Kamu işçileri dostu düşmanı gördü
"Kamu işçileri sendikal bürokrasiyi her yönüyle tartışmaya başladı. Sendikal bürokrasinin tartışılmaya başlandığı bu dönemde neye evrilecek önümüzdeki günler hep birlikte göreceğiz"
Fotoğraf: ELİ işçileri
Bir kamu işçisi
Ankara
Yaklaşık 750 bin kamu işçisinin aylardır ek zam, seyyanen zam ve vergide adalet talepleriyle iş yerlerinden başlayan tartışmalar, Eskişehir ve Sakarya’daki Türasaş fabrikalarının içinde eylemlere dönüştü. Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay istifaya çağırıldı. Ergün Atalay bu istifa çağrılarına hem iş vereni kullanarak hem sendikanın bürokratikleşmiş, mafyalaşmış temsilcileriyle cevap verdi. Kamu iş yerlerinde ve demiryollarına bağlı fabrikalarda Türk-İş Genel Merkezi ve Demiryol-İş Genel Merkezinin öncü işçilere yönelik işten atma tehditleri, mobbing ve sürgün etme gibi durumlar karşısında geri çekilmek zorunda kaldılar. Fakat bu geri çekilme hem öncü işçilere hem de sendikal bürokrasinin simsar temsilcilerine bir ders oldu.
30 yıl aradan sonra harekete geçen kamu işçileri Kamu Çerçeve Protokolünü yeniletti. Ek çerçeve protokolü yaptırdılar. “Ek çerçeve protokolünde işçilerin talepleri karşılandı mı?” diyeceksiniz, karşılanmadı. Kamu işçileri sendikal bürokrasiyi her yönüyle tartışmaya başladı. Sendikal bürokrasinin tartışılmaya başlandığı bu dönemde neye evrilecek önümüzdeki günler hep birlikte göreceğiz. Şunu söylemeden geçmek istemiyorum. Kamu işçileri kendi tarihinden edindiği deneyimler ışığında mücadele etmenin yollarını bulacaktır. Çünkü işçi sınıfı tarihi boyunca her zaman mücadele ettiğinde kazanım elde ettiğini bilir ve ona göre harekete geçer.
İşçi sınıfının kazanımı bazen küçük ekonomik talepler olsa da ekonomik taleplerle iç içe geçmiş temel hak ve özgürlük için siyasal olarak örgütlenip birçok hakkını elde etmiştir. Kamu işçileri de şimdi tüm bunları biriktirdiğinde, elbette süzgeçten geçirdiğinde kazanım elde etmek için mücadeleyi ilerletmek üzere adımlar atmalıdır. Şu an mevcut tek adam iktidarı yerel seçimleri atlattıktan sonra tüm ekonomik ve siyasi politikaları önümüzdeki günlerde aylarda daha da baskılamaya ve yok etmek üzere hamleler yapacaktır. Bu hamleler karşısında kamu işçilerinin de başta sendikal bürokrasiyle mücadele etmelidir. Aynı zamanda da tek adam iktidarına karşı siyasal olarak mücadele etmelidir. Fabrika ve atölyelerimizde işçiler olarak inisiyatif alarak, sendikal bürokrasinin türlü oyunlarına, baskılarına ve iktidarın her türlü politikalarına karşı işçi komitelerini kurmalıyız. Bu komitelerle birlikte tüm Türkiye’de kamu işçilerinin ortak hareket etmesini sağlayabiliriz.