Belediyeler ve gençler: Nasıl olacak bu ilişki?
“Halkın kaynaklarının halk için kullanıldığı, demokratik belediyeciliğin esas alındığı bir yerel yönetim anlayışıyla birlikte, Eskişehir yaşanabilir bir kente dönüşecektir.”

Azat GERGİN
Aybora SAĞLAM
Anadolu Üniversitesi
31 Mart yerel seçimlerine günler kala, tüm partilerin adaylarını tanıttığı, vaatlerini sunduğu bir süreçten geçiyoruz. Oyların beklentilerinin ve vaatlerin büyük bir odağı olan biz gençlerken, elbette bizim de adaylardan beklentilerimiz ve taleplerimiz var. Birçoğumuz ekonomik şartların her geçen gün ağırlaştığı ve alım gücünün düştüğü bir Türkiye’de ay sonunu getirebilmek için okurken çalışmak zorunda kalıyoruz. Yerel yönetimler ise gençliğin sorunlarına çözüm bulmak şöyle dursun, çözümü sürekli merkezi yönetime havale ederek kendilerini işin içinden sıyırmaya çalışıyorlar. Biz de bu vesileyle, biri Tepebaşı Belediye Başkan Adayı olan arkadaşlarımızla yerel yönetimlerden beklentilerini ve nasıl bir yönetim anlayışı istediklerini konuştuk.
“ÖĞRENCİLER HAYATTA KALMAK İÇİN YAŞIYORLAR”
Öğrencilerin en temel ihtiyaçlarının bile karşılamaya çalışırken kılı kırk yardığını belirten Hukuk 3. sınıf öğrencisi arkadaşımız, yerel yönetimlerin öğrencilerin bir problemini çözüm getirebileceklerini söylüyor: “İsterlerse getirirler. Öğrencinin temel ihtiyaçlarını gidermeye yönelik çok çeşitli program ve politikalar geliştirilebilir. Öğrenci yurtlarından tutun da öğrencinin birçok ihtiyacını giderebilecek sosyal yardımlara kadar birçok şeyi yapılabileceğini düşünüyorum. Bunun yanında özellikle ulaşımın bir öğrenci için çok daha ucuz olması gerektiğini düşünüyorum.”
İngilizce Öğretmenliği 1. sınıf öğrencisi Emirnuh ise gençlerin en büyük probleminin barınma ve beslenme olduğunu vurgularken, yine yerel yönetimlerin bu problemleri çözebileceğini dile getiriyor: “Bence çözebilirler, buna ekstra bütçe oluşturulabileceğini düşünüyorum. Çünkü şu anda öğrenciler için en büyük problem beslenme ve barınmadır. Kira fiyatları en aşağı 4-5 bin liradan başlıyor ve 15-20 bin liraya kadar çıkıyor ve bu öğrencileri çok büyük bir maddi yükün altına sokuyor, insanlar hem okuyup hem çalışmak durumunda kalabiliyor, bu bakımdan öğrenciler sadece hayatta kalmak için yaşamak durumunda kalıyor.”
Dış Ticaret Bölümü öğrencisi Emir Can Katanalp ise yerel yönetimlere ilişkin, “Yerel yönetimlerden beklentim bizim vergilerimizle bize hizmet etmesidir. Örnek olarak Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan 30 yaş altı kadınlara ücretsiz HPV aşısı desteği gösterilebilir. Zengine değil bize hizmet ettiği sürece ben oyumu vermeye devam ederim. Hadi, diyelim, bazı imkanları gerçekleştirmek gerçekten zor olsun, o zaman hiç değilse ulaşım gibi temel ihtiyaçları öğrencilere ücretsiz yapmak gerekiyor” dedi.
Yerel yöneticilerin öğrencilerin sorunlarını göz ardı edip sermaye gruplarına rant akıtmakla meşgul olduğunu vurgulayan Emek Partisi’nin Tepebaşı Belediye Başkan Adayı Berivan Özkara, yerel yönetimlerin öğrencilerin problemlerine çözüm getirebileceğini savunarak, “Aslında sorunlar ulaşım, barınma, sağlıklı beslenme ve kültürel aktivitelere erişimde yoğunlaşıyor. Arkadaşlarımın da belirttiği gibi bu sorunların elbette bir çözümü var. Yerel yönetimler burada sorumluluk alabilir. Öğrencilerin bu sorunlarına çözümler kolaylıkla üretilebilir. Ancak görüyoruz ki yerel yöneticiler, kendilerine yakın sermaye gruplarına rant akıtmakla meşgul” diyor. Sözlerine, öğrencilerin seslerinin duyulmadığına işaret ederek devam eden Berivan, “Eskişehir'deki öğrenciler, 4 ay önce üniversite öğrencilerinin yaşamına son vermesi ve asansör cinayetine ilişkin basın açıklamaları yaptı, yürüyüşler düzenledi. Bu yürüyüşler ve açıklamalarda her seferinde ‘insanca yasamak istiyoruz’, ‘ne zaman sesimizi duyacaksınız ölünce mi?’ gibi ifadelere yer verildi. Bunlar öylesine söylenmiş sözler değildi. Evet, nefes alamıyoruz. Ne evde ne okulda ne yurtta ne de sokakta” diyerek öğrencilerin geçmişte taleplerini açıkça dile getirdiğini ifade etti.
Röportajın devamında, kadınların kutsal aile adı altında nefret odağı olduğunu ve öğrencilerin insan dışı koşullarda yaşamlarını sürdürdüklerini, barınma gibi en temel ihtiyaçlardan birinin bile ucu ucuna karşılanabildiğini şu şekilde anlattı: “Bilhassa kadınlar olmak üzere kendimizi güvenli hissettiğimiz bir alan yok. Kutsal aile adı altında kadınlara şiddeti körükleyen zihniyet, bizleri nefretin hedefi haline getirmeye çalışıyor. Böyle gelmiş ama böyle gidecek değil, öğrenci gençlik için güvenli alanlarımızı oluşturmak bir araya gelmekten geçiyor. KYK yurtlarında bir odada 6-8 kişi kötü koşullarda kalıyoruz, part-time çalışıp yine de geçinemiyoruz. Yurtta kalamayanlarımız ise 1+1 evlerin kirasını karşılayabilmek için kılı kırk yarıyor. Ancak elbette ki çaresiz değiliz...” Berivan sözlerine devam ederken hiçbir gencin çaresiz olmadığını vurgulayarak, gençlerin Emek Gençliği’nde örgütlenerek geleceklerini birlikte kazanabileceklerini söyledi ve ortak mücadele çağrısında bulundu: “Kadınların, işçi ve öğrenci gençliğin deneyimlerinden faydalanmalı ve değiştirmeye gücümüzün olduğunu bilmeliyiz. Parasız, bilimsel, demokratik eğitim mücadelemizin bir parçası olan ücretsiz barınma, ücretsiz sağlıklı beslenme taleplerimiz için Emek Gençliği’nde örgütlenelim ve geleceği birlikte kazanalım.”
YEREL YÖNETİMLERDE HALK SÖZ SAHİBİ OLMALI
Yerel seçim adaylarının pazara inmelerine bile şaşırdığımız, siyasetçilerin halktan kopuk ve uzak yaşadığı günümüz Türkiye’sinde halkın yerel yönetimlerde söz sahibi olması gerektiğini vurgulayan Emirnuh, “Belirli makamdaki insanlardan ziyade, yerel yönetimlerde halk aktif olarak söz sahibi olmalıdır. Çünkü makama getirilen insanlar belirli bir bürokratik süreçten, teorik ve pratik eğitimden geçiriliyor, bu süreçte halktan kopuyorlar. Bu yüzden halkı en iyi kendi içinden insanların kendileri olduğunu düşünüyorum. Mahalle, iş yeri, okul gibi alanlarda halk meclisleri kurmak kesinlikle etkili olabilir. Bulunduğumuz yerlerde yönetimde söz sahibi olmak istiyorsak çemberi daraltmalıyız” diyerek sözlerini sonlandırıyor.
Türkiye’de halkın siyasete katılımının ve temsilinin eksik olduğunu vurgulayan Hukuk öğrencisi arkadaşımız, işçi-emekçilerin ve gençlerin yöneticilik yapması gerektiğinin altını çizerek, “Ben hep bunu savundum. Yapabilirler değil, yapmalılar. Halkın farklı kesimlerinin temsili açısından önemli olması dışında özellikle gençlerin bu alanda olması birçok yeniliğe de ön ayak olur. Diğer yandan bugünkü yerel yönetim sisteminin yeterli olduğu düşünüyorum. Böyle mahalli sistemlerin toplumun doğrudan yönetime katkı sağlamasına ve demokrasiyi güçlendireceği de bir gerçek. Buna, ‘Türkiye hazır mı?’ orasını bilemiyorum” diyerek sözlerini sonlandırdı.
Son olarak, Tepebaşı Belediye Başkan Adayı Berivan, artık belirli zümrelerin tepeden aldığı kararla değil, öğrencilerin doğrudan mahallelerden, sokaklardan, liselerden ve üniversitelerden kendi temsilcileriyle Eskişehir’i halkçı, demokratik belediyecilik anlayışıyla yönetmesi gerektiğini dile getirerek, “Halkın kaynaklarının halk için kullanıldığı, halkçı, demokratik belediyeciliğin esas alındığı bir yerel yönetim anlayışıyla birlikte, Eskişehir bizler için yaşanabilir bir kente dönüşecektir. Mahalleler, sokaklar, liseler, üniversiteler ve fabrikalarda gençliğin temsilcileri seçilmeli ve yerel yönetimlerin bir parçası olmalıdır. Tepeden inme kararlar ile değil halk meclislerinde alınan ortak kararlar ile kentler beraber yönetilmelidir. Eskişehir gençliğini yerel yönetimlerde söz sahibi olması için sermayenin çıkarlarını değil işçi emekçilerin ve onun genç kuşakları olan bizlerin çıkarlarını savunan emeğin adaylarına oy vermeye çağırıyoruz” diyerek sözlerini noktaladı.
Evrensel'i Takip Et