Hakan Güneş ile 17 Mart seçimleri üzerine-1 | Rusya'nın en sessiz seçimi
“Savaş nedeniyle muhalefet partilerinin Rusya liderinin etrafında adeta dizildikleri bir dönem yaşıyoruz, bunun da tadını çıkarıyor Putin… Benim de izlediğim, bu seçimde en sessiz andalar.”
Doç. Dr. Hakan Güneş | Fotoğraf: MA
Serpil İLGÜN
“Putin, devlet başkanlığı için beşinci kez yarışa girecek!” Rusya’da 17 Mart’ta yapılacak seçimle ilgili haberler genelde bu cümleyle başlıyor ama seçimde gerçek bir yarıştan kimse söz edemiyor. Zira, 1999’dan bu yana başbakan ya da başkan olarak Rusya’nın başındaki isim olan Vladimir Putin’in, 17 Mart’ta altı yıl daha devlet başkanlığı koltuğuna oturmasına kesin gözüyle bakılıyor. 2012’deki seçimde oyların yüzde 64’ünü, 2018’de yüzde 76.68’ini alan Putin’in, Ukrayna savaşı koşullarında gireceği beşinci seçimde merak edilen tek şey, oy oranı.
Putin’in 25 yıldır devlet başkanlığı koltuğunda oturmasını hangi dinamikler sağlıyor? Neden karşısına bir rakip çık(a)mıyor? Seçim kurulunun yarışa girmelerine onay verdiği isimler kim? Ukrayna savaşı ve yol açtığı ekonomik sorunlar gündelik hayata nasıl yansıyor? Putin nasıl bir seçim kampanyası yürütüyor?
Rusya üzerine de çalışan, İstanbul Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi ve Türkiye İşçi Partisi Uluslararası İlişkilerden Sorumlu MYK Üyesi Doç. Dr. Hakan Güneş’le konuştuk. Hakan Güneş, Almanya-Rusya gerilimini ve Avrupa savaşı tartışmalarını da değerlendirdi.
Rusya seçimlerini konuşmaya Putin’in bağımsız aday olmasıyla başlayalım. Partisi, Birleşik Rusya’nın tam desteğini alan Putin kağıt üstünde seçime bağımsız giriyor. Bağımsız girmek seçim için kritik bir durum mu, neden bu yola başvuruyor?
Putin, ikinci döneminden itibaren daha siyaset üstü bir lider figürü olmaya başlamıştı. Üçüncü dönemi de oldukça prestijle başlamıştı, arkasında Osetya Savaşı’nı bıraktığı, Batı’yla daha eşit bir seviyeden konuşabildiği, Rusya ekonomisinin de epeyce düze çıktığı bir dönemde genel olarak partiler üstü bir lider olarak kendisini inşa etti. Bugün de savaş koşullarında bu şekilde davranmayı özellikle tercih ediyor ama bu çok da kritik konu değil. 17 Mart seçimlerine de doğrudan partinin değil, yurttaşların, farklı sanat ve bilim insanlarının, çeşitli valilerin, idarecilerin teklifiyle aday yapıldı. Savaş nedeniyle muhalefet partilerinin Rusya liderinin etrafında adeta dizildikleri bir dönem yaşıyoruz, bunun da tadını çıkarıyor Putin.
Rusya Ulusal Seçim Komisyonu, devlet başkanlığı seçimlerinde Putin dışında Rusya Liberal Demokrat Partisi Başkanı Leonid Slutskiy, Komünist Parti Milletvekili Nikolay Haritonov ve Yeni İnsanlar Partisi Başkan Yardımcısı Vladislav Davankov’un adaylığını onayladı. Putin’e rakip olarak görülmeseler de onaylanan adayların halihazırda Rusya siyasetinde nasıl bir etkileri var?
Şöyle söyleyelim, Rusya’da son 30 yılda üç ana grup var, dördüncü de inşa edilmeye çalışıldı ama artık yok.
Geçtiğimiz ay cezaevinde hayatını kaybeden Navalni’nin temsil ettiği grup mu?
Evet, Navalni’nin de dahil olduğu liberal Atlantikçi kanat. Kanatlardan birincisi, Yeltsin ve Putin’le devam eden Birleşik Rusya’da ifadesini bulan devletçi merkez eğilim. İkincisi, aslında ulusalcı ve otoriter bir sosyal demokrat parti olan Rusya Federasyonu Komünist Partisi, üçüncüsü faşizan eğilimlerin çok güçlü olduğu fakat adı liberal demokrat olan parti ve dördüncüsü de batı demokrasisi kavramlarını savunan, parlamento içi ve dışında da varlığı olan sözünü ettiğimiz liberal ve Atlantikçi diyebileceğimiz kanat. En son temsilcisi Navalni’ydi, ama artık aday adayı bile olamamaya başlamışlardı. Diğer üç ana eğilim, yani liberal demokratlar, komünistler ve Birleşik Rusya bu seçimde de var.
Burada şunun altını çizelim, Rusya’da çoğu zaman, mesela eğer komünist parti biraz popülerse, Putin hemen “Emek ve Adalet” diye bir parti kurar. Bu parti bir miktar emekçi haklarını savunur, kendince kendisine yedek bir sol parti kurar, aday da çıkarır, bir miktar oy oraya kayar, böylece renkli, yarış varmış gibi bir hava yaratılır.
Yalnız “haksızlık” etmeyelim, Rusya hiçbir zaman demokratik olduğu iddiasında bulunmadı. Kendi otoriterizmine bahane bulmak için dedi ki, “Bizde eleştirdiğiniz şeyler konusunda kendinize de bakın. Biz kendi anlayışımızda bir demokratik kurumsal inşa sürecindeyiz ama bu sizin anladığınız anlamda olmak zorunda değil” tezini işliyorlar. Dolayısıyla “Devletine milletine bağlı insanlar arasında bir yarış var mı, var kardeşim! Propaganda hakları var mı, var!” Hikayeyi böyle kuruyorlar.
GÖSTERMELİK KAMPANYA BİLE YOK
Peki bu “rakipler” gerçekten propaganda yapabiliyor mu?
Benim de izlediğim, bu seçimde en sessiz andalar. Rusya’yı izleyen birçok siyasi analizci şunu söylüyor; göstermelik kampanyalar bile yok. Rusya Federasyonu devlet başkanlığına aday olacaksınız, insan iki sosyal medya hesabı açar, iki video çeker, bir seçim kampanyası sözü olur, neden aday olduğunu anlatır, bunlar yok. Olanlar da komik. Eleştirel değil. Rusya Federasyonu yurttaşı olsam, bu seçim kampanyalarına baksam hiçbirine oy vermem. Sadece Putin’e veririm!
Bu neyi gösteriyor?
Şunu gösteriyor, bu son derece göstermelik seçim. Burada Ukrayna Savaşı’nın bir etken olduğunu kabul edelim ama aynı zamanda Rusya’da parlamento içi muhalefetin, değindiğim üzere olmadığı kadar etkisizleştirildiği ve belki de büyük ölçüde satın alındığı bir anı yaşıyoruz.
Seçim kurulunun onayladığı Komünist Partisi, Liberal Demokrat Parti ve tamamen dizayn aday olan Yeni Halk Partisinden Davankov arasında zaten çok oturmuş bir danışıklı dövüş sistemi var. Elbette tümüyle Putin’e bağlı değiller ama günün sonunda Putin’e muhalefet etmeyip, ülke içi kaynakların paylaşımı noktasında farklılıklar gösteren bir durum söz konusu. Muhalefeti böyle özetleyebiliriz.
MUHALEFET ÖNEMLİ ORANDA SİNDİRİLDİ
Putin iktidarında zaten güçlü bir parlamento içi muhalefetten söz edilemedi. Peki parlamento dışı muhalefet, kitle örgütleri, sol parti ya da gruplar açısından durum nasıl?
“Rusya’da zaten muhalefet yoktu” diyemeyiz tabii, çünkü bizdeki Gezi’ye benzeyen olaylar oldu. Komünistlerin, liberallerin ve halkın çeşitli kesimlerinin otoriterizme ve Putin etrafındaki oligarkların nobranlığına karşı isyanları oldu 2011 ve 2012’de. Bunlar da Batı’da çizildiği gibi Navalni denilen kişiye asla indirgenemez. Adalet ve özgürlük arayışının etkili olduğu halk protestolarıydı. Navalni’nin sol, adaletçi ve özgürlükçü o kadar çok versiyonu var ki, ama çoğu elimine edildi tabii. Özellikle son dönemlerde bu konuda hem baskıya hem de rızaya dayalı mekanizmalar daha fazla çalıştırıldı. Yani insanlar satın alınır, ne yoluyla? Gramsci’nin transformizm dediği yolla, yani bir hareketin liderini satın almak suretiyle hareketi pasifize edersiniz. Bu Rusya’da çok kullanılan bir yöntemdir. İş ve olanak sağlarsınız yahut zoru kullanırsınız, tehdit edersiniz, davayı düşürürsünüz. Çok güçlü değilse o liderlik sessizce köşeye çekilir. Ukrayna savaşı da bunun doruk noktası oldu.
PUTİN, KONTROLÜ DIŞINDA BİR ADAY GÖRMEK İSTEMEZ
Seçim Komisyonunun onaylamadığı adaylar arasında Putin için risk oluşturacak isimler var mıydı?
Yok ama şöyle bir handikaptan söz etmek gerek. Navalni’nin de asıl başarısı buydu, “akıllı oy” diye bir strateji geliştirdi. Diyordu ki, “Genel seçimlerde de yerel seçimlerde de iktidarın karşısındaki en güçlü adaya oy verelim.” Liberal, komünist, apolitik, Müslüman, Hristiyan fark etmez. Buna da “akıllı oy” dendi. Aslında Türkiye’de de, dünyanın birçok yerinde olan bir trend. Çoğu zaman manipülatiftir, muhalefetin iri partisinin, muhalefetin kendinden küçük partileri ezmek için de kullandığı bir stratejidir. Adaylığı onaylanmayan aday adaylarında bundan korkuluyor. Yani aday, tam olarak Putin’in dizayn etmediği bir isimse, yoldan çıkabilir, kendini bir şey zannedebilir. İşte orada işler değişebilir çünkü Rusya halkında da akıllı oy davranışı pekala zuhur edebilir. Ben çok demokratik bir seçimde dahi Putin’in yüzde 50’nin altında kalacağını düşünmüyorum, onu belirteyim. Ama yüzde 80’ler değil de yüzde 55’ler, 60’lar alırsa “haa” demeye başlayacak Rusya halkı ve dünya. Putin, böyle bir görüntü yaratacak oy oranı çıksın istemiyor. Bu nedenle bir kasabada bile kontrolü dışındaysa, tanınmayan bir figürü bile listede çok görmek istemez.
NAVALNİ, TEPKİ OYLARINI ÇEKEBİLİRDİ
Navalni’in ölümü seçimler öncesine denk geldiği için, zamanlama olarak manidar bulundu ve Batı cephesi Putin’i sorumlu tuttu. Navalni’nin ölümü Putin’e yarayan bir ölüm mü? Putin’in çekindiği bir rakip miydi?
Tabii ki çekindiği bir rakip. Son dönemde yekpare olmasa da Putin’e yönelen bir tepki cephesi var, onun adresi olabilirdi. Bu da Putin’in prestijini düşürür. Putin’in kitleler üzerindeki prestiji en kötümser tahminle bile hâlâ yüzde 50’lerin üzerindedir, o ayrı. Putin de bu seviyeye düşmeyi istemiyor çünkü belirttiğim gibi bir kez 50’lere yaklaştığınızda bu sizin yenilgiye yaklaştığınızı gösterir, bu durumu Rus mantalitesi pek kabul etmez.
Diğer yandan Rusya’daki bilinen önemli siyasi cinayetlerin hangisi tam olarak Rusya tarafından hangisi Batılı istihbarat servislerince gerçekleşti, hangisi eceliyle gerçekleşti bu üç kategoriyi ayırt etmek hiç kolay değil.
ÜZERİNDE MUTABAKAT SAĞLANAN BİR LİDER HENÜZ YOK
Şunu da soralım, Putin’i inşa eden Rus mantalitesi, Rus müesses nizamı, sermayesi, 24 yıldır yeni bir aday neden çıkarmıyor?
Buna hazırlandıkları bir dönem oldu, Putin’in üçüncü döneminin sonunda, 2010’ların ortasında isim bile telaffuz ediliyordu. Tula valisi olarak atanmış, eski yakın koruma çevresinden Aleksey Dyumin. Hatta birçok iş çevresi “Artık nasıl olsa Tula valisi Putin’in yerine geçecek” diye ona uğrayarak Moskova’ya gider hale gelmişlerdi! Bu düşünüldü, konuşuldu ancak bundan vazgeçildi. Çünkü tam bir mutakabat sağlanamadı. Etkili, Rus bürokrasisinin ve oligarklar konfederasyonunun farklı kanatları üzerinde gerçek bir otorite kurabilecek ve üzerinde anlaşılan bir lider bulmakta zorlandılar. Denedikleri adaylar ya bir kanadı memnun etmedi ya diğer kanadı. Günün sonunda Putin’i devam etmesi için ikna ettiler ya da Putin de buna belki de meyilliydi. Ama Rusya devlet geleneğinin, bürokrasisinin ve siyasi çevrelerinin bir B, C ve D planlarının olmadığını düşünmek tabii ki olmaz. En az dört, beş yedeği ile beraber birtakım isimler oluyor ama bunlar henüz yeterince olgunlaşmış değil.
Yarın: Rusya'nın derin fay hattı kırılabilir...