10 Ekim Davası: “Duvara dönmüş bir yargı mekanizması var”
10 Ekim Ankara Katliamının 23’üncü duruşmasında Gaziantep Emniyet amirleri hakkında suç duyurularının işleme alınmadığını belirten Avukat İlke Işık “Duvara dönmüş bir yargı mekanizması var” dedi.
Damla KIRMIZITAŞ
Ankara
10 Ekim Ankara Katliamı firari sanıklar yönünden ayrılan dosyasındaki 23’üncü duruşma Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. 2 Ekim 2015’te Nizip Emniyeti’nin IŞİD’li Yakup Şahin ve Hüseyin Tunç ile ilgili yaptığı yazışmayı işleme almayarak katliama yol açan Gaziantep Emniyet Müdürlüğü amirlerine ilişkin suç duyurusunda bulunduklarını fakat hala işlem yapılmadığını belirten Avukat İlke Işık, “Görevini yapmayan Gaziantep emniyetini neden Cumhuriyet Başsavcılığı koruyor? “Neden suç duyurumuzla ilgili hiçbir şey yapılmadı. Neden işini yapmamayı sürdürüyor yargı? Duvara dönmüş bir yargı mekanizması var” dedi. Duruşma 24 Nisan’a ertelendi.
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya ana davadaki tutuklu sanıklar SEGBİS ile katıldı. Erol Sayanoğlu duruşmaya katılmadığı için tanık sorgusu yapılamadı. Sanıkların ek savunmaları alındı.
Avukat Senem Doğanoğlu, 13 nolu ara kararda Ahmet Güneş, Hacı Ali Durmaz, Abdulmuttalip Demir ve Cebrail Kaya’ya ilişkin insanlığa karşı suç yönünden yapılan suç duyurusunu hatırlatarak, “Yine x, y, Ebu Zeynep'e ilişkin suç duyurularımız vardı ama tek yapılan işlem kısıtlılık kararı koymak. Bu kısıtlılık kararıyla, bu dosyayı kapatmış oldu. Katliamla ilgili her suç duyurusu bu savcıya gidiyor ve kapatıyor” dedi.
8 YIL SONRA DOSYAYA GELEN DİJİTALLER…
Dosyanın Bingöl ayağının önemli faillerinden olan Mehmettin Baraç’a ilişkin Doğanoğlu şöyle devam etti: “Bu kişi şartlı tahliyeden faydalanırsa bir seneye aramızda olacak da bir IŞİD’li. Islahder soruşturmasında Bingöl savcılığının radarına girmiş olan bir sanıktı. Yunus Durmaz'a yazdığı mektupla. Baraç’ın bu dijitallerinin içinden IŞİD’in bütün infazlarının, soykırım sürecinin propaganda malzemeleri çıktı. Bunlar üye olmadan elde edemeyeceği kanıtlardı. Bugün 8 yıl sonra dosyaya gelen bir bilirkişi raporu var ve bu dijitaller ancak değerlendiriliyor. 10 Mart 2016’da alınan dijitaller neden 2022 yılında inceleniyor? Zaten çıkmasına bir yıl kalmış bir sanıkla ilgili ‘Ne olacak’ deniyor.”
“BELGELER SAKLANIYOR, AYIKLANIYOR”
Doğanoğlu, “Gelinen aşamada Baraç’ın devlete çalışmadığını söyleyebilir miyiz? Söyleyemeyiz. Çünkü dijitallere ulaşamıyoruz. Belgelerin saklandığı, ayıklandığı, unutulduğu bir yargılama içerisindeyiz. Ama sizin temas ettiğiniz bir delile bizim temas etmemiz kabul edilebilir bir durum değil. Devletin çizdiği sınıra güvenelim istiyorsunuz, bununla yetinelim istiyorsunuz. Bizim güvenme gibi bir sorumluluğumuz yok, Türkiye’nin her yerinde olan, Barış sürecinin son mitinginin katliamıdır. Bir mitingde katledilmiş olmamızdır” diyerek Baraç ile ilgili dijitallerin taraflarına verilmesini talep etti.
“GAZİANTEP EMNİYETİ İÇİN HİÇBİR ŞEY YAPILMADI”
Avukat İlke Işık, “Ülkenin en büyük katliamına ilişkin dosyalar, adliyenin ortasına atılmış. Savcıların görev yerinin değişmesinden sonra da atıldı bu dosyalar. 4 yıl saklandı 9 klasör. Bu evraklar savcılar soruşturma evrakları. Hiç bakılmayan evraklar değil. Bizim dilekçelerimiz var. Bir yandan da şöyle evraklar var, dosyadaki faillere ilişkin yapılmış işlemlere dair. Pratik sorumluluğu olan Yakup Şahin’in canlı bombaların nasıl getirdiği var. 9 Ekim’de Gaziantep'teki iki canlı bomba lüks bir binadan çıkıyorlar. Halil İbrahim Durgun aracı kullanıyor. Yakup Şahin eskortluk yapıyor. Bir çevirme olur mu sorun çıkar mı diye. Ki bir yere de takılmadan geçiyorlar. Hiç bir şekilde durdurulmuyor. Yakup Şahin’le ve Hüseyin Tunç ile ilgili evraklar var bu evraklarda. Birinci klasörün beş ve altıncı ciltlerinde iki ton gübre almaları var. 30 Eylül 2015’te gübre satıcısı Nizip emniyetini arıyor. 2 Ekim günü Yakup Şahin’in arabasından aracısına kadar tespit ediyorlar. Gaziantep Eminiyet Müdürlüğü’ne yazı yazıyorlar. Gaziantep hiçbir şey yapmıyor, dosya burada bitiyor. Katliam planlaması için çok kritik Yakup Şahin. Çözebilirken yol veriyorlar. Yakup Şahin yakalanıyor, itiraflarda bulunuyor, her göstermeye gidiyor. Bu kaybedilen klasörlerde bu dosya içinde araştırma yapılması gerekirken iddianameye bakın, tek bir cümle geçmez çünkü o dosyayı sakladılar, yok ettiler. O dönemin Valisi bugünün İçişleri Bakanı. 2015 Antep’inde yapılmayan bunlar. Bu dosyada sanıklarının gezmeleri sağlanmış, örgütlenmek bir yana teşvik edilmiştir” dedi
“BU DOSYANIN ADALET BAKANINA SORULMASINI İSTİYORUZ”
Işık, Bu işlemleri yapmayan Gaziantep Emniyet Müdürlüğünün sıralı amirlerinin sorumluluğu olduğu çok açık değil mi? Neden yakalamadınız sorusunu biz değil, Nizip emniyetinin sorması gerekir. Ama kimse sormadı. Bu belgeler geldikten sonra talep ettik. 2021 yılı Ocak ayında biz suç duyurusunda bulunduk hala hiçbir işlem yapılamadı. Soruşturma numarası bile almayan bir suç duyurusundan bahsediyoruz. Görevini yapmayan Gaziantep emniyetini neden Cumhuriyet Başsavcılığı koruyor? Çok somut bir örnek, görevini yapmayan bir emniyet ve sonrasında gerçekleşen bir katliam var. Bu dosyanın Adalet Bakanlığı’na sorulmasını istiyoruz. Neden suç duyurumuzla ilgili hiçbir şey yapılmadı. Neden işini yapmamayı sürdürüyor yargı? Önümüzü koyduğu engellerle, kamu görev yargılamamasıyla. Duvara dönmüş bir yargı mekanizması var” dedi.
Avukat Eylem Sarıoğlu, “Bu katliamın organizasyonun en önemli isimlerinden bir olan Yunus Durmaz hakkında 3 dosyadan yakalama kararı verildi. Telefonu tespit edilmesine ve dinlenmesine rağmen 20 gün boyunca Yunus Durmaz yakalanmıyor. Yunus Durmaz neden yakalanmadı sorusunu soruyoruz. Gaziantep valisi Ali Yerlikaya Gaziantep Cumhuriyet Başsavcısı ve dosyada görev almış yetkililer hakkında görevi kötüye kullanmasına karşın mahkemenizden suç duyurusunda bulunulmasını istiyoruz” dedi.
“YERLİKAYA IŞID'I ENGELLEMEK İÇİN NE YAPTI”
Sarıoğlu, “Yunus Durmaz korunuyor mu? Yunus Durmaz, İŞİD açısından baktığımızdan devlet ile ilişkileri içerisinde ne ifade ediyordu? Katliamları gerçekleştirenler yargı önüne getirilmek yerine neden ölü ele geçirildi? Şimdi operasyonlar düzenleyen Ali Yerlikaya, Antep Valisi iken IŞİD’in faaliyetlerini engellemek için neler yapmış sormamız gerekiyor. Dava’nın Antep ayağının da incelenmesi gerekir. Öncelikle sanıkların Antep’teki örgüt faaliyetlerinin dosyaya kazandırılmasını istiyoruz. Kiliseye saldırı gerçekleştirildi, IŞİD Türkiye’yi üst olarak kullandığına ilişkin tespit ve değerlendirmeler var. IŞİD’in hala ne kadar tehlikeli olduğunu belirtmek istiyoruz. Firari sanıklar mevcut, bunların tekrar bir IŞİD örgütlenmesi içerinde yer almama ihtimalleri yok. Firarilerin yakalanması büyük önem taşıyor” diye konuştu.
SANIK AVUKATI AİLELERE HAKARET ETTİ
Söz alan Sanık Erman Ekici’nin avukatı Heyam Fidan, “Mahir Çayan ve Che Guevara gibi katilleri anıyorsunuz” demesi üzerine aileler tepki gösterdi. Mahkeme heyeti beş dakika ara verdi. Mahkeme salonunu terk etmeyen aileler ve avukatın tartışması sürerken sanık avukatı ailelere tehditvari ve ağır hakaretlerde bulunması üzerine gerginlik arttı. Müşteki avukatları aileleri sakinleştirdi. Aranın ardından duruşma devam etti. Aranın ardından tekrar söz alan sanık avukatı küfür sevmem diyerek kendini savundu. Ardından beyanda bulunmaya devam etti.
Müşteki avukatları sanık avukatının hakarette bulunmasına ilişkin tutanak tutarak mahkemece işleme alınmasını istedi.
Mahkeme ara kararında, yine avukatların tüm taleplerini reddetti. Ayrica duruşma arasırasında yaşanan tartışmaya ilişkin tutulan tutanağı işleme almadı. Bir sonraki duruşma 24 Nisan’a ertelendi.
“YİNE GELECEĞİZ VE GERÇEK ADELETİ TESİS EDİN DİYECEĞİZ”
Duruşmanın ardından katliamda yakınlarını yiteren aileler ve avukatlar açıklama yaptı.
Açıklamada konuuşan 10 Ekim Barış Derneği Başkanı Mehtap Coşgun, "Davanın katliam yargılamasından çok, adli bir vaka olarak görülüyor. Yine bir mahkeme heyeti bir sanık müdafinin provokasyonları kapsamında salonu terk etti. Bize yapılan saygısızlık yok sayıldı. Olayın akabininde tutmuş olduğumuz tutanağı yok sayarak başka bir hukuksuzluğa imza atmış oldu. Adaleti talep ediyoruz. Salonları doldurmayı devam edeceğiz. Yine geleceğiz ve mahkeme heyetinin gözüne bakarak 'Gerçek adaleti tesis edin' diyeceğiz" dedi.
“GAZİANTEP EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜNÜ KİM KORUYOR?”
Avukat İlke Işık, taleplerin yeniden reddedildiğini ifade ederek, "Ülkede ve dünyada hala ciddi bir IŞİD tehlikesi var. Daha geçenlerde IŞİD kiliseye bir baskın düzenledi ve bir insan hayatını kaybetti. Ülkenin her yerinde IŞİD'in aktif olduğunu biz söylemiyoruz bu ülkeyi yönetenler söylüyor. Bu dosyada yakalanmayan firari sanıklar var. Biz diyoruz ki bu sanıkları neden bulmuyorsunuz. Nerede bu sanıklar? Her yerde operasyon yapan İçişleri Bakanlığı neden IŞİD'lileri yakalamak için bir şey yapmıyor? Nasıl gerçekleşti bu katliam? Gaziantep emniyeti neden 2 Ekim günü Nizip Emniyetinin bildirmesine rağmen bu katliamın en önemli sorumlusu Yakup Şahin'i yakalamadı? Engellenebilecekken engellenmemiş bir katliamdir bu. Gaziantep emniyeti, Gaziantep valisi, Ankara valiliği, Ankara Emniyeti görevini yapmamıştır. Bugun yine bunu sorduk. Hala işleme alınmıyor suç duyurularımız. Gaziantep Emniyet Müdürlüğünü kim koruyor? Bu soruya cevap vermedi yine 4. Ağır Ceza Mahkemesi. Gerçek sorumluların yakalanması ve gerçek sorumlulara gitmemizi engel olmaya çalışıyorlar. Savcılıklar,mahkemeler duvar oluşturuyor. Ama gerçek gün gibi açık. Biz de bunun mücadelesini veriyoruz" dedi.