06 Mart 2024 02:53

Liseli genç kadınlar 8 mart'a

Sohbetimizde ilk elde öne çıkanlar ulaşım, sosyal medya ve iş yerindeki tacizler oldu. Maalesef karşılaşılan bu ayrımcılık ve zorluklar sadece “dışarıdan” da gelmiyor.

Görsel: Stories/Freepik

Paylaş

Evrim

Belce

Yenimahalle/Ankara

 

8 Mart yaklaşırken biz de Yenimahalle’deki kadın arkadaşlarımızla sohbet ettik. Türkiye’de liseli genç kadınlar olmayı, özelleşen sorunlar ile konuşurken bir yandan da bu sorunlara dair neler yapabileceğimizi tartıştık.

Sohbetimizde ilk elde öne çıkanlar ulaşım, sosyal medya ve iş yerindeki tacizler oldu. Sıklıkla duyduğumuz kadına şiddet haberleri, konuştuğumuz arkadaşları da oldukça tedirgin ediyormuş. Hava karardıktan sonra sokakta yürümek, hatta toplu taşımayı kullanmak bile önde gelen sorunlardan. Kafa dağıtmak ya da sosyalleşmek için girilen sosyal medya platformları da hayatımızın önemli bir kısmını kaplıyor, ama ne yazık ki bu alanlarda da kimi zaman taciz ve ayrımcılık körüklenebiliyor. 18 yaşının altında olmaları dahi liseli kadınları bu platformlarda sözlü tacize uğramaktan koruyamıyor.

TACİZLE BURUN BURUNA ÇALIŞMA KOŞULLARI

Konuştuğumuz bir diğer konu da harçlığını çıkarmak için garsonluk vb. işlerde çalışan yapan arkadaşlarımızın, yaşça kendilerinden büyük müşteriler, hatta patronları tarafından sarkıntılığa maruz kalmaları. Bu örnekler bizi, hem kadınların birbirinden farklı birçok alanda karşılaştıkları ortak zorluklar hakkında hem de liseli arkadaşlarımızın bu kötü koşullara rağmen okurken çalışmak zorunda bırakılması hakkında düşündürdü. Bütün bunlar olurken İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılması ve 6284 sayılı kanunun uygulanmayışının mevcut şartları daha da güvensizleştirdiğinden de söz ettik.

Maalesef karşılaşılan bu ayrımcılık ve zorluklar sadece “dışarıdan” da gelmiyor. Kimi arkadaşlarımız bu durumu aile içinde de hissettiğini belirtiyor. Ailedeki erkekler, rahat bırakılan ve hizmet alan kişiler konumundayken, hayatına daha çok karışılan ve erkeklere hizmet etme sorumluluğu yüklenenler de yine kadınlar oluyor. Belki de en ironiği “eğitim yuvası” olması gereken okullarımızın da bu tür gerici eğilimleri taşıması. Kadın arkadaşlarımız regl sancısı geçirdiklerinde okulda bunun için ilaç bile bulamadıklarından ve kendilerine verilen tepkinin “Kötüyseniz eve gidin” biçiminde olduğundan bahsediyor. Liselerde kadınların giyimine türlü bahanelerle fazlaca karışılması da buna örnek bir diğer uygulama. Yaşıt erkekler beden dersinde şort giyebiliyorlarken onların aynı boyutlarda şort giymelerine izin verilmiyor.

BU YAŞAMI DEĞİŞTİRECEK OLAN YİNE BİZİZ!

Bütün bu sorunlarla nasıl başa çıkabileceğimiz konusunda ise kafamız biraz karışık. Ancak ortaklaştığımız şey, bu koşulları kabullenmeyeceğimiz ve bunları değiştirecek olanın yine biz kadınlar olduğu. Bunun için ise mücadele alanlarımızı büyütmeye ihtiyacımız var. Tüm bunları daha detaylı tartışmak için ise önümüzdeki haftalarda yapacağımız etkinlikler ile yan yana gelmeyi hedefliyoruz.

ÖNCEKİ HABER

Kamusal alanda Kürtçe, kamusal alanda yaşam

SONRAKİ HABER

“İki Dil Bir Bavul”: Ana diller bölmez birleştirir!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa