29 Şubat 2024 04:15

Son Hava Bükücü yeniden: Görseli etkileyici, felsefesi eksik bir Avatar uyarlaması

Orijinal Avatar yıkımın her bir hayata nasıl zarar verdiğini, bir neşeyi hüzne nasıl dönüştüreceğini iyi beceriyordu. Karşılaştığımız yeni seride bu durum duyguyu vermekten uzak.

Son Hava Bükücü yeniden: Görseli etkileyici, felsefesi eksik bir Avatar uyarlaması

Avatar: The Last Airbender dizisinden bir sahne

Hilal TOK

Avatar: Son Hava Bükücü’nün dizi uyarlaması, 2018 yılındaki ilk duyurunun ardından nihayet Netflix’te yayımlandı. Avatar: Son Hava Bükücü hayranları çocukluğundan beri tekrar tekrar anime dizi serisini izlemiş ve replikleri dahi neredeyse yalayıp yutmuş bir kitleden oluşurken ve önceki film deneyiminin yarattığı büyük hayal kırıklığı ortada iken yeniden bir dizi film ile bu kitlenin karşısına çıkmak kolay olmasa gerek.

Avatar’ın ilk yayım müjdesinin ilan edilmesinden bu yana da büyük beklentiler içinde olan ve de hiçbir umutlu beklentisi olmayan iki kitle ayrımı görülüyordu. Ancak dizi yapımında hikayenin doğrudan yaratıcıları Michael Dante DiMartino ve Bryan Konietzko’nun öncülüğünde, bir Netflix yapımı olacağı duyurusu umutları besleyen bir unsurdu ki çok geçmeden ikilinin yaratıcı farklılıklar yüzünden projeden ayrıldığı haberi geldi. Bu haber hayranlar için büyük bir hayal kırıklığı anlamına gelse de bekleyiş sürdü. Netflix projeye yeni bir isim; Albert Kim’le devam etti. Nihayet 22 Şubat günü yayımlanan yeni dizi görsel açıdan oldukça etkileyici olsa da ne yazık ki karakterlerin yansıtılması ve karakterlerin dönüşümü açısından bir hayal kırıklığı sunuyor.

ACELEYE GELEN HİKAYELER…

Elbette yeni serinin orijinal animasyon serisinin birebir olması beklenmiyordu. Zaman Çarkı, Yüzüklerin Efendisi gibi özellikle kitaplardan yeniden uyarlanıp hikayesi oldukça değiştirilen ve daha iyi bir hale gelmeyen yapımların yarattığı umutsuzluğa rağmen Avatar: Son Hava Bükücü bu alışkanlığın tersine hikayelerin aslında özüne oldukça sadık kalarak bir yapım ortaya çıkarmış. Yine de kendi özgün değişikliklerini de sunuyor, 20 bölümlük ilk sezonu 8 saate sığdırma uğraşı bazı hikayelerin aceleye gelmiş gibi gözükmesine neden olsa da Omashu, asi Jet ve arkadaşları gibi bölümleri birleştirip maceraların harmanlanması kötü durmuyor. Ancak bu durum karakter dönüşümüne büyük zarar vermiş. Avatar: Son Hava Bükücü orjinalinde özellikle karakterlerin gelişmesi ve hikayenin felsefesi odak noktası olurken, yeni yapımda daha çok efektler ve görsellik ön plana çıkıyor. Bu da kendini Avatar dünyasına kaptırmaktan çok, bir görsel şölen sunmaktan öteye gitmemesi anlamına geliyor. Orjinalinin ardından o kadar kötü uyarlamalar oldu ki bu en iyi uyarlama diyebileceğimiz bir seri. Ancak karakterlerin kişiliklerinin bu kadar değiştirilmesi orjinalden çok uzaklaştıran bir duygu veriyor seyirciye.

Örneğin ana karakterimiz Aang. Orjinalde gördüğümüz en başında; haylaz, sürekli macera arayan, saf aşık, deli dolu, eğlenceli karakter yapısından sorumluluğunun daha çok farkına varan, savaşın izlerinin karakterinde büyük dönüşümler yarattığı ama asla çocuksuluğunu da kaybetmeyen bir karakterken, yeni seride hava bükücülüğünü büyük bir görsellikle ortaya koyan ama daha en başından oldukça ciddi, sürekli sızlanan, ağlayan bir karakter olarak karşımızda. Oysa orijinal yapımın olaylar örgüsünde, her bir macerada savaşın yarattığı yıkımının aslında çocukları da nasıl büyümek zorunda bıraktığını, barışın en çok da neden çocuklar için büyük bir ihtiyaç olduğunu derinden hissettiriyor, bunu karakterlerin karşılaştıkları her bir hikayede heybesine koyduğu yeni bir öğreti ile gösteriyordu. Ancak bu aceleye gelmiş ilk sezonda, tüm maceraları bir şekilde yansıtıp, bunu görsellikle de harmanlayıp ortaya çıkarılmış bir ele yüze bulaştırmama gayreti var gibi. Buna o kadar odaklanılmış ki karakterlerin repliklerindeki duygu yoksunluğu karşısında her bir olay yarım yamalak kalıyor.

KARAKTERLER OTURMUYOR

Öte yandan filmde Asyalı bir casting (oyuncu kadrosu) özellikle seçilmiş gibi. Bu özgünlük de katıyor. Ancak oyuncuların seçimi orijinal yapımdaki karakterleri yansıtması açısından oldukça yetersiz. Tiyatral bir oyunculuk ötesine geçemiyor.

Karakterler de bana göre orjinaline en çok uyum sağlayan Sokka ve Zuko olsa da onların bile başarılı olduğunu söylemek mümkün değil. Çünkü karakterler dizi boyunca bir dönüşüme uğramıyor ve zaten dizi başlar başlamaz bambaşka karakter yapılarıyla karşımıza çıkıyor. Örneğin, orijinal yapımda Sokka karakteri oldukça korumacı, cinsiyetçi bir rolde. Katara ise gösterdiği karakter gelişimiyle Sokka’nın bu konularda karşısında sürekli izleyicinin içini rahatlatan bir cevapla, olguyla karşılık veriyor. Ancak yeni dizide bu yok. Kadınların neler başarabileceğini farklı unsurlarla ortaya koymuş olsalar da bunu yaparken bir karakterin iç yapısını epey lağvediyorlar, karşımıza süklüm püklüm bir Katara çıkıyor. Zuko ise orijinal yapımda öfkeli ama kendisini de kanıtlamaya çalışan bir çocuk. Bunu yeni seride görebilsek de çok hızlı bir değişime uğruyor. Nasıl böyle bir değişime uğradı çok da anlaşılmıyor. Orijinal yapım bunu çok ustalıkla işliyordu. Azula karakterimiz ise yeni dizide daha çok kardeşini kıskanan bir karakterden ibaret görülüyor. Oysa bizim bildiğimiz Azula; narsist hakikaten de kötü olan, kötülükle beslenen, gücünü de buradan alan, ateş gibi bir kadındı. Sadece kıskanç küçük kardeş değil!

Sözün özü; orijinal Avatar: Son Hava Bükücü; savaşın, tek adamın, işgalci gücün karşısında yıkımın kadınlara, çocuklara, doğaya, her bir hayata nasıl zarar verdiğini, bir neşeyi hüzne nasıl dönüştüreceğini iyi beceriyordu. Karşılaştığımız yeni seride bu durum duyguyu vermekten uzak, o hissi yaşamanı yabancı kılıyor. Komedisi eksik, çiğ drama boğulan bu serinin ilerleyen bölümlerinde umuyoruz ki Avatar’ın felsefesi aceleye getirilmeden incelikle işlenir.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası

Çayırhan’da çakal sofrası

AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var.

Bugün günlük milyonlarca lira değerinde elektrik üretimi yapan termik santralin yıllık 120 milyon dolar, 2060 yılına kadar 4.2 milyar dolar kâr elde edebileceği kaydedildi.

TPAO, BOTAŞ, ETİ Maden, EÜAŞ hedefte

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et