25 Mart 2024 05:05
/
Güncelleme: 27 Mart 2024 15:50

Yüksel Genç: İktidar Kürt siyasetinin etkisini kırma çabası içerisinde

Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi Koordinatörü Yüksel Genç HÜDA PAR’ın bölgedeki siyasetini değerlendirdi: “İktidar HÜDA PAR üzerinden Kürt siyasetinin etkisini kırma çabası içinde.”

Yüksel Genç: İktidar Kürt siyasetinin etkisini kırma çabası içerisinde

Fotoğraf: Dilan Temiz/Evrensel

Dilan TEMİZ
Diyarbakır

Yerel seçimlere sayılı günler kala bölge açısından kritik dengelerin olduğu, bazı meselelerin çokça tartışıldığı bir süreçten geçiyoruz. Genel seçimler sonrası Cumhur İttifakından 4 tane milletvekili çıkarabilen HÜDA PAR bölge açısından siyasetinde ve söylemlerinde çokça dikkat çekiyor ve tartışmalara konu oluyor. Bir taraftan Kürtlerin taleplerini sıkça dillendirmesi buraya dair alan açılması bir taraftan da seçim çalışmalarında düzenlediği mitingler ve söylemler, Filistin eylemlerinde dini yapılarla beraber düzenlediği eylemler dikkat çekiyor. Tüm bunların ne anlam ifade ettiğine ilişkin ve HÜDA PAR’ın bölgede ve yerel seçimlerdeki rolüne dair sorularımızı Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi Koordinatörü Yüksel Genç’e yönelttik.

"PARLATILMAYA VE YENİ ‘TEMSİL’ OLARAK GÖSTERİLMEYE ÇALIŞILIYOR"

Yerel seçimde bölge dışında da pek çok il ve ilçede aday gösteren HÜDA PAR için Süleyman Soylu, Mayıs 2023’te AKP ile HÜDA PAR ittifakını bir devlet projesi olarak değerlendirmiş, “Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve Türk siyasetinin en önemli adımı” olarak tanımlamıştı. AKP rejiminin önümüzdeki yıllar içinde bugün DEM’de temsil edilen siyasetin gücünü, etkinliğini zayıflatma projesi bugün yerel seçimde nasıl bir alanı kaplıyor?

İktidar uzun bir zamandır bölge siyasetinin, Kürt siyasetinin etkisini kırmaya bölmeye alternatifleştirmeye dönük ciddi çabalar içerisinde. Bu çabaları aslında 2016 sonrası yoğunlaştırdığını görüyoruz. Aslında bu devlet mekanizmasında ilk defa görülen bir şey değil. Geçmişte de hatırlayın sürekli Kürt hareketinin içerisinde alternatif liderler yaratma ya da bunu teşvik etme kamuoyunu yönlendirme, içeride sanki birbirine muhalif alternatif liderler varmış gibi davranma ve içten doğru aslında parçalayarak bir Türk-Kürt meselesini muhatapsızlaştırma hali vardı. Bu defa muhatapsızlaştırmayı DEM Parti’nin de içinde bulunduğu dönem açısından işi bir adım daha ileriye götürerek iktidar partisi, sadece Kürt hareketinin temsil olduğu alan içerisinde manipülasyonlarla alternatif liderler yaratma çabasıyla değil esas olarak alternatif siyasetler kurma, farklı siyasetler kurma yeni muhataplık alanları, çoklu muhataplık alanları oluşturarak bir süreç işletiyor. Ya da kendilerine daha yakın kendileriyle kan bağı olan mümkün değilse kontak kurabilecekleri pragmatizmde uzlaşabilecekleri muhataplık alanlarına dönük teşvik edici bir politika içerisinde. HÜDA PAR bu sürecin neresinde derseniz son yıllarda anlaşılıyor ki epey içinde, göbeğinde görünüyor. 2016 kayyum atamalarından bu yana yerelde HÜDA PAR ya da benzer biçimde dini örgütler ve yapılar kayyum belediyeleri tarafından ciddi anlamda desteklendiler. Alan açıldı, işlem hareketi kazandılar hatta maddi olarak manevi olarak da teşvik edildiler. Belediye kaynakları ya da belediyenin etkinlik alanını oluşturan kaynakların bir kısmının onlara aktarımı biçiminde süreçlerin olduğunu da gözlemliyoruz.

2023 milletvekili sürecinde de AKP’nin öncülüğündeki Cumhur İttifakı içerisinde biliyorsunuz yerelde oluşturulmaya çalışılan bu güç alanının merkezden Ankara’dan doğru da genişletilebilmesi amacını da içeren bir durum açığa çıktı. Cumhur İttifakı içerisinde HÜDA PAR’lı vekiller oluştu Mecliste. Şimdi sıra şuraya geldi kayyum eliyle yerelden desteklenen bu siyasi yapılar vb. siyasi yapıların Ankara merkez temsillerinin oluşması yetmez bir de yerel temsillerin oluşması gerekir. 

Tam da bu noktada kamuoyu uzun süre şunu bekledi AKP’nin güçlü olduğu kentlerde, ilçelerde, beldelerde en azından bir iki yerde HÜDA PAR’lı bir adayın AKP listelerinden gösterilmesi ya da AKP’li seçmenin HÜDA PAR’a yönlendirilerek HÜDA PAR listesinden seçilmesini sağlamak. Doğrusu AKP listelerinden HÜDA PAR göstermek AKP açısından risk olabilirdi kısmen ama öte yandan seçmen tabanını HÜDA PAR’a yönlendirmek de başka bir riski içeriyordu. Çünkü AKP, çok uzun süredir 2016’dan sonra parça parça ama 2018’den sonra çok daha yoğun bir biçimde bölgede Kürt seçmenini kaybetmeye başladı. Büyük oranda kararsız seçmenin önemli kısmını Kürtler oluşturuyor AKP’de. Tam da bu kadar hassas bir durumda bu seçmen skalasını daha çok kaybetmemek için dikkatli davranması gerekiyordu. HÜDA PAR’a bu seçmen tabanını yönlendirmesi kendisi için risk olurdu en nihayetinde AKP’ye oy veren Kürtlerin oy verme gerekçeleri muhtelif yani birkaç nedene dayanıyor. Ve aslında yekpare değiller taban olarak. Bu durumda kendi tabanını daha çok kaybetme, bunun süreçleşme riski vardı. Muhtemelen bu tip bir nedenle de olabilir. HÜDA PAR adaylarının şimdiye kadar AKP tarafından destekleneceği veya AKP’den doğru taban kaydırarak destekleneceğini anlatan herhangi bir gelişmeye tanık olmuş değiliz henüz.

Burada şu yapılıyor gibi görünüyor; HÜDA PAR halk içindeki meşruluk sorunlarını da aşabilmek, sahada yeniden eylem gücü olarak açığa çıkabilmek ve örgütlenme yapısı olarak gelişebilmek için hem yerel seçimlere hem Filistin davasında ortaya çıkan duruma dönük halkının ortak kaygısına hitap etmeye çalışıyor, kendi adıyla seçime girmesi de bununla ilgili.Eylem yaparken alabildiğine korunması ve geniş alan yaratılması da bununla ilgili. Kürt meselesini ilgilendiren söylemler kullanarak HÜDA PAR’ın Kürt meselesinin yeni temsil alanı olarak, muhatap olarak parlatılmaya, açığa çıkarılmaya çalışılıyor ama biliyorlar ki bunun ortaya çıkmasında esas güç kitlesel pozisyon yerel seçimler ya o kitlesel pozisyonun kurulmasına dair bir niyet var gibi görünüyor. Buraya gelmeden önce bunun yanında siyasi hareketi temsil eden yapılar ciddi anlamda maniple ediliyor ve bu manipülasyona ne yazık ki kimileri geliyor Kürt meselesi üzerinden Kürt seçmen çok güçlü manipüle ediliyor. Bir kısım sosyal medya üzerinden yürütülen belli ki planlı olduğunu düşündüren süreç için kendisine ne yazık ki kimileri geliyor. Kürt siyasal hareketinden partinin yapacağı şey taban örgütlenmesini güçlendirmek ve kendi taban konsolidasyonunu genişletebilecek biçimde yeniden sıkı tutmak olmalı.

"MEŞRULAŞTIRMAYA YÖNELİK BİR SÖYLEMİN TEMSİLLİĞİNİ YAPIYOR"

2023 genel seçim sürecinde de dile getirdikleri Kürtlüğe, ana dil hakkına, Kürtçe yer isimlerinin geri verilmesi gibi talepleri yerel seçim kampanyalarında da kullanan HÜDA PAR’ın bu propagandası Kürt muhafazakarları arasında nasıl karşılık buluyor?

HÜDA PAR’ın Kürt meselesine dair söylemleri ağırlıklı olarak özellikle ya da otonom talebi ile ilgili iktidar parlamentoya geçiş dönemindeki yaptığı konuşmalar bölgede dikkatle takip ediliyor. Bir kere şunun altını çizmek gerekiyor ağırlıklı bir kesim açısından HÜDA PAR hâlâ Hizbullah’ın bir temsilcisi olarak okunuyor.

HÜDA PAR’ın dolayısıyla bu söylemlerinde birkaç şeye dikkat çekmek gerekiyor. Bir; ne söylerse söylesin ’90’lardaki kanlı sürecin müsebbibi olarak görülüyor buraya doğru güçlü bir öz eleştiri onarıcı adalet süreci geliştirmeksizin yokmuş gibi davranırsa onun karşılığı zaten çok fazla olmayacaktır. İki; söylemleri Kürtlerin talepleriyle ortak bir biçimde devam eder Kürtlerin ana taleplerine yaklaşırsa kuşkusuz bunu cepheden çok da reddetmeyeceklerdir. Ama HÜDA PAR daha ziyade kendisi ile iktidarın Kürt meselesinde edindiği çerçevenin meşrulaştırılmasına dönük bir söylem içerisinde biliyorsunuz ana dil haktır derken aynı zamanda hakların verildiği iddiasında da bulunuyor. TRT 6’nın varlığı, birkaç saatlik ortaokul düzleminde seçmeli dersin varlığıyla. Bu da huzursuzluk yaratıyor. Kürt muhafazakarları HÜDA PAR’ın bu söylemleri nedeniyle HÜDA PAR’a mevcut aşamada yönelmiyorlar.

 Kürt muhafazakarlarının HÜDA PAR’la bağı öyle sanıldığı kadar güçlü bir bağ değil. Kürt muhafazakarların ağırlıklı temsil olduğu partilerden, DEM Parti, AKP ve son dönemde de Yeniden Refah buna aday gibi görünüyor, HÜDA PAR bu sıralamada ancak 4. sırada yer alabilir. Henüz Kürt muhafazakarlarını etrafında toplayan bir yerde durmuyor, dolayısıyla çok fazla karşılığı yok.

Diyarbakır Dağ Kapı Meydanı'nda hilafet bayrağı taşıyan insanların görüntüsü

Fotoğraf: Dilan Temiz/ Evrensel

ÜMMET ALGISI ÜZERİNDEN TANIMLAMA VE ÇÖZÜM ALGISI

Hizbullah olarak faaliyet gösterildiğinde de HÜDA PAR için Batman ayrı bir yerde duruyor. Batman, yerel seçim sürecinde Türkiye gündemine HÜDA PAR ve DEM arasında yaşanan krizle girdi. HÜDA PAR adayı ile DEM adayının birlikte maç izlemeleri tepki gördü ve netice olarak DEM adayını çekti. Çeşitli çevrelerce düşmanlıkların tarihe gömülmesi, ilişkilerin yumuşaması saikleriyle desteklediği bu fotoğrafa sizin değerlendirmeniz ne olur?

HÜDA PAR ya da HÜDA PAR çevresinden doğru kimi manipülasyonlar kimi adımlar bir tür Kürtler arası iç barışın fırsatıymış gibi görünüyor ama aksine az önce bahsettiğim muhatapsızlaştırarak, temsilsizleştirme sürecinin bir parçası gibi ilerliyor. Batman’la ilgili duruma gelince doğrusu oradaki ilişkilenme biçimi, düşmanlıkların gömülmesi ve dostluğun, barışın gelişmesi gibi bir emareden ziyade Kürtler arası ideolojik bakış farklılıklarının bir çatışmasıymış gibi işlevlenmeye çalışılıyor. Kürt meselesi ve Kürtler dindarlık üzerinden, ümmet halkı algısı üzerinden bir tanımlama ve çözüm algısına yönlendirilmek isteniyor gibi bir durum var aslında ilginç bir biçimde yürüyor. Ortada olan şey HÜDA PAR’ın elli yıllık mücadele yürüten bu halkla buluşması ve bu halkın mücadelesini tanıdığını ilan ederek, ona dahil olarak yol aldığı bir pozisyon ifade etmiyor. Dolayısıyla ortaya çıkan şey aslında bakarsanız bir düşmanlıkların tarihe gömülmesi gibi bir şey değil.

"NİYET GERÇEKTEN BARIŞ OLSAYDI…"

HÜDA PAR DEM’le ilişkilenmek mi istiyor? Buradaki asıl amaç ne?

Şimdiye kadar görebildiğimiz kadarıyla hayır. Eğer HÜDA PAR DEM Parti ile ilişkilenmek isteseydi DEM Parti’nin temsilcileri ve merkezi varken yerelde, adaylar, isimler ve gruplar üzerinden manipülatif ve provakatif bir sürecin gelişmesine müsaade etmezdi. Niyet gerçekten barış olsaydı da bunlar olmazdı. Görünen o ki HÜDA PAR henüz DEM Parti ile ilişkilenmek istemiyor. Aksi halde siyasal partiler arasında ilişkilenmenin kuralları, koşulları mutlaka vardır. Şimdilik buradaki mesele tabandan doğru, DEM’in tabanındaki kimi çevreleri etkileyerek bir tür taban koparma ve kendi meşruluk alanına dahil etme süreci gibi görünüyor.

"BU TÜR SÖYLEMLERİN KARŞILIĞI YOK"

HÜDA PAR’ın yerel seçimde bölge açısından en ilginç gelişmelerinden biri, Dersim’de aday göstermesi oldu. Dışarıdan bir isim de olsa HÜDA PAR, sosyalist ve Alevi kimliğiyle bilinen Dersim’de ilk kez aday gösteriyor. Dersim, muhafazakar Kürtlüğün dışında bir kent olmasına rağmen burada da aday gösterme hamlesine değerlendirmeniz ne olur? Yanı sıra, Başkan Adayı Avukat Muhammet Ata Yüksel, “HÜDA PAR’ın bağlamı ile Aleviliğin bağlamı birbirine çok yakındır. Hatta şunu iddia ediyorum; HÜDA PAR bir Alevi partisidir, hatta bundan daha fazlasıdır” şeklindeki demeçler veriyor. Bu ifadeleri pragmatizm içinden mi değerlendirilmeli yoksa başka bağlamları da var mı?

HÜDA PAR bölgede Kürt meselesinin muhataplarından biri olarak işlevlendirilmeye ve parlatılmaya çalışıldığına göre Kürt toplumuna ait tüm renkler açısından da bazı söylemler kurması gerektiğine kanaat getirmiş olmalı ki Dersim’de HÜDA PAR’lı bir aday mevcut. Elbette bölgenin her yerinde, her kentte aday gösterebilir ama HÜDA PAR geleneğinin Alevilikle ilişkili olduğunu iddia etmek, hatta HÜDA PAR’ın bir Alevi partisi olduğunu iddia etmek Alevilere hakarettir. Bu açıdan aslında HÜDA PAR Alevilere bir açılım gösterirken bu kadar popülist, pragmatist bir söylem kullanarak bir tepki de çekmiş görünüyor. Çünkü HÜDA PAR’ın toplum nezdinde tariflenme biçimi ve meşruluk alının sınırlılığı, algılanma biçiminin kendisi Alevilerin çok da rahatsız olduğu bir algılanma biçimine denk geliyor. Dolayısıyla Aleviliğin en tedirgin olduğu anlayış biçimine denk geliyor. Bir inanç grubunu bu kadar tedirgin eden dinsel, siyasal yapının oturup asıl Alevi partisinin kendisinin olduğunu ifade etmesi o kesim açısından travmaların canlanmasına da vesile olur.

‘Asıl benim gibiyse Alevisindir’e döner bu. Hatırlayın geçmişte ‘Asıl Alevi benim’ diyordu Erdoğan. Bu da Alevileri çok rahatsız etmişti Alevilerin, birilerinin asıl kendisi olduğunun iddiasına ihtiyacı yok. Alevilerin güvenle inançlarını, kültürlerini yaşayabilecekleri, tanıtabilecekleri, geliştirebilecekleri olanaklara ihtiyaçları var, bu konuda güvenceye ihtiyaçları var. HÜDA PAR’ın manipülatif ve pragmatist söylemleri bir katkı sağlamayacağı gibi rahatsızlık da yaratıyor.

HÜDA PAR bu söylemlerle bütün Kürtlerin temsili olmaya hazırlanan bir siyasal partinin yapması gerekenler olarak okuyor olabilir ama çok da bu tür söylemlerin karşılığı yok. Çok da popülist ve pragmatist söylemler sanıldığının aksine ters teper.

"BİR SEÇMEN KONSOLİDASYONU YAKALADIĞINI SÖYLEMİYOR"

Yaptığınız araştırmalar HÜDA PAR’ın Batman ve Bingöl başta olmak üzere Kürt coğrafyasındaki hakimiyet alanı nasıl veriler sunuyor? Yerel seçimde etki alanları genişliyor mu?

Yaptığımız araştırmalara göre henüz HÜDA PAR yüzde 2 veya 3 bandını aşmış değil dolayısıyla hâlâ iktidara dayanarak oluşturduğu etki gücünü ve aslında seçimler ve Ortadoğu’daki karmaşanın ortaya çıkardığı fırsatların kitleselleşme olanakların açığa çıkarmış olduğu durumlar HÜDA PAR’ın bir seçmen konsolidasyonu yakaladığını bize söylemiyor. Meşruluk alanı tıpkı bir önceki seçim kadar var. Fakat elbette akıllıca politikalar yürütür bölgenin genel taleplerini duyan bir yerden yer alır hele hele Kürt meselesinde yapıcı bir yerde yer alacaksa bu konuda üstüne düşeni üstlenir ise bu halkın 50 yıllık mücadelesi barışık bir yerde durur ise kuşkusuz HÜDA PAR’ın da bölgede karşılığı zamanla gelişir. Kitleselleşme meşruluk alanında halk nezdinde büyümüş olmalarına da henüz karşılaşmadık ölçümlerimizde. Her yerde de daha rahat etkinlik, eylem kurabilecek pozisyonda çünkü iktidar desteğine sahip. Meclis yoluyla kısmen belediyelere dönük, geleceğe dönük planlarının, projelerinin uygulanmasının adımlarını da atabilir bunlarla ilgili bazı görünümler ortada.

"HAKARET OLARAK DEĞERLENDİRMEK MÜMKÜN"

Batman HÜDA PAR Adayı Serkan Ramanlı’nın 8 Mart’ta kadınlara yönelik sözlerine ayrıca parantez açmak gerekiyor. Ramanlı’nın “Kadınlara özgürlük elbette tanıyoruz, çarşaflarının rengini seçmede elbette özgürler” minvalindeki kadın özgürlüğü ve eşitliğini aşağılayan, bunu kendince mizah konusu yapan sözlerine değerlendirmeniz ne olur?

HÜDA PAR’ın belki de en açık olduğu yerlerden biri kadın meselesi. Biliyorsunuz bölgede ve Kürtler arasında Kürt siyasal hareketinin en büyük başarılarından biri kadın özgürlükçülüğünü inanılmaz geliştirmiş olması, toplumsal cinsiyetçiliğe dair güçlü sorgulamaları açığa çıkarmış olması ve Kürt kadınlarının mücadele değerinin ana parçası asli parçası olması HÜDA PAR’ın bu konuya bigane kalması ister istemez engelliyor. Kürt kadınları üzerinden açığa çıkan bu özgürleşme dalgasını kırabilmenin bir yolu olarak da işlevlenmiş gibi görünüyor yoksa “Kadınlara özgürlük elbette tanıyoruz çarşaf renklerini seçebilirler” demeyi, özgürleşme yolunda bu kadar ilerlemiş bir toplumun kadınlarına da doğrusu hakaret olarak değerlendirmek mümkün.

Evrensel'i Takip Et