Akyurt, Çubuk, Pursaklar'da seçim tartışmaları: İşçiler AKP’ye oy verenlere neden kızıyor?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yüzde 70’in üzerinde destek aldığı Akyurt, Çubuk ve Pursaklar’da işçilerle yerel seçimleri konuştuk.
Fotoğraf: Evrensel
Özgür KAYA
Ankara
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yüzde 70’in üzerinde destek aldığı Akyurt, Çubuk ve Pursaklar’da yaşayan işçiler arasında, AKP’ye oy veren arkadaşlarına ciddi bir kızgınlık öne çıkıyor. Sebebi, iktidarın “Ekonomi kötü, sıkın dişinizi” dediği emekçilerin ağzına düşen kırıntılarda...
Akyurt’taki fabrikalarda çalışan işçiler genellikle Çubuk, Pursaklar ve Keçiören’de yaşıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan son seçimlerde Çubuk’tan 44 bin 878, Akyurt’tan 19 bin 713, Pursaklar’dan 73 bin 57 oy almıştı. Üç ilde de yüzde 70’in üzerinde oya sahip olan Erdoğan’ın, Keçiören’de aldığı 324 bin 987 oyun oranı ise yüzde 52. Ancak işçilerle konuştuğumuzda, bu dönem AKP’ye oy vermeyeceğini söyleyen işçilerle çokça karşılaşıyoruz. Örneğin bir işçi “Hayatım boyunca AKP dışında hiçbir partiye oy vermedim ama artık bıktık ne ekonomi kaldı ne bir şey sersefil olduk. Şimdi AKP’nin broşürünü bile görmeye dayanamıyorum” diye anlatıyor fabrikanın önünde arkadaşlarına.
AKP’ye oy vermeyecek işçilerin, oy verecek işçilere tepkisi de çok belirgin. Yaşadıkları ekonomik sıkıntılarda AKP’nin sorumluluğunun farkında olan işçiler, ne olursa olsun AKP’ye oy verilmemesi gerektiğini düşünüyor. Çünkü AKP güçlendikçe emekçilerin kaybettiğini anlatıyorlar. İşçilerin birbirini AKP’ye oy vermemek adına örgütlemesi ve zayıflatabildiği kadar zayıflatma arayışı, bu seçimlerde işçilerin takınabileceği bir tutum olacak gibi görünüyor.
"YRP’NİN KAZANACAĞINI DAHİ DÜŞÜNEN VAR"
Bölgede AKP’den kopuşun ilk durağı ise Yeniden Refah Partisi. Hatta Çubuk’ta YRP adayının seçimi kazanma ihtimali dahi konuşuluyor. Refah ismi ve Fatih Erbakan’ın henüz işçiler nezdinde yıpranmamış olması, emekçilerin içinde bulunduğu yoksulluğu her fırsatta dillendiriyor olmaları ve yıllardır kendini AKP ile ilişkilendirmiş kesimlerin kültürel olarak da YRP’ye yakın hissetmeleri bu yaklaşımın ilk görünen sebepleri gibi duruyor. Yine de YRP aday ve yöneticileri arasında bu döneme kadar AKP içinde siyaset yapanların bulunması, emekçiler arasında güveni azaltıyor.
Cumhurbaşkanının Ankara ve İstanbul mitingleri de emekçilerin takibinde. AKP’den pek umudu kalmayanların da gözü bir yandan emeklilere bayram ikramiyesi vb. seçim vaatlerindeydi. Ancak mitinglerden “Ekonomi kötü sıkın dişinizi” dışında bir şey çıkmadı. Geçtiğimiz günlerde Mehmet Şimşek’in memur alımlarının azaltılacağı duyurusu da MB’nin faiz artırımı da oluşan ekonomik yükü emekçilerle çözeceğiz anlamını taşıyordu, mitingde de bir kez daha görülmüş oldu.
PASTA BÜYÜDÜ, İŞÇİYE KIRINTI DÜŞTÜ
Peki, AKP patronlardan da dişini sıkmasını istiyor mu? TÜİK verilerine göre 2022 yılı büyüme oranı yüzde 5.6, 2023 yılı büyüme oranı ise yüzde 4.5. Pasta büyümüş ama işçilerin payına hep kırıntı düşmüş. Kurumsal sektör hesaplamaları raporuna göre çalışanlara yapılan ödemelerin (maaş, ücret ve işverenin sosyal katkıları) GSYH içindeki payı 2022 yılında yüzde 23.5 olmuş. 2000’lerin başında ise bu oran yüzde 40’ın üstünde. İşletmelerin payı ise uzun süredir artıyor. TÜİK’e 2021’den beri yüzde 45’in üzerinde seyrediyor. Milyonlarca emekçi pastanın yaklaşık yüzde 20’sini arasında bölüşürken şirketler yüzde 50’sini alıyor.
Yerel yönetimler de, kaynak aktarımının doğrudan belirlendiği yapılar haline getirildi. Rant olarak karşımıza çıkan bu kaynak aktarımının, belediye başkanları ya da belediye meclisleri üzerinden işlediğini artık tüm kesimler kabul ediyor. Bu seçimde de müteahhit ve inşaat mühendisi adaylarının öne çıkması boşuna değil. Çubuk AKP belediye meclis üyeliği aday listesinde bolca inşaat sektöründen isimleri görmek mümkün. Bu da yıllar içerisinde GSYH’den emekçilerin payının düşüp patronların payının artmasında doğrudan etkili bir unsur. Belediyeler aracılığı ile kamu kaynaklarının patronların, rantiyerlerin çıkarlarına organize edilmesi, GSYH’nin bölüşümünün kimlerin lehine düzenleneceğini de belirlemiş oluyor.
"EKONOMİ KÖTÜ DE KİME OY VERELİM?"
Demir KAYA
Ceylan GEÇGİN
Ankara
Fabrika servisi bekleyen işçilerle konuştuğumuzda, artık AKP’ye o vermeyeceğini söyleyen işçilerle karşılaşsak da hâlâ Erdoğan’dan umudun kesilmediğini görmek mümkün. Sincan’da geçim sıkıntısı herkesin ortak sorunu olmasına karşın seçenek göremediklerini bir işçi şu sözlerle özetliyor: Ekonomi kötü ama kime verelim?
“Kimseye laf anlatamazsın”, “Hakların verildiği düzene öyle kolay ulaşılmaz” gibi sözler kalabalık işçi gruplarında, işçilerin cevabında örülen ilk duvarlar oluyor. Bir işçi fazla mesai ücreti verilmeyince mahkemeye başvurduğunu ama arkadaşlarının aleyhinde yalancı şahitlik yaptığını anlatırken, bir başkası da “Onlar AKP’ye oy verdiği için böyle” diyor. İşçilerin birbirlerine güvensizliği partiler üzerinden tanımlanır durumda.
Emekli olduğu halde hizmet sektöründe çalışmak zorunda olan bir işçi ise neden yine AKP’ye oy vereceğini şöyle anlatıyor: “Yine de cebimize üç-beş kuruşu bunlar sayesinde koyuyoruz. Ekonomi kötü ama kime verelim, CHP’ye mi? O mu paramızı verecek sanıyorsun?” Muhalefetin en popüler partisinden başlayarak Cumhur İttifakı alternatiflerinin hepsine yönelik yapılan karşıt propaganda, belirli düzeylerde hâlâ etkisini koruyor. “Komünist CHP, camileri ahır yaptı” diyen 50’li yaşlarda fabrika işçisinde de “Erdoğan giderse Öcalan serbest kalır” diyen MESEM’li gençte de bu etkiyi görebiliyoruz.
İşçiler arasında “Biz AKP’liyiz, Erdoğan kimi aday gösterirse ona oy veririz” diyenler olsa bile eskiden AKP’ye oy vermiş işçilerde AKP’ye karşı bir arayış revaçta. Siyasetçilerin seçim zamanı ortalıkta gözüküp 5 sene kaybolduğunu söyleyen bazı işçiler sandığa gitmeyeceğini söylüyor. Bir işçi de oy verdiği parti tarafından yüzüstü bırakılmasını gösteriyor. “Önceden AKP’yi çok destekledik ama ekonomiyi kötü yönetiyor” diyerek Yeniden Refah Partisine oy vermeyi düşünenle de karşılaşıyoruz. Daha önce AKP’ye oy veren bir işçi ise geçim sıkıntısı canına tak ettiği için ailesindeki 20 kişiyi CHP’ye oy vermek için ikna ettiğini söylüyor.