KESK: Temel sorun, güvence altına alınmış örgütlenme ve toplu pazarlık hakkının tanınmaması
KESK, AYM'nin toplu sözleşme ikramiyesinin iptali kararına ilişkin basın açıklaması yaparak, "Sorun sadece toplu sözleşme ikramiyesi ya da yüzdelik barajlar sorunu değildir" dedi.
Fotoğraf: Evrensel
KESK, Anayasa Mahkemesinin (AYM) toplu sözleşme ikramiyesinin iptali kararına ilişkin basın açıklaması yaptı. Memur-Sen ve Kamu-Sen tarafından kararın 'garabet' olarak nitelendirildiğini belirten KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak, garabetin kaynağında AYM kararının değil, yıllardır çalışma hayatına iktidarlar eliyle sokulan sistemin olduğunu söyledi. Koçak, “Sorun sadece toplu sözleşme ikramiyesi ya da yüzdelik barajlar sorunu değildir. Temel sorun uluslararası, Anayasal ve yasal düzenlemeler çerçevesinde temel hak ve özgürlükler kapsamında güvence altına alınmış örgütlenme ve toplu pazarlık hakkının tanınmamasıdır” dedi.
“AYM KARARI İLE TÜM KAMU EMEKÇİLERİ TABANDA, AYLIK 190 TL’DE EŞİTLENMİŞTİR”
Tüm Bel-Sen Genel Merkezinde yapılan açıklamada konuşan Koçak, AYM kararıyla mevcutta yüzde 2 barajını aşan kamu emekçileri sendikalarına üye olanlara, aylık 548 TL olarak ödenen toplu sözleşme ikramiyesinin iptal edildiğini hatırlattı. Koçak, “Yüzde 2 barajını aşan kamu emekçileri sendikalarına üye olup daha önce aylık 538 TL toplu sözleşme ikramiyesi alan kamu emekçilerine de artık bundan 348 TL daha düşük olan toplu sözleşme desteği ödenecektir. Kısacası AYM kararı ile sendika üyesi olan tüm kamu emekçileri tabanda, aylık 190 TL’de eşitlenmiştir” dedi.
Memur-Sen ve Kamu-Sen tarafından yapılan açıklamalarda Anayasa Mahkemesi kararının 'garabet' olarak nitelendirildiğini belirten Koçak, “Bize göre de ortada garabetler silsilesi vardır. Ancak bu garabetler silsilesinin kaynağında önceki gün açıklanan Anayasa Mahkemesi kararı değil, yıllardır çalışma hayatına iktidarlar eliyle sokulan, gittikçe daha da bozuşturulan sistem vardır” dedi.
“SARI SENDİKACILIĞIN KAPISI SENDİKA ÖDENEĞİNİN KANUNLAŞTIRILMASIYLA AÇILDI”
Sendika aidatının devlet, tarafından karşılanmasının sendikaların mali özerkliğine ve bağımsızlığına gölge düşürdüğünü belirten Koçak, sarı sendikacılığın kapısının 5 YTL tutarında sendika ödeneğinin kanunlaştırılması ile açıldığını söylerek, “ Daha sonra 'toplu görüşme primi' adını alan uygulamayı AYM iptal edilmiştir. Ancak AKP iktidarı iptal kararının arkasından dolanmış, 2012 yılında 4688 sayılı yasada yapılan değişikliklerle bu kez devlete, iktidara bağımlı sendikacılık hedefinin yeni adı 'toplu sözleşme ikramiyesi' olmuştur. Buna rağmen Memur Sen her toplu sözleşme sürecinde diğer sendikalardan dayanışma aidatı talep etmeye devam etmiştir. Bu talep kamu emekçilerinin tabanında karşılık bulmadığında ise Çalışma Bakanlığı, Memur Sen ortaklığında önce yüzde 1, ardından yüzde 2 barajı hilelerine başvurulmuştur. İşin özü, yasaların arkasından dolanmak sureti ile yapılan hileler ile en başından beri sendika aidatının devlet kesesinden ödenmesi, böylece sendikalara havadan üyelikler gelmesi amaçlanmıştır. Sonuç da bu yönde olmuştur. Aidatlarının devletin ödediği memurlar hükümetçe 'makbul' kabul edilen, kollanan sendikalara üye olmuştur” ifadelerini kullandı.
“GARABET DİYENLER BU TİS'LERE İMZA ATMAZDI”
İktidar ve yandaş konfederasyonun gündeminde kamu emekçisi ve emeklisi sorunlarının olmadığına dikkat çeken Koçak, “Küçümsemiyoruz ama bugün kamu emekçilerinin bir yemek parasına dahi yetmeyecek toplu sözleşme ikramiyesinden çok daha yakıcı, çözüm bekleyen sorunları vardır. Umurlarında olsaydı, 2011 yılında yüz binlerce kamu emekçisinin almakta oldukları ikramiyeleri yok eden 666 sayılı KHK’ya karşı bugün garabet olarak nitelendirdikleri AYM kararına gösterdikleri tepkinin onda birini gösterirlerdi. Umurlarında olsa; açlık sınırının 22 bin, yoksulluk sınırının 60 bin TL’yi aştığı koşullarda ortalama 36 bin TL maaşla açlık sınırına yakın bir yaşam dayatılan 3,5 milyon kamu emekçisinin, 18 bin TL ortalama maaşla çoktan açlık sınırının altına itilen 2,5 milyon emeklinin insanca yaşamaya yetecek bir ücret talebine sahip çıkarlardı. Umurlarında olsaydı; yıllardır kamu emekçilerinin maddi, sosyal, özlük haklarında yaşadığı kayıplara altına imza atmaz, ‘Bütçeden hakkımızı, refahtan payımızı aldık’ gibi paçasından garabet akan nutuklara başvurmazlardı” diye konuştu.
“GREV HAKKI İLE TANINLANMIŞ GERÇEK TİS İÇİN MÜCADELEYE”
KESK'in göstermelik toplu sözleşme ikramiyesi yerine tüm kamu emekçilerine maaşları üzerinden ödenecek gerçek bir ikramiye mücadelesini sürdüreceğini vurgulayan Koçak şöyle devam etti: “Bugün yaşadığımız sorun sadece toplu sözleşme ikramiyesi ya da yüzdelik barajlar sorunu değildir. Temel sorun uluslararası, Anayasal ve yasal düzenlemeler çerçevesinde temel hak ve özgürlükler kapsamında güvence altına alınmış örgütlenme ve toplu pazarlık hakkının tanınmamasıdır. Bu nedenle temel mücadele de 2024’ün dünyasında bizleri hala kapı kulu olarak gören zihniyete karşı omuz omuza vererek sendikal hak ve özgürlükleri kazanma mücadelesidir. Bunun için KESK olarak sendikalara üye olsun olmasın tüm kamu emekçilerini sendikal hak ve özgürlüklerin önünü açan düzenlemeleri, grev hakkı ile tamamlanmış bir gerçek bir toplu pazarlık sistemini hayata geçirmek için tek ses olmaya, birlikte mücadele etmeye, KESK’e bağlı sendikalarda örgütlenmeye çağırıyoruz.” (Ankara/EVRENSEL)