar. Beklentimiz bu yönde, rantçılıktan uzak olmalı.

“KADIN ODAKLI BAKIŞ AÇISIYLA ÇALIŞMALARA YAKLAŞILMASINI İSTİYORUZ”

BEKEV Yönetim Kurulu Üyesi Hatice Çoruk: Biz kadınlar sokaklarında gezerken tedirgin olmadığımız, evlerimizde otururken “Acaba başıma yıkılır mı” kaygılarını taşımadığımız güvenli kentler istiyoruz. Bu kentleri oluşturmak için yerel yöneticiler kentte var olan STK’lar ile düzenli olarak görüşmeli, yapılacak ve planlanacak işlerde kadın dernekleriyle görüşülmelidir. Kadın odaklı bakış açısıyla çalışmalara yaklaşılmasını istiyoruz. Kadınların yaşadıkları sorunların en başında ekonomik sorunlar yer almaktadır. Yerel yönetimler kadın istihdamını artırmak için çalışmalar yürütmelidir. Kadınların işe gidebilmesinin önündeki engellerden birisi de çocuk bakımı, hasta/yaşlı bakımı gibi iş yüklerinin olmasıdır. Bu sorunları ortadan kaldırmak için her mahallede ücretsiz kreşler olmalıdır. Yaşlı ve hasta bakımı için gerekli koşullara sahip bakım evleri açılmadır. Yine kentlerde yaşayan kadınların sosyalleşebilecekleri alanlar oluşturulmadır. Belediyeler sadece yol yapan, otobüs seferlerinin aksamamasını sağlayan kurumlar değildir. Hizmet işleri zaten yapmak zorunda oldukları şeylerdir. Biz kadınlar ne yazık ki bugün hâlâ sokaklardaki yetersiz aydınlatmadan şikâyet edebiliyoruz. Bugün açısından tüm bu hizmetlerdeki sorunların çözülmüş olması gerekiyor. Belediyelerin kullandığı tüm kaynaklar halkın, biz kadınların kaynaklarıdır. O sebeple de halk için harcanmalıdır.

“HALKIN YÖNETİME KATILDIĞI KOMİTELER KURULMALI”

Dersim Dernekleri Federasyonu Başkanı Gamze Yentür: Yerel seçimlerin genel seçimlerden farklı yönleri var. Ancak belediyelerde merkezden bağımsız değil bunu gözden kaçırıp yerel seçimlerden olağandan farklı bir beklenti içinde olmak, büyük hayal kırıklığını da beraberinde getiriyor. Mevcut düzen partilerinin adaylarından veya yönetimlerinden bir beklentim yok. Sistemsel akılları değişmediği müddetçe onların yönetimleri de birbirini tekrarlayan şekilde cereyan ediyor. Yerelde bulunan bütün halkın yönetime katıldığı, komiteler biçiminde kendini ifade ettiği ve sorunlara beraber çözüm bulduğu bir belediyecilik anlayışını savunuyorum. Düzen partileri tepeden atama yapıyor, merkezde tanıdığı olan kişiler aday oluyor vs. Tabana dayanmayan, halkın istek ve tartışmalarına kulak vermeyen hiçbir süreç istenildiği gibi sonuçlanamıyor. Bu sebeple işçi sınıfı ne istiyor, halkın talepleri neler bunları tartmak, tartıştırmak ve ona göre bir hat belirlemek gerekiyor.

“BARINMA VE BESLENME SORUNU ÇÖZÜLMELİ”

Dokuz Eylül Üniversitesi Öğrencisi Beyza: Barınma ve beslenme sorunu, özellikle mevcut ekonomide öğrencilerin yaşamlarını zorlaştıran en yaşamsal sorunlardan ikisi. Öğrencilerin öğrenim süresince odaklanmaları gereken şeyler verimli bir eğitim ve doyasıya gençliklerini yaşayabilecekleri bir sosyal hayattır. Barınma ve beslenme gibi sorunlarla boğuşmamaları için belediyeler üzerine düşenleri yapmalı ve kaynaklarını bu konuda etkin kullanmalıdır. Devlet yurtlarının koşulları ve zorlukları göz önünde bulundurularak, koşulları öğrencilerin hayatlarını iyileştirebilecek ücretsiz öğrenim yurtları ve ücretsiz sağlıklı beslenme sağlanmalı ve bu alanların denetimi düzenli olarak yapılmalıdır. Bir diğer önemli sorun altyapı sorunu olabilir. Başarısız altyapı, insanları çokça mağdur edebilen bir etkendir ve bu konuda da iyileştirmeler olmalıdır. Bunun dışında ulaşım, insanların hayatında en önemli yere sahip unsurlardan biri. Ulaşım koşulları iyileştirilmeli ve rahat ulaşımın henüz sağlanmadığı bölgelere ulaşım seçenekleri sağlanmalıdır. Kültür-sanat etkinlikleri herkesin rahatça erişebileceği şekilde sıkça düzenlenebilir. Toplumsal konulara daha duyarlı olunması ve bu konular üzerine yurttaşların katılımıyla tartışma ve söyleşiler düzenlenmesi, sonrasında bu tartışmaların ışığında belediyelere bağlı çeşitli oluşumlara imza atılması de önemli bir adım olabilir bence. Ayrıca sokak hayvanlarına güvenli ve sağlıklı yaşam alanları sağlanması, ihtiyaçlarının düzenli olarak görülmesi, bakımlarını üstlenen insanların ise belli bir süre bakım şeklinin takibinin yapılması da oldukça gerekli bence.

“SPOR POLİTİKALARI DAHA TABANA İNMELİ HALK İLE BULUŞMALI”

Güzeltepe Spor Kulübü Başkanı Şahverdi Aydemir: Spor politikaları daha tabana inmeli, halk ile buluşmalı. İlçemizin kozmopolit yapısından dolayı büyük çoğunluğunu emekçiler oluşturuyor. Bu anlamda bu emekçi mahallelerine Spor alanında tesisler yapılmalı ve bu tesisler yerel yönetimler tarafından halkın yararına olacak şekilde planlanmalıdır. Halihazırda ilçemizde 14 futbol kulübü bulunmaktadır. Kulüplerimiz mahallelerimizin lokal sivil toplum örgütleridir. Spor anlamında beldenin yükünü taşımaktadır bu futbol kulüpleri. Bu kulüplerin yaşatılması ve büyütülmesi için Spor politikaları yerelden ve halktan yana olmalıdır. Bizler Güzeltepe Spor Kulübü olarak bunun bir bölümünü ilçe ve büyük şehir belediyesi ile iş birliği yaparak bir nebze mahallelerimizdeki gençlerimize spor yaptırıp bu yolla kötü alışkanlıklardan uzak durmalarını sağlıyoruz. Semt kulüplerinin daha çok desteklenmesiyle daha fazla çocuğumuz kötü alışkanlıklardan arınıp daha doğru birey olarak topluma katılmaları sağlanır.

KATILIMCI KENTSEL DÖNÜŞÜM ANLAYIŞI

Çatalkaya Mahallesi Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Haydar Esen: Kentsel dönüşüm konusunda hak sahiplerinin iradesi olan dernek ve onun belirleyeceği uzmanları dönüşümün asli unsurları kabul ederek planlama ve bir bütün olarak dönüşüm sürecine dahil eden bir yerel yönetim beklentimiz var. Bu yapıldığında görülecek ki, çok zor gibi görünen dönüşüm çok kolay hale gelecek. Derneğimiz on yıldır faaliyet yürütüyor ve bu on yıldır dönüşüm sürecinin asli unsuru olarak görüş ve onayımız alınmadan yapılacak bir planlamanın kadük olacağını, bizim görüşlerimizi dikkate almayan, beklentilerimizi karşılamayan bir plan-projenin hak sahipleri tarafından kabul edilmeyeceğini defaatle dile getirmemize rağmen bize sormadan planlar yapıldı. “Bize danışmadan yaptınız bari bakanlığa göndermeden incelememize izin verin itiraz edeceğimiz noktalar varsa düzeltip öyle bakanlık onayına gönderin” dedik. Ne var ki planlar bizlerden kaçırılarak bakanlık onayına sunuldu. Neticede onaylanıp askıya çıkan planları incelediğimizde gördük ki, hak gaspına uğruyoruz. Hemen dönüşüm alanlarında halkla toplantılar yaparak onaylanan planın haklarımızı gasp ettiğini anlattık ve dava açmaya karar verdik. Dava lehimize sonuçlandı, plan iptal kararı verildi. Ez cümle, belediye katılımcılık ilkesini işletmiş ve plana dair görüşümüzü almış olsa idi deprem kuşağındaki bir şehirde iki yıl gibi bir süreyi kaybetmemiş olacaktık. Mahallelerimizin 6306 sayılı yasa kapsamında dönüşüm alanı ilan edilmesi için Bakanlar Kuruluna başvuran bugünkü Konak, o günkü Narlıdere Belediye Başkanı Abdül Batur, sebep olduğu sorunu çözmeden adeta kaçtı. Dernek olarak başlıca sorunumuz; merkezi ve yerel yönetimlerin kentsel dönüşüm konusunda halkın başta depreme dayanıklı, sosyal donatı alanları olan, sağlıklı bir altyapıya sahip konutlarda yaşaması önceliği olması gerekirken tam aksine eskiden kenar mahalle olan alanların değerlenmesi ile buralara çökmek isteyen sermaye için çalışan bir yönetim anlayışı ile mücadele etmek zorunda olmak. Bizim çözüm önerimiz basit; katılımcılık ilkesinin işletilerek hak sahiplerini temsilen derneklerinin planlama ve uygulama sürecine asli unsurlardan biri olarak dahil edilmesi. Bu olduğunda, dahil olduğumuz bir planlama süreci sonrası ortaya çıkacak plan-projeye razı olacağız. Yerel yönetimden, seçimlerden beklentimiz bu.

“İŞÇİLERİ DİNLEYEN YÖNETİMLER OLMALI”

Türk-İş 3. Bölge Temsilcisi Hayrettin Çakmak: İşçi sınıfından uzak kalan bir siyaset asla başarılı olamaz. İşçi sınıfının temsiliyetlerinden görüş almadan çalışma yapmanın başarılı olacağını düşünmüyorum. Çünkü merkezi değerlerle siyaset yaptıkları için halktan, tabandan, işçiden uzak kalıyorlar. Kimse sormadı, adaylar gelip düşüncelerimizi, taleplerimizi dinlemiyor. Genel seçimlerde bir tane adayımız yoktu, yerel seçimlerde de bizi arayıp işçilerin görüşlerini soran yok. İşçileri dinleyen, onların örgütleriyle görüşüp karar alan yönetimler olmalı. Oyu biz veriyorsak buranın içinde de olmalıyız. Yerel yönetimlerin desteğiyle örgütlülüğü arttırabiliriz. Çiğli Belediyesi organizede buna destek sunmalı, Buca Belediyesi BEGOS’ta aynısı yapmalı. Ama şu an yerel yönetimler bizden çok uzak. Bu anlayışın değişmesini istiyoruz.

“RANTTAN YANA DEĞİL HALKTAN YANA BÜTÇE”

DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı: Öncelikle belediye başkanlarının birlikte çalışacağı belediye işçileriyle diyalog içerinde, birlikte yönetim anlayışında olmasını savunuyoruz. Ayrıca halktan yana bütçe çıkarmasını, ranttan yana bütçe çıkaracaksa aday olmamalarının gerektiğini düşünüyoruz. Emekten, barıştan, doğadan yana belediye başkanlarını tarif ediyorum. Yoksa AKP belediye başkanı doğanın talanı, rant işini yapıyor. Biz ranttan yana değil halktan yana bütçe ayıran, halkın her sorununa dokunabilen, yerinde kentsel dönüşümü savunan, kimseyi mağdur etmeyen bir anlayış içinde olunmasını talep ediyoruz. Özellikle kentte yaşayan öğrencilerin yurt ve barınma sorununu çözebilen, onlara sosyal tesis açan, yaşamını kolaylaştıracak bir belediye başkanı istiyoruz. Doğanın talanına karşı duran, o kentle birlikte talana karşı en önde olan bir belediye başkanı istiyoruz.

“KADIN KOOPERATİFİ KURULSUN”

Tire Başköylü Üretici Fatma Gülmez: Seçimlerden beklentimiz taleplerimizi karşılanması. Köyümüzün soğuk hava deposu yok. Bu sene yağış oldu, ürünümüz elimizde kaldı. Mahsulümüzü oraya koysak, seneye değerlendirsek… Elektriğini zararını biz öderiz sıkıntı yok. Ama önceki yönetim seçilmeden önce bize verdiği sözleri yapmadı. Bizim 3 talebimiz var; kadın kooperatifi kurulması, mezarlıkların bakımı, soğuk hava deposu. Ben sadece istiyorum ki, eşit davranılsın. Her köye eşit yardım yapılsın. Verdiği sözleri yerine getirsin diye oy verdim. Yuvarlak Masa toplantısı yapıldı. “Başkanım sözünü tutmadın” dedim. “Belediyede para yok” dedi. Yapılan nasıl yapılıyor? Köylülerin talepleri dinlensin. Üretim kırsal kesimde. Üretmesek şehirdeki vatandaş aç kalır. Kırsal kesime destek istiyoruz.

“HALKIN KATILIMI SAĞLANARAK YAŞANABİLİR BİR ŞEHİR KURULABİLİR”

Sağlık Emekçileri Sendikası 1 No’lu Şube Eş Başkanı Hava Akcan: Küreselleşme ile birlikte tüm dünyada yaşanan göç dalgası ve buna bağlı olarak sosyal ekonomik ve demografik yapının değişikliği sonucu olan şehirlere göç ve ülkemizdeki nüfusun yüzde 80'inin şehir merkezlerinde olması yerel yönetimlerin önemini arttırmaktadır. Hükümetlerin özelleştirmeyi esas alan politikaları sonucunda ülkeye yatırım yapmaması ve istihdamın özel şirketler tarafından sağlanması sebebiyle yerel yönetimlere o şehirde yaşayan halkın yaşam koşullarını iyileştirme noktasında büyük sorumluluk düşmektedir. Tüm dünyada yaşanan iklim değişikliği ve ülkemiz öznelinde kentsel dönüşüm, deprem, afet gibi sorunları da düşündüğümüzde yerel yönetimlerin önemi ve o şehri oluşturan tüm halkın talepleri noktasında sorumlulukları da artmaktadır. Yerel yönetimleri temsil eden belediyeler halkla birlikte ve halka dayanan şeffaf, halkın da katılımı sağlanarak yaşanabilir bir şehir kurulabilir. Halkın katılımı gerek sivil toplum kuruluşlarının talepleri ve halkın direkt kendisinin de yerel yönetimlerden bilgi edinme kapsamında taleplerini götürebildiği dileklerini iletebildiği eşitlikçi kültürel anlamda zengin bir şehir kurulabilir.

Evrensel'i Takip Et