EMEP Balıkesir Belediye Başkan Adayı Levent Tüzel: Sistemi baştan aşağı değiştirmeliyiz
Emek Partisi Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Levent Tüzel seçim çalışmaları ziyaretlerini sürdürüyor. Tüzel ziyaretlerde "Hep birlikte sesimizi yükseltmemiz gerekir" dedi.

Fotoğraf: Evrensel
Balıkesir’de Hacı Bektaş Veli Kültür Derneğini ziyaret eden Emek Partisi (EMEP) Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı A. Levent Tüzel; dernek başkanı Akay Şahin ve dernek üyeleri ile sohbet etti.
Ülkedeki seçim sürecini ve Emek Partisinin seçim politikalarını anlatan Tüzel, “Halkımız sadece oy verin gerisine karışmayın diyenlere kalmamalı; bulundukları dernek, sendika, meslek örgütü, mahalle ve semt temsilcileri ile belediye yönetimine katılmalıdır” dedi.
Tüzel “Balıkesir Kuvayi Milliye şehri deniliyor ve bununla oynuyorlar. Anadolu'da ulusal kurtuluş mücadelesi verildi ancak şimdi emperyalistler ta içimizde buranın hem toprağını sömürüyor hem de alın terimizi sömürüyor ve içeride işbirlikçiler var” ifadelerini kullandı.
“Kuvayi Milliye mücadelesini Türkü, Kürdü, Arabı, Çerkezi, Pomak’ı bu topraklarda yaşayan herkesle birlikte verildi. Ama tekçi zihniyet, tekçi kafa bugün böyle davranmıyor” diyen Tüzel “Kullan at, kullanıp atıyorlar. Bizi zehirliyor, toprağımızı çoraklatıp atıyor çekip gidiyorlar. Bizim emeğimizi, hayallerimizi en güzel duygularımızı istismar edip çekip gidiyorlar. Artık buna bir son vermemiz gerekiyor. Bugün örneğin Cumhuriyet Halk Partisine oy vermeyi en doğru düşünce olarak benimseyenler aynı zamanda sorgulamalılar niye tek tabanca hareket ediyor diye. Niye emek ve demokrasi güçleriyle bir ortaklık aramıyor bu durumu görerek bu tartışmaları sürdürmeliyiz” şeklinde konuştu.
Tüzel “Eğer sosyal bir belediyecilik yürütüldüğünde emeklilerimizin insanca bir yaşam sürmeleri için desteklenmeleri gerekir. Bütün hizmetlerin emekçilere, yoksullara ücretsiz bir şekilde götürülmesi gerekir. Su, ısınma, ulaşım, barınma gibi sorunlar belediyenin öncelikli görevi olmalıdır. Belediyecilik anlayışı emme basma tulumba gibi hep kendi cebini görmesin bizden aldıklarını patron sınıfına aktarmasın sanayici adı altında servet biriktirenlere taşımasınlar. Bunların olabileceğini söylüyoruz. Ama hep birlikte sesimizi yükseltmemiz gerekir. Hakkımızı aramazsak bunların olması mümkün değil. Çalışma hayatı da böyle ülke ucuz emek sömürüsü yapılsın diye emekliler belli bir yaştan sonra çalışmak zorunda kalıyor" dedi.
"HALKÇI, KATILIMCI, ÇOĞULCU BİR TARZ"
Tüzel devamında şunları söyledi:
"Genç bir nüfus yoğun bir emek sömürüsü altında, nitelikli ara eleman adı altında meslek lisesi önce öğrencileri 14-15 yaşında bir gün okulda 4 gün sanayide patronlara ucuz iş gücü olarak sunuluyor. Bu şekilde 1 milyon 400 bin çocuğumuz bu sömürüye maruz bırakılarak çalıştırılıyor. Devlet işsizlik fonunun işini boşalttı, sermayeye teşvikleri aktardı. İşsizlik fonu işveren fonuna dönüştü ama bunların gözü doymadığı için şimdi çocukların emeğine el attılar. Eğitimin geldiği durum her şey ortada. sübyan okulları, Kur'an kursu adı altında çocuklarımızın küçük yaşlarda beyinleri yıkanmaktadır. Şimdi bize düşen şey sadece sandığa gidip oy vermekten ibaret değildir. Seçimden sonra size ve bize düşen bir rol var mı? Hayır yok ya da bize sorulan bir şey var mı? Hayır yok. Belediye meclis toplantıları ne zamanlar yapıldığını, gündemlerin ne olduğunu biliyor muyuz? Kaldı ki belediye meclis toplantıları yani halkın sorunlarının tartışılması gereken ve halkın katılması gereken bu toplantılardan halkın haberi olmuyor. Bizim savunduğumuz demokratik halkçı verilecek anlayışı halkın temsilleri aracılığıyla doğrudan belediye yönetimine katıldığı, meclisleri aracılığıyla sendikalar aracıyla dernekleri aracılığıyla belediye yönetimlerini ortak olduğu bir yönetim anlayışıdır. Yalnızca bizim değil binlerce çalışanı olan belediye çalışanı olan belediye emekçilerinin de bu kararlarda, bu toplantılara hiçbir dahli hiçbir haberi yok. Halbuki o iş yerini bilen orada çalışan hizmet üreten işçi ve emekçilerdir. Çünkü hizmet halkı götüren onlardır sorunun kaynağı nerede nasıl çözülür. Bunu en iyi emekçiler bilir. Dolayısıyla bu sistemi baştan aşağıya değiştirmemiz gerekir. Halkçı katılımcı toplumcu yani çoğunluğun çıkarlarını gözeten bir tarzda ama seçimlerle iş bitmiyor. Bu anti demokratik seçimlere rağmen, sonrasında bizim 1 Nisan'da diyelim ki bu birlikteliği inanç örgütlerimizle, gençlik yapımızla, kadınlarımızla, işçi sınıfımızla birlikte sürdürmemiz gerekiyor” dedi. (Balıkesir/EVRENSEL)
Evrensel'i Takip Et