Bir Atölye İzlencesi: Yerel Seçimlerde Liseliler Nasıl Bir Konumda?
Atölyede insanların bir kaçış yolu aradığı CHP ve türevi partilerin de bizim çıkarlarımızı temsil etmediği, aslında kendi kârlarını düşündüklerini tartıştığımız kısımlar ilgi çekiciydi.
Fotoğraf: DHA
Anıl KARAHAN
Ankara
Ben Anıl, Emek Partisi’nin Çankaya Belediye Meclisi adayıyım. 31 Mart yerel seçimleri yaklaşıyor, bu süreçte biz de Çankaya’daki genç arkadaşlarımızla buluştuk. Hem bir aday olarak hem de bir genç olarak Emek Gençliği’nin düzenlemiş olduğu “Liseliler Tartışıyor: Nasıl Bir Yerel Yönetim?” atölyesinde öne çıkan noktaları siz Genç Hayat okurlarıyla da paylaşmak istedik. "Nasıl bir yerel yönetim istiyoruz?", "gençlerin dahil olduğu bir yönetim mümkün mü?", "bugün ne gibi sorunlar yaşıyoruz?" ve "çözümler nerede?" gibi gündemleri tartıştık.
Liseli arkadaşların aldığı eğitimin niteliğinden laiklikten gittikçe uzaklaşan eğitime, açıklanan Orta Vadeli Program’ın önümüzdeki dönemde de biz gençlerin hayatını ekonomik açıdan ne kadar zorlayacağına, Ankara’da ücreti karşılanamadığı için kapatılan lise yemekhanelerinden faturası ödenmediği için soğukta ders işlemek zorunda kalan arkadaşlarımıza kadar birçok sorunla Ankaralı liseliler ve gençler olarak boğuşuyoruz. Kültür ve sanattan bahsetmeye çalıştığımızda ise arkadaşlarımızın tepkisi oldukça netti: tabii olması lazım ama temel insani ihtiyaçlarımızı bile gideremeyen bir durumdayken bizler için oldukça lüks bir yerde duruyorlar artık.
AMA "LİSELİLER OY KULLANMIYOR" DİYORLAR
Liseliler oy kullanamayacak olsa bile yerel yönetimlerin politikalarından nasıl etkilendiğini tartıştık uzun uzun. Ulaşım sorununu çözemeyen Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin yüzlerce arkadaşımızı kilometrelerce yürümek zorunda bırakması gibi birçok örnek tartışıldı atölyede. Aynı zamanda bugünkü belediyeciliğin bir “Rant Belediyeciliği” olduğu en çok tartıştığımız meselelerden birisi oldu. Mansur Yavaş’ın belediyelerin üstlenmesi gereken mezar kazma işini bile nasıl şirketlere sattığı bunun en çarpıcı örneklerinden birisi oldu. Aslında liselilerin oy kullanamasa bile yürütecek birçok mücadelesi olduğunu; bu mücadeleyi yürütebileceğimiz karar mekanizmalarını inşa etmek gerektiğini tartıştık bol bol. Çünkü biliyorduk ki bugün muhalefet partileri de olsa iktidar partileri de olsa yerel yönetimlerde çıkarları gözetilen, bütçenin bizim özlemlerimiz ve ihtiyaçlarımız için harcanmadığı birçok örnekle birlikte gördük, kendi yaşamlarımızda şahitlik ettik. O yüzden karşımıza tek seçenek olarak mücadele etmek çıktığının altını çizdik.
Atölye katılımcılarından Emircan, tartışmalarımızı “Atölyede AKP dışında insanların başka bir kaçış yolu aradığı CHP ve türevi partilerin de bizim çıkarlarımızı temsil etmediği, aslında kendi kârlarını düşündüklerini tartıştığımız kısımlar ilgi çekici yönlerden birisiydi. Televizyonda olsun sokaklarda olsun sorunlarımızı daha iyi anlayabilecek ve birlikte çözümler bulabileceğimiz genç adayları daha çok görmek isteriz. Bu tür atölyelerinde daha geniş kapsamlı ve daha sık olmasını isterim.” şeklinde ifade etti. Diğer katılımcımız Hasan ise, “Öncelikle ilk atölye deneyimime göre gayet güzeldi geçirdiğim zamanın yeni şeyler öğrenerek geçmesi hoşuma gitti. Emek Partisi'nin ve Emek Gençliği’nin halkçı belediyecilik halk meclisi konuları ilgimi çekti çünkü biz gençlerin genel olarak belediyecilikten beklentisi bir konuda söz sahibi olmak. Liseli gençliğin önemli bir yere sahip olduğunu düşünüyorum çünkü çoğu konuda gördüğümüz eğitim sayesinde de bir bilgi birikimimiz var. Aynı zamanda bu sorunları yaşayan bizleriz bu yüzden de sorunlarımızın çözümleri de bizlerle karar verilmesi gereken konulardır. Genç adayların olması bizim açımızdan daha iyi çünkü atalarımızın da dediği gibi "Hekimden sorma çekenden sor" bizi en iyi genç adaylarımız temsil eder.”
GENÇLER YÖNETİME NASIL KATILABİLİR
Atölye boyunca halkçı bir belediye ve “Halk Meclisleri” nasıl mümkün oluru tartıştık. Elbette başlangıçta uzak fikirler gibi gelse de tartıştıkça mümkün olduğunu gördük. Bugüne kadar elde ettiğimiz kazanımların her birinin başlangıçta uzak gibi olsa da aslında mücadele edince istediklerimizi elde edebildiğimizi tartıştık. Emekçilerin oy kullanma hakkına sahip olması bile tarihsel bir mücadele ve kazanımın sonucu değil miydi ki zaten? Sorunlarımızın çözümlerinin bizde yattığı bu yüzden kalıcılaştırılması gerekilen birçok karar mekanizmasının bizlerle birlikte kurulmasının yollarını tartıştık. Bu sokak, mahalle, semt, okul, sınıf gibi birçok birimde kurulabilecek mekanizmalarla yaşamlarımızın sözünü kendimiz söyleyebiliriz noktasında ortaklaştık. Her ne kadar bir avuç insanız iyi güzel diyoruz ama arkadaşlarımızı nasıl ikna edeceğiz söylemine en iyi cevap atölye katılımcılarından geldi: Sıra arkadaşlarımıza, mahalle arkadaşlarımıza anlatarak; taleplerimiz için irili ufaklı bir araya gelerek büyüyeceğiz. Çünkü bu sorunları yaşayan üç beş genç değil milyonlarız. Değiştirme gücüne sahip olan özneler biziz, oldu.
Atölyemizin sonunda ise birçok sorunla birlikte Çankaya gençliğinin en yakıcı sorunlarının ekonomik zorluklarla ulaşım sorunu olduğunu konuştuk. Bunlar için nasıl bir araya gelebilirizin yollarını tartıştık. Emek Partisi’nin genç adaylarının ise bugün bunları tartışmamızın ve kendi mekanizmalarımızı kurmanın bir iddiası olarak; ülkemizdeki gençlerin içerisinde bulunduğu umutsuzluğa karşı başka bir seçenek var demek için bu yola çıktıklarını söyledik. Seçimler yalnızca oy kullanıp kenara çekildiğimiz alanlar değil aynı zamanda bir mücadele alanıdır diyerek Emek Partisi’nin emekçi/işçi, genç ve kadın adaylarını desteklemeye; mücadelemizi büyütmek ve taleplerimizin etrafında birleşebilmek için Emek Gençliği saflarına davet ettik.