Altının matruşkaları
Altın rezervlerini keşfeden büyük uluslararası karteller, el değiştiren ancak hep tekeli elinde bulunduranları besleyen şirketler, bölgedeki yerli şirketlerle işbirliği içinde bir kara ücra.

Kaynak: Pixabay
Hilal TOK
“İspanya Kralı Ferdinand 1500'lü yıllarda, yeni dünyayı keşfe giden yağmacılarına önceliklerini şöyle anlatıyordu: “Altın getirin! Mümkünse insani yollardan. Fakat ne pahasına olursa olsun altın getirin!”
Getirdiler, ne pahasına olursa olsun getirdiler. Kuzey, Orta ve Güney Amerika'da milyonlarca yerlinin yaşamı pahasına o altınları getirdiler. Yaktılar, yıktılar, öldürdüler ve yerlilerden çaldıkları altınları İspanyaya taşıdılar. Aradan 500 yıl geçti ve bugün de Ferdinand'ın, "Ne pahasına olursa olsun altın getirin!" anlayışı devam ediyor. Bugün Kral Ferdinand yok ama uluslararası altın kartelleri var, onlarla iş birliği halindeki yerli şirketler var…”
Bu sözler İbrahim Gündüz’ün “Altın Ölüm” kitabından… Bugün Türkiye İliç’teki maden katliamını konuşurken, Gündüz’ün çalışması Çöpler’den Fatsa’ya ülkenin dört bir yanındaki altın madenlerinin saçtığı zehri, tehlikeleri, olası riskleri, alacağını aldıktan sonra ardından koca bir tahribat bırakan maden şirketlerinin kirli düzenini açığa çıkarması açısından yeniden önem kazanıyor. Çöpler’de de gördüğümüz; altın rezervlerini keşfeden büyük uluslararası karteller, el değiştiren ancak hep tekeli elinde bulunduranları besleyen şirketler, bölgedeki yerli şirketlerle işbirliği içinde bir kara ücra. Ferdinand’ın “ne pahasına olursa olsun” altını istediği bir sömürü tarihinden; bugün delik deşik edilen bir Türkiye coğrafyasında, doğası, ağacı, ormanı, halk sağlığı, hayvancılığı, tarımı, canı elden giden bir pahaya bedel olarak ödüyoruz. Palazlanansa maden kartelleri, tekeller ve küçük yerli işbirlikçileri oluyor.
ÜÇ DEV ŞİRKET…
Bugün dünyada üç tane dev madencilik karteli var. Üçü de İngiltere bağlantılı. Bunlardan ilk sırada BHP Billiton geliyor. İngiltere-Avustralya merkezli bir madencilik şirketi. Şirket, 2001 yılında Avustralyalı Broken Hill Proprietary Company Limited ile İngiliz-Hollandalı Billiton PLC şirketlerinin birleşmesiyle kuruluyor.
İkinci sırada RIO TINTO geliyor. Yine İngiltere-Avustralya merkezli çokuluslu, dünyanın en büyük metal ve madencilik şirketlerinden biri. Ortakları arasında Rothschild Hanedanı, Rockefeller Hanedanı, İngiliz Kraliyet Ailesi, Japon sanayi devi Mitsubishi dikkat çekiyor. Üçüncü olarak AAC (Anglo American Corporation) geliyor. Oppenheimer ailesi tarafından kurulan, İngiltere kökenli uluslararası bir madencilik şirketi. Türkiye’nin pek çok madeninde ya kendi adını duyuyoruz ya da ortak olduğu işbirliği içindeki şirketlerin isimlerine rastlıyoruz bunların.
ÇÖPLER’DEN RİO TİNTO’YA UZANAN SÖMÜRÜ YOLU
Anatolia Minerals, Çukurdere Madencilik, Lidya Madencilik, Avoca Resources, Alacer, SSR Mining… Bu isimler, Çöpler'i şimdiye dek işleten şirketlerin listesi. İsimler, ortaklıklar, hisseler sürekli değişmiş. Ancak 1999 yılına gittiğimizde bu şirketlerin öncesinde bir şirkete rastlıyoruz: Rio Tinto!
İliç’te 1999 yılında, merkezi ABD'nin Denver kentinde bulunan Anatolia Minerals Development Limited'in Türkiye'de faaliyet gösteren bir şirketi olarak Çukurdere Madencilik kuruluyor. Anatolia Minerals'ın da kuruluşu İngiltere-Avustralya merkezli çokuluslu maden devi Rio Tinto’ya kadar uzanıyor, projelerde ortaklar. Çalışmalar uzun süre, Çukurdere Madencilik eliyle sürdürülüyor, 2009 yılında, Çalık Holding, madene ortak olurken, 2011’de Anatolia Minerals, Avustralya'nın en büyük üçüncü üreticisi Avoca Resources ile birleşip Alacer Gold adını alıyor. Alacer Gold, sonra başka bir birleşmeyle Kanada merkezli SSR Mining Şirketi oluyor.
Şu anda Türkiye’de faaliyet gösteren yabancı bankaların neredeyse tamamının hissesi bulunuyor Rio Tinto’da. Rio Tinto, altın dışında demir cevheri, bor cevheri de üretiyor. Rio Tinto’nun gözü ayrıca Türkiye’deki bor rezervelerinde. 2023 yılında temel kazancının 11,8 milyar dolar olarak gerçekleştiğini belirtiyor.
SURETLER, ORTAKLIKLAR SIK DEĞİŞİYOR
Gelelim Rio Tinto’nun Türkiye madenciliğindeki suretlerine… Rio Tinto’nun kontrol ettiği şirketlerden biri Normandy. Avustralya'nın en büyük altın madencisi. Bu şirketi Bergama’da Ovacık Altın Madeninden tanıyoruz. Normandy'nin, geçmişinde Kanadalı, Alman birçok maden devlerine de rastlıyoruz elbet. Dedik ya; Matruşka!
Normandy en sonunda Newmont'un eline geçiyor. Newmont'un Rio Tinto’nun yanı sıra diğer dev şirketler AAC, Teck Cominco, BHP Billiton ve BRGM ile sıkı iş birliği ve ortak girişimleri var. Newmont’un ortakları arasında Teck Cominco ve TUPRAG görülüyor. Efem Çukuru Altın Madeni, Kışladağ Altın Madeni TÜPRAG’ın el attığı birkaç yer. TUPRAG ayrıca Kanadalı altın madeni şirketi Eldorado Gold’un da uzantısı. Fatsa'daki madeni kuran Stratex, şimdi her ne kadar Oriole Resources adını alsa da, ardındaki şirket Teck Cominco. Kazdağlarındaki altın madeni şirketi ortaklarından biri de olan Teck Cominco Türkiye'de maden sahalarını ilk kapan, kapatan, ruhsatlarını alan firmalardan birisi. Çaldağ Nikel madenin ardındaki tekel de European Nickel, bu şirketin ortağı ise o 3 devden BHP Billiton. Yaptıkları anlaşmaya göre, BHP, çıkarılacak madenin yüzde 50'sini almaya hak kazanmış ve kalan yüzde 50 için de ilk alıcı olmayı garantilemiş.
Londra merkezli Ariana Resources firmasının ise Türkiye’deki ofisi Galata Madencilik. Galata Madencilik firmasının ise Proccea İnşaat ile ortak olarak Zenit Madencilik şirketi var. Zenit Madencilik Mardin Kızıltepe ve Kütahya Tavşanlı’da altın ve gümüş arayan firma. Zenit Madenciliğin kurucu ortağı olan Proccea firmasının ortağı da Ariana Resources. Küresel çapta güce sahip bir bankası var bu şirketin: Barclay’s Bank. Bankanın izini sürdüğünde ucu Rothschild Ailesine uzanıyor. Ariana Resorces’in izini sürdüğümüzde ise bir yatırım yaptığı şirkete rastlıyoruz; Pallas Resources’ın arkasında ise bir dev şirket beliriyor: BHP Billiton!
MİLYAR DOLARLARA HÜKMEDİYORLAR
Tüm bu grift ilişklerin ağın sadece bir kısmı. Şirketlerin bir şekilde, ortaklıklarla, ortak projelerle ucu hep en büyük tekellere çıkıyor. Milyar dolarlara hükmeden bu madencilik devleri birbiri ile iç içe, iltisaklı. Sektördeki diğer firmalarla olan dolaylı mülkiyet ilişkileri nedeniyle piyasa payları ve yaptıkları işin göründüğünden de büyük olduğu aşikar. Bu büyük dev şirketlerden BHP’nin Renova Vakfı Brezilya’daki tahribatının tazminatı bile sadece 7,2 milyar ABD Doları. BHP’nin 2023 yılı faaliyet karı 22.9 milyar dolar.
Üçüncü büyük maden şirketi AAC (Anglo American Corporation) şirketinin ise yüzde 79 hissesine sahip olan Amplats'ın kârı, 586 milyon sterlin. Avustralya'yı, Endonezya'yı, Afrika'yı, Güney Amerika'yı, Yeni Gine’yi, Arjantin’i ve tabii ki Türkiye'yi uzantı şirketlerle ahtapot gibi sarmalayan bu şirketler zehirle altın arıyor, toprağı, doğayı katledip çuvallarını altın doldurunca ardında kocaman İliç’ler bırakıyor.
PEKİ YA YERLİ KAN EMİCİLERİMİZ?
Yabancı şirketlerin yanı sıra altın bölgelerinin baş aktörleri arasında Koza Holding, Nurol Holding, Eczacıbaşı Holding, Cengiz Holding, Koç Holding, Çalık Holding var. Yerli kan emicilerimiz! Altın madeni işletmesinde inşaat işlerinden maden işlemesine, sülfürik asite kadar bir dizi yerli şirket de nemalanıyor. Hatta çıkar odakları en küçük yapılara kadar devasa bir sömürünün zincir halkalarını oluşturuyor bir bir. İliç’e bakalım…
İliç’te ilk maden kuruluşu sırasında heyetler ABD’ye götürülüyor. Yediriliyor içiriliyor, gezdiriliyor. Onlardan biri Çöpler Köyü Muhtarı Cahit Keklik, köye döndüğünde Amerika'da iki maden ocağına ve bir siyanür fabrikasına gittiklerini belirtiyor, gezi sonucunda altın madeninin çevreye zarar vermeyeceğini anlatıyor. Madenin kuruluş aşamasında önemli bir kişilik oluyor. Muhtar Keklik, iş birliğinin ödülünü maden firmasının müteahhitlik işlerini yapmaya başlayarak alıyor.
Öte yandan Fırat/Karasu Nehri üzerinde kurulan Bağıştaş HES Baraj gölünden su temin ediliyor maden için. Siyanür-sülfürik asitli madene sadece 200 metre mesafedeki, 800 milyon TL'ye mal olan 141 Mega Watt gücündeki HES barajını yapansa yine AKP iktidarına çok yakın bir isim olan İbrahim Çeçen'in sahibi olduğu IC Holding. İstanbul Boğazı'na Üçüncü Köprü'yü yani Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nü İtalyan ortağı Astaldi'yle birlikte inşa eden holding.
Alacer Gold ayrıca Çöpler'de 660 milyon dolar harcayarak kısa sürede sülfürik asit tesisi kuruyor. Bu sülfürik asit tesisini yapan da yabancı değil, Çalık Holding'in inşaat şirketi GAP İnşaat. Yani Çalık hem ortaklıktan para kazanıyor hem de madenin inşaat işlerinden. Peki yüzlerce ton sülfürik asit nereden geliyor? Bursa'dan TEKKİM Kimya Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'nden alındığı görülüyor. Sadece bir altın madeninden ne çok palazlanan var…
“TEKELLER KAZANIRKEN TÜRKİYE KAYBEDİYOR”
Görüştüğümüz “Altın Ölüm”ün yazarı İbrahim Gündüz, tüm bu tablo karşısında “Uluslararası maden kartelleri açısından önemli olan para kazanmaktır” diyor ve ekliyor: “Onlar açısından çalıştıkları ülkenin doğası, ormanları, su kaynakları, tarım alanları ve elbette ki insanlarının bir önemi yoktur. O ülkenin insanları onlar açısından sadece belli bir süre madenlerinde çalıştırabilecekleri iş gücüdür. Bunun dışında insanların ve tüm canlıların yavaş yavaş zehirlenmesi, sularının zehirlenmesi ve topraklarının zehirlenmesinin önemi yoktur. Gittikleri bütün ülkelerde yerli işbirlikçileri bulup çok büyük paralar kazanırlar. Türkiye’ye de bu açıdan bakmaktadırlar. Kazdağları’nda siyanürlü altın madeni açmak isteyen Kanadalı şirket Alamos Gold’un CEO’su McClusky, yatırımcılarıyla yaptığı bir toplantı sırasında, ‘Türkiye’den Kanada’ya dolar boru hattı döşüyoruz’ diyebilmiştir. Evet Türkiye’den Kanada’ya dolar boru hattı döşüyorlar ama Türkiye’ye ise siyanür boru hatları döşüyorlar. Açık alanlarda siyanür liçlemesi dedikleri şey, yağmur sulaması yapar gibi ince borularla taşın toprağın üzerine haftalar ve aylarca siyanür solüsyonu püskürtülmesi işlemidir. Bir ons altının dünyada maliyeti 800-1000 dolar civarındadır. Bir ons altının yabancı veya yerli Türkiye’deki şirketler açısından maliyeti neredeyse 300 dolar seviyelerine inmiştir. Bir ons altının uluslararası borsalarda satış fiyatı ise 2000 dolar civarındadır. Yani birileri için kazanç büyüktür. Ancak devlet hakkı adında yüzde 2 veya 4 sadaka payı dışında Türkiye’nin kaybı büyüktür. Türkiye ormanları, dağlarını, meralarını, yaylalarını, su kaynaklarını, köylerini ve tarım alanlarını kaybetmektedir.”
MADEN FUARLARININ GÖZDESİ: TÜRKİYE
Türkiye, Canadian Mining Expo ve Kanada Maden Arama ve Geliştirme Derneği (PDAC) tarafından düzenlenen madencilik fuarlarının gözde ülkesi. Bu fuarlarda önce Türkiye'deki altın madenlerinin tanıtıldığı broşürler dağıtılıyor. Türkiye'deki ruhsat alanları bu fuarlarda dolaşıma giriyor. Aracı şirketler eliyle de kimin hangi ruhsatı satmak istediği, kimin nereye talip olduğu şekilleniyor. Bu aracı şirketlerden biri Kanadalı Rubicon Mining. İnternet sitesinde yer alan dosyada Türkiye'deki madenlerini sayfa sayfa tanıtıyor. (https://www.rubiconmining.com/history.html)
Evrensel'i Takip Et