EMEP yerel seçim çalışmasına İstanbul’da start verdi: Emek bizim kent bizim!
Emek Partisi (EMEP) İstanbul İl Örgütü, 39 ilçedeki belediye meclisi üye ve 7 ilçe belediye başkan adaylarını tanıttı.
Fotoğraf: Evrensel
Özlem Songül ABAYOĞLU
Nisa Sude DEMİREL
İstanbul
Emek Partisi (EMEP) İstanbul İl Örgütü İstanbul’un 39 ilçesindeki belediye meclisi üyesi ve 7 ilçede belediye başkan adaylarıyla yerel seçime ilişkin toplantı düzenledi. Toplantı devrim ve sosyalizm mücadelesinde yitirilenler için saygı duruşuyla başladı. Toplantı açılışını EMEP İstanbul İl Başkanı Sema Barbaros yaptı. Barbaros konuşmasına il örgütü adına adayları selamlayarak başladı.
İstanbul’un Türkiye açısından önemli bir kent olduğunu ifade eden Barbaros, İstanbul’a ilişkin tartışmalara Türkiye’nin içinden geçtiği sürecin de dahil olduğunu söyledi. Sermaye ve emek çelişkisini en can yakıcı şekilde hissedildiği şehrin İstanbul olduğunu vurgulayan Barbaros, İstanbul’da alınan kararların sadece İstanbul’u etkilemediğini ve tek adamın İstanbul ve Ankara’yı almasının gerici ve faşist bir rejim inşasının önünü açtığının altını çizdi.
“YALNIZCA AKP’Yİ DEĞİL, BEŞ YILLIK İKTİDARI DA TEŞHİR ETMELİYİZ”
İktidarın Ankara ve İstanbul’u geri almak adına ısrarlı bir propaganda yürüttüğünü ifade eden Barbaros, AKP’nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı adayı Murat Kurum’a karşı daha geniş bir birliğin önemli olduğunu vurguladı. Kurum’un adaylığının sadece belediye başkanlığı tartışması olmadığını, birçok felaketin altına imzasını attığı düşünüldüğünde Erdoğan’ın sözünden çıkmayacak, ona biat eden bir kadro olduğunun altını çizdi.
Barbaros, 31 Mart’a kadar bir birliğin oluşmasına ek olarak en fazla altı çizilecek konulardan birinin sadece AKP’nin değil 5 yıllık süre boyunca İmamoğlu açısından da belediye yönetiminin teşhiri olacağını ifade etti. İşsizlikten çalışma koşullarına, barınmadan ulaşıma kadar daha iyi bir yönetim olabileceğini ancak emekten yana, halktan yana bir bütçe olmadığını vurgulayan Barbaros, beş yıllık iktidar boyunca ne olduğuna ve halkın kendi kendine yönettiği, halk meclislerini kurabildiği, emekten yana bir belediyecilik anlayışına ilişkin tartışmalar ortaya koymak zorunda olduklarını söyledi.
“İSTANBUL İKİ YAKA, İKİ SINIF”
Barbaros, "İstanbul iki yaka, iki sınıf. Bir yanda emekçiler, bir yanda emekçilerin sırtından geçinenler ve onların siyasi temsilcileri. Biz halkın kendi iradesiyle, temsilcileriyle yönetilmesinden; yapamayanın görevden alınmasından; muhtarlıklardan emek meslek örgütlerine kadar temsilcilerin olduğu meclislerden bahsediyoruz” dedi.
Parti olarak Türkiye’nin her yerinde ittifaklar için ciddi bir çaba verdiklerini ifade eden Barbaros, merkezde gerçekleşemeyen ittifaklardan kaynaklı, herkesin kendi merkezine bakarak aldığı tutumdan kaynaklı olarak ancak çeşitli yerellerde birliklerin sağlanabildiğini vurguladı. 31 Mart'tan sonrası için de bu birliğin zorlanması gerektiğini ifade eden Barbaros, "Biz EMEP olarak siyasi partilerden, emek ve meslek örgütlerine; demokratik kitle örgütlerinden yöre derneklerine kadar herkesin birlikteliğini sağlamak adına uğraşacağız. Sadece kendimizi büyütmeye dair değil, ülkenin içinden geçtiği sürece de ilişkin bir tartışma olduğu için bunun için çaba sarf edeceğiz. Bu 35 günlük seçim kampanyasını 1 Nisan'ı ve sonrasını hedefleyerek, 8 Mart’ı geçirerek, 1 Mayıs’a hazırlanarak geçireceğiz” diye konuştu.
“YALNIZCA SEÇİM SÜRECİNDE FABRİKALARA GİDEN BİR PARTİ DEĞİLİZ”
Adaylar içerisinde pek çok kadın, işçi, bilim ve kültür-sanat içinden adayların olduğunu vurgulayan Barbaros, "39 ilçede adaylarımızla Emek Partisinin yerel yönetimlere ilişkin sözünü söyleyeceğiz. Biz sadece seçim dönemi fabrikaların önüne giden, mahallelere giden bir parti değiliz, bu nedenle avantajlıyız. İşimiz kolay değil ama biriktirdiklerimizin bizi ilerleteceği bir seçim süreci olsun” diyerek sözlerini tamamladı.
Barbaros’un ardından adaylar söz alarak yerel seçim çalışmasına ilişkin çeşitli tartışmalar sürdürdü. İstanbul için öne çıkan başlıklardan bazıları kentsel dönüşüm, barınma ve ekonomik kriz oldu. "Bana oy ver ben yaparım" tarzının karşısında emekçilerin yerel yönetimlere katıldığı bir çalışma sürdürmenin önemli olduğu vurgulandı.
“BİZ BİR BİRLİKTEN YANAYIZ”
Aday konuşmalarının ardından EMEP Genel Başkanı Seyit Aslan söz aldı. EMEP’in farkının halkı, işçileri, kadınları siyasette biz özne olarak görerek bir seçim çalışması yürütmesi olduğunu ifade eden Aslan, “Kitleleri hareketin dışında gören bir anlayış var bu anlayışla iktidarla mücadele ettiğimiz kadar mücadele etmemiz gerekiyor” dedi. Ülkede işçi ve emekçilerin en küçük kırıntısına varana kadar her türlü hakkını hedefe koyan bir iktidar ve onunla beraber hareket eden bir Cumhur İttifakı olduğunu vurgulayan Aslan, “6 aydır dilimizde tüy bitti. Türkiye’de kendisine sosyalist, komünist, sosyal demokrat diyen partilere; emek ve meslek örgütlerine çağrımız Türkiye’de emekçi halka bir üçüncü seçenek göstermekti. Ama herkes kendi partisinin çıkarını düşündüğü için biz bugün işçi sınıfının karşısına birlik halinde çıkamadık” diye konuştu. O nedenle büyükşehirlerde aday göstermediklerini, gösteren partilere çağrılarının da beraber hareket etmek olduğunun altını çizen Aslan, oluşturulacak birlikten yana olduklarını yineledi.
HALKA ÇORBA, SERMAYEYE İHALE
Sermaye partileri açısından 30-35 senedir belediye başkanlığı yapan adayların olduğunu ve daha önce başkanlık yapmamış gibi vaatler verdiklerini ifade eden Aslan, “Sermaye partileri yeniden halkı yedeklemek, oylarını almak üzere onları özne yapmadan sadece vaat ve yalanlarla yeniden oylarını alacaklar. Ama emekçiye 30 liralık çorba, öbür yanda milyon dolarlık ihaleler. Halka 30 liralık çorbayı reva görürken nasıl ceplerini doldurduklarını anlatmamız lazım” ifadelerini kullandı.
Sermayenin TÜSİAD, MÜSİAD gibi örgütleriyle iktidar ile beraber hareket ettiğini ancak ana muhalefetin yürüttüğü muhalefetinin tartışmalı olduğunu ifade eden Aslan, yıllardır burjuva muhalefetin mücadeleyi sandıkla sınırladığının altını çizdi: “Biz sandığa da gideceğiz, sandığı mücadelenin bir aracı haline de getireceğiz. Şimdi dört yıl boyunca sandık yok diye seçimleri mi bekleyeceğiz? Hayır, hayatın sürdüğü her yerde bugünkü saldırılar karşısında birliği örgütlemek partimizin ve işçi-emekçilerin sorumluluğundadır.” İliç’te tonlarca toprağın altında kalan 9 işçinin nasıl ölüme götürüldüğünü, Antalya’da öğle yemeğinde arta kalanları çocuklarına götüren işçi kadınları anlatacaklarını ifade eden Aslan, ancak kadınları, gençleri, işçi-emekçileri bu çalışmaya dahil ederek başarılı olunabileceğini anlattı. Seçim zamanlarında kitlelerin politikleştiğine de vurgu yapan Aslan, İstanbul’daki çalışmaların diğer illerdeki yerel seçim çalışmalarına da örnek olacağının altını çizdi.
Aslan, Emek Partisi’nin 43 ilde seçime girdiğini, 18 belediye başkanı adayı gösterildiğini, bunların 16’sının büyükşehirlerden aday olduğunu, 39 ilçede ilçe belediye başkanı adayı gösterildiğini ve toplam 264 ilçede belediye meclisi üyesi adaylarının gösterildiğini aktardı.
KÜLTÜR VE SANATIN ÖNÜNDEKİ ENGELLER KALKSIN DİYE!
Toplantının ardından Evrensel’e konuşan adaylardan Şişli Belediye Meclisi Üyesi adayı Ekim Deniz Akarslan, “Bugün memleketin sorunlarına baktığımızda bunlardan birinin de işçi emekçilerin arta kalan zamanlarında kültürel, sanatsal aktivitelere; spor faaliyetlerine ulaşamamasını görüyoruz. En yerelden merkeze kadar kültür sanat alanları sermayenin kâr hırsına göre şekillendiriliyor. Bunun önüne konulan engeller aslında doğrudan kültür ve sanatın sadece bir sınıfın muhatabı olabileceği, belirli bir sınıfın takip edebileceği bir alana dönüştürülüyor. İşçi ve emekçiler ek zam için, yaşam koşullarının iyileştirilmesi için mücadele ederken aynı zamanda kültür sanat alanında üretilen ne varsa bunlara ulaşmanın en büyük hakkının işçi ve emekçilere ait olduğunu düşünüyoruz” dedi.
Bu nedenle Şişli’de yaşayan emekçilerin kültür-sanata ulaşmasının önündeki engellerin kaldırılması için bir platform koyduklarını ifade eden Akarslan, “Ancak biz bir vaatte bulunmuyoruz. Şişli’yi tüm emekçilerle beraber, yerel yönetim mekanizmalarının içerisinde yer alarak o ilçeyi beraber yöneterek bu sorunları aşacağımızı söylüyoruz. Tüm işçi ve emekçileri, gençleri, kadınları bu süreçte beraber mücadele etmeye ve yaşam alanlarımızda söz hakkı sahibi olmak için yan yana yürümeye davet ediyoruz” diye konuştu.
“SORUNLARI BERABER ÇÖZMEK İÇİN ADAYIM”
Esenyurt Belediye Başkan Adayı Turan Yılmaz Esenyurt’ta işçi ve emekçilerin hakkını savunmayan bir belediyecilik anlayışı olduğuna dikkat çekerek, “Ben esnafım. Esenyurt’ta işçi ve emekçilerin çokça problemi var. İşçilerle, emekçilerle birlikte yönetmek adına aday oldum. Esenyurt’un en büyük sıkıntılarından biri ulaşım sorunu. Aslında Esenyurt’a ayrılan bütçeyi semtim işçi emekçileriyle paylaşmak, beraber karar almak, bütçeyi doğru kullanmak adına adayım. Biz sorunları biliyoruz ve beraber çözmek adına da adayım” ifadelerini kullandı.
“BULUNDUĞUMUZ ALANLARI YÖNETMEYE ADAYIZ”
Kadıköy’den belediye meclis üyesi adayı olan Zehranur Özöcal, “Ben üniversite öğrencisiyim. Yerel seçimler yaklaşıyor ve bu yerel seçimleri, İstanbul gençliği olarak kârın, rantın, depreme dayanıksız konutların, eğitim hakkımızın ekonomik krizin yüküyle daha fazla gasp edildiği bir süreç içerisinde karşılıyoruz. Tüm bu sorunlara karşı işçi, emekçi sınıfının toplam gücüyle, gençlik kesimlerinin enerjisiyle bu seçim sürecinde bulunduğumuz alanları yönetmeye, haklarımız ve hayatlarımızı korumak üzere adayız” şeklinde konuştu.