Mahkeme, Gazeteci Dicle Müftüoğlu'nun tahliyesine karar verdi
Mahkeme, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği Eş Başkanı Dicle Müftüoğlu'nun tahliyesine karar verdi. Müftüoğlu cezaevi çıkışı "Mesleğimi yapmaya devam edeceğim" dedi.
Fotoğraf: MA
Ankara merkezli soruşturma kapsamında 29 Nisan 2023’te evine yapılan baskınla Diyarbakır'da gözaltına alınan ve 3 Mayıs Dünya Gazeteciler Günü’nde çıkarıldığı mahkemece “örgüt üyesi olmak" iddiasıyla tutuklanan Dicle Fırat Gazeteciler Derneği Eş Başkanı Dicle Müftüoğlu'nun 3'üncü duruşması, Diyarbakır 5'inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
MÜFTÜOĞLU CEZAEVİNDEN ÇIKTI
Dicle Müftüoğlu Sincan Kadın Kapalı Cezaevinden çıktı. Müftüoğlu’nu meslektaşları, DFG Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKG), İnsan Hakları Derneği (İHD) MYK Üyesi Nuray Çevirmen, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Van Milletvekili Gülcan Kaçmaz Sayyiğit ve DEM Parti İstanbul Milletvekili Celal Fırat tarafından karşılandı.
Cezaevi çıkışında açıklama yapan Müftüoğlu, “Bir seçim öncesi operasyonu kapsamında gözaltına alınıp tutuklanmıştık. O gün de bu gözaltı ve tutuklamanın gerçekleri yazmamızı engellemek adına olduğunu söylemiştik. 10 ay süren bu hukuksuzluğun tam olarak bu nedenle sürdüğünü belirtebilirim. 10 ay boyunca hakikati gizlemek, yazmamızı engellemek adına rehin tuttular” dedi.
“DAYANIŞMANIN BÜYÜTÜLMESİ GEREKİYOR”
Gazeteci olduğunu yineleyen Müftüoğlu, “Mesleğimi yapmaya, gazeteciliği savunmaya devam edeceğim. Dayanışma gösteren herkese teşekkür ederim. Bu dayanışmanın büyütülmesi gerekiyor. Çünkü bu dayanışma büyütülmediği sürece gazeteciler tutuklanmaya, hapsedilmeye devam edecek ve halkın haber alma hakkı engellenmeye çalışılacak. Bu sebeple herkesi ortak bir mücadeleye davet ediyorum. Tahliye oldum ama bir yönüyle de buruk bir tahliye. Çünkü arkamda onlarca tutsak gazeteci, tutsak kadın, binleri aşan tutsak siyasi var. Hepsini geride bırakmış olmanın hüznünü yaşıyorum. Cezaevlerinde açlık grevleri devam ediyor. Tecride karşı seslerini yükseltiyor tutsaklar. Onların direnişini buradan da selamlıyorum. Onlar içeride direniyorlar ve dışarının da buna ses verilmesini istiyorlar” ifadelerini kullandı.
“11 TUTUKLUNUN TAHLİYESİ ENELLENDİ”
Sincan cezaevinin İdari Gözlem Kurulu kararıyla bugün 11 tutuklunun koşullu salıvermelerinin engellendiğini söyleyen Müftüoğlu, “Hâlâ onlar içeride rehin tutuluyor. Tahliye haberimden sonra Leyla Güven, Mukaddes Kubilay, Zeynep Han Bingöl gibi pek çok tutsakla konuştum. Her birinin selamları var. Seçimlere giderken bütün çalışma arkadaşlarına başarılar diliyorlar. Haksız ve hukuksuz devam eden tüm uygulamalara karşı dışarıdan mücadelenin daha da büyütülmesine ihtiyaç duyuyorlar” dedi.
DURUŞMADA NELER OLDU?
Duruşmaya, Müftüoğlu tutuklu bulunduğu Sincan Kadın Kapalı Cezaevi'nden SEGBİS ile katıldı. Müftüoğlu'nun avukatları Av.Resul Temur, Av. Veysel Ok, Av. Şule Recepoğlu duruşmada hazır bulundu. Davayı RSF, TGS, DFG üyeleri de izledi.
Davada ilk olarak gizlik tanığın beyanları dinlendi. Dicle Müftüoğlu’nun MA’da çalıştığını ve kadın çalışanlardan sorumlu olduğunu söyleyen gizli tanık, Müftüoğlu'nun "örgütün önemli günlerinde yazı ve haber istediğini" söyledi. Avukat Resul Temur, gizli tanığın beyanı üzerşne toplantıların tarihine yönelik ve haberlerin kime yaptırıldığına yönelik sorular yöneltti ancak gizli tanık bilmediği yanıtını verdi.
Dicle Müftüoğlu ise tanığın beyanına ilişkin şu şekilde konuştu: "Ben 15 yıldır gazetecilik yapıyorum. Mezopotamya Ajansında çalışıyorum. Daha önce DİHA, Etkin haber ajansında çalıştım. Birçok haberim vardır. DFG'nin hem eş başkanıyım hem de kurucu üyelerinden biriyim.Tanığın herhalde haber hiyerarşisine dair bilgisi yok. Kendisinin beyannamesi somut bilgilere dayanmayan iftiralar. 15 yıllık süreçte İstanbul'dan Şırnak'a Mardin'e kadar pek çok ilde çalıştım, muhabirlik yaptım. Tutuklanmadan önce de editörlük yapıyordum. Haber merkezlerinde mesleki hiyerarşi vardır. En az bir yıl stajyerlik yaparsınız ardından muhabir olursunuz ardından yeteri kadar hakimiyetiniz olursanız bölge haber şefi ve editör olursunuz. Eğer siz bir ajans iseniz yayını düzenlemek için de toplantılar yaparsanız. Her sabah günlük olarak toplantı yaparsınız. Benim çalıştığım ajanslarda da durum böyledir. Yine haber merkezinde çalışan editörler de gündeme dair önerilerde bulunur. Bu talimat değildir, mesleki faaliyetlerdir.”
Mezopotamya Ajasının merkezinin Diyarbakır değil İstanbul olduğunu belirten Müftüoğlu, "Bu nedenle tanığın bu iddiası yalandır. Mesleki faaliyettlerimi kriminalize etmek adına bir çaba içerisinde." dedi.
Avukat Resul Temur, "Gizli tanık cezalandırma motivasyonu ile hareket ediyor. Gizli tanık, tanıklığı aşıp iddia makamının yerine oturuyor. Gizli tanık, kolektif bir suçlamaya yönleniyor ve gazetecileri kolektif olarak cezalandırmayı hedefliyor. Bu ifadeler hükme esas alınmamalı” diye konuştu. Temur, Müftüoğlu'nun 2014 yılının Haziran ve Temmuz ayında yaptığı haberleri mahkemeye sunarak "Bir aylık süreçte Müftüoğlu'nun burada olduğunu gösteren haberler bunlar. Açık tanık beyanlarının gerçeği yansıtmadığı da böylece ortaya çıkacak" dedi.
"GAZETECİLİK YARGILANIYOR"
Avukar Veysel Ok da gizli tanığın ifadelerinin müvekkilinin mesleki faaliyetleri olduğunu belirterek "Sizde hiyerarşi yok mu? Haber müdürünün, editörün muhabirden haber istemesi gayet olağandır. Üç duruşmadır gazetecilik yargılanıyor. Siz bu yargılamayla bütün gazetecileri yargılıyorsunuz. Gizli tanık beyanları aslında müvekkilimin lehinedir. Abdullah Öcalan’ın yakalanmasının haber değeri yok mudur? O gün sokaktaki gösterilerin haber değeri yok mudur? Anayasa Mahkemesi söylüyor, 'çalıştığı haber kurumu nedeniyle yargılanamaz' diyor. Haber kaynaklarıyla görüşmesinden dolayı yargılanamaz. 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü gününden beri tutuklu tutuyorsunuz Dicle’yi. Bu sabah bile 20 tane uluslarası örgüt bildirge yayınladı; Dicle’nin gazeteciliğine kefiliz diye. Siz gazetecilikten bir haber ne olduğu belirsiz bir gizli tanığı mı dikkate alıyorsunuz?” diye konuştu.
Dicle Müftüoğlu da "10 aydır tutuklu bulunuyorum bu tutukluluğum basın ve ifade özgürlüğüne hem de mesleğe yönelik. Tanık ifadeleriyle başlatılan bir soruşturma var ve tanığın ifadelerinin tamamı çürütüldü. Somut deliller sunduk. Kesinlikle gerçeği yansıtmayan bu iddialara karşı tutuklu yargılanmam bir zuldür benim için. Mesleğimi yapmamda da engeldir. Tüm bunlar göz önünde bulundurularak tahliyemi talep ediyorum." dedi.
TAHLİYE KARARI
Duruşmada iddia makamı, Müftüoğlu’nun tutuklunun devamı yönünde mütalaa verdi. Mahkeme, Dicle Müftüoğlu'nun tahliyesine karar verdi. Mahkeme Müftüoğlu hakkında yurt dışı çıkış yasağı getirdi. Mahkeme duruşmayı 13 Haziran'a erteledi.
RSF Türkiye temsilcisi ve Bianet medya özgürlüğü raportörü Erol Önderoğlu, Diyarbakır gazeteciler Sedat Yılmaz ve Dicle Müftüoğlu'nun yargılandığı davaları izledi. Önderoğlu, davalara ilişkin şu açıklamayı yaptı: "Sedat Yılmaz'ın beraat etmesi ve Dicle Müftüoğlu'nun adli kontrol altında da olsa bugün tahliye edilmesi gibi gelişmelerden teselli buluyoruz. Ancak Türkiye'de gazeteciler, siyasi yargılamalar son bulmadıkça ve hukuka aykırı deliller dışlanmadıkça keyfi yargılamalara ve tutuklamalara konu olmaktan kurtulamayacak. Hukuka gölge düşüren bu usandırıcı siyasi yargılamalar, yargı bağımsızlığı ve hukuk devletini de son derece aşındırdı. Düşünün ki, geçen yıl en az 49 gazeteci en az bir gününü Türkiye'deki hapishanelerde geçirdi. Açık veya gizli bir tanığın yarım yamalak bir ifadesinden gazeteci tutuklanıyorsa ve aylarını hapiste geçirmeden sesini duyuramıyorsa kim kendisini güvence hissedebilir ki?
17 KURULUŞTAN AÇIKLAMA: GAZETECİLERİ SUSTURMAK İÇİN…
Öte yandan 17 uluslararası gazeteci ve insan hakları örgütü, duruşma öncesi Müftüoğlu'nun tahliye edilmesi çağrısı yaptı. Müftüoğlu’nun mesleki faaliyetleri nedeniyle yargılandığı belirtilen açıklamada şöyle denildi:
"Gazeteci Dicle Müftüoğlu'nun 29 Şubat 2024 tarihinde görülecek duruşması öncesi, gazeteciye yönelik davaya ve haksız tutukluluğuna derhal dikkat çekilmesi çağrısında bulunuyoruz. Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eşbaşkanı Müftüoğlu, uluslararası hukuk standartlarını ve basın özgürlüğünü açıkça ihlal eden bir davada, temelsiz terör suçlamalarıyla dokuz ayı aşkın bir süredir haksız yere tutuklu bulunuyor.
Müftüoğlu'nun tutuklanması, Nisan 2023'te Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Kürt aktivistlere ve siyasetçilere yönelik geniş çaplı operasyonlar sırasında gerçekleşti. Ankara'ya naki ve gözaltına alınma koşulları, kendisine uygulanan muameleye dair ve adil yargılama sürecine saygı konusunda ciddi endişelere yol açmıştır. Mahkemede Müftüoğlu'na yöneltilen suçlamalar hiçbir inandırıcı kanıtla desteklenmemiştir. Müftüoğlu'nun davası, hükümeti eleştiren gazetecileri susturmak için kullanılan ağır yargısal gözdağının ders kitabı niteliğinde bir örneğidir.
GAZETECİLİK FAALİYETLERİ "TERÖRİZM" İLE İLİŞKİLENDİRİLİYOR
Sayın Müftüoğlu'nun faaliyetlerine ilişkin soruşturmada bariz hukuki usulsüzlükler söz konusudur: Avukata ve soruşturma dosyalarına erişimin kısıtlanması. Yasal normları açıkça ihlal ederek yasal temsil olmadan sorgulama. Nakli sırasında uzun süreli kelepçeleme ve temel ihtiyaçlardan mahrum bırakma da dahil olmak üzere insanlık dışı muamele. İddianamenin kendisi son derece kusurludur. Müftüoğlu'na sadece küçük bir bölüm ayırmış ve ‘terörist’ faaliyetlere karıştığına dair önemli bir kanıt sunmamıştır. Bunun yerine, iddianame, gazetecinin Mezopotamya Haber Ajansı ile olan ilişkisini ve kamuya açık etkinliklere katılımını sözde suç kanıtı olarak kullanarak, gazetecilik faaliyetlerini uygunsuz bir biçimde ‘terörizmle’ ilişkilendiriyor.
Aşağıda imzası bulunan örgütler olarak Türkiye'deki yetkilileri Dicle Müftüoğlu'nu derhal serbest bırakmaya ve hakkındaki tüm suçlamaları düşürmeye çağırıyoruz. Uluslararası toplumu, medya özgürlüğü, gazetecilik ve insan hakları örgütlerini bu haksız tutukluluğu kınamada bize katılmaya ve Türkiye'yi medya özgürlüğü ve insan hakları konusundaki taahhütlerini yerine getirmeye çağırıyoruz.”
ÇAĞRICI ÖRGÜTLER
Çağrıcı örgütler şöyle: “Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA), Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu (FIDH), İnsan Hakları Savunucularının Korunması Gözlemevi programı dahilinde Free Press Unlimited (FPU), Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ), Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi (ECPMF), OBC Transeuropa (OBCT), South East Europe Media Organisation/Güneydoğu Avrupa Medya Örgütü (SEEMO), Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI),Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), PEN Danimarka, P24 Bağımsız Gazetecilik Platformu, PEN Norveç, İşkence Karşıtı Dünya Koalisyonu, İnsan Hakları Savunucularının Korunması Gözlemevi programı dahilinde PEN Amerika, Uluslararası PEN, Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ), Freedom House.” (Diyarbakır/EVRENSEL)