18 Mart 2024 08:18
/
Güncelleme: 08:21

Kampüs kapıları öğrenciye değil sermayeye açılıyor

Kariyer Fuarı’nda öğrencilerin mi sermayedarların mı öncelikli olduğu sorusunun cevabı, üniversite bütçesinin büyük bir kısmının fuara ayrılmasından belli oluyor.

Kampüs kapıları öğrenciye değil sermayeye açılıyor

Fotoğraf: Unsplash

Doğa BAYBUĞA

Hacettepe Üniversitesi

Hacettepe rektörlüğü için yılın “o” zamanları geldi. En az 3 ay önceden hazırlıklarına ve tanıtımlarına başladıkları, flamalarla okulun girişinden itibaren bütün kampüsü kapladıkları, öğrencilere 3-4 maille çağrı yaptıkları Hacettepe Üniversitesi Kariyer Fuarı... Birçok öğrenci için ilk senelerinde merak ettikleri için gittikleri ancak ikinci sınıftan sonra ancak ücretsiz defter, kalem, çanta almak için gittikleri geleneksel bir Hacettepe-Sermaye ortaklığı organizasyonu. Aslında durumun trajikomikliği de buralardan başlıyor. 170’ten fazla firmanın katıldığı bu fuara öğrencilerin ücretsiz ürün almak veya ücretsiz yemek yemek için gitmesi aradaki tezatlığı bizlere gösteriyor. Sözüm ona birçok öğrenci için staj imkânı sundukları iddiasıyla gelen sermayedarlar günün sonunda kendilerine potansiyel ucuz iş gücü ararken birçok 1. ve 2. sınıf öğrencesine henüz stajyer olacak durumda olmadıkları için alanları hakkında bilgi bile verilmediği oluyor.

KARİYER FUARI KİME HİZMET EDİYOR?

Kariyer Fuarı her sene okulu işgal ederek çokça gösterişli, inanılmaz bütçe ve emek gerektiren şekilde örgütleniyor. Fuarın bu sene ki konsepti 7-8 Mart tarihinde yapıldığı için “Lider Kadınlar”. Aslında yine 8 Mart’ın takvimselliğine sığınarak, kadınların Türkiye’deki iktisadi ve sosyal konumuyla uzaktan yakından alakası olmayan, gerçeklikten uzak bir dizi hikâyelerin konu edinildiği 2 gün geçirilecek. Bunun arka planında öğrencilerin en çok tepkisini çeken şey bu tarihlerde okulda öğrencilerin stant açmasına, toplulukların etkinlik yapmasına, kısacası resmi izin gerektiren hiçbir faaliyete izin verilmeyeceğiydi.

Bizler 8 Mart’a giderken dövizlerimizi yazmak taleplerimizi söylemek için boş bir sınıfı bile kullanamazken okulun bir ucunda “Lider Kadınlar” temalı bir dizi sunu sergileniyordu. Topluluklara ve akabinde öğrencilere yapılan bu yasaklama, rektörlüğün fuarın daha güçlü geçmesi için uyguladığı bir politikaydı. HÜKÇAT’ın (Hacettepe Üniversitesi Kadın Çalışmaları Topluluğu) HÜTSAM (Hacettepe Üniversitesi Tıpta Ses Topluluğu) ile beraber 8 Mart için vereceği dayanışma konseri rektörlüğün 7 Mart’ta hiçbir etkinliğe izin vermedikleri gerekçesiyle yapılamadı. Sene başında okuldaki gerici gruplar tarafından tehdide maruz kalan kadın arkadaşımıza bu olayı duyurduğu için kınama cezası verilirken 8 Mart’ta kadına verdikleri değeri göstermek için seminerler yapmaları da tezatlıkların başında geliyor. Kariyer Fuarı’ndan kaynaklanan bu yasaklamalar okulda öğrencilerin mi yoksa sermayedarların mı öncelikli olduğu sorusunu da bizlere sorduruyor. Bu sorunun cevabı her sene üniversite bütçesinden yüklü bir miktarın kariyer fuarına ayrılmasından ve topluluklara hakları olan etkinlik izinlerinin ve topluluk paralarının verilmemesinden de açıkça belli oluyor.

“BİR GÜN SİZ DE ÇOK ÇALIŞIRSANIZ BU KÜRSÜLERDE OLABİLİRSİNİZ”

Henüz geçen dönem 3 arkadaşımızın intihar etmesi sonucu birçok öğrencinin ortak talebi olan ücretsiz psikolojik destek birimleri için hiçbir çalışma yürütülmezken veya semt servisleri ihalede uzlaşmaya gidilemediği için kaldırılırken, aynı sebeplerle fakülte kantinlerimiz yerine otomatlar konulurken üniversitemizin sermayedarlara açılması atanmış rektörlüğün bu üniversiteyi yönetirken hangi değerlere bağlı kaldığını da yine bizlere gösteriyor. Okulda yaşanan intihar vakalarından sonra yurtlarda merdiven boşluklarına ip çekerek fuzuli bir önlemin yeterli olacağını düşünen rektörlük, kariyer fuarlarında konuşma yapan patronlarla okulumuzun ne kadar çok imkana sahip olduğu konusunda konuşmalar yaparak “Bir gün siz de çok çalışırsanız bu kürsülerde olabilirsiniz” mesajını öğrenciye vermekten geri durmuyor.

YÖK’ün çıkarttığı ve desteklediği kararlarla beraber uzun yıllardır üniversitelerimiz piyasalar için çalışan, bilimsellikten uzak, niteliksiz bir eğitime tabii tutulduğumuz yerler hâline gelmekte. Bugün tek adam iktidarının bir uzantısı olarak hareket eden rektörlükler, bir taraftan üniversiteler halka açılırken diğer yandan halk için değil sermaye için bilim yapan, patronların ihtiyaçlarını karşılayan “kariyerler” inşa etme çabasındalar. Üniversitelerimizin içinde yer alan teknokentler, derslerden çıkarılarak zorla götürüldüğümüz konferanslar, kendi yeteneklerimize ve isteklerimiz doğrultusunda yapmak istediğimiz her faaliyete bir şekilde engel olunması gibi sorunlar sadece üniversitelerimizin niteliğini düşürmekle kalmıyor bir yandan da üniversiteyi sermayeye bağımlı bir hâle getiriyor.

Biz öğrenciler bugün özerk demokratik üniversite talebimizden vazgeçmiyorken aslında tam olarak bu yaptırımların karşısında duruyoruz. Bugün geldiğimiz son noktada akademinin bilimselliği ve özerkliğinin korunması biz üniversiteli gençliğin en aciliyetli ihtiyacı olarak önümüzde duruyor. Üniversitelerimizin toplum için bilim ürettiği, öğrencilerin staj için kapı kapı gezmedikleri ve sermayedarların eğitimimizin bir ortağı olamayacağı üniversiteleri var etmek ancak biz öğrencilerin birliğinden geçiyor. Kapitalizmin emeğimizi ve eğitim hakkımızı sömürdüğü, eğitimden toplumsal yaşantıya bizi kıskaca aldığı ve bireysel kurtuluşun önemini vurgulayarak aslında bizi yalnızlaştırdığı bir üniversite hayatına mecbur kalmak yerine kendi karar mekanizmalarımızı kurarak alacağımız eğitim müfredatının içeriğinden yemekhane menülerimizin belirlenmesine kadar her aşamada söz hakkına sahip olabiliriz. Yarınlarımızı sermayedarlar için değil halkımız ve kendimiz için beraber yaratmak için mücadeleye devam etmeli ve yan yana durmalıyız. Ancak o zaman gücümüzün farkına varabilir, geleceğin değiştiricileri olabiliriz.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

‘Tüm gruplar silah bıraksın, PKK kendini feshetsin’

‘Tüm gruplar silah bıraksın, PKK kendini feshetsin’

PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın, bir süredir beklenen mesajı, DEM Parti İmralı heyeti aracılığıyla duyuruldu. Öcalan, “Tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir” çağrısı yaptı. Açıklamada Suriye’deki Kürtlerin siyasi ve askeri durumuyla ilgili bir ifade yer almadı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
CHP'li belediyelere silkeleme ve sabah dörtte operasyonlar yapılırken AKP'li Sincan Belediyesine Cumhurbaşkanlığı bütçesinden 30 milyonluk bağış yapıldığı iddia edildi.

Evrensel'i Takip Et