Girit’ten Evros’a, tarladan inşaata
Girit’ten Evros’a kadar Yunanistan’ın her yerinden çiftçiler Atina’da buluşuyor. Aralarında üretemedikleri için tarladan inşaat işçiliğine, temizlik işçiliğine geçmek zorunda kalanlar da var…
Fotoğraf: Elif Görgü/Evrensel
Elif GÖRGÜ
Atina
“Biz olmazsak ne yiyeceksiniz?” diye soruyor büyükçe bir pankart. Bir başkasında “180 bin dönüm su içinde. Topraklarımızı geri istiyoruz” yazıyor. “Çiftçi yoksa gıda yok” en sık kullanılan slogan. Arada konuyu detaylandırmak isteyen de olmuş: “Çiftçiler yoksa buğday yok, pamuk yok, zeytinyağı yok, pirinç yok, mısır yok, meyve yok, gelecek yok.”
Birçok traktörün üzerinde ise nereden geldiklerini yazan kağıtlar var. Volos, İmatya, Karpa, Ermiye… Anonslarda da sık sık “Girit’ten Evros’a kadar köylüler” sözleri duyuluyor. Bir genç köylü eline aldığı yıpranmış bir Yunanistan bayrağını sallıyor traktörünün tepesinden. Genç köylülerin sayısı oldukça fazla. Kimi traktör direksiyonlarında ise kadınlar dikkat çekiyor. Gazeteciler her bir köşede canlı yayın yapıyor. Köylüler tek tek herkesin sorularını yanıtlıyor. Alana kurulmuş hoparlörlerden bir takım mücadele şarkıları çalıyor ancak şarkılar sık sık traktör sirenlerinin tiz sesiyle bölünüyor.
“Bağcılık ölüyor”, “Hayvancılık ölüyor” pankartları dolaşıyor kimi ellerde. Derdi pankarta sığmamış olacak ki bir köylü traktörünün vincine bağladığı büyükçe bir tabutu ve cenaze çelenklerini havalandırmış, meclis binasına doğru uzatıyor. Köylülere desteğe gelen işçi sendikaları ve öğrenciler de sloganlarıyla mücadeleyi birleştirme çağrıları yapıyor sık sık.
Bunların hepsi Yunanistan’ın başkenti Atina’da, kentin en merkez noktasındaki meclis binası önünde bulunan Sintagma (Anayasa) Meydanı’nda, pazartesi akşamüstü gerçekleşiyor. Benzer saatlerde İspanya, Polonya ve İtalya kentlerinde de benzer eylemler var.
Avrupa ülkelerinde köylülerin traktörleri tarladan çıkarıp kent yollarına sürmesinin çeşitli nedenleri var. Nedenlerin önemli bir kısmı ortak: Artan maliyetler, azalan destekler, yükselen yakıt ve elektrik fiyatları… Avrupa Birliği’nin “Yeşil Mutabakat”ı kapsamında aldığı iklim önlemlerine karşıtlık da birçok çiftçi eyleminde dikkat çekiyor. Bu itirazı, önlemlerin tamamen çiftçilerin sırtına yıkılmak istenmesine bağlayan yorumlar da var, çiftçilerin sağ ve aşırı sağ politikaların manipülasyonuyla iklim değişikliğini bir komplo olarak görüp temelden karşı çıktıklarını söyleyen yorumlar da. Önümüzdeki haziranda yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimleri yaklaşırken birçok ülkede iktidar dışında kalan sağ ve aşırı sağ partilerin köylü hareketini yedeklemeye çalıştığı da gerçek dışı bir iddia değil.
Ancak Volos’taki köylerinden 327 kilometre uzaklıktaki Atina’ya gelmiş Alex ve annesi Valentina gibi küçük üreticilerinki tamamen “ölüm kalım” meselesi…
ÜÇ YILDIR ZEYTİNYAĞI ÜRETİMİ YAPAMIYORUZ
Alex’in ailesi zeytinyağı üreticiliği yapıyor. Ama aslında üretemiyorlar. “Arka arkaya üç yıldır üretim yapamıyoruz, Yunanistan’daki çiftçilerin üretim sorunu var” diyor Alex. Nedenini de açıklıyor: “Maliyet sorunu var. Hükümetten yakıt fiyatlarındaki verginin düşürülmesini istiyorlar. Burada yakıttaki vergi oranı çok yüksek, yüzde 70 kadar. Bu nedenle yakıta vergi ödemek istemiyoruz. Elektrik fiyatlarının düşürülmesini istiyoruz. Ayrıca Avrupa Birliği’nin yeni tarım politikalarına dair yeni müzakereler istiyoruz. Yani çiftçilerin bu üç temel talebi mevcut.”
“Üretim olmadan nasıl yaşıyorlar?” sorusunun yanıtı ise kısa: İşçileşerek. Anlatıyor: “Ne yapabiliyorsak onu yapıyoruz. Babam inşaatlarda çalışıyor. Annem ev temizliğine gidiyor. Bölgemizde turizm var, bazen de otellerde çalışıyor. Biz çok uzun yıllardır bu durumda yaşıyoruz. Hayatta kalmak için ne gerekiyorsa onu yapıyoruz. Yunanistan’da durum oldukça kötü, aslında dünyada kötü, hayat pahalılığı çok yükselmiş durumda. Yunanistan’ın önceki ekonomik durumunu da düşünürseniz tam bir felaket. Devam eden bir felaket.”
Alex, köylü eylemlerinin çok güçlü olmadığı fikrinde. Ona göre bu eylem “Çok yumuşak” bir eylem: “Bir aydır eylemler yapılıyor ancak kitlesel eylemler örgütlenmiyor, tüm sokaklar, tüm yollar kapatılabilir, tüm Yunanistan’da sokaklara çıkılabilir ama yapılmıyor. Üzücü bir gerçek ki aslında buraya gelenlerin çoğu şu anda protesto ettikleri bu hükümete oy verdiler. Hükümetle iyi bağlantıları vardı.”
- Peki bu mitingden sonraki plan ne?
- Bu protestonun ardından herkes kendi köyüne, kendi kentine gidecek ve kendi bölgelerinde blokaj eylemlerine devam edecekler. Tartışmalar da devam edecek bundan sonra ne yapılacağına dair. Bazıları bu protestoları daha fazla yükseltmek istemiyor ama bazıları yükselmesi gerektiğini söylüyor. Hükümet ise para olmadığını ileri sürüyor. Ancak bu doğru değil, bu büyük bir yalan. Hükümetin parası var ancak doğru insanlar için değil. Sadece oligarklara harcanıyor. Ve tabii ki silahlara harcanıyor.
Annesi Valentina da söze giriyor. “Her gün endişe içindeyim. Yaşam maliyetlerini karşılayamıyoruz. Bu durumun adil olmadığını düşünüyorum. Özgür hissedemiyorum. Sınırlandırılmış hissediyorum” diyor. Valentina Atina’daki bu mitingden memnun: “Burada toplanmış olmamızdan gurur duyuyorum. Herkes için adalet istiyoruz.”
Alex ve ailesinin yaşadığı münferit değil. 1962 yılında yürürlüğe giren ve üye ülkelerin uyması gereken Avrupa Birliği ortak tarım politikası (CAP) yıllar boyunca küçük üreticilerin sayısını azaltmış, büyük tarım şirketlerini güçlendirmiş durumda. CAP bütçesinin yüzde 80’i toprak sahiplerinin sadece yüzde 20’sine gitmiş. 2005 ve 2020 yılları arasında AB’deki çiftlik sayısı neredeyse yüzde 40 oranında azalmış ve yaklaşık 5.3 milyon çiftçi işsiz kalmış. Yunan basınına göre bu ülkede de son 10 yılda tarım arazileri yüzde 26 oranında küçülmüş.
Yunan çiftçiler bu politikalara tepkilerini Atina’nın ortasında bir AB bayrağını yakarak gösteriyorlar. Çiftçilerin mitingi yaklaşık 4 saat sürüyor, herkes ayrılıyor ama çiftçiler meydanda sabahlayıp sonra köylerine dönüyorlar. Şimdi köylü komiteleri yeni toplantılar yapacak ve mücadeleyi nasıl devam ettireceklerini tartışacak.
Meclis önündeki meydan ise uzun süre boş kalmayacak. 28 Şubat’ta Yunanistan işçi sınıfının önemli bir kesimini temsil eden İşçi Merkezlerinin çağrısıyla greve çıkacak olan Yunan işçiler talepleriyle burada olacaklar.