10 bin lirayla nasıl geçinelim?
Emekli sağlık işçisi: Emekli maaşıyla üç çocuğumu okutuyorum. Maaşım yeni 10 bin TL oldu. Çölyak hastasıyım, özel beslenmem gerekiyor. Ama beslenme ürünlerimi almakta çok zorlanıyorum.
Fotoğraf: Evrensel
Emekli sağlık işçisi
İzmir
Merhaba Evrensel okurları. Ben 51 yaşında emekli bir sağlık işçisiyim. Sağlık sorunlarımdan dolayı erken emekli oldum. Emekli maaşıyla üç çocuğumu okutuyorum. İkisi üniversitede biri ortaokulda. Eşim de bir kafede çalışıyor. Ben çölyak hastasıyım ve aynı zamanda hashimato ve şeker hastasıyım. Özel beslenmem gerekiyor. Ama beslenme ürünlerimi almakta çok zorlanıyorum. Maaşım yeni 10 bin TL oldu.
Bir de emeklilerin yılı sözde bu yıl. İnsanların aklıyla mı dalga geçiliyor onu da anlamış değilim. Emeklilik yılını kutlayacağız ama hâlâ çalışıyorum. Hasta bakım işi yapıyorum, evimi terk ediyorum, yatılı gidiyorum. Çünkü çalışmazsam açız. İstanbul Belediyesine ait Halk Ekmek’ten glütensiz ekmek getirtiyorum. Her ay 400-500 TL ödüyorum. Marketlerde var ama çok pahalı, alamıyorum. Alamadığım zaman da yemiyorum. Bize devletin hiçbir katkısı yok, sadece raporu olanlara SGK’den aylık 300 TL para yatırılıyor, onunla ne yaparsan yap. O benim bir aylık ekmek ücretim bile değil. Bu 300 TL var ya şaka gibi, inanın yıllardır hiç zam gelmiyor.
‘KÖPRÜNÜN PARASINI BEN NİYE ÖDÜYORUM?’
Neyse ki kiramız yok. Bir de kira olsa bilmiyorum artık ne yapardık. Galiba çıkar çadırda yatardık. Çünkü kiralar 13 bin, biz alıyoruz 10 bin TL. Bir de ortaokula giden oğlumda hiperaktivite ve dikkat dağınıklığı var. Ben oğluma terapi aldıramadım, özel eğitim aldıramadım. Kendi çabamızla iyi etmeye çalışıyoruz. Şu an ergenlik döneminde, işte biraz daha atlattık gibi ama seneye lise sınavına girecek ve ben ona kurs da aldıramayacağım, iyi bir puan alamazsa da imam hatibe göndermek zorunda mı kalacağım diye endişeliyim.
Hiç kendimize ayıracağımız bir zamanımız yok, özel bir zevkimiz, özel bir hayatımız yok. Sosyal aktivitelere katılamıyoruz. İnanın ki o kadar çok söyleyecek şey var ki gazetenin sayfaları almaz; çünkü bunlar 20 yıldır iktidarda.
Ne yaptılar ki yol yapmaktan, köprü yapmaktan başka. Yaptığı köprünün yolunun parasını ödüyorum ben oturduğum yerde. Arabam yok, bir şeyim yok, hiç kullanmadığım köprü parasını ben niye ödüyorum ki? Çok söyleyecek şeyim var da söyleyemiyorum her zaman her yerde. Çünkü akşam polisler alıp götürüyorlar. Artık herkes mutsuz, suratı beş karış asık. Gülen insanı bulmak çok zor. Koşuşturmaca, yorgunluk, bitkinlik, nasıl gülsün?
‘HELE O TÜİK YOK MU’
Geçen teyzenin biri anlattı, içim sızladı. “Açtık torunlarımla, Allah’tan ki tarhana vardı da onu yaptık yedik” dedi. Yani o kadar üzüldüm ki vicdanım sızladı. Televizyonlarda da hiç gerçekler anlatılmıyor. Mesela “Hatay’da depremde şunu yaptık bunu yaptık” diyorlar. Nerede hani? Al işte yıl dönümünde gitti Halk TV, hiçbir şey yapılmamış. O bebekler hâlâ konteynerlerde kalıyorlar. Bir de dindar geçiniyorlar, hani komşun açken tok yatan bizden değildir diyordunuz.
Hele o TÜİK var ya çok güzel veriler açıklıyor, hep az az gösteriyor, galiba bu ülkede yaşamıyor o TÜİK. Ne olacak halimiz diyoruz, elbette bunun sonu tabii birlik beraberlikten geçiyor.