Emekçilerle ev sohbetleri: AKP ve "reis" övgüsü artık yok
"Hayat pahalılığı gündemi ev sohbetlerinde açık ara önde. Sorunlar yerelde yaşansa da çözüm yerellikle yetinmeyen bir mücadeleyi gerektiriyor."
Fotoğraf: Fatih Polat/Evrensel
İlhami ŞAHBAZ
Kocaeli
31 Mart seçimi her ne kadar İstanbul üzerinden yerellik vasfından çok, tek adam yönetiminin merkezi hesaplarının arenasına dönüştürülse de yerelde yaşanan sorunların üzeri örtülememektedir. Bir hafta önceki pazar çantası ile bir sonraki haftanın pazar çantası arasındaki doluluk farkı yaşananların özetlemektedir. Yoksulluk ve hayat pahalılığı bir ajitasyon aracı olmanın ötesinde, emekçi hanelerinden her geçen gün daha çok hissedilen bir gerçekliğe dönüşmüş durumda. Sizin çok şey söylemenize gerek kalmıyor. Her emekçi yaşadıklarını farklı sözcüklerle ancak aynı duygularla ifade etmektedir.
"10 bin lira maaş ile nasıl geçineyim" diyen emekli ile "yatağa bağlı yaşayan çocuğumun bezini almakta zorlanıyorum" diyen annenin dertleri aynı noktada kesişiyor. Yaşadıkları benzer sorunların asla yerel yönetimlerin ilgi alanına girmediği vurgusu; çaresizliği, yoksulluğu ve yarına duyulan güvensizliği beraberinde getirmektedir.
Aynı yurttaşlar öfkesini "nerede hata yapıyoruz, nasıl bu yaşadıklarımızı değiştiremiyoruz" diyerek dile getirirken, umutsuzluğunu ise "oy kullansak ne olacak yine değişmeyecek" diyerek dile getirmektedir.
Hayat pahalılığı ev sohbetlerinde açık ara önde olan gündemi durumunda. Sorunlar her ne kadar yerelde yaşansa da çözümün yerellikle yetinmeyen bir mücadeleyi gerektirdiği tartışıyoruz emekçilerle. Her talebimizin bir mücadeleyi gerektirdiğini, yerelden başlayarak mücadele anlayışında ortaklaşmanın önemi üzerinde duruyoruz. Ancak sohbetlerin temel duygusu umutsuzluk olunca, iletişimi kurmak da o kadar zorlaşıyor. Ülke gündeminin yakından takip ediliyor olması çok şey anlatmanıza gerek bırakmıyor. Özellikle iktidara ait yerel yönetimler, merkezi hükümetle aynılaştırılarak tartışılması bunun bir göstergesi...
Öte yandan Cumhur ittifakı seçmeninin oy tercihini genellikle belli etmekten kaçınması, doğal olarak yorumsuz kalmayı da beraberinde getirmektedir.
"Sahadan" gözlemlere devam edersek, Mayıs 2023 seçimlerinde sık sık olmasa da karşılaştığımız AKP ve reis övgüsü yok denilecek kadar az. Hatta hiç yok. Yine Mayıs 2023 seçimlerinde milliyetçi muhafazakar olarak nitelenecek emekçiler daha bir suskun ve tepkisiz. IHA, SİHA, Karadeniz doğal gazı, Gabar Petrolü övgüsüne ise hemen hiç rastlanmıyor. Ancak bu durum tümüyle muhalefetin seçim sürecinde hegemonya kurduğu anlamına gelmemektedir. Muhalefet cephesinde görülen dağınıklık ve özellikle beklenen ittifakların oluşmaması eleştirilerden nasibini almaktadır.
Önceki dönemlerde yer yer yaşanan gerginliğin yansıdığı ilişkilere ve iletişime bu dönem pek rastlanmıyor. Seçim dönemlerinde artış gösteren kamplaşma bu dönem hissedilmiyor. Bu yüzden oy yönünü belirlemek ve sonuçlara dair bir tahminde bulunmak pek mümkün görünmemektedir.
Görülen ve hissedilen ise sandık başına gitmeme eğiliminin önceki seçimlere oranla genel bir tutuma dönüştüğüdür. Son kulvara girdiğimiz şu günlerde, muhalif seçmen de görülen küskünlük hali, özellikle AKP'ye oy veren seçmende ise yeni bir arayışın gözle görünür olduğudur. Ancak hali hazırda bu arayışın yine AKP'ye "benzeyen" partiler etrafında kümelenme eğiliminde olduğu görülmektedir.