Kamu emeklisinin mektubu: Emekliye bütçe yok, sermayeye bol kepçe
“Erdoğan emeklilere fazladan bir şey veremeyeceklerini, kaynağın olmadığını söyledi. Oysa bu kaynak yok, bütçede para yok meselesi değil, bir tercih meselesidir.”
Fotoğraf: Evrensel
Birgül KAYA (emekli)
İzmir
Merhaba arkadaşlar, merhaba kardeşler. Kütahya’da konuşan tek adam Recep Tayyip Erdoğan, emeklilere seyyanen zam tartışmalarına değinerek, emeklilere fazladan bir şey veremeyeceklerini, çünkü kaynağın, bütçede paranın olmadığını söyledi.
Eğer emeklilere seyyanen zam olarak 7 bin lira verilecek olsa ve 16 milyon emekli olduğunu kabul edersek, bunun bütçeye bir yıllık maliyeti 7 bin lira çarpı 16 milyon kişi için 112 milyar lira, bu da 12 ay boyunca 1 trilyon 344 milyar lira olurdu. Erdoğan’da bu hesabı yapmış ve kaynak olmadığını söylemekte.
Oysa bu kaynak yok, bütçede para yok meselesi değil, bir tercih meselesidir. Kaynakları kime harcadığının, bütçedeki parayı kime harcadığının meselesidir. Erdoğan, bütçede emeklilere ayrılacak bir kaynak olmadığını, bütçe imkanlarının buna yetmediğini söylerken yaptığı hesaplamadan çok daha fazlası sermayeye altın tepside sunuluyor. Çoğu sermaye kesiminden 2024 yılı bütçesinde alınmasından vazgeçilen vergi tutarı 2 trilyon lirayı aşıyor. Şehir hastanesi, köprü, otoyol, havalimanı müteahhitlerine 150 milyar lira ödenecek. 2 trilyon 652 milyar TL’lik bütçe açığı öngörülen 2024 yılı bütçesinde faize 1 trilyon 254 milyar TL, güvenlik ve savunmaya 1 trilyon 133.5 milyar TL ödenek ayrılmıştır.
Yukarıdaki örneklerde de görüldüğü gibi Erdoğan bir tercih yapmaktadır. Tercihi sermayeden yanadır. Kaynaklar kimi alınması gereken vergiden vazgeçilerek, kimi faiz vb. ödeyerek, kimi silahlanmaya yatırılarak sermayeye aktarmakta, emeklileri açlığa mahkum etmektedir.
Emeklilerin durumu böyledir de diğer işçilerin ve emekçilerin durumu çok mu farklıdır? Gazetemiz Evrensel’e de yansıdığı gibi kamu işçileri, sendikalarının tüm engellemelerine rağmen haftalardır çeşitli biçimlerde sesini duyurmaya çalışmakta, geçinemediklerini söyleyerek ek zam istemektedirler.
Kadın-erkek, genç-yaşlı işçiler, emekçiler, emekliler, arkadaşlar, kardeşler, örgütlenmeliyiz. Bu sermaye iktidarına, bu zalim iktidara karşı örgütlenmeliyiz. Ve mücadele etmeliyiz. Seçimlerde de işçilerden, emekçilerden, emeklilerden, tüm ezilenlerden bu tek adam yönetimine tek bir oy çıkmamalı. Ancak bu yetmez. Asıl olarak fabrikalarda, iş yerlerimizde, mahallelerimizde, semtlerimizde, çeşitli emek ve meslek örgütlerinde bir araya gelerek, (tabii ki siyasi olarak da) örgütlenmeli ve mücadelemizi yükseltmeliyiz. Haklarımızı ve taleplerimizi ancak böyle elde edebiliriz. Bu zalim gidişata ancak böyle son verebiliriz.