21 Mart 2024 04:27

Bugün, Irkçılık ve Ayrımcılıkla Mücadele Günü | Mülteciler yerel seçimlerin neresinde?

Mülteciliği ortadan kaldıracak politikalar üretmek merkezi iktidarın işi olsa da yerellerden bu politikaları hayata geçirmeye zorlayacak mücadeleler geliştirilebilir.

Fotoğraf: Çanakkale İl Jandarma Komutanlığı

Paylaş

Hilmi MIYNAT
Denizli

Yerel seçimlerin yapılmasına az kaldı. Kimi partiler ‘projeler’ açıklıyor, sözler veriyor. Kimi söylemler 1 puan da olsa oy artırmak için üretiliyor. Yerel seçimlerde mülteciler de yer yer üretilen söylemlerde yer alıyor. ‘Nasıl bir belediye ve yerel yönetim’ sorusuna yanıt aranması gerekirken, belediyelerin yetki alanı olmamasına rağmen bir ‘Geri göndereceğiz’ ezberi aynı çevrelerce yeniden üretiliyor.

Hatırlayalım, Zafer Partili Hande Karacasu, İstanbul Fatih’te ‘külhanbeyi’ edasıyla girdiği dükkanda ‘Mültecileri geri gönderme’ sözü verdi. Çektiği ikinci videosunda da dükkan sahibinin vatandaşlık alan Suriyeli olduğunu bildiği için garip tavırlar sergilediğini dile getirdi. Ümit Özdağ ve partisi genel seçim kampanyasının aynısını yürütmeyi sürdürüyor. Bir yandan AKP’ye karşı tutum alsa da öte yandan dünyada yükselen aşırı sağ ve göçmen karşıtı furyada sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda yer alıyor: “Düşmanlaştır ve yönet!”

Bunun en bariz örneğini Lezita Fabrikasında hakları için direnen ve grevde olan işçilerin grevini kırmak için Hindistan’dan işçilerin işe alınmasında gördük. Bu meselenin de iki yönü vardı; 1- Sermaye hâlâ ucuz ve güvencesiz iş gücü olarak göçmen işçi ithal etmeye devam edecek ve hatta artıracak. 2- Göçmen işçilerin grev kırıcı pozisyonuna düşmesi çok anlaşılır bir biçimde sınıf arasında kutuplaşmanın ötesinde düşmanlaşmaya neden olacak, örgütlenmenin önüne set çekecek.

Ümit Özdağ yine süreci kendi propagandasına alet etti. “Türk işçinin hakkını yediler, Hindistan’dan işçi getirdiler” dedi. Aylardır bu memlekette farklı işçi direnişlerine şahit olduk. Özdağ nedense(!) sadece bu noktada “işçileri” düşünür oldu.

Zafer Partisinin yanı sıra CHP’nin de mülteciler üzerinden sürdürdüğü bir seçim sürecine şahit oluyoruz. Bir diğer yanıyla İBB aday adayı olup adaylığı kabul edilmeyen AKP Eski Milletvekili Metin Külünk örneğinde olduğu gibi, mülteciler meselesi karşı propaganda malzemesi olarak da ele alınıyor. Külünk, ‘Geri kabul anlaşması iptal edilmeli’ paylaşımı yaparak doğru bir talebi kişisel çıkarlarıyla ters düşen bir süreçte dile getirdi. Keza küçük çocukları mülteci diye torbalamak, Denizli’de mülteci karşıtı oturma eylemi yapmak, CHP’nin sürdürdüğü politikanın sahadan örnekleri.

BELEDİYELER NE YAPABİLİR?

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Avrupa’da geçici koruma rejimi örnekleri başlıklı araştırma raporu yayımlamıştı. ’90’lı yıllarda Almanya, İsveç, Hollanda örnekleri üzerinden mültecilere yönelik uygulamaların incelendiği raporda Hollanda’nın sosyal güvenlik sistemi, geliri bulunan veya bulunmayan bütün vatandaşları kapsayan milli sigorta ve vatandaşların gelirine dayalı sigorta sistemlerinin bir arada yürütülmesine dayandığı ifade edilerek mültecilerin de sağlık sisteminden ücretsiz yararlandığı belirtiliyor. Ayrıca, çalışma izni şartı aranmaksızın mültecilere çalışma ve dükkan açma hakkının tanındığı ifade ediliyor.

Yerel yönetimlerde mülteciler üzerine faaliyet sorulunca ilk akla gelen İzmir ve Esenyurt Belediyelerinin Kent Konseylerinde Göç ve Mülteci Çalışma Grubu bulunması oluyor. AB fonlarıyla yürütülen projeler de var başka belediyelerde. Örneğin Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi komisyonlarında veya Kent Konseyinde mültecilerle ilgili bir çalışma grubu olmamasına karşın kadın çalışmaları başlığı altında Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu ile mülteci kadın ve gençlerin desteklenmesi projesi başlatılmış ve 3 bin kadının yararlanması hedeflenmiş. Süreli fonlarla bir süre mültecilerle temas ediliyor ancak fonun suyunu çekmesiyle projelerden geriye kalan mülteci yaşamlar oluyor.

MÜLTECİLER BELEDİYE KANUNU’NDA VAR AMA YOK!

Ne 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ne de 5393 sayılı Belediye Kanunu’nda mülteciler ibaresi geçiyor. Ancak 5393 sayılı Belediye Kanunu’nda Hemşehri Hukuku başlığı altındaki madde 13, mültecilere yerel yönetimlerden yararlanma hakkını tanıyabilecek bir ihtimal barındırıyor. Madde 13’te yer alan, “Herkes ikamet ettiği beldenin hemşehrisidir. Hemşehrilerin, belediye karar ve hizmetlerine katılma, belediye faaliyetleri hakkında bilgilenme ve belediye idaresinin yardımlarından yararlanma hakları vardır. Yardımların insan onurunu zedelemeyecek koşullarda sunulması zorunludur” ifadesi o bölgede ikamet eden herkese hak tanısa da bunu masaya yatırdığınızca “Herkesin hakkı ancak mülteciler hariç” gibi zorlama bir yanıt da alabilmek mümkün.

MÜLTECİLERLE BİRLİKTE SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR YAŞAM

Irkçılık ve Ayrımcılıkla Mücadele Günü vesilesiyle tekrarlayalım; mülteciliği ortadan kaldıracak politikalar üretmek, Geri Kabul Anlaşması’nı iptal etmek merkezi iktidarın işi olsa da yerellerden bu politikaları hayata geçirmeye zorlayacak mücadeleler geliştirilebilir. Karşılıklı entegrasyona ilişkin belediye mmeclisleri, kent konseyleri daha etkin komisyon ve çalışma grupları ile konuyu sorun olmaktan çıkaracak adımlar atabilir.

ÖNCEKİ HABER

Bir ihtimal daha var o da ölmek mi dersin

SONRAKİ HABER

Propaganda serbestliği ve bazı seçim yasakları başladı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa