09 Mart 2024 04:47 Güncelleme: 09 Mart 2024 12:52

Lezita işçileri kölelik düzenini anlattı: Sefalet ücreti, zorunlu fazla mesailer, sendika düşmanlığı, işten atma

İzmir Kemalpaşa’daki Lezita'da grevde olan işçiler koşullarının iyileştirilmesini isteyerek, "Yılmayacağız, mücadele edeceğiz" diyor.

GÜNCELLENDİ

Fotoğraf: Emirhan Durmaz/Evrensel

Reklam

Emirhan DURMAZ
Kıvılcım EFTELYA
İzmir

Patronun toplu iş sözleşmesi (TİS) görüşmelerine katılmaması üzerine grev başlatan Lezita işçileri, bu zamana kadar sefalet ücreti, zorunlu fazla mesailer ve işten atma gibi sorunlar yaşadıklarını, artık bunları kabul etmeyeceklerini söyledi.

İzmir Kemalpaşa’daki Lezita’da çalışan işçiler 2021’den itibaren verdikleri mücadele ile sendika haklarını elde etti. Öz Gıda-İş’in yetki belgesi gelmesiyle TİS süreci başlarken, Lezita patronu görüşmelerin hiçbirine katılmadı. İşçiler bunun üzerine 7 Mart’ta grev başlattı.

Grev alanında işçiler taleplerini haykırırken, patron ise bir yandan vinç üzerinden kamera ile işçilerin görüntülerini çektiriyor, diğer yandan fabrika kapısına kurdurduğu ses sistemi ile işçilerin seslerini bastırmaya çalışıyor.

"11 YIL MAKİNELERİNİ ÇALIŞTIRDIM"

11 yıldır Lezita’da çalıştığını geçen hafta işten çıkarıldığını belirten Mehmet Turan, “İkazlara rağmen verilen işleri yerine getirmemek sebebiyle işten çıkarılmışız. Hayatları yalan, baskı ve iftira... İşten çıkarılışımın tek nedeni sendikadır. Kanunen suç olduğunu biliyorlar ve söyleyemiyorlar; kendileri okumuş insanlar ya, bizleri cahil yerine koyuyorlar. Evlerinde fosur fosur uyurken, bizler burada onların makinelerini çalıştırdık. Yıl sonları kârları açıklarken bizlere teşekkür ediyorlardı. Kusura bakmasınlar teşekkür karın doyurmuyor” diye konuştu.

Döner bölümünde operatör olarak çalışan Kasım Çetin de “Sizi bu noktaya getiren işçiler ne oldu da birden düşmanınız oldu? Kendinizce güçlüsünüz, isminiz var, paranız var. Ancak nereye kadar? Tüm mahkemeler kazanıldı, tüm onaylar alındı. Daha fazla inatlaşmanın sebebi nedir? Kendi işçilerinizi daha fazla hor görmeyin” dedi.

"SÖZDE İŞ AHLAKINI BOZMUŞUM"

Patronun kendilerine baskı uyguladığını aktaran 12 yıllık İşçi Gökhan Ayyıldız, “Örgütlenmenin başladığı 2021 yılından bu yana yaklaşık 100-150 arkadaşımız işten çıkarıldı. Geçen ayın 26’sında da ben çıkarıldım. Sırf daha iyi şartlar, daha iyi ücretler, daha iyi bir düzen istediğimiz için... Sözde ben işçileri kışkırtmışım ve iş ahlakını bozmuşum. Sorunlarımızı dile getirdiğimizde ‘Seneye daha iyi olacak’ sözleri verildi ama bir kez dahi verilen sözler tutulmadı. En sonunda haklarımızı daha iyi savunabilmek için sendikaya üye olduğumuzda ise kapının önüne koydular” şeklinde konuştu.

Mehmet Turan da “Çember diye bir şey tutturmuşlar. O çemberin dışına çıkanı atarız, başka yerde de iş bulamazsınız diyorlar. Siz işçileri fil mi sanıyorsunuz, burası sirk mi? İşleri güçleri tehdit ve baskı” dedi.

"ALDIĞIM MAAŞI SÖYLEMEYE UTANIYORUM"

Ücretlerinin düşük olduğunu dile getiren Turan, “Ben diğer firmalarda çalışan arkadaşlarıma aldığım maaşı söylemeye utanıyorum. 11 yılımı verdiğim firmadan, asgari ücret aldığımı söylediğimde insanlar inanamıyorlar. Ekstra olarak prim sistemi var. Ancak hasta olup da bir gün gelmesen o da kesiliyor. Yalnızca ölüm varsa kesmiyorlar, her ay prim alabilmek için ölmek mi gerekiyor?” şeklinde konuştu.

Arzu Dönmez de içeride yaşadığı iş kazalarının dahi parasını kestiklerini şu sözlerle aktardı: “Beni bir defa bıçak kesti, bir kere de amonyaktan zehirlendim içeride. Bir hafta hastanede yattım, hiç kimse arayıp sormadı. Üstelik bir de paramı kestiler. İş kazası bizim suçumuz mu? İnsanın değeri yok, işçinin değeri yok.”

SAĞLIĞIMIZ HİÇE SAYILDI"

2017 yılından beri burada çalıştığını, henüz yeni evlendiğini ancak 1 Mart 2024’te işten çıkarıldığını belirten Ali Memiş de içerideki koşulları şöyle sıraladı: “Ekipman eksiği var, personel eksiği var ancak giderilmiyor. Departmandan 4 kişi çıkarıldı, buna karşılık 12 kişinin yaptığı işi 8 kişi yapmaya çalışıyorduk. Evlerimiz kira, primlerle birlikte aylık 18-19 bin lira elimize geçiyor. İnsanlar meslek hastalığına yakalanıyor burada. Yanımdaki arkadaşım 64 kiloluk döneri kaldırmak zorunda kalıyor. Şok depoları eksi 32 derece, soğuk hava ile temas ediyoruz. Sağlığımız, sıhhatimiz hiçe sayıldı, lime lime doğrandık. Tek düşündükleri üretimin aksamaması.”

"İŞÇİLER SESİNİ ÇIKARMASA EVLERİNE BİLE GÖNDERMEZLER"

İçeride mesai saatlerinin ortalama olarak nasıl seyrettiğini sorduğumuzda Mehmet Turan, “İşçiler bugün seslerini çıkarmasın, evlerine bile salmazlar insanları” diyor. Fazla mesaiye kalanların günde 12 saat çalıştığını aktaran Turan, “Sabah 08.30 işbaşı, akşam 20.30 paydos. Ancak bu işçiden korktukları için böyle. Yıllar önce sabah 08.30’da başlayanların gece 00.00’da iş bıraktığı oluyordu. Bu fazla mesailerin düşürülmüş hali. Burada her şey tehditle yürütülüyor. Fazla mesai karşılığında aldığımız ücrette ise hüsrana uğruyoruz. İnsan kaynaklarına itiraza gidenler ise neredeyse borçlu çıkarılıyor” dedi.

"YILMAYACAĞIZ"

17 senedir kesim bölümünde çalıştığını belirten bir kadın işçi de kendilerinin köle gibi görüldüğünü belirterek, “Biz sendikaya üye olarak ‘Yeter artık’ dedik. Sendikaya üye olmak da greve çıkmak da anayasal hak. Bunları bize kanunlar sundu” dedi.

12 yıldır burada çalıştığını ifade eden bir başka kadın da “Hakkımızı aramaya çıktık ve alacağız. Mesai arkadaşları gibi kararlılığını vurgulayan Arzu Dönmez de “Ben buraya 1 yaşında oğlumu bırakıp geldim. Bir işe baş koyduysam sonuna kadar giderim. Arkadaşlarıma da söyledim, korkmayalım, yılmayalım, hakkımızı arayalım. Pes etmeyeceğiz” diye konuştu.

Son olarak yetkililere ve siyasi partilere çağrıda bulunan Ali Memiş, “Burada Abalıoğlu’nun hukuku tanımaz bir tavrı var. ‘Burada yetki de benim, devlet de benim’ diyor adeta. Başta Çalışma Bakanlığı olmak üzere yetkililerin bu konuya bir el atması gerekiyor” dedi. Bununla birlikte kendilerinin yalnızca Emek Partisi, Türkiye İşçi Partisi ve Türkiye Komünist Partisi gibi partilerden destek gördüklerini aktaran Memiş, “Diğer partilerin de gelmesi gerekiyor. AKP, CHP, İyi Parti ve MHP de gelsin. Neden işçilerin yanında olmuyorlar? Demek ki işçiye değer vermiyorlar, değer verselerdi, destek olsalardı 3 yıldır bu sendikayı içeri sokardık, daha iyi şartlarda olurduk” dedi.

Reklam