6 Mart 2024 03:04
/
Güncelleme: 03:09

Madenciliğin sırrını görüyorsak “zır cahiliz”

Barış AYDIN

Boğaziçi Üniversitesi

Geçtiğimiz aylarda Prof. Dr. Celal Şengör, “Maden açılmasından rahatsız olanlar zır cahildir” ve “Madencilik doğayı tahrip etmez, bunu söyleyen çevrecileri de kovmak lazım” demişti. Gelin bu iddialara beraber bakalım.

Ülkemizdeki madenler uzun yıllardır yabancı şirketlere peşkeş çekiliyor. Altın, gümüş gibi değerli maden yatakları ranta açılarak bu şirketlerin kasasını dolduruyor. Bergama, Kaz Dağları, Bursa, Kayseri derken artık önü alınamayan özelleştirme, günümüzde ülkenin her tarafını sarmış durumda.

Sayıyla konuşmak gerekirse Cumhuriyet’in ilk 80 yılında 2000 işletme ruhsatı verilirken AKP hükümetinde geçen 22 yılda bu sayı 300 bine fırladı. Konuyla ilgili yasa 21 kez değiştirildi ve bu değişikliklerin 18 tanesi torba yasayla geldi. Her değişiklikte sermaye gruplarının kârlarını arttırması kolaylaştı, işçilerin canı ve emeği kıymetini yitirdi.

İktidarın maden sektöründeki talan ve sömürüye hizmet eden politikalarına ilişkin eski MMO (Maden Mühendisleri Odası) Başkanı Mehmet Torun, eğer İliç’te işçiler ölmese Meclis’te yeni bir değişikliğin görüşüleceğini söylemişti. “O görüşmede de şirketlerin önünü açacak, üretimlerini ‘kolaylaştıracak’ maddeler getirilmesi planlanıyordu.” demişti

AKP 51 ilde 195 bin 222 futbol sahası büyüklüğünde maden alanını ihale etmişti. Resmi Gazete’de 13 Aralık 2023’te yayımlanan Cumhurbaşkanı kararıyla Antalya, Balıkesir, İstanbul, İzmir, Kütahya, Manisa, Muğla, Mersin, Sivas, Trabzon ve Yozgat olmak üzere 11 ilde toplam 1 milyon 41 bin 980 metrekarelik alan orman sınırı dışına çıkarılmıştı. Bu alanlar sonrasında yabancı şirketlere peşkeş çekildi, bölge halklarının itirazları kulak arkası edildi, işçiler ağır şartlarda çalışmaya sürüldü.

Geçtiğimiz günlerde Erzincan İliç’te liç yığını göçtü. Altın madenciliğinde yaygın kullanılan son derece zehirli bir madde olan siyanürlü toprak, metrelerce kaydı. Resmi açıklamalara göre 9 işçi zehirli göçüğün altında kaldı. Peki, yaşanan bir doğal afet midir yoksa sömürü düzeninin insan hayatını önemsemeyen umursamazlığının bir neticesi midir? Bu da sizin takdiriniz.

SİYANÜR VE MADENLERİMİZDE İŞİ NEDİR?

Peki neden siyanür, bu zehir kullanılıyor madenlerimizde? Esasında altını ayrıştırmanın birçok yolu var. Çinko ya da kurşun gibi metallerle çöktürmek; nitrik asit, hidroklorik asit veya kral suyu gibi asitlerle altını diğer metallerden ve topraktan ayrıştırmak mümkün. Fakat inatla siyanür kullanımı devam ediyor. Bunun da nedeni altını siyanürle ayrıştırmanın klasik ayrıştırma yöntemlerine göre %75 daha ucuz olması. Bu yöntem diğerlerine göre daha da basit. Ağırlığı tonlarla ölçülen toprak kütleleri asfalt veya plastik bir zemine bırakılıyor, siyanürle bu kütle yıkanarak altının ayrışması sağlanıyor. Teoride pratik ve ucuz olan bu sistem dikkatle ve özenle uygulanırsa verimi önemli ölçüde arttırabiliyor. Bu yöntemin keşfedildiği tarihlerde Kuzey Amerika’da ikinci bir “Altına Hücum” hareketi görülmüş ve yıllık altın üretimi %30’lara varan bir artış da göstermişti. Fakat tarihte tehlikeli maddeler kullanılıp da kötü sonuçlar doğurmayan bir anekdota rastlayamıyoruz. İnsanlık tarihinde de çevreye zararlı olabilecek faaliyetleri “kontrollü” yapacağız diyerek felaketlere yol açmış birçok sermayedar görmek mümkün. Bu yöntemde siyanür, tepkimeden siyanid formunda çıkıyor ve sistemdeki siyanidin, yığın havuzundan veya atık toplama barajından çevreye sızması ve/veya buharlaşarak atmosfere yayılması tehlikesi bulunuyor. Bunun önüne geçilmesi için de öncelikle sistemin kurulacağı bölgenin jeolojik araştırmasının iyi yapılması ve bölgeye uygun şekilde planlama yapılması gerekiyor. Heyelan tehlikesinin büyük olduğu bölgelere de özellikle dikkat edilmesi icap ediyor tabii.

MADEN ŞİRKETLERİ KAR HESABINDA PEŞKEŞ PEŞİNDE

Takdir edeceğiniz gibi, maden şirketleri kârlarını maksimize etmek için bu yöntemi tercih ediyor. Aslında siyanürün doğru kullanımı işe yarayabiliyor, fakat görüyoruz ki bu tip “kazaların” bir türlü ardı arkası kesilmiyor. Ağırlıkla Kanada, ABD ve İngiltere menşeli bu şirketler kendi kıtalarında da çevreye duyarlılık göstermedikleri gibi, sömürmeye geldikleri maden açısından zengin Afrika ve Orta Asya ülkelerinde de gözlerindeki dolar işaretinden başka bir şeye dikkat etmiyorlar. Türkiye de sömürü ve talana daha da açık hâle getirilerek bu ülkelerden farksız bir konuma düştü. Bergama’yla başlayıp Edremit’le devam eden bu talanda ülkemiz göz göre soyuluyor. İlginç bir bakış açısı daha: Bergama’da 23 yılda tam 33 ton altın çıkarıldı, bu 2 milyar dolar civarı bir sayıya tekabül ediyor. Buna kıyas olması açısından ABD Nevada’daki altın madeninden sadece 2020’de 51 ton, 2021’deyse 49,2 ton altın çıkarıldı. Dünya’nın en büyük altın madenlerinden biri olan bu maden, bütün türdeşleri gibi dev bir çölün ortasında konumlanıyor. Bu madenler bir yılda Türkiye’de yıllarca çıkarılamayan miktarları katlarken, hiçbirinin çevresinde önemli yerleşim merkezleri veya turistik-tarihi eserler bulunmuyor. Devlet denetiminin de epey zayıfladığı bugünlerde çevreye ve bölge halklarına karşı vurdumduymazlık iyice tavan yapmış durumda. Ayrıca bir kez daha hatırlatalım, Türkiye’ye bu madenlerden kalan miktar orijinal rezervin yüzde 8’i kadar. Bütün bunları üst üste koyunca insanın aklına ister istemez “Ne veriyoruz da ne alıyoruz?​” sorusu geliyor gibi.

Prof. Dr. Celal Şengör’ün sözleriyle başlamıştık sohbete. Celal Bey yukarıda belirttiğimiz ifadelerden başka, madeni istemeyen köylülerin manzaraları bozulacağı korkusuyla buna karşı çıktığını da söylemişti. Kendisi dünyanın sayılı jeologlarından olmakla beraber, sermaye gruplarına da yakınlığıyla da bilinen bir bilim insanı. Marx’a “romantik”, Lenin’e “cahil” Stalin’e “acımasız katil” demesinin yanında Kenan Evren’e ve darbe ekibine her fırsatta şükranlarını sunup iftihar eden kıymetli profesörün medyada sansasyon yaratan açıklamalarına bu sözleriyle bir yenisi daha eklenmişti. Şimdi dönüp bakınca neticeyi görüyoruz. Çevrecilere de “zır cahil” ve “derhal kovulmaları gerek” diyen kıymetli profesörümüze sesleniyoruz: Zır cahiliz kıymetli hocam, her öğrenci gibi öğrenmeye çalışıyoruz, anlamadığımız yeri de soruyoruz.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
İmamoğlu’ndan belediye operasyonlarına tepki: Sandık gelecek, bir kişi gidecek, her şey değişecek.

Evrensel'i Takip Et