27 Mart 2024 04:43

İzmir’de işçilerden yana işçi bir aday: Kemal Köroğlu

“Oyumuzu değerli kılan kazanandan yana ya da kazanmaya en yakın adaya verilmesi değil, bize doğru gelen ve düşündüklerimizi savunan anlayışa verilmesidir.”

Fotoğraf: Kenan Çetin/Evrensel

Paylaş

Emek Partili bir işçi
İzmir

Ben İzmir’de büyük bir metal fabrikasında çalışan bir işçiyim. Seçimlerin yapılmasına çok kısa bir süre kaldı. Seçim günü yaklaştıkça çay ve yemek molalarının gündemi de haliyle seçimler oluyor. İşçiler içerisinde AKP ve CHP tabanı ağırlıklı.

AKP’li işçiler dün daha cesur ve kararlı savundukları partilerini uzun bir süredir utangaç ve çekingen bir şekilde savunurken son genel seçimlerde alınan sonuçların etkisiyle olacak ki partilerinin yerel yönetimlerde iyi olduğunu, en azından hizmet getirdiklerini ağız birliği yapmışçasına söylüyor.

CHP’den AKP’ye geçen Menemen Belediyesini de en yakın örnek olarak gösteriyorlar. “Menemen çok gelişmiş” diyorlar. “Yollar hep ışıklandı” gibi savunmalar yapıyorlar. CHP’li işçilerin ise buna önemli oranda ikna olduğunu söyleyebiliriz. Örneğin bir işçi arkadaşımız, “Ben CHP’liyim ama bu dönem AKP İzmir’de alsın isterim. Antalya taktiği yapmamız lazım. Bir dönem AKP’ye verip hizmet getirtip biz de onları böyle biraz kullanmış oluruz” derken diğer arkadaşları da ona hak veriyor.

Adaylar tarafından açıklanan projeler işçiler arasında kıyaslanıp, CHP’nin merkezden destek alamadığı için çoğu projenin hayata geçirilemeyeceğinde uzlaşılıyor. Uzlaşılan bir diğer noktaysa CHP’nin bazı adaylarının ama özellikle de büyükşehir adayının çok yanlış bir tercih olduğu ve bunun önemli bir oy kaybı yaşatabileceği düşüncesi. Bir kesim işçi ise tüm partilerin aynı olduğunu, hepsinin çalacağını, aslında oy verilecek bir parti bulamadıklarını söylüyor.

Bu sohbetler sırasında benim düşüncemi soran arkadaşlara “Depremde kaybettiklerinin acısı hâlâ insanların yüreğinde tazeliğini korurken, oy vermezseniz hizmet yok diyen bir anlayışa oy verip de meşru kılamam ben. Hepimiz iyi yönetilmek istiyoruz. Ama iyi yönetilmek demek bence yapılan yolların, köprülerin, tünellerin sayısı değil, bunların yapılmasında bir rant dönüp dönmediğini denetleyebiliyorsak iyi yönetiliyoruzdur. Halk meclisleriyle halkın yönetimde söz sahibi olduğu ve denetleyebildiği bir belediyecilik anlayışını savunmamız gerekir dediğimde bunu diyen parti var mı diye soran arkadaşlara “var” diyorum; Emek Partisi. Adayı da eski bir işçi ve sendikacı arkadaş. Park-bahçe işçilerinin sendikalaşma mücadelesinin önderlerinden üstelik.

“Kazanamaz ki ama” diyorlar. Ben de oyumuzu değerli kılan kazanandan yana ya da kazanmaya en yakın adaya verilmesi değil, bize doğru gelen ve düşündüklerimizi savunan anlayışa verilmesidir. Tavrımızı, düşüncemizi ifade etmemizin bir yolu da seçimlerde seçeceğimiz taraftır. Birkaç gün sonra “Senin dediğin arkadaş Kemal Köroğlu mu?​” diye soran arkadaşlar oldu. “Baktım biraz, işçi olduğu belli” dediler. “İşçi kadar ücret alacağım diyor, birlikte yönetelim diyor. Öyle çılgın projeler yok ne güzel” dediler.

Mektubumu emeğin adayı Kemal Köroğlu’nun sözleriyle bitirmek isterim: “Gün gelecek İzmir’i emekçiler yönetecek. Gün gelecek ülkeyi biz işçiler yöneteceğiz.”

ÖNCEKİ HABER

EMEP Eskişehir İl Örgütü, Ford işçilerine bildiri dağıttığı sırada Türk Metal'in müdahalesiyle karşılaştı

SONRAKİ HABER

Ticaret Bakanlığı ‘İsrail ile silah ticareti yapıldı’ haberleriyle ilgili inceleme başlattı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa