Beyin-bilgisayar arayüzü
Bilimin nereye gittiğini anlamak, karmaşık sosyoekonomik çıkarımlarla boğuşmayı gerektirir. Nörobilimin revaçta olduğunu fark eden Musk, kârına kâr katmak için mi Neuralink deneyi yapmaktadır?
Elon Musk | Fotoğraf: Daniel Oberhaus/Flickr (CC BY 2.0)
20 Şubat günü ünlü iş insanı ve milyarder Elon Musk, Neuralink şirketinin ilk insan hastasının bir bilgisayar faresini yalnızca düşünerek oynattığını X hesabında açıkladı. Bu çalışma daha önce makaklar (bir tür primat) üzerinde yürütülmüştü. İlk insan hastasının hızlıca iyileştiğini açıklayan Musk ve dolayısıyla araştırma da nörobilim dünyasının ilgisini topladı. Neuralink’in bu araştırması beyin-bilgisayar arayüzü (brain-computer-interface) üzerine yapılan ilk çalışma değil. Geçtiğimiz senelerde de beyin ile bilgisayar arasında ilişkiler kurmayı hedefleyen birçok araştırma/deney yapıldı. Ancak bu çalışma bilim dünyasında ve bilime ilgi duyan kesimlerde beyin ve bilgisayar arasındaki ilişkiye, bilimin nereye gittiğine, Elon Musk gibi iş insanlarının bilim dünyasındaki rolüne ve bilim insanlarının dünyadaki rolüne dair soruları uyandırdı.
BEYİN-BİLGİSAYAR ARAYÜZÜ NEDİR?
Beyin-bilgisayar arayüzü, beynin elektriksel aktivitesi ile dış bir alıcı arasında doğrudan iletişimi sağlayan cihazlara denir. Bu cihazları bir çeşit mikrofon gibi düşünebiliriz, ancak cihazların ses yerine elektrokimyasal sinyalleri dinlediğini düşünmek gerekir. Bu teknolojinin, ileride insanların farklı motor ve nörolojik hastalıklarını iyileştirmesi için kullanılacağı iddia ediliyor. Özellikle Musk tarafından otizm, depresyon, şizofreni ve obezite gibi yaygın hastalık ve sendromların tedavi edilmesinde işe yaracağı söyleniyor. Ancak şu ana kadarki araştırmalar bunu tahmin edebileceğimiz düzeyde değil.
Peki gerçekten 5 kuruş büyüklüğündeki bir çip dünyadaki yaygın hastalıklardan bazılarını iyileştirebilir mi? Musk bu soruya “evet” diye cevap verse de henüz birçok bilim insanı bu konuda kararsız. Özellikle Neuralink’in deneylerinin sorgulanacak çok fazla yanının olması bu soruya verilecek cevapları endişe verici hale getiriyor. İnsan deneğinden önce makaklar üzerinde deney yapan şirket, 23 makaktan 15’inin ölüm haberiyle sarsılmıştı. Bu ölümlerin deney yüzünden değil de hayvanların yaşları ve hayat koşulları gibi farklı sebeplerle gerçekleştiğini açıklayan şirket, ABD tarafından kısa bir soruşturma geçirdikten sonra deneylerine geri dönmüştü. 2022’nin başında insan denek kullanımı için FDA’dan (Food and Drug Administration) izin isteyen şirket ilk önce reddedilmişti. Ancak 2023 Mayıs’ta ikinci izinleri kabul edildi ve aynı yılın eylül ayında ilk insan deneğin beynine çip yerleştirme işlemi robotlar tarafından uygulanan cerrahi bir operasyonla gerçekleştirildi. Geçtiğimiz birkaç haftada ise FDA müfettişleri Neuralink’in son çalışmalarında şirketin kendi kontrol uzmanlarının imzalaması gereken belgelerin imzalı olmadığını fark etti.
Tüm bunlarla beraber bu araştırmaların neredeyse hiçbiri bilimsel makaleler şeklinde yayımlanmıyor, gerçekleşen deneylerin güncel haberleri X üzerinden açıklanıyor. Aynı zamanda Musk, şirketin işleyişi ve çalışmaları hakkında herhangi bir detayı halka açıklamayı reddediyor. Bu da deneylerin bilimselliği hakkında soru işaretleri oluşturuyor.
BİLİM NEREYE GİDİYOR?
Bu tür araştırmalar; insan-bilgisayarlar arasındaki ilişki, yapay zeka, robotlar, cyborglar gibi farklı noktalarda “komplo teorileri” olarak adlandırılabilecek birçok düşünceye yol açıyor. İnsanlar gelecekte yarı insan yarı robot mu olacak, robotlar dünyayı ele mi geçirecek, yapay zeka bizleri işsiz mi bırakacak, teknoloji hayatımızın odak noktası mı olacak?
Bu noktada şunu sorgulamak gerekiyor: Neuralink gerçekten sentetik bir kola sahip bireye yardım etmek için mi Beyin Bilgisayar Arayüzü deneyi yapmaktadır yoksa nörobilimin revaçta olduğunu fark eden Musk, bunu kârına kâr katmak için mi kullanmaktadır? Bilimin nereye gittiğini anlamak, karmaşık sosyo-ekonomik çıkarımlarla boğuşmayı gerektirir. Bu, gelişen teknolojilerin yalnızca teknik yeteneklerini değil, aynı zamanda bunların bir bütün olarak toplum üzerindeki etkilerini de dikkate almayı gerektirir.
Tabii ki toplum için üretilen bir bilim anlayışında da beyin ile bilgisayarlar arasında ilişkiler kurulup, teknoloji geliştirilebilir. Ancak bu, milyonlarca dolara sahip olabilen yalnızca belli bir kesimin elinde biriken bir bilgiye dönüşünce ne bilim ne de teknoloji toplumun yararını önceleyerek gelişebilir. Bu durum bilimin ve teknolojinin gelişimini kâr amacı ile sınırlar. Gerçek bir çığır açıcılık ancak bilimin yalnızca belli bir zümrenin elinde biriken bir bilgi birikimine değil, toplum ve insanlığın yararı için toplumsallaşan bir bilgi birikimine dönüşmesiyle mümkün olabilecektir.
BİLİM İNSANLARI TARAFSIZ KALMALI MIDIR?
Peki bilim insanları bu veya herhangi bir deneyi incelerken tarafsız kalabilir mi? Deney bütçesini sağlayan Musk’tan deneyleri ayırmak ne kadar mümkün? Ne yazık ki kapitalizm altında bilim insanları, şirketler tarafından kurumsal çıkar ve kâr hırsının bir aracı olarak kullanılmaktadır. Ayrıca Musk gibi iş adamları çalıştırdıkları bilim insanları ve mühendislerin emeğini sömürürken, başarılar sadece kendisine atfetilmektedir.
Yukarıda tartıştığımız gibi bugünün koşullarında bilim ve teknoloji de toplumsal çıkarları ve yararları gözetmek amacıyla değil, kapitalistlerin çıkarlarını gözetmek amacıyla kullanılır. Bilim insanları da ancak tüm bu koşulları gözeterek tartışmalar yürütebilir, “bilimsel” bir bakış açısına sahip olabilir.
KAYNAKÇA
*https://www.reuters.com/technology/neuralink-implants-brain-chip-first-human-musk-says-2024-01-29/**https://builtin.com/hardware/brain-computer-interface-bci
***https://edition.cnn.com/2022/02/17/business/elon-musk-neuralink-animal-cruelty-intl-scli/index.html