26 Mart 2024 14:01
/
Güncelleme: 14:02

Doğayla barışırken

Yusuf GÜMÜŞ

Dokuz Eylül Üniversitesi

Çayırda gezinirken neden geziniyorum diye alay ettim kendimle, çünkü uzanmak daha kolay bir seçenekti. Neyse, çimlere uzanıverdim. Çimlerin dikensi yapısı saçlarımı gıdıklıyor, ruhum salıncakta yükseğe doğru sallanan bir çocuğun heyecanını paylaşıyordu. Çimler ne kadar da yeşil değil mi? Ya gökyüzü ne kadar da mavi! Bunca güzelliği görebilme fırsatına nail olduğumuz için Tanrı’yı da unutmamak lazım yoksa günün birinde biz de bir savaş meydanında gözlerimizden mahrum bırakılabiliriz.

Sahi niçin yapılmaktadır bu savaşlar? Neden topraklarımız çocuklarımızın gözyaşlarıyla büyümekte? Eninde sonunda bir barışa ulaşılmayacak mı zaten? Beynimin tam ücra yerinde gerçekleşen bir soru kıyameti var, bunu bir fikir festivaline ertelemek isterdim ama maruz görün, pek konuşuyor değilim çayırları çocuksuz gördüğümden beri. Belki de bazen cevapsız kalmak gerekir, öylesine çimlere uzanıverip gökyüzünü seyrederken keşke savaş olmasaydı diye içlenmek. Belki de bütün keşkeler birleşip bir barışı yaratacaktı. Pardon, gerçi yaratmak sadece Tanrı’ya mahsustu, ve cezalandırmak da.

Evrensel'i Takip Et