28 Şubat 2024 07:48
/
Güncelleme: 29 Şubat 2024 10:55

Narenciye kumarı: 'Belki bir umut’ diyerek dikiyoruz

Volkan PEKAL
Adana

Yıllık 5 milyon tonun üzerinde narenciye üretimi yapılan Türkiye’de geçen yıl 1 milyon 940 bin ton narenciye ihraç edildi. Bu yıl rekor kıran narenciyede rekolte 7 milyon tonu buldu. Ancak pek çok çiftçi ürününü satamadı. Gıda fiyatları ise düşmek bir yana, artmaya devam etti. Bu bolluk vatandaşın sofrasına olumlu yansımadı. Çukurova’da çiftçi bahçesini kesip “bir umut” diyerek farklı türlere yönelirken limon tezgahta 15 lirayı buldu. Düşük gelirli vatandaş ise kalitesi düşük, ıskarta ürünlere yöneliyor.

Ziraat Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Ahencan Tayakısı, sorunun nedenlerinin başında plansız üretim olduğunu söyledi. Narenciyede türüne göre bir ağacın verime yatmasının en erken 3 yıl, ortalama 5-6 yıl olduğunu dile getiren Tayakısı, “Bu kadar yıl bakımını yaptıktan sonra bahçeyi sökmek büyük bir külfet. O yüzden üretim yapılırken öncesinde üretim deseni, hangi ürün hangi bölgede ekilecek planlanmalı. Devlet, desteklerini ve ürün alım fiyatlarını önceden belirlemeli” dedi.

DALINDA 50 KURUŞ, HALE GİRİŞİ 4 BUÇUK, HALDEN ÇIKIŞI 7 LİRA

Tayakısı, rekoltenin bu yıl 7 milyon tona yükseldiğini, ihracatta bu oranda artış da olmayınca özellikle mayer limon grubunda iktisadi sorunlar yaşandığını ifade etti. Ukrayna ve Rusya’nın savaş halinde olmasına Türkiye’de maliyetlerin çok yüksek olması eklenince, Irak ve Azerbaycan’a yapılan ihracatta da sorun yaşandığını dile getiren Tayakısı, “Bu da narenciye üreten diğer ülkelerle aramızdaki rekabette olumsuz bir faktör olarak karşımıza çıkıyor” dedi. Dalında 50 kuruşa satılan limonun kesim işçiliği, kesim malzemesi, plastik kasası, nakliyesi ile hal kapısına kadar 4.5 lira; rüsum vergisi, komisyoncu kârı, hammaliyesi derken halden 7.5 liraya çıktığını dile getiren Tayakısı, “Yine yüksek taşıma maliyetleri ile tüccarın, marketin, pazarcının kârı ile markette 10 liraya satılıyor. Olan üreticiye ve tüketiciye oluyor” dedi.

‘NARENCİYE ÜRETİCİSİNE DE TON BAŞINA DESTEK VERİLMELİ’

Mazot ve gübredeki fahiş zamların tarımsal desteğe yansıtılmadığını ifade eden Tayakısı, “Gübre, mazot desteği adı altında dekar başına verilen destekle çiftçi ancak 3 litre mazot alabiliyor. Gübreyi alamıyor bile.  Narenciye üreticisine de diğer ürünlerde olduğu gibi ton başına destekleme primi verilmesi gerektiğini yıllardır dile getiriyoruz. Ton başına 3 bin lira civarında destekleme primi verilmesini talep ediyoruz” dedi.

Tayakısı ayrıca belediyelerin ve devletin üreticinin ürününü alabileceğini belirterek ülkedeki belediyelerin taze narenciye suyu satan büfeler oluşturabileceğini, devletin de öğrencilere bir dönem süt verdiği gibi okullarda narenciye suyu verebileceğini ifade etti.

‘W MURCOTT’TA DA TEHLİKE KAPIDA’

Tayakısı, Sadece Adana’da yaklaşık 3-4 bin dekar civarında mayer limon kesildiğini ifade ediyor. Önerdikleri önlemlerin alınmaması durumunda üreticinin zarar görmeye devam edeceğine dikkat çeken Tayakısı, mayer limon yerine ise son yıllarda iyi fiyattan gittiği için w murcott cinsi mandalina ekiminin arttığını belirterek uyarıyor: “Kontrolsüz dikimler nedeni ile mayer limonda yaşananlar w murcottta da yaşanabilir. Dalında dekar başına 14  ila 15 bin liraya satılan w murkot şimdiden 3-4 bin civarına düştü.” 

‘BİR UMUT’ DİYEREK LİMONDAN MANDALİNAYA

Ahmet Aslan.

Fotoğraf: Evrensel

Devlet tarımsal üretimi planlamadığı için çiftçi borçla aldığı parasını yatıracağı ürünü “Bir umut” diyerek seçiyor. Ahmet Aslan, bir zamanlar iyi para ettiği için diktiği mayer limon ağaçlarını birkaç yıldır zarar ettiği, bu yıl 50 kuruşa dahi satamadığı için kesti. Mandalinası da dalında kaldı ancak son yıllarda iyi para getirdi diye w murcott mandalina dikecek, var olan mandalinaları budayıp sonraki yıllar hazırlık yapacak. Tüm bunları borçla yapacağını ifade eden Aslan, “Belki bir umut’ diyoruz. Devletin herhangi bir alımı olmuyor. Devlet ziraat teknisyenlerini gönderse, maddi, manevi zararını karşılasa… Ama devlet bu işlerle uğraşmıyor” dedi. 

Nasrettin Adalı’nın da limonu elinde kaldı ama 8 yıldır emek ettiği için bu yıl kesmeyi düşünmediğini anlatıyor. Gübresinden ilacına kadar borçlanarak üretim yaptığını ifade eden Adalı, “Sezon sonunda ürünümü satamadığım için gittim kredi çektim, borçlarımı öyle ödedim. Bu sefer de bankaya borçlandım. Ben 20 dönüm sahibiyim, 200 dönümü olanları düşünün bir de. Bunun için destekleme yapılması gerekir. Mazotta, gübrede ve ilaçlarda devletin destek vermesi şart. Kooperatifleşme nasıl yaparız bilmiyorum. Üreticiler buna yanaşmıyor. Küçük üreticiler örgütlenmek zorundayız. Bir yolunu bulmak zorundayız” dedi.

FİYATLAR FAHİŞ GİBİ GÖRÜNSE DE FAHİŞ OLAN MALİYET

süleyman topal.

Fotoğraf: Evrensel

Limon Üreticisi ve Esnaf Süleyman Topal, tezgahta 15 liraya limon satıyor. Ancak 50 kuruşa alıcı bulamadığı için mayer cinsi limonu çürümüş. Bugün halden 7 liraya aldığı ürünü tezgaha getirmesinin kendisine 10 liradan fazla fiyata mal olduğunu ifade eden Topal, “İçinden haliyle kötüsü çıkıyor, onu ayıklıyoruz. En iyisini 15 liraya satmak zorundayım. Poşetin kilosunu 75 liraya alıyorum. Sadece bir poşet 75 kuruşa, 1 liraya mal oluyor. Fiyatlar fahiş gibi görünüyor ama asıl sorun maliyetlerin yüksek olması” dedi.

‘YERLİ İHRACATÇI DA MALI MISIR’DAN ALIP SATTI’

Topal, “Ben bedavaya ürünümü toplasın diye tüccara yalvardım. Adam gelip götürmedi. Çünkü o da işin içinden çıkamadı. Mazotun litresi ortada. İşçinin alacağı para ortada” dedi.

İhracatçının da maliyetler nedeni ile Mısır ve Arjantin’e yöneldiğini dile getiren Topal, “Bu işi genelde Hataylılar yapar. Yerli ihracatçı da oralara yöneldi. Mısır’dan çalıştılar. Oradan paketlediler, Avrupa’ya gönderdiler. Türk ürünlerini alamadılar. Giderler fazla olduğu için Türkiye yerine Mısır’ı tercih ettiler” dedi.

‘BİR UMUT, SENEYE DÜZELİR DİYE CEBİMDEKİ SON PARAYI DA HARCAYACAĞIM’

Limonu bir sene daha deneyeceğini ifade eden Topal, “Şimdi ben zarar ettim. Cebimde birkaç kuruş daha var onu da harcayacağım, bir umut, belki seneye düzelir diye. Olmasa ben de kökünden keseceğim, toprağımı satacağım. İşim sonu oraya varacak” dedi.

‘DESTEK TIRIŞKADAN OLURSA SONUÇ BU OLUR’

Mazot ve gübre desteğinin çay, sigara parası olduğunu ifade eden Topal, “Ne veriyor ki? Yılda bir defa ancak çay parası veriyor. Ciddi bir miktarda, sen çiftçisin, belgen var, sertifikan var, ağacın var üreticisin. Belgesini getiren adama mazot 20 lira demiş olsa bu durumda mı olur? Destek 45 liralık mazota 50 kuruş vermek midir? Devlet destek verdim diyor ama kaç lira vermiş? Destek sadece kağıt üzerinde tırışkadan destek olursa sonuç bu olur” ifadelerini kullandı.

‘MASRAF ÇOK, ÇALIŞAN BİR KİŞİ’

Elinde tek poşetle geçen Tüyfe isimli kadın, elindekileri göstererek “Meyveyi sebzeyi bir tane, iki tane alıyoruz. Bir kıvırcık marul aldım bir de tavuk. Domates yok, dolapta dahi yok.  İki günde bir tavuk alırsak o. Etmiş, biftekmiş onlar yok. Geçim zor” diyor.  Alzaymır hastası annesine baktığı için çalışamadığını anlatan Tüyfe, “Masraf çok, çalışan bir kişi. Eşim seyyar satıcı, peçete, selpak satarsa eve para giriyor. Bugün iş yaparsa ertesi gün iş yapamıyor. Elektriğine, suyuna yetmiyor, kirana yetmiyor. Domates 30-40 lira, patates olmuş 20 lira. Ay gelince belediyenin verdiği destek kartını bekliyoruz” dedi.

VATANDAŞ ISKARTA ÜRÜN YEMEK ZORUNDA KALIYOR

Tezgahta 15 lira olan limonların yanında ıskartaya ayrılmış limonlar daha düşük fiyata satılıyor. 5 liradan ikinci kalite limon almak zorunda kaldığını anlatan Serpil Yıldırım “Kısabildiğimiz kadar kısıyoruz. Bütçe belli. Mecbur yiyeceksin.  Bütçe zayıf olunca da istediğin kalitede yiyemiyorsun. Soğan mesela her yerde 15 lira. Ben geldim 7.5 lira olandan alıyorum. Eve bir meyve alacak olsan alamıyorsun, ikinci kalite alsan iki günde çürüyor. Ekonomiyi bir düzetsinler artık. Emekli maaşı alıyoruz. Verilen zammı çoktan aldılar” dedi.

Evrensel'i Takip Et