15-17 Mart Başkanlık seçimleri | Rusya cephesinde yeni bir şey yok!
Rusya halkı bugün devlet başkanlığı seçimi için sandığa gidiyor. Rusya cephe gerisinde, NATO ülkelerinin beklentilerinin aksine sakin ve Putin’in mutlak iktidarının hüküm sürdüğü bir ortam var.
Fotoğraf: Kremlin Basın Ofisi
Sinan ÖZBEY
Rusya’nın 24 Şubat 2022’de Ukrayna’ya karşı karadan, havadan ve denizden başlattığı saldırısının ikinci yıl dönümünün geride kaldığı bu günlerde cephede ve cephe gerilerinde durum dinamikliğini korurken, bir yandan da gidişatın nereye varacağı yavaş yavaş netlik kazanmaya başlıyor.
Cephede, büyük bir tantanayla aylar öncesinden ilan edilen ve belki Batı’dan gelen silah yardımının yetersizliği (Evet, belki de tarih boyunca bir ülkeye dışarıdan yapılmakta olan en büyük askeri yardım olmasına rağmen Rusya’nın askeri gücü karşısında yine de yetersiz), belki de Ukrayna askeri yönetiminin iç sorunlarından kaynaklanan planlama beceriksizlikleri, ya da her ikisi yüzünden, gecikmesiyle Rusya’nın çetin bir savunma hattı çekmesine olanak veren ‘bahar taarruzunun’ büyük bir başarısızlıkla sonuçlanması Ukrayna ve onu destekleyen ABD/AB tarafında moralleri bozarken, Rusya tarafında ise savaşın ilk 6 ayında görülen askeri çalkantıların bertaraf edilmesine ve büyük oranda özgüven ve moral tazelemeye yol açmış gibi görünüyor. Tabii buna ek olarak, bu süreçte Rusya’da askeri çelişkilerin ateşine sürekli odun taşıyan Prigojin ve ekibinin tasfiye edilmesi de bu ‘Askeri liderlik etrafında birleşme’ ek motivasyonunu da getirmiş bulunuyor.
Cephedeki güncel durum günler ve haftalar değil ancak aylar içinde marjinal düzeyde değişse de savaşı yakından takip eden çoğu gözlemcinin üzerinde birleştiği üzere psikolojik üstünlük Rusya tarafında görünüyor. Karşı taarruzu tamamen durdurup Kupyansk, Liman ve Avdeevka cephelerinde saldırıya geçen Rusya ordusu kendi ihtiyaçlarına göre saldırının dozunu ayarlama imkanını ele geçirmiş durumdaydı. Nitekim, Avdeevka’nın ele geçirilmesiyle bu imkanını daha da genişletmiş oldu. Bunun ötesinde Rusya’nın cepheyi nereye kadar genişletebileceği, Odessa ya da Harkov’a ya da hatta Kiev’e tekrar yönelip yönelmeyeceği ile ilgili tahminde bulunmak şu anda spekülasyonun ötesinde bir anlam taşımıyor. Ancak teslim edebileceğimiz bir gerçek var ki o da iç çelişkilerinin ayyuka çıktığı ve ‘ana yurt savunması’ ruh halinden uzaklaşmış Ukrayna ordusu ve devleti için önümüzdeki dönem hiç de kolay olacağa benzemiyor.
Cephede bunlar yaşanırken, Rusya cephe gerisinde NATO ülkelerinin beklentilerinin aksine sakin ve Putin’in mutlak iktidarının hüküm sürdüğü bir ortam var. Ekonomik anlamda ise sosyal devlet kapitalizmini savunan ve Putin’in de eylem ve söylemleriyle de desteklediği siyasi kesimle, sıkı mali politikalarla Rusya’ya savaş dönemindeki şok kriz ortamını atlattıran (Ve alınan önlemlere Putin’in destek verdiği) ancak geniş toplumsal kesimlerin beklenti ve ihtiyaçlarının politikalarında hiç belirleyici olmadığı teknokrat/siyasi kesim arasında zaman zaman yaşanan çelişkiler üzerinden yürüyen bir dinamizm var.
Bu ortamda zaman zaman saman alevi gibi sönen gelişmeler olsa da bunlar ülke siyasetine gerçek anlamda etkide bulunacak gelişmeler olmuyor. Bunun en son örneği de sistem dışı liberal muhalefetin son gözdesi olan Aleksey Navalni’nin Rusya’nın kuzey ucundaki Yamal bölgesindeki bir hapishanede şüpheli ölümü oldu. Sevenlerinin, onun bir gün çıkıp Putin’in karşısına dikilmesini beklerken ölüm haberini almasıyla ‘sistem dışı muhalefetin’ (Kimileri ‘CIA destekli muhalefet’ de diyor) umutlarının tabutuna son çivi de çakılmış oldu. Ölümünden haftalar sonra Moskova’da düzenlenen cenaze törenine on binlerce insan katılsa da bunun 2011 ya da 2021 gösterilerinde olduğu gibi gündemi belirleyici bir etki yarattığını söyleyemeyiz.
İşte bu ortamda gidilen 15-17 Mart 2024 devlet başkanlığı seçimleri süreci de Türkiye’de veya başka ülkelerde görmeye alışık olduğumuz dinamizmin çok uzağında bir seyir izliyor. Hatta sokağı ya da medyayı takip eden birisinin bu hafta sonu ülkede seçim olacağını anlaması çok zor olacaktır. Devlet başkanlığı seçimlerinde Putin’in dışında Rusya Federasyonu Komünist Partisi, Yeni İnsanlar (sistem içi muhalefetin yeni partisi) ve Rusya Liberal Demokrat Partisi (mefta Jirinovski’nin partisi) adına üç aday daha yarışacak. Bu adayların üçü de birbirine benzer şekilde ‘Putin’i eleştirmeye gerek yok, eleştirecek fazla bir şey de yok zaten’ minvalinde açıklamalar yaptılar. Bu iddiayla seçime giren adayların olduğu bir ortamda ne kadar çekişmeli ya da dinamik bir seçim süreci yaşanabileceğini tahmin etmek zor olmayacaktır.
Siyasette bu tablo varken, halkın ekonomik taleplerinin geçmişe oranla daha fazla dinlenir olması, özellikle en yoksul kesimlere yönelik iyileştirmeler ve savaş sanayisinin ana damar olduğu istihdam artışı ve reel gelirlerdeki iyileşmeler halkın en geniş kesimlerinde toplam bir rıza sağlamış gibi görünüyor. Belki savaşın başladığı günler ve aylarda yaşanan şok ve bilinmezlik dalgası, sonradan uygulanan bir dizi ekonomik tedbirin ve yaptırımların etkilerinin sınırlandırılmasının da katkısıyla yerini daha fazla güvene ve iradesini teslim etmeye bırakmış oldu. Şu anda devam eden savaşın seyrinde belirgin bir değişiklik olmadığı müddetçe de bu durumun önemli bir süre devam edeceği tahmin edilebilir.