Chavez sonrası Venezuela nereye gider?
2012 Temmuzunda Venezuela’daydım. Kimi yazarların yaptığının tersine, ne resmi bağlantılarla gidip kendimi askerlere karşılattırdım (bunu yapabilirdim ve sonra “Venezuela, muhteşem bir yer” diyebilirdim) ne de Chavez’de bir Mustafa Kemal aradım. İnsan, kendi öznelliklerine dikkat etmeli. Bu yapılmayınca; yaşam, beyazlarla siyahların savaşımı gi
Küba’dan Panama aktarmalı olarak Venezuela’ya geçmeden önce, rehberlerden şu notları almışım:
- Dünyanın en yüksek şelalesi, Venezuela’da (Salto Angel).
- Venezuela’nın düz doruklu ‘tepui’ adlı dağları, ünlü. Tepuilere ‘masa dağı’ da deniyor. Bu tür bir dağ, Güney Afrika’da da var.
- Kolomb, Venezuela’ya ayak basan ilk Avrupalı; hatta Venezuela, Kolomb’un Güney Amerika’da ayak bastığı tek ülke.
- ‘Venezuela’ adı, ‘küçük Venedik’ten geliyor. Yerlilerin su üstünde direkler üstüne kurdukları evlerde (bunlara ‘house on stilts’ deniyor) oturduklarını gören sömürgeciler, memlekete bu adı veriyor.
- 1920’lerin sonlarında Venezuela, dünyanın bir numaralı petrol dışasatıcısı oluyor.
- Venezuela’nın en önemli mimarının Carlos Raul Villanueva olduğu söyleniyor. Yapıtlarını incelemeli. Yapıtlarından biri olan Venezuela Merkez Üniversitesi yapısı, UNESCO Dünya Mirası listesinde.
- Okunması gereken Venezuelalı yazın insanları: Andres Bello, Andres Eloy Blanco, Arturo Uslar Pietri (ve Simon Bolivar elbette).
- Dinlemeye değer Venezuela müzik türleri: Jorobo, estribillo, polo margariteño, malagueña, fulia, jota, gaita, bambuco. (Salsacı Oscar D’Leon’u da dinlemeli.)
- Venezuela’nın incelemeye değer ressamları ve heykeltraşları: Martin Tovar y Tovar, Tito Salas, Hector Poleo, Marisol, Escobar, Jacobo Borges ve Jesus Soto.
- Venezuela, 2800 kilometrekarelik Karayip kıyı şeridine sahip. Bu kıyılar, muhteşem kumsallarıyla ünlü. Venezuela’nın adaları da çekici.
- Venezuela’nın petrol merkezi olan Lago de Maracaibo (Maracaibo Gölü), Güney Amerika’nın en büyük gölü.
- Dönencesel (tropik) ormanlar, Venezuela’nın dörtte birini kaplıyor; ama bu alanlar, kalkınma nedeniyle gün geçtikçe küçülüyor. Petrol üretiminin yarattığı çevre kirliliği, bu ormanların bir diğer düşmanı.
- Güney Amerika ülkeleri içinde ilk Çevre Bakanlığı’nı oluşturmuş olan (1975) ve birçok yeşil düzenlemeye imza atmış olan Venezuela’da bu çevre dostluğu, kağıtta kalıyor; çevre suçları, cezalandırılmıyor.
- Venezuela’nın en yaygın yemekleri: Arepa, cachapa, cachito, hallaca, mondongo, muchacho, pabellon ve sancocho. Pabellon, Venezuela’nın ulusal yemeği. Bunları denemeli (daha sonra denedim).
- Venezuela’nın tatilleri: Karnaval (Şubat’a ya da Mart’a denk geliyor); Bağımsızlığın İlanı, 19 Nisan; Carababo Savaşı, 24 Haziran; Bağımsızlık Günü, 5 Temmuz; Bolivar’ın Doğum Günü, 24 Temmuz. Gerisi, dinsel bayram, 1 Mayıs ve Yeni Yıl.
20 sayfalık notlarım duruyor; genişletilerek kitaplaşacakları günü bekliyor. Ancak, şimdilik, notlardan bu kadarını paylaşalım. İleride, kitapta ayrıntısı okunabilir.
Bu yazı, Chavez’in ölümü üstüne yazıldı. Tek adamlar yerine, kurumların egemen olduğu bir sosyalizm anlayışından yanaysak, “Chavez, iyiydi” ya da “Chavez, kötüydü” demek yerine, “Chavez, sosyalizmi şöyle şöyle kurumsallaştırdı. Chavez, öyle bir çalıştı ki, onun bu emeğiyle, sosyalizm umudu, o öldükten sonra da sürer” diyebiliyor olmalıyız. Diyemiyorsak, “toplumsal mücadeleler tarihinde bir ‘tek adam’ daha düştü; hepsi bu kadar” demek durumundayız ki; bunu demeye yürek elvermiyor.
OLUMLU YÖNLER
(+) Venezuela, sosyalizme yürüyor. İnsanlarda umut var. (‘Latin Amerika Güncesi’ ve ‘Küba Güncesi’ adlı kitaplarımda anlattığım gibi, Latin Amerika, söylendiği kadar muhalif bir yer gibi görünmüyor. Sol partilerin başa geçtiklerinde çok değiştiğine, IMF siyasaları uygulayabildiğine vb. dikkat çekelim. Bu açıdan Chavez’in defteri, tertemiz.)
(+) Hükümetin ilerici uygulamaları (misyonlar), olumlu bir yön. (Bu uygulamalar, yoksul halkların besin, sağlık, eğitim vb. gereksinimlerine erişimini sağlıyor.)
(+) Venezuela’da ABD’nin kültürel etkileri görülmüyor. (Gittiğim tüm Latin Amerika ülkelerinde, bu etkileri az-çok hissettim. Venezuela, bu açıdan da özel. Küba’da gençlerin Amerikan filmlerini ve Amerikan spor karşılaşmalarını hayranlıkla izlediklerini sık sık gördüm.)
(+) Venezuela’da bağımsızlığa yapılan vurguyu Latin Amerika ülkelerinin çok azında görüyoruz.
(+) Chavez’e karşı olan gazeteler, susturulmuyor ve basın üstünde devlet tekeli yok. (Chavez’in çok kitlesel bir gösteride konuşma yapmasının ardından, Chavez karşıtı gazetelerde, şu ifadeler, manşetten verildi örneğin: “Amerika için ‘emperyalist’ derken, bir yandan da Paraguay’ın içişlerine karışan Chavez’e soruyoruz: Asıl emperyalist kim?”)
(+) Venezuela, baskı toplumu görüntüsü vermiyor. Küba’daki durumun tersine, “biri bizi gözetliyor” havası yok.
(+) Venezuelalılar, açık fikirli; Hıristiyanlık’ın tutucu yorumu baskın değil.
(+) Venezuela’da zaman yavaş akıyor; stres, düşük.
(-) Sosyalizme yavaş bir geçiş sözkonusu. Sosyalist bir hükümetin daha ilk yılda yapabileceği çeşitli uygulamaların 14 yılda hâlâ yapılmadığını görüyoruz. Chavez’in, bu uygulamaları, sürekli darbe tehdidi altında olduğu için yapmamış olabileceği söylenirse, bu, kabul edilebilir. Ancak, benim öngörüm, ne yazık ki şu idi: Venezuela’da sosyalizme yavaş geçildiği için, ülkede sosyalizm, Chavez’in sağlığında kurulamayacak. Chavez öldükten sonra ise, ülke, sosyalizme yürümeyi sürdürür mü, kuşkulu. Bir diğer deyişle, (-) Sosyalizmin geleceğinin Chavez’e bağlı olması ve sosyalizme geçişin yavaşlığı, önemli bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Sokaklarda, genellikle, sosyalizmin değil Chavez’in yüceltildiğini; sosyalist imgelerin değil Chavez’in resimlerinin sergilendiğini görüyoruz. Bu, bir tek adam sosyalizmi görüntüsü veriyor. O tek adam, sosyalizm yerine başka bir siyasete yönelse, insanlar, onun da peşinden gidecek(ti). (-) Döviz Kuru İkiliği: Venezuela’da iki döviz kuru var: Resmi kur ve karaborsa kuru. İkisi arasında, iki katı fark var! İki kura birden erişimi olanlar, 10.000 Dolar’ı resmi kur ve karaborsa kuru arasında değiştirerek, 20.000 Dolar’a, 40.000 Dolar’a vb. katlıyor. Kimilerine göre, Chavez, bu duruma göz yumuyordu. İktidarda kalmak için, bu biçimde, bir Chavez burjuvazisi yaratıldığı söyleniyordu. Gerçekten de, iki döviz kurunu ben de kullandım ve bunu doğruladım. Havaalanında çıkarken, Venezuela parasını Dolar’a çevirmeye izin verilmediğini görerek hayretler içinde kaldım. Böylece, spekülasyonu engellemiş oluyorlarmış. Trajikomik bir durum. “Brezilya’da bozdururum” diye düşünmüştüm. Orada da, “biz Venezuela parası bozmuyoruz” dediler. Cebimde hâlâ bir sürü Venezuela parası duruyor, değiştiremediğim. (-) Düşük maaşlar ve yaşam pahalılığı, ciddi sorunlar. Chavez’in vaatlerinden biri, tümüyle petrole dayanan Venezuela ekonomisini çeşitlendirmek ve özellikle de, kendi kendine yetmeyen, dışarıya tümüyle bağımlı Venezuela yiyecek pazarını kendi ayakları üstünde durur duruma getirmekti. Venezuela’da yiyeceklerin pahalı olması, dışarıdan gelmelerine bağlanıyor. (-) Ülkede, rüşvet, ciddi bir sorun. Venezuela’da iş yapmak, rüşvet nedeniyle çok zor. İşin içine bir de mafya girebiliyor ki, durum, çekilmez hâle gelebiliyor. Sosyalist bir iktidarın öncelikleri, yoksulluk, suç ve rüşvet olmalıydı. Ancak, 14 yıllık Chavez döneminde bunların çözüldüğünü görmüyoruz. (-) Suç oranı yüksek. (Caracas, dünyada en yüksek cinayet oranına sahip olan kentlerden biri. Sosyalist bir hükümetin ilk olarak bu sorunu çözmesini beklerdik. Bu sorunun 14 yıllık Chavez iktidarında çözülememesi, solda da sağda da hayal kırıklığı yarattı.) Buna ek olarak: (-) Ülke, gündüz gözüyle de tehlikeli; geceleri dışarı çıkmak ise, iyice tehlikeli. Gece, arabaların silahla durdurulup soyulması, sıradanlaşmış durumda. (-) Polis, Venezuela’da dur ihtarına uymayanı gözü kapalı vuruyor. (-) Polis, asayişi sağlayabilecek kadar güçlü değil. (-) Gençler arasında uyuşturucu kullanımı yaygın. (-) Kalacak yer pahalı ve hırsızlık nedeniyle güvenilmez.