Hakan Güneş ile 17 Mart seçimleri üzerine-2 | Rusya’nın derin fay hattı kırılabilir
"Rus halkı Putin’den değil, Rus bürokrasisinden, sisteminden memnun değil. Bu da Rusya’nın çelişkisidir. Rusya için daha derin fay hatları bunlardır. Bu yeniden kırılabilir."
Vladimir Putin | Fotoğraf: DHA
Serpil İLGÜN
İstanbul Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi ve Türkiye İşçi Partisi Uluslararası İlişkilerden Sorumlu MYK Üyesi Doç. Dr. Hakan Güneş’le Rusya’nın 17 Mart’taki başkanlık seçimlerini ele aldığımız söyleşimizin ikinci bölümünde, Rusya halkının Putin’le Rus devlet sistemine, bürokrasisine bakışındaki farklılıkları konuştuk.
Putin’e güvenin oldukça yüksek oranlarda seyrettiğini, ancak konu bürokrasi ya da Abromoviç gibi oligarklar söz konusun olduğunda halkın farklı tutum sergilediğine dikkat çeken Güneş, “Rusya için daha derin fay hatları bunlardır. Bu yeniden kırılabilir. Bunu iyi kullanacak Putin karşıtı etkili bir muhalefet hareketi buradan yürür gider” dedi.
Güneş, Almanya ile ilişkiler, Ukrayna savaşı ve savaş karşıtı muhalefetinin durumuna dair sorularımızı da yanıtladı.
Rusya’daki anketler, halkın Putin’e olan güveni için nasıl veriler sunuyor?
Rusya’nın çok ilginç bir özelliği var, bir köşe yazımda, konuyu, Mahir Çayan’a referansla “Rusya’nın suni dengesi” diye başlıklandırmıştım. O şudur, çok önemli ve güvenilir anketlere göre Rusya halkının Putin’e güveni oldukça yüksek. Hem gözlemciler, hem araştırmacılar açısından aksini iddia eden olmaz. Fakat ilginç bir şey var, aynı örneklem kümesi, Rusya bürokrasisinin çürümüş ve yolsuzluk içinde olduğunu düşünüyor. Putin meselesini anlamanın sırrı bana kalırsa budur. Rusya’nın suni dengesi derken de bunu kastediyordum çünkü bir “Yenilmez, adeta kutsal yanları olan bir devlet baba” ve onu temsil eden Putin var, bir de bürokrasi, politikacılar. İki ayrı kategori olarak şekilleniyor.
Dolayısıyla, Putin neden bağımsız giriyor sorusunun bir yanıtı da burada...
Evet, bir neden de bu. “Protesto var mı” dediniz, “Artık çok az” dedim, “Ekonomik sorunlar var mı” dediniz, “Valla savaş öncesine göre daha kötü değil, yok denebilir” dedim ama başka türlü bir itiraz var. Rus halkı Putin’den değil, Rus bürokrasisinden, sisteminden memnun değil. Çünkü her aşamada rüşvet vermeden işini yapamıyor, adalet doğru dürüst çalışmıyor vs. Unutmayalım, Rusya gelişmekte olan bir ülke değil, halkın dünyanın ikinci büyük devletinin vatandaşı olarak kendisini gördüğü yer aşağılarda bir yer değil, beklentileri yüksek. Ülkesinin kaynaklarını metreleri ölçülemeyen yatlarıyla Abromoviç tipi oligarkların sömürdüğünü düşünüyor. Putin de yapıyorsa “Helali hoş olsun” diyor çünkü onu ayrı bir yere koyuyor. Ama Abromoviçlere yahut Potaninlere rıza vermiyor. Bu da Rusya’nın çelişkisidir. Bunu iyi kullanacak Putin karşıtı etkili bir muhalefet hareketi buradan yürür gider. Rusya için daha derin fay hatları bunlardır. Bu yeniden kırılabilir.
SEÇİM KAMPANYASININ ANA BAĞLAMI SAVAŞ VE DEĞERLER
Putin beşinci dönemi için nasıl bir kampanya yürütüyor? Milliyetçilik dışında Rusya halkına ne vadediyor?
Bir kampanyası var denemez. 2018’de kampanya sloganı “Güçlü başkan, güçlü Rusya” idi, bugün kampanya afişlerinde öne çıkan slogan “Rusya 2024!” Öne çıkan derken ortalıkta seçim atmosferini yansıtan bir hal yok. Daha çok siyaset, sanat, spor ve bilim dünyasında isimlerin Putin’i destekleyen açıklamalar yaptığını görüyorsunuz.
Şu an ana bağlam savaş. Savaş kiminle yapılıyor, Batı’yla yapılıyor. Esasen de ABD ve İngiltere ile yapılıyor. Ukraynalılar sadece bir piyon onların gözünde. Orada onların iş birlikçisi Naziler var. Bu ana bağlam. Burada düşman olan Batı sadece jeopolitik, askeri düşman değil aynı zamanda değerleriyle de Rusya içine uzanan, liberalizm ve demokrasi adına Rusya’nın insani birikimlerine ve değerlerine saldıran bir sistem. O nedenle yürütülen savaşın ideolojik, kültürel ve siyasal boyutlarına bolca göndermeler yapılıyor. “Rusya 2024” gibi kısa bir sloganla “Savaştayız, tek vücut olalım, fazla konuşacak bir şey yok” demiş oluyor aslında!
HALKIN EKONOMİSİ SAVAŞ ÖNCESİNDEN KÖTÜ DEĞİL
Putin’in Ukrayna’ya savaş açmasının ardından Batı bloku Rus ekonomisini çökertmeyi hedefleyen ağır bir ambargo uyguladı ama bu hedef gerçekleştirilemedi. Hatta Putin geçtiğimiz günlerde, Rusya’nın G 20 ülkeleri içinde en çok büyüyen ülke olduğunu söyledi. Peki seçime giderken halkın ekonomisi nasıl? Ambargo, savaş halkın cebine nasıl yansıyor?
Rusya’ya en son bir yıl önce, savaşın ortasında gitme fırsatım oldu, doğrusu bizden iyiler! Ya da şöyle söyleyelim, savaş başlamadan önceki durumlarına göre daha kötü değiller. Gündelik yaşamda yurttaş halinden fazla şikayetçi değil. Zaten birçok kaynakla bunu doğrulayabiliyoruz, bazı ürünlerin piyasada daha doğrudan bulunamaması, Çin, Hindistan, Türkiye vs. üzerinden geliyor olması, bu ürünlerin fiyatlarını yüzde 10-20-30 oranında arttırdı çünkü üstüne bir aracı bindi. Ama bu kadar. Stratejik bazı ürünler hariç kıtlık çekilen hemen hemen hiçbir ürün yok. Her ambargoda olduğu gibi, bu durum ulusal ekonomiyi güçlendirme gibi tersi bir etki de yaptı. Örneğin, daha önce başlayan tarımda, tekstilde kendi kendine yeter ülke olma çabası çok ciddi noktalara getirdi Rusya’yı. Türkiye’nin örnek alması gereken, üstelik öyle ilaçlı tarım da değil, agro ekolojik prensiplerle müthiş yol aldılar.
BEŞİNCİ DÖNEMİ İKTİDAR HASTALIĞI İLE AÇIKLAYAMAYIZ
Putin, 2018 seçimlerinin ardından yaptığı basın toplantısında 2024’te yeniden aday olup olmayacağını soran gazeteciye şu yanıtı vermiş: “Söylediğiniz biraz komik bir şey. 100 yaşına gelene kadar burada kalacağımı mı sanıyorsunuz? Hayır” Putin, “Olmam” dediği 2024’te 71yaşında bir kez daha başkan olacak. 2020’deki anayasa değişikliği ile Putin’in 2036’ya kadar devlet başkanı olmasının önü açılmıştı. Altıncı, yedinci dönemlere doğru gider mi?
Yaşla ilgili problem daha az olacak gibi. 2036’ya kadar biraz zorlanır ama götürebilir Putin. Sağlık şartları, genel görünümü buna müsaade ediyor. Asıl önemli olan, Rusya halkının buna rıza gösterip göstermeyeceği.
Diğer yandan, Putin’in 2018’de bunu inanarak söylediğini düşünüyorum. Bunun hazırlıklarını yaptığını da biliyorum ama bir şekilde biraz önce sıraladığım bütün o kanatları ikna eden birini çıkaramamak söz konusu.
İktidar diye bir hastalık var. Buna en kapılmayacak kişi olan Kılıçdaroğlu bile kapıldı ve olmayacak hallere düştü. KGB’den, Sovyet geleneğinden gelen Putin’de hayli hayli vardır ama günün sonunda bunu iktidar hastalığıyla açıklamak doğru olmaz. İçinde bulundukları dönemin bir emanetçi liderle sürdürülemeyecek, oldukça sert bir dönem olduğu kararını vermiş olmalı. Anayasa numarasına bu nedenle başvuruldu.
Seçime Türkiye ve dünya nasıl bakıyor?
Ekonomi dünyasında, “Piyasaların satın alması” gibi bir kavram var biliyorsunuz. Dünya, bölgemiz, Türkiye zaten Putin’in yeni dönem başkanlığını satın almış durumda. Dolayısıyla da bir sonra, uluslararası siyaset piyasalarında herhangi iniş ve çıkış olmayacaktır.
ALMANYA, RUSYA SAVAŞINA B PLANI OLARAK HAZIRLIK YAPIYOR
Alman subayların Ukrayna’ya gönderilecek silahları ve Kiev’in Kırım’daki bir köprüye olası saldırısını tartıştığı görüşme kaydının Rus medyasında yayımlanması, Almanya siyasetine değim yerindeyse yıldırım gibi düştü. Rusya’nın bu hamlesini, seçimi de düşünürsek zamanlamasını nasıl değerlendirirsiniz?
Hangi kanaldan sızdırıldı, ne kadarı sızdırıldı onlara iyi bakmadım dolayısıyla ses kaydına dair tam bir yorum yapamayacağım. Ama bir zamandır konuşulan Almanya’nın Ukrayna savaşında daha ciddi düzeyde rol alacağı senaryoları ve tabii çok kaygı verici olan Almanya’nın savaşa hazırlık yaptığı senaryolarının sokakta konuşulduğunu görüyorum. Ukrayna’ya Almanya’nın göründüğünden daha fazla müdahil olduğu gerçeği bu tür tartışmaları hızlandıracaktır.
Bu hamleyle Putin’in elinin güçlendiği yorumları yapılıyor, ne dersiniz?
Putin’in elini bir parça güçlendirdi ama bu bir yandan da Almanya-Rusya ilişkilerini geren bir noktaya doğru gidiyor. Zaten hem Rusya, hem Almanya en azından resmi düzeyde biraz mesafeli durmaya çalışıyor. Esasen de ABD ve Britanya’nın Putin’in listesinde tepede olduklarını hatırlayalım. Almanya sürece en son ve en temkinli katılan ülkedir. Almanya’nın savaş hazırlığı dahil, sürece hız vermiş olması önemlidir. Bir devletin bu olasılığı yok sayma ihtimali yok, lojistiğini, insan kaynaklarını, silah sistemlerini, mühimmat depolarını her şeyini gözden geçirir ama şu anda benim gördüğüm Almanya, Rusya savaşına elbette hazırlık yapıyor ama B planı olarak yapıyor, A planı değil. Rusya da olabildiğince bundan kaçınır çünkü Rusya’nın Sovyet sonrası temel stratejisi, ABD’yi Avrupa siyasetinden uzak tutmak, Almanya ve Fransa’yla dengeli bir yapı oluşturmak. ABD’nin dışında kaldığı bir Avrupa, kendisinin de Avrupalı olarak görüldüğü bir denge arayışı içinde Rusya 35 yıldır.
UKRAYNA BARIŞA HAZIR DEĞİL
Rusya’ya karşı soğuk savaş sonrasının en büyük NATO tatbikatının başlatılması, Ukrayna’ya füze başlığı, kara gücü gönderilmesinin tartışılması, kimilerine göre Avrupa savaşı olasılığını yeniden güçlendirdi. Bu olasılığa alan açan Ukrayna Rusya Savaşı’nı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bugün Rusya ve Ukrayna’nın çok mecalinin kalmadığı ya da güçlerinin sınırlarına yaklaştıkları bir dönem. Savaşta tam bir üstünlük sağlanamıyor. Bu anlar barış için elverişli anlardır. Dolayısıyla barış hâlâ gündeme gelebilir ama özellikle Ukrayna’nın içi buna hazır değil. Ukrayna, aşırı sağ kanat, farklı ülkelerin etkili olduğu kanatlar ve daha dengeli bir yerde savaş maliyetini kaldırmak isteyen ve barış yapmak isteyen kanat olmak üzere birden fazla kanadın içinde olduğu zor bir mücadele alanı. ABD’nin, Avrupa üzerindeki ekonomik ve askeri basıncını bu vesileyle sürdürüyor olması da henüz onu barışa yaklaştırmıyor.
ETKİLİ BİR SAVAŞ KARŞITI MUHALEFET YOK
Sizinle Rusya ziyaretinizin hemen ardından yaptığımız söyleşide, savaş nedeniyle artmaya başlayan asker kaybı ve seferberlik çağırılarından halkın hoşnut olmadığını belirtmiştiniz. Hatta irili ufaklı savaş karşıtı protestolar da söz konusuydu. Bu açıdan bugün durum nasıl?
O süreç yol aldı ve artık daha az protesto var. Çünkü asker ölüleri birbiri ardına geldikçe bunu ifade etmek daha zor hale gelir. İlk altı ay ve bir yılda giderek azalan oranlarda da olsa gördüğümüz protestolar, sadece baskıyla değil, aynı zamanda savaş ortamının yaratmış olduğu tekleştirici etkilerle de soğuruldular. Düşünsenize, henüz kasabanızda hiç asker ölmemişken orada protesto yaptığınızda, halk size katılmasa da engel olmayabilir. Ama çocukları ölmeye başladığında, haklı haksız size engel olur, daha çok çocuk öldüğünde de öyle bir bakış atarsınız ki kimse sokağa çıkmaya cesaret edemez. Rusya’da yaşanan da bir yanıyla budur. O açıdan çok etkili bir savaş karşıtı muhalefet var gibi görünmüyor.
-BİTTİ-