Finlandiya’nın güvenliği ABD’nin nükleer cephaneliğine emanet
Finlandiya’nın NATO üyeliğinin 1. yılı yaklaşırken savaş söylemi de bütçesi de arttı. Sol Gençlik Lideri Vuorinen ise ülkesinin güvenliğinin "ABD’nin nükleer cephaneliğine emanet” olmasını karşı.
Fotoğraf: Unsplash
Elif GÖRGÜ
İstanbul
İsveç’ten bir yıl önce NATO üyeliği kesinleşen ve 1340 kilometrelik Rusya sınırını NATO sınırı haline getiren Finlandiya, tıpkı İsveç gibi tarafsızlık söyleminden savaş söylemine hızlı geçti. Sosyal demokrat koalisyon hükümetiyle başlayan NATO süreci sağ koalisyon hükümetle tamamlandı, hükümetle muhalefetin önemli bir kısmı el ele vererek Finlandiya’yı nisan 2023’te dünyanın en büyük savaş örgütünün parçası haline getirdi. Böylece “dünyanın en mutlu ülkesi” olduğu iddia edilen Finlandiya, dünyanın Rusya ile olası bir savaşa en yakın ülkelerinden biri haline getirildi.
FİNLANDİYA SOLUNUN NATO’YLA SINAVI
Finlandiya’nın NATO üyeliği özellikle kendini solda ifade eden siyasi partileri sarstı. Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı, birçok ülkede Yeşiller ve sosyal demokratlar gibi emperyalizmle ilişkileri halihazırda sorunlu olan partilerin ABD-NATO çizgisine tamamen çekilmesinin gerekçesi oldu. Finlandiya’da da İktidarın koalisyon ortağı Sol İttifak (Vasemmistoliitto) üyeliğe destek vermemesine rağmen hükümetten çekilmedi, seçimlere kadar iki bakanlığı elinde tutmayı sürdürdü. Halbuki 2019’da koalisyona katılma şartı “NATO üyesi olunmaması”ydı. Parti, Haziran 2022’deki kongresinde, programını duruma uydurdu ve NATO üyeliğine kesin karşıtlık “savunma amaçlı” bir NATO üyeliğine desteğe dönüştü.
Resmi olarak ayrı bir örgüt olsa da pratikte Sol İttifakın gençlik örgütü olarak görülen Sol Gençlik (Vasemmistonuoret) örgütünün lideri Pinja Vuorinen ise gazetemize yaptığı açıklamada, “Rusya’daki totalitarizme karşı olduğum gibi Finlandiya’nın NATO üyeliğine de karşıyım” dedi: “ABD’yi de sadece kendi çıkarları doğrultusunda hareket eden, insan haklarını ve diğer ulusların egemenliğini çiğnemekten çekinmeyen bir süper güç olarak görüyorum. Bu nedenle Finlandiya’nın güvenliğini ABD’nin nükleer cephaneliğine emanet ederek bu durumu desteklemesini istemedim.”
GÜVENLİĞİMİZİ İSTİKRARSIZ BİR SÜPER GÜCE EMANET ETTİK
Ülkenin yeni seçilen Cumhurbaşkanı Alexander Stubb, NATO üyeliğinin Finlandiya’ya “nükleer caydırıcılık” sağlayacağını ileri sürmüştü. Vuorinen ise ABD’de ikinci kez iktidara gelmesi muhtemel Donald Trump’ın konuşmalarını hatırlatıyor: “Trump’ın konuşmalarından da anlaşıldığı üzere ABD’nin müttefiklerini savunmakla ilgileneceğinin bir garantisi yok. Bu nedenle NATO’ya katılmak, çok sayıda insan hakları ihlaline imza atmış ülkelerle askeri bir ittifaka katılmak, güvenliğimizi nükleer silahlara ve bunları elinde tutan istikrarsız bir süper güce emanet etmek anlamına geliyor.”
Finlandiya hükümeti NATO üyeliği sonrası ABD’nin nükleer silahlarını topraklarında konuşlandırmayı düşünmediklerini açıklamıştı. Ancak ülke, NATO’nun nükleer planlarının dışında kalmayacak. Bunu, Savunma Politikası Genel Müdürü Janne Kuusela Reuters’a verdiği “Nükleer silahlar NATO tarafından oluşturulan caydırıcılık ve savunmada çok merkezi bir role sahiptir. Biz de bu silahların sağladığı korumadan yararlanacağız ve bu nedenle Finlandiya’nın farklı şekillerde tam katılım göstermesi ve hiçbir şekilde kendini bunun dışında tutmaması olumlu bir husustur” görüşüyle ilan etti.
1300 KİLOMETRELİK YÜKSEK GERİLİM HATTI
Avrupa’da Ukrayna savaşının genişleyerek Rusya ve NATO üyesi AB ülkeleri arasında bir savaşa dönüşmesi ihtimaline dair açıklamalar, giderek büyüyen askeri tatbikatlar ve sürekli artırılan savaş bütçeleri, “tarafsız” Finlandiya’yı dünyanın herhangi bir yerinde savaşın doğrudan tarafı haline getirmiş durumda.
Vuorinen da “Ortadoğu’daki gerilimin tırmanması ve Ukrayna’da devam eden savaş göz önüne alındığında NATO üyeliğinin bir tür NATO harekatına dahil olmak anlamına gelebileceğini düşünüyorum” diyor ve ekliyor: “NATO’nun örneğin Ortadoğu’da harekete geçmesi halinde Finlandiya’nın yeni bir üye devlet olarak katılması için baskı olacak. Şimdilik üyelik, Batı ile dünyanın geri kalanı arasında aşılması giderek zorlaşacak derin bir uçurum anlamına geliyor. NATO’nun Rusya ile olan 1300 kilometrelik sınırı, öngörülemeyen bir geleceğe kadar yüksek gerilim anlamına gelecektir.”
"ERDOĞAN’I ELEŞTİREBİLECEK MİYİZ?" MESELESİ
Sol Gençlik örgütünün lideri, bir başka soruna daha dikkat çekiyor. NATO üyeliği nedeniyle “müttefiklerle ilişkiler” sorununa: “Örneğin NATO üyeliği sürecinde, Erdoğan’ı eleştirmek, bunu yapmanın süreci sona erdireceğini düşünen insanların tepkisini çekebiliyordu. Dolayısıyla NATO müttefiklerimizi eleştirmenin gelecekte de tepki çekip çekmeyeceğini göreceğiz.”
NORVEÇ VE İSVEÇ İLE ASKERİ TATBİKAT: RUSYA İZLİYOR
Bu arada 4 Mart’ta Finlandiya, Norveç ve İsveç liderliğinde “Nordic Response 24” (Nordik Yanıt) adı altında askeri bir tatbikat başlatıldı. 12 gün sürecek tatbikat Finlandiya Savunma Kuvvetlerinin bugüne kadar yurt dışında katıldığı en büyük tatbikat olmasının yanı sıra Finlandiya ilk kez bir NATO üyesi olarak ittifakın kolektif savunmasını uyguluyor. Finlandiya tatbikata 4100 askerle katılıyor.
Rusya’dan ise tatbikata tepki gecikmedi. Dışişleri Bakan Yardımcısı Alexander Gruşko “Ordu bunları izliyor; gerekli tüm araçlar mevcut. Bizim siyasi duruşumuz çok iyi biliniyor: Bu tatbikatların gösteri ve provokatif nitelikte olduğunu düşünüyoruz. Her türlü askeri tatbikat, özellikle de angajman hattı yakınlarında, askeri olay riskini arttırır” dedi.
NATO ÜYELİĞİ İLE İŞÇİLERİN SORUNLARI BAĞLANTISIZ MI?
NATO üyeliği konusunda görüşünü almak istediğimiz, ülkenin en büyük sendikal konfederasyonu Finlandiya İşçi Sendikaları Merkez Örgütü (SAK) ise, NATO üyeliği ile ilgili sorularımızı yanıtlamadı. SAK Uluslararası İlişkiler Sorumlusu Ristelä Pekka, talebimize, “Kuruluşumuzun NATO üyeliği ya da genel olarak savunma politikaları konusunda bir tutumu olmamıştır ve yoktur. Bu nedenle ne yazık ki sorularınıza cevap veremiyorum” cevabını verdi.
Halbuki SAK, sağ koalisyon hükümetinin reform adı altında sosyal haklarda kesintiye gitme ve iş kanunu değiştirme girişimlerine karşı 11 Mart-24 Mart arasında grev ilan etmiş durumda ve bu sosyal kesintilerle NATO üyeliği arasında doğrudan bir ilişki var.
Finlandiya’nın NATO’ya üye olur olmaz attığı ilk adım savaş bütçesini hızla artırmak ve kamu harcamalarını hızla kesmek için plan yapmak oldu. ABD ve NATO, üye devletlerin askeri harcamalarını gayrisafi yurt içi hasılalarının (GSYH) yüzde 2’sine çıkartmalarını istiyor.
Finlandiya bu hedefi de aşarak 2024 için GSYH’nin yüzde 2.3 kadar savunma harcaması yapacağını ilan etti. Ülkenin 2024 yılı savunma bütçesi 6.19 milyar avroya yükseltildi. Bu artış, savaş bütçesinin yaklaşık yüzde 40 oranında arttığı 2020 yılındaki sıçramaya eklendi.
Bu bütçenin karşılanabilmesinin hükümet açısından garantisi, sosyal harcamaları kesmek. Bu durum, savunma harcamalarını hızla artıran NATO üyesi tüm ülkeler için geçerli. Bu nedenle aslında Finlandiyalı işçilerin de haklarını alabilmeleri savaş hazırlıklarıyla ve harcamalarıyla doğrudan bağlantılı.