CİTÖK elbet işlevli olacak!
Topluluğumuzu elbet kuracak, CİTÖK’ü elbet tekrar işlevli hale getirecek ve tabii ki Boğaziçi’nde kurulmaya çalışılan bu baskı ve sansür rejimini asla kabul etmeyeceğiz.

Fotoğraf: Elif Turgut/Ekmek ve Gül
Meyra SOYLU
Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü
Boğaziçi’nde üç seneyi aşkındır devam eden kayyum yönetimin okula verdiği zarar tartışılmaz. İzin verilmeyen etkinlikler, senelerdir kulüplere ev sahipliği yapan odalardan kulüplerin kovulması; CİTÖK koordinatörlüğünün kapatılması, böylece incelemesi ciddi ölçüde yavaşlayan ve zarar gören taciz vakalarının durumu, hocalarımızın akademik çalışmalarına ayrılması gereken bütçelere ret kararları çıkması, akademik kadronun üzerindeki mobbing ve yıldırma politikaları, ders vermeye kalifiye olmayan paraşüt hocaların kadrolara doldurulması gibi pek çok örnek, Boğaziçi’de üniversite yapısına ve demokratik özgürlüklere ne kadar zarar verildiğinin kısa bir özeti.
Kayyum yönetimin en başından beri benimsemekten geri durmadığı sansür ve baskı politikalarına geçtiğimiz günlerde bir yenisi daha eklendi. Okulda kurma girişiminde bulunduğumuz Ekmek ve Gül Topluluğu’na dair okul yönetiminden olumsuz bir sonuç gelmesi gecikmedi. Sunulan “gerekçe”, daha önce duymadığımız bir türden: “Sunulan topluluk isminin bir derginin ismini taşıması.” Boğaziçi öğrencilerinin karşılaştığı sansür ve baskı yetmezmiş gibi, kayyum yönetim, hâlâ, rahat koltuklarda otururken daha fazla sansür ve baskının yolları düşünüyor, hiç de komik olmayan şakalar bile hazırlıyor.
PSİKOLOJİ BÖLÜM ÖĞRENCİLERİNDEN GELEN TEPKİ
Kayyum yönetimin Boğaziçi’ndeki demokratik ve özerk yönetim işleyişine karşı yaptığı saldırılardan en çok etkilenen bölümlerden biri de benim de öğrenim görmekte olduğum Psikoloji Bölümü oldu. Akademik çalışmaların ve laboratuvar bütçelerinin giderek kısıtlanması ve uzun süredir devam etmekte olan mobbinge karşı okuldan ayrılan, yahut ayrılmayı planlayan, hocalarımızın yerini maalesef ki yetkin olmayan paraşüt hocalar aldı.
Psikoloji bölüm öğrencileri de psikoloji lisans öğreniminde en kritik derslerden biri olan dördüncü dönem zorunlu dersi “PSY 202 Introduction to Statistics for Psychology II (Psikoloji İçin İstatistiğe Giriş II)” dersi paraşüt hocalardan biri tarafından verilmeye başlayınca tepkileri oldukça güçlü ve net oldu. İlk derse giden ve onuncu dakikada tüm sınıfı bir anda boşaltan öğrenciler, bu durumu asla kabul etmediklerini ve bölümlerinde giderek artan paraşüt hocaları kabul etmeyeceklerini net bir şekilde duruşları ile ifade etti.
HER ŞEYE RAĞMEN DİMDİK DURAN DAYANIŞMAMIZ…
Yazılarımı olumsuz bitirmekten hiç hoşlanmasam da bu sefer bu durumun böyle olmaması için büyük bir emek sarf etmeye gerek duymadığım için gerçekten mutluyum. Çünkü ben bu sefer, tekrar umutluyum!
Geçtiğimiz haftalarda Boğaziçili kadınlar olarak okuldaki neredeyse bütün öğrenci kulüp ve topluluklarıyla da ortaklaşarak 1800’e yakın kadın öğrenciden topladığımız imzalar ile birlikte etkin ve resmi Cinsel Tacizi Önleme Kurulu (CİTÖK) talebimizle Rektörlüğün kapısına dayandık. CİTÖK; güvenli kampüs ve demokratik üniversite mücadelemizde birlikte büyüttüğümüz dayanışmamız ve örgütlülüğümüzle ayakta duran mücadelemizin bir kazanımı ve sonucu olduğu gibi, sadece bir sonuç da değil, Boğaziçi öğrencilerin ortak taleplerinin, iradesinin ve birlikte hareket etme refleksinin de bir göstergesi.
8 Mart haftasından yeni yeni çıkan ve dayanışma ruhu iliklerine kadar tazelenen bir bileşen var önümüzde. Elbette yaşadığımız sansür ve baskılara karşı direnmekte ve mücadele etmekte zorlandığımız doğru. Bunu inkâr etmek gerçekçi olmazdı. Ancak inadımız inat, bir dayanışmamız var bizim! Topluluğumuzu elbet kuracak, Boğaziçi’nde hak ettiğimiz hocalarımızla derslerimizi elbet tekrar işleyecek, sansürlenen kulüp etkinliklerimizi elbet yapacak, CİTÖK’ü elbet tekrar işlevli hale getirecek ve tabii ki Boğaziçi’nde kurulmaya çalışılan bu baskı ve sansür rejimini asla kabul etmeyeceğiz.
Gün gelecek, devran dönecek; baskılayanlar elbet bir gün hesap verecek!
Evrensel'i Takip Et