Vergi nedir?
Gelir vergisi, katma değer vergisi, özel tüketim vergisi... İşçi ücretlerinden temel tüketim maddelerine kadar vergi kesintileri hayatımızın her alanında.
Fotoğraf: Evrensel | Illustrasyon: Freepik Kolaj: Evrensel
Sinan CEVİZ
İstanbul
Bu soruya başlı başına bir makalede yanıt vermek gerekir. Ancak kapitalist sistemde ve ülkemizde uygulanan hali ile vergiyi, devletin kamu faaliyetlerini sürdürmek için karşılıksız olarak elde ettiği gelir diye tarif edebiliriz. Ülkemizde vergi devlet gelirlerinde ana kalemi oluşturmaktadır. Genel bütçe gelirlerinin yüzde 90’ı vergilerden karşılanmaktadır. Bu yazıda kimi soruları cevaplayarak ücretlileri ilgilendiren temel vergi kalemlerini ele alacağız...
Gelir vergisi nedir?
Gelir üzerinden ödenen dolaysız vergi türüdür. İşçilerin aldıkları ücretlerde gelir vergisi kesintisi uygulanmaktadır. Gelir vergisi dilimlere bölünmüştür. Bir işçi yılın ilk ayından itibaren yüzde 15’lik vergi dilimine girer. Yılın ilk ayından itibaren olmak üzere aldığı brüt ücretlerin (aylık) toplamı 110 bin lirayı bulduğunda yüzde 20’lik dilim, 230 bin lirayı bulduğunda yüzde 27’lik dilim, 870 bin lirayı bulduğunda yüzde 35’lik dilim, işçi için imkansız olsa da 3 milyon ve üstünü bulduğunda yüzde 40’lık dilim başlar. Bu yüzdelikler, daha ücretini almadan işçiden kesilecek vergi oranlarını ifade eder.
Bir işçinin ücretinden yılın başından sonuna kadar ne kadar gelir vergi kesilir?
Brüt 25 bin lira ücret alan bir işçiyi düşünelim. 3 bin 500 lira SSK işçi payı, 250 lira İşsizlik Sigortası Fonu ve 189.75 lira damga vergisi kesintisi uygulanır. Gelir vergisi kesintisi ise aşağıdaki gibidir. (Burada asgari ücretin ve ücretlerin asgari ücret kadarının gelir vergisi ve damga vergisi dışında tutulduğunu hatırlatalım. Buna göre 2024 yılının toplamında asgari ücretten kesilmeyen vergi miktarı 37 bin 126.92 lira yapıyor.)
Servet vergisi nedir?
Servet vergisi vergi mükellefinin belirli bir serveti üzerinden uygulanan vergi türüdür. Tanım böyle yapılınca yatları-katları olanların, fabrikatörlerin, holding sahiplerinin servetlerinden doğrudan vergi alındığı sanılabilir. Ancak ne yazık ki ülkemizde gerçek böyle değil. 29 Ocak 2024 tarihini taşıyan verilere göre Türkiye’de en zengin yüzde 20’lik kesim toplam gelirin yüzde 49.8’ine, en yoksul yüzde 20’lik kesim ise yüzde 5.9’una sahip. Bu tabloda emekçiler ödedikleri vergilerden muaf tutulmazken, patronlar için sürekli vergi affı çıkarılması da ülkenin gerçeklerinden biri.
Dolaylı vergi nedir?
Dolaylı vergi, emekçilerin günlük yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamak için yaptığı her harcamadan vergi alınmasıdır. Genelde KDV ve ÖTV olarak bilinen bu alan “çöp vergisi, gürültü vergisi, çevre vergisi” gibi birçok başlıkla genişleyebilir.
İçilen bir bardak sudan, ısınmak için kullanılan doğal gazdan, alınan ekmekten, çocuklara alınan sütten, hastayken alınan ilaçtan, geçilen otoyol ve köprülerden... Kısacası emekçinin yaşamını sürdürmek için attığı her adımdan vergi alınır.
Türkiye’de dolaylı vergiler toplam vergi gelirlerinin yüzde 70’ini, gelir vergisi ise yüzde 30’unu oluşturuyor. Ekonomik İşbirliği Kalkınma Örgütü (OECD) ülkelerinde ise dolaylı vergiler vergi gelirlerinin yüzde 30’u civarında.
Dolaylı vergilerde ÖTV ise bir hayli ilginç! Zira evimizde kullandığımız doğal gazda, buzdolabı, çamaşır makinesi gibi temel ev araçlarında, televizyon ve cep telefonlarında ÖTV bulunurken; yat, pırlanta gibi lüks tüketim mallarında ise ÖTV uygulanmaz.
Vergide adalet nedir, sağlanabilir mi?
Vergide adalet denilen az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmasıdır. Dolaylı vergilerin düşürülmesi, temel tüketim mallarına, barınma, ısınma gibi temel ihtiyaçlara vergi uygulanmaması gerekir. Vergide adalet mümkündür ancak bunun için ‘adaletli’ bir yönetim sisteminin hakim olması gerekir. Tabii tüm kazanımlar gibi vergide adalet talebi de ancak işçi sınıfının mücadelesinin seyrine bağlıdır. Bu çarpık sistemde işçi sınıfının örgütlenmesi bu bakımdan hayati önemdedir.