TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş: En iyi kanunu basın meslek örgütleri yapacaktır
AKP iktidarının gazetecileri ve haber alma hakkını da yakından ilgilendiren İş Kanunu’nda yapmak istediği değişiklikleri TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş ile konuştuk.
Arşiv | Fotoğraf: Evrensel
Gözde TÜZER
İstanbul
AKP iktidarı İş Kanunu’nda değişiklik yapmayı hedefe koydu. Yapılacak değişiklik iktidara yakın gazeteler tarafından tek bir ağızdan çıkmışçasına servis ediliyor. 20 farklı iş kanununun tek metinde toplanacağı iddia ediliyor. Dolayısıyla Basın İş Kanunu da bu düzenlemeden payını alacak gibi görünüyor. Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Gökhan Durmuş’la değişebilecek kanunun hem gazetecileri hem de basın ve ifade özgürlüğünü nasıl etkileyeceğini konuştuk.
‘GAZETECİLİK KAMU YARARINI ÖNCELER’
AKP hükümeti iktidara geldiği 2002 yılından beri İş Kanunu’nda yüzlerce değişiklik yaptı. Ancak bu sefer tüm iş kanunlarını tek çatı altında toplamak istiyor üstelik iktidara yakın gazeteler buna dair tek tip haberler yapıyor. “İşçilerin” haklarını tek metinde tek kanunla toplamak mümkün olabilir mi?
AKP iktidarı özellikle 2015’ten sonra Basın İş Kanunu’nu değiştirmeyi gündemine aldı. Dönem dönem bu konuyu ısıttı, kanun içinde ufak tefek değişiklikler de yaptı. Evet Basın İş Kanunu’nun günün koşullarına uygun hale getirecek bir değişikliğe ihtiyaç var. Ancak bu torba bir kanun içine atarak gazetecilerin kanun ile korunan haklarını ortadan kaldırmayı gerektirmiyor. Gazetecilerin ayrı bir kanununun olmasının temel nedeni gazetecilere ayrıcalık yapılması değil yapılan işin niteliği ile ilgilidir. Gazetecilik kamu yararını önceleyen, toplumun doğru bilgiye ulaşmasını sağlayan bir meslektir. Ayrı bir kanun olmasının temel nedeni de budur. Denizciler içinde benzer bir durum söz konusudur. Aylarca denizin ortasında yaşayan, farklı farklı ülkelerde bulunan denizcileri Türkiye’deki bir kanunun içine sokamazsınız.
AKP’nin iktidara geldiği günden beri medya alanı hep saldırı altında oldu. Basın özgürlüğü konusunda, Basın İş Kanunu’ndaki değişiklikler konusunda da hep geriye doğru gittik. 20 yıldır gazetecilik faaliyetine düşman bir iktidar tarafından yönetildiğimiz için ellerinden gelen tüm her şeyi yaptılar.
YAMALI BOHÇAYA DÖNEN 212
“Bir değişikliğe ihtiyaç var” dediniz. Bugünkü kanuna dair sorunlar neler?
5953 sayılı Basın İş Kanunu’nun temeli 1961 yılı 212 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun olarak hayatımıza girdi. Aradan geçen 63 yıl içerisinde birkaç maddesi değiştirildi, düzenlendi, ismi değiştirildi. Aslında tam bir yamalı bohçaya döndü. Örneğin bu kanun çıktığında televizyon yoktu Türkiye’de. İnternet haber siteleri yoktu.
Basın İş Kanunu’na göre haftalık çalışma süresi 48 saat, İş Kanunu’nda dahi bu süre 45 saat. Kanun içindeki en temel itirazımız çalışma sürelerinin uzunluğuna. Gazetecilerin kıdem tazminatı hesabında da ücret ve ücret nevinden her türlü ödemenin kıdem tazminatı hesabına dahil edilmesi gerekir. Kanunumuzda açık bir şekilde yazıyor olmasına rağmen yine mahkemeler tarafından gazetecilerin haksız yere zenginleştiği gerekçesiyle ödenmeyen ücretler ve fazla mesai haklarının günlük yüzde 5 faiz uygulanması hakları, Anayasa Mahkemesi iptal kararları ile ellerinden alındı.
Gazetecilerin ücretlerinin ve her türlü parasal haklarının süresinde ödenmemesi halinde alacaklarına sadece yıllık yüzde 9 yasal faiz yürütülebiliyor. Bu enflasyon ortamında yıllık yüzde 9 faiz hiçbir şeydir.
AKP’nin iktidara geldiğinden beri yaptığı değişikliklerle gazetecilerin hakları fazlasıyla törpülendi. Yargıtay kararları ve AYM kararları da bunu beraberinde getirdi. Mahkeme kararıyla yapılan değişikliklerden örnekler verebilir misiniz?
Gazeteciler maaşlarını peşin alırlar. Bunun nedeni gazeteci maaşını peşin alsın ki üzerinde baskı hissetmesin, haberine sansür uygulamasın, evine götüreceği ekmeği düşünmesindir. Eğer medya patronları maaşları peşin ödemezse her gün yüzde 5 faiz ile ödemesi gerekiyordu, mahkeme kararı ile bu hakkı iptal ettiler. Kullanmadığı yıllık izinlerin işten ayrıldığı zaman iki katını alıyordu onu iptal ettiler. Yıpranma hakkını önce kaldırdılar, sonra küçülterek geri getirdiler ve basın kartı taşıma koşuluna bağladılar. Gazeteci istifa ederse de kıdem tazminatı alıyordu, bunu ortadan kaldırdılar.
BÜROKRATLAR DEĞİL ÖRGÜTLER DÜZENLEMELİ
Bir taraftan söylediğiniz gibi düzenlenmesi gereken maddeler var. Sizin buna dair sendika olarak bir öneriniz var mıdır? Ve bu nasıl gerçekleştirilebilir?
Biz Türkiye Gazeteciler Sendikası olarak şunu söylüyoruz, evet Basın İş Kanunu’nun değişmesi gerekiyor. Ama bu değişikliği yapacak olanlar bakanlıktaki bürokratlar değil bu mesleğin asıl sahibi olan gazeteciler ve onların örgütleridir. Siyasetçiler tarafından hazırlanacak bir kanun ihtiyacı karşılamayacak ve yine eksikliklerle dolu olacaktır. İktidarın basın meslek örgütlerine kanununuzu hazırlayın, güncelleyin demesi ile bütün sorunlar çözülecektir. En iyi kanunu basın meslek örgütleri yapacaktır. Bırakın onlar ortaya gelecek vizyonlarıyla düşünerek 100 yıl bu ülkenin gazetecilerinin sorunlarını ortadan kaldıracak kanunu hazırlasınlar.
HABERİ VE HABERCİLERİ GÜVENCESİZ BIRAKMAK…
5953 sayılı Basın İş Kanunu’nda ve 1961’de 212 sayılı Yasa’yla eklenen düzenlemelerde “Gazeteciliği korumak için olağanüstü özen gösterildiği” söyleniyor. Kanun gazetecilerle beraber gazeteciliği de koruyor değil mi?
Asıl olarak Basın Kanunu halkın haber alma hakkını koruyor. Gazeteciler üzerinde baskıları en aza indirecek, onları koruyacak düzenlemeler ile haberi garanti altına almaya çalışan bir kanun bu. Ne patronu ne devleti gazeteci üzerinde baskı kurmasın ve gazetecilerin haberlerini yaparken sansüre uğramasın, otosansür uygulamasın diye çıkartılmış bir kanundur. Zaman içerisinde özellikle medya patronlarının hükümetler üzerine kurduğu baskılar ile parça parça kanun delik deşik edildi ama hâlâ asgari de olsa haberi ve haberciyi koruyor.
Haber alma hakkını önceleyen 212 ortadan kaldırılırsa ifade özgürlüğü nasıl etkilenir?
Asıl hedef zaten basın özgürlüğünü ortadan kaldırmak. Yoksa bu iktidarın gazetecilerin maaşlarını peşin alması, erken emekli olması, kıdem zammı almasıyla ilgili bir sorunu yok. Haberi ve habercileri güvencesiz bırakmak istiyorlar.