18 Mart 2024 05:30
/
Güncelleme: 15:00

Siyaset Bilimci Doç. Dr. İsmet Akça: İktidarın vaadi savaş ve yoksulluk

Askeri yatırımların “ulusal başarı” gibi sunulmasını eleştiren Doç. Dr. İsmet Akça, “Bu propaganda, toplumun dar bir kesimine fayda sağladığı gerçeğinin üzerini örtmeyi amaçlıyor” diyor.

Siyaset Bilimci Doç. Dr. İsmet Akça: İktidarın vaadi savaş ve yoksulluk

Fotoğraflar: İsmet Akça (solda), MSB

Birkan BULUT
Ankara

İktidar yerel seçimlerde de askeri sanayiye yapılan yatırımları “ulusal başarı” olarak anlatıyor. Peki seçim meydanlarında gurur duyulması istenilen askeri yatırımlardan kimler yararlanıyor, iktidarın tercihleri emekçileri nasıl etkiliyor? Siyaset Bilimci Doç. Dr. İsmet Akça, Erdoğan’ın iddialarının aksine Türkiye’nin hala dışa bağımlı olduğuna dikkat çekerek “Öyle olmasa F-16, F-35’ler konusunda bu kadar gürültü koparılır mıydı?​” diye soruyor. Resmi rakamlara bakıldığında bile askeri sanayiden başta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı olmak üzere silah üreticileri kârlarına kâr katarken, büyüme masallarına rağmen milli gelirden emeğin payı düşüyor.

"BAĞIMSIZ ÜLKE F-16 PEŞİNDE KOŞAR MI?"

Sorularımızı yanıtlayan Doç. Dr. İsmet Akça, Türkiye’nin yerli üretim hedefiyle askeri sanayiye yatırımlarının 1980 sonrasında arttığına dikkat çekiyor. AKP’nin ise 2004 ve 2015 sonrasında askeri sanayide teşvikleri artırdığını belirten Akça, “Türkiye kara araçları, orta kademe diyebileceğimiz hücum botları vb. deniz araçları, havada ise İHA ve SİHA’lar gibi üretimlerde belirli bir kapasiteye ulaştı. Ancak yüksek teknolojili ürünler ve girdiler açısından Türkiye hala bağımlı bir ülke. Öyle olmasa F-16, F-35’ler konusunda bu kadar gürültü koparılır mıydı? Ambargolarla karşılaşınca, tank motoru söz konusu olduğunda veya SİHA’ların elektrik aksamları konusunda bu kadar sıkıntıya girmezdi. İthal edebileceği ülkeleri çeşitlendirmeye çalışmazdı. Dünyadaki askeri sanayi harcamalarının düzeyine bakıldığında Türkiye’nin öyle büyük güçler gibi bağımsızlığa erişmesi mümkün değil” diyor. Türkiye teknolojik ürünlerde ithalata bağımlı olduğunu anlatan Akça, otomotiv sektöründe dahi böyle bir durum olduğuna dikkat çekerek, “Küresel şirketler ülkemizi yatırım üssü olarak kullanıyor. Daha otomotivde böyleyken, askeri sanayide bağımsızlık için daha yüksek teknoloji gerekiyor” diyor.

Artan askeri yatırımlar, bunun karşısında eğitim ve sağlık gibi en önemli kamusal harcamalardaki düşüşe ilişkin tartışmaları da beraberinde getiriyor. Askeri harcamaların bütçe içi (savunma bakanlığı gibi) bir de bütçe dışı yanı bulunduğunu belirten Akça, şöyle devam ediyor: “SIPRI, NATO, Dünya Bankası verileri, tam olarak verilmese de Savunma Bakanlığının verilerine bakıldığında Türkiye’de askeri sanayi harcamalar ciddi anlamda artıyor. Bazı ekonomistler askeri harcamalar artarken, örneğin eğitim ve sağlık harcamalarının düştüğünü söylüyor. Oysa bazen düşmeyebilir. O nedenle bu karşılaşmayla yetinmek, bütün hikayeyi anlatmaya yetmiyor”

savunma harcamaları

Grafik: Evrensel

HALKIN DEĞİL SERMAYENİN YARARINA YATIRIMLAR

Akça, artan askeri harcamaların kimin cebinden çıktığı ve kimlerin çıkarına hizmet ettiğine odaklanmak gerektiğini söylüyor: “Birinci, burada bir tercih yapıyorsunuz, halktan topladığınız gelirleri silaha harcıyorsunuz. Yani en geniş halk kesimlerinin faydalanacağı eğitim, sağlık, sosyal politikalara mı yoksa istihdam yaratma kapasitesi de kısıtlı ama sermayenin bazı kesimlerinin kâr sağlayacağı alana yatırım yapıyorsunuz.

İkinci, bu harcamaların kaynağı bizlerden toplanan vergiler. En çok da dolaylı vergiler. Milyonlarca kişinin temel yaşam giderlerinden toplanan vergiler ile sermayeden daha çok ücretli emekçilerin gelirlerinden toplanan doğrudan vergilerle askeri sanayi finanse ediliyor.”

"PROPAGANDAYLA ÜZERİNİ ÖRTMEYE ÇALIŞIYORLAR"

İktidarın askeri yatırımları “ulusal başarı” hikayesi olarak sunmasını eleştiren Akça, “Büyüyen uçak ve gemi üreten bir ülke gibi sunarak siyasal bir reklam malzemesi yapılıyor. Öte yandan bunu dış politikada iktidarın zemin kazanmasında araç haline getiriyorlar. Bu siyasi propaganda, askeri sanayiye ayrılan kaynakların toplumun dar bir kesimine fayda sağladığı gerçeğinin üzerini örtmeyi amaçlıyor” diyor.

10 LİRADAN BİRİ SİLAHA

TÜİK’in rakamları savaşa harcanan yatırımlar ile artan yoksulluğu gözler önüne seriyor. 2024 yılında Savunma Sanayii Destekleme Fonu için ayrılan kaynak da dahil edildiğinde savunma ve güvenlik sektörü için bu yıl 1 trilyon 133.5 milyar lira ödenek tahsis edilecek. Bu 2023’e göre yüzde 250 oranında artış anlamına geliyor. Böylece 11 trilyon 89 milyar lira olan 2024 yılı toplam bütçe giderlerinin yaklaşık 10’da biri savunma sanayisine ayrıldı.

MİLYARLAR CEBE, VATAN-MİLLET ŞİİRİ HALKA

SIPRI verilerine göre Türkiye silah satışını yüzde 100’den fazla artırarak dünyanın 11. silah ihracatçısı konumuna geldi. En fazla silah yüzde 15 ile Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE), yüzde 13 ile Katar’a ve yüzde 11 ile Pakistan’a satıldı. Seçim meydanlarında “gurur kaynağı” diye gösterilen savunma sanayinde en çok kazanan ise 2023’te 1 milyar 766 milyon dolar ihracatla Baykar ve sonrasında TUSAŞ ve MKE oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar, artan kârlarını “Haykırdı, ak tolgalı beylerbeyi ‘İlerle!” dizeleriyle kutladı.

10 YILDA EMEĞİN PAYI DÜŞTÜ

Askeri sanayi yatırımlar ne işsizliğe ne de yoksulluğa çare oldu. Her yıl eğitim ve sağlık hizmetlerine yönelik doğrudan yatırımlar azalırken, milli gelirden emeğin aldığı pay düşüyor. Milli gelirden emeğin aldığı pay 2013 yılında yüzde 31.7’den 2023’ün son çeyreğinde yüzde 29.7’ye indi.

Evrensel'i Takip Et