24 Şubat 2024 04:14

Ukraynalı Gazeteci Serhiy Guz: Ukrayna hükümeti için pencere daralıyor

"Ukrayna hükümeti için fırsat penceresi hızla daralıyor. Rusya ile 'müzakere' kelimesi, hükümetin dış politikasında giderek daha gerçek bir tehdit ve baskı haline gelecek. Bu durumdan korkuyor."

Fotoğraf: AA

Paylaş

Elif GÖRGÜ

Rusya saldırısıyla 24 Şubat 2022’de başlayan savaş üçüncü yılına girerken Ukrayna halkı neler yaşıyor, savaş hayatlarını nasıl etkiliyor? Siyasi iktidarın savaşın devamı ile ilgili planları ne?

Bütün bunları Ukraynalı Gazeteci Serhiy Guz ile konuştuk. Guz, 2002-2012 arasında başkanlığını da yaptığı Ukrayna Bağımsız Medya Sendikasının kurucularından ve 2003’ten bu yana da Gazetecilik Etiği Komisyonu üyesi.

Guz, halkın bir yandan savaş koşullarına artık sığınağa kaçmayacak kadar alıştığına, diğer yandan savaş uzadıkça iktidar baskısının, siyasi kısıtlamaların ve sansürün yoğunlaştığına dikkat çekti. Guz, öte yandan, iktidarının geleceğini ‘Rusya’ya karşı tam bir zafer’de gören Zelenskiy hükümetinin, 2024’ün Batının Ukrayna’yı maddi ve askeri olarak desteklediği son yıl olmasından endişelendiğine dikkat çekerek, "Bana öyle geliyor ki Ukrayna hükümeti için fırsat penceresi hızla daralıyor. Ukrayna’da pratikte yasak olan Rusya ile ‘müzakere’ kelimesi, hükümetin dış politikasında giderek daha gerçek bir tehdit ve baskı haline gelecek" dedi.

BİR YANDA SAVAŞIN NORMALLEŞMESİ, BİR YANDA GELECEK ENDİŞESİ

Rusya’nın 24 Şubat 2022’deki saldırı ve işgal girişimiyle başlayan savaş üçüncü yılına girerken, Ukrayna’nın bugün sosyal, siyasi ve askeri durumu nasıl görünüyor?

Durum çok zor ve belirsiz. Bir yandan, cephe hattından uzaktaki insanlar psikolojik olarak savaşa adapte olmuş durumdalar, hava saldırılarından daha az panikliyorlar ve gerçek bir füze saldırısı tehdidi yoksa bomba sığınaklarına saklanmayı bile bıraktılar. Mağazalarda gerekli tüm mallar var, çoğu işletme, devlet ve yerel makamlar açık. Bu bakımdan durum savaşın ilk aylarına göre çok daha iyi.

Öte yandan, gelecekle ilgili çok güçlü bir endişe var. Bu hem ülke düzeyinde hem de insanların kişisel planları düzeyinde bir endişe kaynağı. Kadınlar ve çocuklar başka ülkelere gittiği ve 18-60 yaş arası erkekler Ukrayna’yı terk edemediği için birçok aile parçalanıyor. İnsanlar savaş için yeni bir seferberlik dalgasını ihtiyatla bekliyor.

Ekonomi daralıyor ve uluslararası yardıma çok bağımlıyız. Eğer bu yeterli olmazsa, sosyal programlarda, yardımlarda, emekli maaşlarında ciddi kesintiler ve genel olarak insanların zaten çok zor olan ekonomik durumlarında kötüleşme tehdidi var.

Siyasi alanda, neredeyse her şeyde sıkı devlet kontrolü devam ediyor.

Muhalefet partileri, özellikle de soldakiler ezilmiş durumda. Geri kalanların hükümeti alenen eleştirmesi ciddi şekilde sınırlandırıldı. Herhangi bir grev ya da kitlesel protesto yasak. Medyada çok güçlü bir sansür var ve gazeteciler arasında da sansür var. Dürüst ve bağımsız haberlerin yerini neredeyse tamamen askeri ve siyasi sansür almış durumda. Bu bakımdan savaş Ukrayna’nın demokratik gelişimine çok büyük zarar verdi.

PEK ÇOK ERKEK NE SAVAŞACAK SAĞLIĞA NE MOTİVASYONA SAHİP

Savaş cephelerinde, ön cephede son durum nasıl görünüyor?

Cephede de başarılar yerini başarısızlıklara bıraktı; insanlar ülkenin daha fazla işgal edilmesinden korkuyor. Ordu asker, mermi ve diğer silahlardan yoksun. Ne yazık ki çok az insan seferber edilebiliyor; pek çok erkek artık ne savaşacak sağlığa ne de motivasyona sahip.

Peki ya cephe gerisindeki Ukraynalı kadın ve erkekler, işçiler ve gençler? Çalışma ve yaşam koşulları; demokratik hak ve özgürlükler; eğitim, sağlık vs... Bu konulardan biraz daha detay verebilir misiniz?

İlk soruda buna kısmen cevap vermiştim, çünkü koşullar yaştan bağımsız olarak ülkedeki herkes için aynı. Ancak ülkeyi terk etmek isteyen çok sayıda genç insan olduğunu da belirtmek gerekir. Bu tür duygular özellikle genç erkeklerin olduğu ailelerde güçlü.

Daha önce de söylediğim gibi, özellikle demokratik hak ve özgürlükler ve ekonomik ilerleme açısından gelecek çok belirsiz. Sadece savaş nedeniyle değil, aynı zamanda ülkedeki genel eğilimler nedeniyle de. Görünen o ki Rusya’dan kaçtıkça ona daha çok benziyoruz.

Gençlerin demokrasiye olan bağlılıklarını korumak için, demokratik kurumların geliştirilmesi, hak ve özgürlüklerin korunması konusunda Avrupa’nın desteğine ihtiyacımız var. Ukrayna’yı hızla terk etmekte olan bu demokratik ruhu harekete geçirmemiz gerekiyor. Bu, silah tedarikinden bile daha önemli olabilir.

NİHAİ OTORİTERLİK TEHDİDİ

Zelenskiy iktidarının bugün geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz? İki yılın ardından hükümetin ulusal ve uluslararası politikaları nereye doğru gidiyor?

Bence onlar da hepimiz gibi belirsiz bir geleceğe sahipler. Parlamento seçimleri olması halinde hükümet kurma tekelini ellerinde tutamayacakları aşikar. Bu süre zarfında çok fazla hata yaptılar. Ve bu, milletvekillerinin her ay, Zelenskiy’nin Halkın Hizmetkarı partisinin parlamento grubunu nasıl terk ettiğinden de anlaşılabilir. Kendileri de geleceklerine inanmıyorlar.

Bununla birlikte, Ukrayna’da bir savaş varken, seçimlerin yapılması planlanmıyor.

Bu da hiçbir siyasi değişikliğin beklenmediği anlamına geliyor. En tehlikeli şey, siyasi zayıflık hisseden, ancak demokratik olmayan yöntemlerle iktidarını sürdürme fırsatına sahip olan hükümetin nihai otoriterliğe yol açabilmesidir. Bu çok büyük bir tehdit olur. Zelenskiy ve hükümetinin hâlâ demokrasiye bağlı olduklarına dair açıklamalarına inanmak zorundayız, ancak bunlar sadece açıklamalar. Seçimlerden sonrasına kadar bunu bilemeyeceğiz.

ZELENSKİY AVRUPA’DAKİ UKRAYNALILARI İŞ GÜCÜ OLARAK GERİ İSTİYOR

 

Zelenskiy’nin genelkurmay başkanını görevden alması ve yeni asker alımına ilişkin yasayı imzalamayı reddetmesiyle ilgili tartışmalar gündemde… İktidar içinde bir mücadele mi var? Bu neden kaynaklanıyor?

Hükümet içinde bir mücadele yok çünkü bu hükümetin üyelerinin şu anda herhangi bir bağımsız siyasi hedefi yok. Bu hükümet tamamen Zelenskiy’e bağlı ve ona bağımlı.

Anlaşmazlık ve çatışma büyük olasılıkla ordu ile hükümet arasında. Ordu, Rus saldırganlığını başarılı bir şekilde savuşturmak için hükümetin yeterli miktarda sağlayamadığı insan, silah ve kaynaklara ihtiyaç duyuyor. Dolayısıyla bu, savaşın nihai hedefleriyle değil taktikleriyle ilgili bir anlaşmazlık.

Hükümet, iş dünyası için daha fazla tercih yaratmayı ve yabancı sermayeyi ülkeye çekmeyi amaçlayan radikal piyasa reformlarını sürdürüyor.

Son trend, çalışacak ve savaşacak kimse olmadığı için Avrupa hükümetlerinin (Ukraynalı) mültecileri Ukrayna’ya geri göndermesi talepleri. Hükümet, bir tür istatistiki “iş gücü” olarak kabul edilen bu insanların ülkenin geleceği için çok önemli olduğunu fark etti. Ancak ne yazık ki hükümet geleneksel olarak “sopa” kullanarak istediğini elde etmeye çalışıyor, mülteciler için henüz bir “havuç” hazırlamadı.

ZELENSKİY ‘MÜZAKERE’ KELİMESİNDEN ENDİŞELENİYOR

İki yılın ardından Ukrayna hükümetinin uluslararası konumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

“İhtiyaç duyulduğu sürece destek” (Biden’ın sözleri) hakkında ne kadar konuşursak konuşalım, gerçekte giderek daha fazla anlaşmazlık olduğunu ve Ukrayna için para ve silah tahsis etmenin giderek daha zor hale geldiğini görüyoruz. Hükümetimiz iki yıldır aynı dış politikayı izlediğinden ve hükümetin söylemi değişmediğinden, bu beklenen bir sonuç.

Uluslararası ortaklarımız arasında Ukrayna için bu kadar uzun süre büyük miktarlarda para harcamaya istekli olanların sayısının az olduğu da bir gerçek. Ayrıca Rusya’ya karşı uygulanan yaptırımlar, bu yaptırımları uygulayan ülkeleri de etkiliyor. Ve bu yıl, birçok ortağımız seçimlere giderken, Ukrayna’ya destek daha da azalabilir.

Bana öyle geliyor ki Ukrayna hükümeti için fırsat penceresi hızla daralıyor. Ukrayna’da pratikte yasak olan Rusya ile “müzakere” kelimesi, hükümetin dış politikasında giderek daha gerçek bir tehdit ve baskı haline gelecek. Bu durumdan korkuyor, çünkü tam zafere kadar savaş fikrinin hakim olduğu iç politikaya uymuyor.

Bu yıl Ukrayna hükümetinin son kez bu kadar geniş bir uluslararası askeri ve ekonomik desteğe sahip olduğu bir yıl olacak gibi görünüyor. Savaşı sona erdirecek müzakereler için daha iyi koşullar hazırlamak üzere bundan yararlanamazsa, dış politikada büyük bir felaketle karşı karşıya kalabiliriz.

SAVAŞIN HEDEFLERİ EKONOMİK VE SİYASİ

Ancak bu arada Avrupa devletleri daha uzun ve daha geniş savaş hazırlıkları yapıyor, bunu nasıl yorumluyorsunuz?

Bu bir kaynak tüketme savaşı. Her ne kadar savaş alanında kan dökülse de bu savaşın hedeflerinin daha çok ekonomik ve siyasi olduğunu hepimiz görüyoruz. Kovidin ağır ekonomik sonuçlarından sonra henüz tam olarak toparlanamayan Avrupa hükümetlerinin büyük ölçekli bir savaşa hazırlık politikalarını şekillendiren şey muhtemelen budur. Sonuç olarak, eczanede pipetle ilaç ölçer gibi savaşa kaynak ayırıyorlar.

Bu politika hem Avrupa’da hem de Ukrayna’da çok eleştiriliyor. Böylesine kararsız ve sınırlı bir desteğin savaşı uzatmaktan başka bir işe yaramayacağı aşikar. Peki ama bu uzun, yorucu ve kaynak israfına yol açan savaşın nihai faydalanıcısı kim, hangi amaçla? Bu sorunun en azından kamusal alanda bir cevabı yok.

Savaşın her iki tarafındaki yüz milyarlarca doların tıp, eğitim, ekoloji ve sosyal programlara değil de silahlara harcanmasından sadece üzüntü duyulabilir. Bunu görmek benim için acı verici ve korkunç. Ben tüm ülkenin askeri sanayi ve ordu için çalıştığı SSCB’de doğdum. Ancak demokratik yeniden yapılanma başladığında, sınırlı kaynaklarımızı asla savaşa harcamayacağımızı umdum. Her tarafta yoksulluk varken ve gezegen bir iklim felaketinin eşiğindeyken kaynakların en kötü kullanımı budur. Siyasetçiler bu tercihlerinin hesabını vermek zorunda kalacaklar.

ÖNCEKİ HABER

Fenerbahçe'nin Avrupa Konferans Ligi Son 16 Turu'ndaki rakibi Union Saint-Gilloise oldu

SONRAKİ HABER

İliç'te aynı madende iki yıl önce de kayma yaşanmış

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa