26 Mart 2024 13:47
/
Güncelleme: 13:50

Hit the Road üzerinden: “İyi” bir geleceğe ne zaman varırız?

Hit the Road filmi ve filmdeki şarkılar daha iyi bir gelecek için yurdunu terk etmiş insanların kalbinin sesi olurken, geleceğin arayışındaki bizlere özel bir yerden temas ediyor.

Hit the Road üzerinden: “İyi” bir geleceğe ne zaman varırız?

Zizi

Yıldız Teknik Üniversitesi

Arka koltukta bacağı kırık olan babamız, yanında yere göğe sığmayan küçük kardeşimiz, belirsiz bir geleceğe sahip gencimiz ve tüm bunların ortasında göz yaşlarını tutmaya çalışan annemiz...

2021 yapımı “Hit the Road” günümüz İran sinemasının dikkat çeken örneklerinden birisi ve güzel araba yolculuğu filmleri arasında da yer edinmeyi başarıyor. Geçtiğimiz haftalarda YTÜ Sinema Kulübü’nde izlediğimiz filmin açılış sahnesinde arabayı park hâlinde, aile fertlerinin de bazılarının dışarıda, bazılarının da içeride sessizce durduğunu görüyoruz. Başta nereden geldiklerine, nereye gittiklerine, niye durduklarına dair hiçbir bilgi alamıyoruz. Yola devam ettikçe ailenin her şeyini satıp büyük çocuklarını kaçak yolla yurtdışına yollamaya çalıştığını anlıyoruz. Yolculuk sırasında da hiçbir şekilde takip edilmemeleri gerekiyor. Bu yüzden de üzerlerinde telefon gibi teknolojik aletler bulundurmuyorlar. Onlara verilen talimata uymak zorundalar ama uymak istiyorlar mı, filmi izlerken bunu sorguluyoruz.

BİNMİŞSİN SÜRGÜN ATINA ŞU YABANCI DİYARDA

Bir annenin evladını kendi elleriyle belirsizliğin içine itmek istememesi ama evladı için istediği “iyi” gelecek sebebiyle kendi duygularını bastırması, tipik baba figürünün soğukkanlılığı ve bulduğu her fırsatta çocuğunu bazı şeyleri “iyi” yapması için azarlaması, gencin tamamen kaybolmuşluğu ama bulunduğu yerin ona bir gelecek vadetmemesi yüzünden kaçmak zorunda kalması… Komedi unsurları barından bir aile dramı Hit the Road.

Filmin müzikleri bir diğer önemli nokta. Son 50 yılda çıkmış olan şarkıların filmin temasına bu kadar uyması şaşırtıcı, sanki her biri özel olarak bu film için yazılmış gibi. Hikâyeyi bu kadar desteklemesi filmi son yıllarda çıkan iyi filmlerden biri yapıyor. Şarkılardaki “binmişsin sürgün atına, hem de gururla” ya da “vatanıma hasretim şu yabancı diyarda” gibi sözler hikâyemizi, bir gencin hayalleri için kendi evini bırakıp gitmesinin nasıl bir his olduğunu az çok özetliyor. Daha iyi bir gelecek için yurdunu terk etmiş insanların kalbinin sesi olurken, geleceğin arayışındaki bizlere daha özel bir yerden temas ediyor. Filmin tüm ihtişamıyla anlatısı, müzikleri, hissiyatları buramızda biraz bekleyedursun; o iyi gelecek için uzun ve zorlu bir araba yolculuğuna çıkan kardeşe benzer şekilde gençler olarak bizlerin hangi yola çıkacağına, nasıl bir yolu takip edebileceğine bakalım.

“İYİ” GELECEK NEREDE VE NE ZAMAN GELECEK?

Peki, nedir bu “iyi” gelecek? Gençler olarak bulunduğumuz yerde bu geleceğe sahip olamaz mıyız? Doğup büyüdüğümüz yer bize bu geleceği vermekte yetersiz mi? İran, Suriye, Irak gibi son yıllarda savaşların içinde büyüdüğümüz Ortadoğu ülkelerinde bir geleceğimiz yok mu? Ya da Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan gibi zamanında Sovyetlerin içerisinde bulunmuş, dağıldığı andan itibaren Sovyetler için güçlü bir karalama kampanyası yürüten, bölgede kendilerinden daha güçlü ülkelerin kuklası görevini üstlenen bu Kafkasya ülkelerinde kendimize bir gelecek kurmak bu kadar mı zor? Türkiye gibi “dünyanın kıskandığı” bir ülkede genç olarak bize bir gelecek vadedilmiyor mu? Bu sorulara kesin bir cevap vermek bize düşmez belki, ama bizi bu yerlerden kaçmaya zorlayanları tanımak ve onlara tepki koymak biz gençlerin boynunun borcu.

Doğrusu bize bahşedilen ya da tek başına kendi kendimize kurabileceğimiz bir gelecek yok. Çünkü burjuva devletlerin yürüttüğü siyaset içerisinde emekçi ailelerin çocukları olarak her zaman ezileceğiz. Bazen ırkımızdan dolayı, bazen cinsiyetimizden ya da yönelimimizden, bazen de dini inancımızdan. Ama en temelinde sınıfımızdan. Çünkü zenginliklerine zenginlik katmak için üst sınıfların nesiller boyu sömürüyü devam ettirmesi gerekiyor. Bu yüzden de hayatımızı devam ettirmemiz için gereken minimum gereksinimlerimizi ancak karşılayacak şekilde, hatta temel ihtiyaçlarımıza dahi ulaşamayacağımız yok paralara maaş vererek bizden maksimum verim almaya çalışıyorlar. İster ikinci derece olsun ister birinci, şu an dünyanın hiçbir yerinde yürütülen politikalar emeğinizin karşılığını vermeyecek.

Bu durum gelecekten umudumuzu kaybetmemiz gerektiği anlamına gelmiyor. Çünkü şu an böyle olmaması hakkımız olanı alamayacağımız anlamına gelmiyor. Ama bunu da yalnız başına başaramayız. Yalnız olmamızı isteyenlere karşı, kendi ayakları üstünde durmayı tek başına başarmamız gerektiğini düşünenlere karşı bir araya geleceğiz, güçlü olacağız. Sesimizi birlikte yükselteceğiz. Geleceğimizi birlikte kurup, hakkımızı olanı birlikte alacağız.

Evrensel'i Takip Et